Öğdülmiş Odgurmış'a Ziyafete Davet Usûlünü Söyler
Eski Türkçe aslı | Günümüze aktarımı | |
---|---|---|
LXVI | Öğdülmiş Odgurmışka Aşka Okımak Törüsin Ayur | Öğdülmiş Odgurmış'a Ziyafete Davet Usûlünü Söyler |
4644 | Kalı sen okıyın tese sen kişig, okığıl velikin ked itgil işig | Eğer sen başkalarını davet etmek istersen, davet et, fakat bunun için evvelce çok iyi hazırlık gör. |
4645 | Ayak tirki ev bark arığ tut töşek, töşegil aş içgü yeme ked kerek | Ev-bark sofra ve tabakların temiz, odan minderlerle döşenmiş, yiyecek ve içeceklerin de seçkin olmalıdır. |
4646 | Arığ it aş içgü tatığlığ silig, yesü ârzû birle sunuğlı elig | Misafirlerin arzu ile yiyebilmeleri için, yiyecek ve içeceklerin temiz ve lezzetli olması lâzımdır. |
4647 | Okımasa aş suv müni bir bolur, okısa körügli birig yüz kılur | Ziyafete davet etmezsen, bir kusur işlemiş olursun; davet edersen, gelenler, bir kusur yerine, bin kusur bulurlar. |
4648 | Usa edgü itgil sen aş suv arığ, todup kopsu barsu keligli arığ | Bütün misafirlerin sofradan doyarak kalkması için, yiyecek ve içeceği mümkün mertebe iyi ve temiz hazırla. |
4649 | Adaşığ kadaşığ yırak ya yakın, tözüg aşka ünde küdezgil hakın | Arkadaş, kardeş, uzak ve yakın, her kesin hakkını gözet ve onları yemeğe davet et. |
4650 | Keliglisi kelgey kalı kelmese, köŋül kalmağay kör anıŋda basa | Gelen gelir; gelmeyenler olursa, onların da hatırı kalmamış olur. |
4651 | Boğuz övkesi bolsa yavlak bolur, öçep kek sürer ölse ötrü kalur | Boğaz meselesinden doğan öfke çok fena bir şeydir; insan ölünceye kadar kin ve intikam besler. |
4652 | Körü bar tözüke aş içgü tegür, kinikmiş bar erse yeme aş yitür | Dikkat et, her kese yiyecek ve içecek yetiştir; geciken varsa, onu da yemeksiz bırakma. |
4653 | Kişi aş yese sen öze içgü tut, anı içse içgü yeme ök anut | Yemekte misafirin içeceğini eksik etme; biri biter-bitmez, diğeri hazır bulunsun. |
4654 | Kayuda yegü bolsa içgu kerek, yegü içgü birle teŋeşgü kerek | Yemek yenilen yerde içecek de bulunmalı; yiyecek ve içecek birbirine denk olmalıdır. |
4655 | Yegü bolsa içgü anuk bolmasa, ağu boldı sakın ol aşnı yese | Yemek yanında içecek de hazır olmazsa, o yemek, yiyenler için, zehir olur. |
4656 | Tilese fukâ ber tilese mizâb, tilese cülengbin tilese cülâb | ister fuka', ister mîzâb, istersen cülengbîn veya cülâb şertbetlerini ver. |
4657 | Munıŋda narukı negü bergüŋi, maŋa sen ayıtma ayıtğıl öŋi | Bunlardan başka daha neler vereceğini bana sorma; bunu başkalarına sor. |
4658 | Uluğlar yese aş tükese yeyü, kiçiglerke bergü aş içgü yegü | Büyükler yemeklerini yeyip sofradan kalktıktan sonra, küçüklere yiyecek ve içecek verilmelidir. |
4659 | Tözüke tegür aş körü kodmağıl, söke barmasunlar açın ıdmağıl | Her kese yemek yetiştir, hiç kimseyi gözden kaçırma; onları aç bırakma, sana söğerek dönmesinler. |
4660 | Aş içgü yeseler nukul ur yimiş, kuruğ öl yimiş ur bir ança simiş | Yiyecek ve içecek tamam olunca, çerez ve meyva ver; kuru ve yaş meyva yanında, bir mikdar simiş de bulunsun. |
4661 | Bıçış kıl küçüŋ yetse bıçğıl ağı, usa tiş teri bir kesilsü çoğı | Hediye ver; gücün yeterse, ipekli kumaş ver; mümkün ise, diş kirası ver ki, gelenlerin ağzı kapansın. |
4662 | Tükel boldı emdi aş içgü işi, aça ber kapuğ barsa tıdma kişi | Bu ziyafet işi böylece tamam olur, kapıları aç; misafirler gitmek isterlerse, artık onlara mâni olma. |
4663 | Bu aşka okığlı bolur tört kotu, barığlı yeme tört bolur ay botu | Ziyafete davet edenler dört zümre olduğu gibi, buna icabet eden. insanlar da dört türlü olur, ey yavrum. |
4664 | Biregü barır aşka ündeseler, aş içgü içer yer negü berseler | Bunlardan biri davet edildiği her ziyafete gider ve ziyafette ne ikram edilirse, yer, içer. |
4665 | Yana öz eviŋe okımaz kişi, başı bürnü yer evde yalŋuz aşı | Fakat kendisi evine başkalarını çağırmaz; yemeğini evine kapanıp, yalnız başına yer. |
4666 | Takı bir kişi körse aşka barır, aşın yer anı yandru aşka okır | Biri de ziyafete gider, yemeği yer ve kendisi de onu yemeğe davet eder. |
4667 | Takı bir kişi aşka barmaz bolup, kişig me eviŋe okımaz körüp | Biri de, kendisi ziyafete gitmediği gibi, başkalarını da evine davet etmez. |
4668 | Ölüg ol munı sen tirigke sama, katılma muŋar sen tiriglik yeme | Böyle bir insan ölüdür, sen onu diriden sayma; ona katılma ve onunla birlikte bulunma. |
4669 | Takı bir kotu aşka barmaz okıp, kişig aşka ünder tokımlar tokıp | Bir kısmı da davete gitmez; fakat kendisi, hayvanlar keserek, başkalarını ziyafete çağırır. |
4670 | Bularda eŋ edgü yorık bu-turur, bügü bilge ögmiş kılık bu-turur | Bunlardan en iyisi bu sonuncusudur, hakîm ve âlim insanların beğendikleri hareket de budur. |
4671 | Kerek aşka barğıl kerek barmağıl, boğuz tıd aş az ye esenin tiril | ister ziyafete git, ister gitme; fakat boğazına hâkim ol, yemeği az ye ve sıhhatle yaşa. |
4672 | Üküş yegli yalŋuk kör igçil bolur, sarığ meŋzi kovdak atı el bolur | Çok yiyen insan her vakit hastalıklı olur, yüzü sarı, kendisi cılız olur ve itibardan düşer. |
4673 | Muŋar meŋzeyür kör otaçı sözi, tadu bilgüçi köŋli bilgi yazı | Mizacı bilen, fikir ve bilgisi geniş olan tabip de bu hususta bunu teyit eder bir söz söylemiştir. |
4674 | Boğuzdın kirür ig kişike aşın, kişig ig karıtur tükemez yaşın | İnsana hastalık boğazdan ve yemekle birlikte girer; hastalık insanı ihtiyarlatır ve o ömrünü tamamlayamaz. |
4675 | Boğuzuğ küdez tutçı igsiz yorı, kılur ig kişiniŋ yüzini ışın | Boğazı dâima gözet ve hasta olmamağa çalış; hastalık insanın yüzünü yişin yapar. |
4676 | Bu yaŋlığ bolur kör aş içgü işi, okığlıka barsa ya kelse kişi | Ziyafet işi, gerek davete icabette, gerek başkasını davet ederken, işte böyle olur. |
4677 | Munu sözledim men eşitti özüŋ, munı tapkıl emdi uzatma sözüg | İşte ben söyledim, sen dinledin; bunu şimdilik kâfi bul ve sözü uzatma. |
4678 | Bu ol dünyâ hali yorıkı yolı, kişike katılmak tilese kalı | Eğer insanlar arasına karışmak istersen, bu dünyanın hâli, tavrı ve yolu budur. |
4679 | Ay köŋlüm yarukı hakikat yakın, sözüm manisin uk yeme ked sakın | Ey gönlümün ışığı ve gerçekten yakınım olan insan, sözümün mânasını anla ve iyice düşün. |