Kutadgu Bilig
Odgurmış Öğdülmiş'e Dünyanın Kusurlarını Söyler
Eski Türkçe aslı Günümüze aktarımı
XLII Odgurmış Öğdülmişke Dünyâniŋ Ayıbların Ayur Odgurmış Öğdülmiş'e Dünyanın Kusurlarını Söyler
3512 Yanut berdi odğurmış aydı özüm,  sözüŋni eşitti eşitgil sözüm Odgurmış cevap verdi ve : — Ben senin sözlerini dinledim, şimdi sen de benim sözlerimi dinle — dedi —
3513 Bu dünyâ özin ked sevitmiş saŋa,  kamuğ aybı erdem körünmiş saŋa Bu dünya kendisini sana çok sevdirmiş; onun bütün kusurları sana fazilet gibi görünmüş.
3514 Taŋ ermez seniŋdin meselde kelir,  kayu neŋ sevüg bolsa aybı barır Sana hayret etmem; meselde de vardır : hangi şey sevilirse, onun kusurları görünmez.
3515 Sevitmiş üçün dünyâ aybı kamuğ,  saŋa bolmış erdem ay ilde uluğ Ey memleketin büyüğü, dünya kendisini sevdiği için, onun bütün kusurları sana fazilet gibi gelmiş.
3516 Negü ter eşitgil bu sevmiş kişi,  sevügke sevüg aybı erdem başı Sevmiş insan ne der, dinle; seven nazarında sevgilinin kusuru en büyük fazilettir.
3517 Sevüglüg nişânı bu ol belgülüg,  sevüg aybı erdem bolur ay külüg Ey şöhretli, sevgilinin nişanı, hakikatte şudur: sevilenin kusuru fazilet olur.
3518 Özüŋ dünyâ sevmiş nişânı bu ol,  kamuğ aybın erdemke tutmış köŋül Senin dünyayı sevdiğinin alâmeti budur; onun bütün kusurlarını gönlün fazilet gibi kabul etmiş.
3519 Negü teg öger sen bu dünyâ maŋa,  anıŋ aybını men ayayın saŋa Bu dünyayı sen bana nasıl öğersin; onun kusurlarını sana ben söyleyeyim.
3520 Apa yazdı erse bayat kınadı,  bu dünyâğ tünek kıldı erklig idi Adem günah işleyince, Tanrı onu cezalandırdı; kadir Tanrı bu dünyayı ona zindan yaptı.
3521 Tünekte ne ârzû tiler sen tilek,  tilek uçmak içre bolur kut yölek Zindanda ne gibi arzu ve dilek ararsın; dilek, arzu ve saadet cennet içinde bulunur.
3522 Apa uçmak içre yedi kör evin,  arıŋu kılındı bu dünyâ evin Adem cennet içinde buğday tanesi yedi; bu dünya evi ona bir temizlenme yeri olarak yaratıldı.
3523 Bayat yirmişi ol bu yek sevmişi,  takı artukı ol sevüp salmışı Bu şeytanın sevdiği Tanrının yerdiğidir; Tanrının sevip bıraktığını ise, o daha çok sever.
3524 Üdürse bayat bir tilemiş kulın,  aŋar dünyâ bermez arıtur yolın Tanrı her hangi bir kulunu seçerse, ona dünya malı vermez; bu sûrede onun yolunu temizler.
3525 Ayı edgü ermez bu dünyâ kutı,  bayattın yıratur bu ol din yutı Bu dünya saadeti hiç de iyi bir şey değildir, insanı Tanrı'dan uzaklaştırır; din için asıl felâket budur.
3526 Bayat-men tegüçi kişi telvesi,  ajun koldı bardı uş ol itesi -Tanrıyım— diye böbürlenen insan dünyaya hâkim olmak istedi ve köpek gibi, geberip-gitti.
3527 Bayusa bolur ol bodun kötkisi,  çığaylık bile ol köŋül kodkısı insan zenginleşirse, aşağılık olur; alçak gönüllülük ancak fakirlik ile mümkündür.
3528 Yalıŋ toğmış er kör yalıŋ barğu ol,  nelük dünyâ termek yana kodğu ol Çıplak doğmuş olan insan çıplak gidecektir; dünya malını toplamak neye yarar, tekrar bırakılacak olduktan sonra.
3529 Nelük arsıkar sen ayâ öldeçi,  özüŋ iki künlük konuk boldaçı Ey fânî, niçin kendini aldatıyorsun; sen burada iki günlük misafirsin.
3530 Bilir sen tiriglik ölümke-turur,  anundı ölüm uş üdiŋe küdür Bilirsin ki, hayat ölmek içindir; ölüm hazırlanmıştır, sâdece vaktini bekliyor.
3531 Kapuğ açtı dünyâ takı bir kapuğ,  ölüm kapğı açlur kirür halk kamuğ Bir kapı açıldı — dünya kapısı; bir kapı daha açılır, o kapı ölüm kapısıdır ve her kes oraya girer.
3532 Özüŋ iki künlük avınğu üçün,  körürde küyürme özüŋni küçün iki günlük avunma için, kendini bile-bile zorla âteşe atma.
3533 Yayığ dünyâ irsel kutı evrülür,  negü berdi erse yana terk alur Dönek dünya vefasızdır, saadeti kararsızdır; ne verdi ise, yine çabucak alır.
3534 Adırmaz kişisin kuluğ ya begig,  üdürmez talusın yavuz ma yegig insanları kul veya bey diye ayırmaz; bu daha iyi veya daha kötüdür diye, ayırt etmez.
3535 Birig beglenür kör takı bir begin,  okıyu-turur tegme künde öŋin Birini kendisine bey olarak seçer; fakat bakarsın, her gün başka bir beyi çağırmakta devam eder.
3536 Körü barsa dünyâ kölike sanı,  ederse kaçar kaçsa edrer seni Dikkat edersen, dünya gölge gibidir, takip edersen, kaçar; kaçarsan, o senin peşine düşer.
3537 Muŋar meŋzer emdi körü bar bu söz,  munıŋ manisi uk ayâ köŋli tüz Dikkat et,-imdi şu söz buna benzer; ey hâlis yürekli, bunun mânasını anla.
3538 Bu dünyâ kaçar kim ederse anı,  kalı kaçsa andın ederür seni Kim kendisini kovalarsa, bu dünya ondan kaçar; eğer ondan kaçarsan, bu defa o seni kovalar.
3539 Yana dinka öçlüg bu dünyâ neŋi,  yese dünyâ din yer baka kör munı Bir de bu dünya malının dine karşı kini vardır; dünyaya nail olunca, din ihmâl edilir; buna dikkat et.
3540 Bezenip bu dünyâ özin körkitür,  itinmiş kelin teg köŋül yilgitür Bu dünya insanın karşısına süslenerek çıkar; süslü bir gelin gibi, gönülü heyecanlandırır.
3541 Köŋül berse kurtğa bolur bir turı,  yaka yeŋ tutar künde kesmez urı Gönül verirsen, huysuz bir acuze olur; yaka ve yene yapışır, dırdırının ardı-arkası kesilmez.
3542 Yana kılkı irsel kılınçı yayığ,  begi birle turmaz tükel üç ayığ Tavır, hareketi de vefasız ve dönektir; kocası ile doğru-dürüst üç ay bile geçinmez.
3543 Kim erse köŋül badı erse aŋar,  yava kıldı isiz tiriğlik muŋar Bir kimse ona gönül bağlarsa, yazık, hayatını boşuna ona feda etmiş demektir.
3544 İdi kız erür bu tiriglik küni,  yava işke işletse bolmaz müni Bu hayâtın her günü çok kıymetlidir, bunu boş yere sarf etmek doğru olmaz.
3545 Tiriglik mün ol kör kamuğ edgüke,  yava kılmağıl sen anı ay böke Hayat her türlü iyilik için bir sermâyedir; ey kuvvetli insan, sen onu boşuna harcama.
3546 Bu üçte adın yok bu dünyâ neŋi,  halâl ol ya şübhe harâm ol öŋi Bu dünya malının yalnız üç vasfı vardır: o ya helâl ya şüpheli yahut haramdır.
3547 Halâlka sakış ol harâmka ma kın,  kalı şübhe erse yeme ked sakın Helâl için hesap, haram için ceza vardır; eğer şüpheli ise, bundan da çok sakın.
3548 Sevitse kimi dünyâ âhır sürer,  avıtsa erej birle terkin irer Dünya önce kendisini sevdirir, fakat sonra seveni kovar; huzur içinde avutur, fakat çabucak ondan bıkar.
3549 Sevinç birle igdıp tükel semritür,  sakınç kadğu birle yana yavrıtur Güler yüzle onu besler, iyice semirtir; fakat türlü endişe ve kaygılar ile onu tekrar zayıflatır.
3550 Sevinçin körü barsa âhır sakınç,  sakınçın tirilse bolur kin sevinç Sevincine dikkat edersen, sonu endişedir; endişe ile geçen hayâtın sonu da sevinçtir.
3551 Uçı nimet erse tüpi mihnet ol,  başı mihnet erse soŋı nimet ol Tepesi nîmet ise, dibi minnettir; başı mihnet ise, sonu nimettir.
3552 Negü ter eşitgil sakınuk oduğ,  yırak tur bu dünyâ tegürgme yoduğ Takva sahibi ve uyanmış olan insan ne der, dinle; uzak dur, bu dünya malının sana zararı dokunur.
3553 Seniŋ baylıkıŋ kör çığaylık-turur,  saŋa kim çığay erse baylık-turur Senin zenginliğin, bak, fakirliktir; senin nazarında kim fakir ise, asıl zengin olan odur.
3554 Seni kim yese yer sen âhır etin,  öçüŋni alır sen kara yer katın Seni kim yerse, sonunda sen onun etini yersin; kara toprağın altında öcünü alırsın.
3555 Buzulğu-turur bu itilmişleriŋ,  saçılğu-turur bu yumıtmışlarıŋ Sağladığın bu nizam bozulacaktır; bu topladıkların tekrar dağılacaktır.
3556 Barığlı-turur bu ajun terk üdün,  keligli-turur ol ajun ked odun Bu dünya kısa bir zamanda gidecek, öbür dünya gelecektir; çok uyanık ol.
3557 Barığlı barur künde sendin yırar,  keligli kelir terk saŋa öz ular Gidecek olan gider, gün geçtikçe senden uzaklaşır, gelecek olan gelir, kısa bir zamanda sana ulaşır.
3558 Barığlıka bermez biliglig köŋül,  keliglike itnür ukuşluğ amul Bilgili insan fânî olana gönül vermez; akıllı ve ağır-başlı insan gelecek, olana hazırlanır.
3559 Ölümüg biligli sevinmez özün,  ölürüg körügli avınmaz uzun Ölümü bilen insan dünya saadetine kapılmaz; öleni gören insan da uzun müddet avunmaz.
3560 Yorığlı kişi yolda itmez evin,  köçügli kişi evde kodmaz neŋin Yola çıkan insan yol üzerinde evini yapmaz; göç eden kimse de eşyasını evde bırakmaz.
3561 Konuk sen bu dünyâ saŋa bir tüşün,  tüşünde sakınç tutma artuk uzun Sen misafirsin, bu dünya sana bir misafirhanedir; misafirhanede çok fazla şey aranmaz.
3562 Ayı edgü ermez bu dünyâ neŋi,  kimiŋ bolsa evrer kılınçı yaŋı Bu dünya malı hiç de iyi bir şey değildir; o kendisine sahip olanın tavır ve hareketini değiştirir.
3563 Bedel kıldı ebdâl neŋin hem mâlın,  bakıp kodtı zâhid bu dünyâ ulın Tarikat ehli malını-mülkünü hakka verdi; zâhid, esassız olduğunu anlayarak, bu dünyayı terketti.
3564 Körünmez teg ol bu tuzakçı saŋa,  bu dünyâ neŋi ol saçılmış meŋe Tuzak kuran her ne kadar sana görünmezse de, onun saçtığı yem bu dünya malıdır.
3565 Usayuk bu yalŋuk idi suk közi,  kalı torka kirmez bu yalŋuk özi însan gafildir ve gözü de çok haristir; böyle olan insan nasıl tuzağa düşmez.
3566 Negü ter eşitgil sakınuk başı,  bu dünyâ işindin sakınmış kişi Dinle, takva sahibi ve bu dünya işlerinde ihtiyatlı davranan insan ne der.
3567 Tuzakçı körünmez meŋin körkitür,  bezenmiş kelin teg köŋül yilgitür Tuzak kuran görünmez, yalnız yemini gösterir; süslenmiş bir gelin gibi, gönülü çeler.
3568 Közi suk serimsiz usayuk özüŋ,  meŋin tattıŋ erse adak berkitür Gözün harîs, kendin sabırsız ve gafilsin; yemini tadarsan, ayağın bağlanır.
3569 Kamuğ dünyâ birke yumıtsa bütün,  erej birle miŋ yıl tirilse kutun Bütün bu dünya nimetleri bir kimsede toplansa ve o huzâr ve saadet içinde bin yıl yaşasa bile,
3570 Negü asğı âhır kara yer koyı,  anıŋ tüşneki ol yağız yer oyı Ne fayda, sonunda onun da gireceği yer bu kara toprağın altı, bu yağız yerin çukurudur.
3571 Keçürmiş tiriglik saŋa bolğa tüş,  negü kıldıŋ erse yanut kelge tuş Geçirdiğin hayat sana bir rüya olacak; ne yaptınsa, bunun karşılığını göreceksin.
3572 Uş ol kün ökünse ökünç asğı yok,  negü kıldıŋ erse yıl ay kün tanuk O gün peşiman olursan, bunun faydası yoktur; ne yaptınsa, yıl, ay ve gün buna şahittir.
3573 Ajun tatğı barça bu üç neŋ-turur,  üçegü tatığları tüz teŋ-turur Bütün dünya zevki şu üç şeydir; her üçünün tadı da birbirine müsavidir.
3574 Yemek içmek ol kör bu üçte biri,  takı bir tişi ol avıtsa eri Bu üçün biri yemek-içmektir; biri de erkeği avutan kadındır.
3575 Üçünçi esenin tiriglik-turur,  bu üçte bu bir ked kereklig-turur Üçüncüsü ise, sıhhatte yaşamaktır; bu üç şeyden en lüzumlu olanı da budur.
3576 Bu üç neŋ sevinçi tatığı kamuğ,  adın üçke tegmez ay ilde uluğ Bu üç şeyin bütün neş'e ve zevki, karşılığında yapılması icap eden diğer üç şeye değmez, ey memleketin büyüğü.
3577 Yemek içmek ol bir tatığ ay kadaş,  yanutı çıkarda yavuz ay adaş Ey kardeş, zevkin biri yemek-içmektir; ey arkadaş, buna mukabil bunlar çıkarken fenadır.
3578 Bu tatğıŋ üç ernek boğuzka-turur,  anıŋda naru barsa karnıŋ tolur Bu zevkin üç parmaklık boğaz içindir; ondan öteye giderse, karına,dolar.
3579 Kalı siŋmese aş tadu artatur,  tadu artasa er kör iglep yatur Eğer yemek hazım edilmezse, esas unsurları bozar; unsurlar bozulursa, insan hastalanıp, yatağa düşer.
3580 İg ol aşnu erke ölüm tutğakı,  ölümde tatığ yok ayâ er sakı însan için hastalık, her şeyden önce, ölüm habercisidir; ey insanların ihtiyatlısı, ölüm zevkli bir şey değildir.
3581 Takı bir tatığ tu tişi tatğı ol,  soğuk suvka yunmak anıŋ yaŋı ol Başka bir zevk da kadın zevkidir; buna mukabil soğuk su ile yıkanmak vardır.
3582 Anıŋda basa kör oğul kız-turur,  oğul kız yükin yüdmek emgek erür Ondan sonra çoluk-çocuk dünyaya gelir; onların yükünü yüklenmek zahmetli bir iştir.
3583 Negü ter eşitgil bu beyt ayğuçı,  tişi hem oğul kız üzer er küçi Bu beyti söyleyen ne der, dinle; kadın ve çocuklar erkeğin kuvvetini keser.
3584 Tişi birle şuhbet idi ked tatığ,  soğuk suvka yunmak yanutı katığ Kadm ile beraber bulunmak çok güzel bir zevktir; fakat buna karşılık soğuk su ile yıkanmak zordur.
3585 Tatığ kayda erse tatığsız bile,  süçig kayda erse soŋında açığ Zevk nerede ise, mihnet de beraberdir; tatlı nerede ise, orada acı vardır.
3586 Tiriglik tatığı bu erse kalı,  tatığsız-turur dünyâ mihnet yolı Hayâtın zevki eğer bu ise, dünya tatsız bir mihnet yoludur.
3587 Süçig bu tatığlığ tiriglik künüm,  tatığsız kılur âhır açığ ölüm Bu zevk içinde geçen günler tatlıdır; fakat sonunda acı ölüm bunu tatsızlaştırır.
3588 Bu üç neŋ-turur dünyâ tatğı bütün,  yanutı eşittiŋ ay kılkı tüzün Dünyanın bütün zevki bu üç şeydir; ey yumuşak huylu, bunları takip eden mihnetleri duydun.
3589 Bu dünyâ yağı ol et öz bir yağı,  bu iki yağınıŋ yadığlığ ağı Bu dünya bir düşman, vücut ise, başka bir düşmandır; bu iki düşmanın ağı her tarafa yayılmıştır.
3590 Üçünçi yağı yek bu din oğrısı,  tegürmesü teŋri bularnıŋ yası Üçüncü düşman şeytan, bu din hırsızıdır; Tanrı bunların şerrinden muhafaza etsin.
3591 Bularda idi sarp bu yavlak yağı,  et özdin tegir ol üküşrek çoğı Bunlar arasında en sert ve kötü düşman vücuttur, en çok gürültü de ondan çıkar.
3592 Bayat atı aysa tezer yek barır,  kodu barsa dünyâ seniŋdin kalır Tanrı adını zikredersen, şeytan kaçar, gider; dünyayı bırakıp gidersen, ondan kurtulursun.
3593 Et özni negü teg kitergü bolur,  meger kim ölüm tutsa kalsa kalur Fakat vücûdu nasıl bırakırsın; onu ancak ölüm senden ayırabilir.
3594 İdi yakşı aymış biliglig bügü,  biliglig bügüler sözin tıŋlağu Bilgili hakîm çok güzel söylemiş; bilgili hakimlerin sözünü dinlemek lâzımdır.
3595 Meni muŋka tegrür et öz emgetür,  ara küldürür kör ara yığlatur Bana vücûdum ıztırap ve zahmet çektirir; bâzan güldürür, fakat bâzan da ağlatır.
3596 Ajun tezginür-men tilekin udu,  ara aç yatur-men arala todu Onun arzusuna uyarak, dünyayı dolaşırım; bâzan aç yatarım, bâzan da tok.
3597 Bir ârzû yitürse takı bir kolur,  takı birni bulsa tükel beg bolur O bir arzusuna kavuşursa, bir başkasını ister; onu da bulursa, artık insana tamamen hâkim olur.
3598 Basumaz özüm bu et özni utup,  basa bir bağırsak idim sen tutup Ben bu vücûdu yenip, ona hâkim olamıyorum; merhametli rabbim, sen ona hâkim ol.
3599 Bu yavlak osuğluğ-turur bu et öz,  semiz tutsa artuk bolur bu yavuz Bu vücût böyle kötü bir tıynettedir; onu kuvvetlendirirsen, daha çok kötüleşir.
3600 Bulak semrise kör munar hem azar,  idisin çalar yerke andın tezer Haşarı at semirirse, kudurur ve azar; sahibini yere vurur ve ondan kaçar.
3601 Tükel avçı ıt teg et özke bakın,  semiz bolsa bilmez idisi hakın Vücûda bak, tam bir av köpeği gibidir; semirirse, sahibinin hakkını tanımaz.
3602 Karın todsa avka yügürmez bolur,  idisi tilekinçe barmaz-turur Karnı doyarsa, ava koşmaz olur; sahibinin arzusuna göre hareket etmez, yerinde durur.
3603 Kiçig oğlan özlüg et öz meŋzegi,  boğuz todsa yügrür tiler öz tiki Vücût küçük çocuğa benzer; karnı doyarsa, koşar, akranlarını arar.
3604 Karın todsa et öz bolur ermegü,  tilekçe tilese tilek bermegü Karın doyarsa, vücût tembelleşir; arzu ettiğin gibi olmasını istersen, onun istediğini vermemelisin.
3605 Tiriglik tükeli tükel üç kün ol,  anıŋda narusı neçe tüş tün ol Hayat tamâmı-tamâmına üç gün sürer; bundan ötesi bir kaç rüya ve gecedir.
3606 Birisi yarın ol biri keçti tün,  yarınka tegirmü tiriglik bu kün Bu üç günden biri — yarındır; biri — dün geçti; bugünkü hayat acaba yarına ulaşacakmı.
3607 Anıŋda narukı tiriglik neçe,  tiriglikke tutma söz aydım aça Bundan başka daha ne varsa, onu hayat telâkki etme; sana bunları izah ettim.
3608 Tişi suhbeti me bu erlik otın,  öçürmek üçün ol birer sâatın Kadın ile bulunmak da ancak bâzı anlarda erkeklik âteşini söndürmek içindir.
3609 Bu otuğ negü teg öçürse öçer,  kerek erse körklüg ya körksüz kuçar insan bu âteşi nasıl söndürse olur; ister güzel, ister çirkin olsun, sırası geldikçe kucaklar.
3610 Boğuz tatğı barça karın todmak ol,  karın todsa artuk asığ kodmak ol Bütün boğaz zevkleri karnın doymasıdır;' karın doyunca, en faydalı olanı yemekten el çekmektir.
3611 Karın todsa arpa ya halvâ bir ol,  kalur barça artıp tolur kirgü yol Karın doyarsa, arpa veya helva birdir; hepsi artar, kalır; gireceği yol tıkanır.
3612 Şeker halvâ yegli ya arpa üyür,  todup yatsa taŋda yana aç-turur îster şeker, helva, ister arpa, darı yemiş olsun, doyup yatan sabah tekrar aç kalkar.
3613 Negü ter eşitgil sakınuk çığay,  çığay erse neŋke közi köŋli bay Dinle mal bakımından yoksul olduğu hâlde, gözü ve gönülü zengin olan, takva sahibi fakir ne der.
3614 Şekerlig yidiŋ sen ajun nimeti,  kavuk yür yedim men özüm tâkatı Sen tatlı dünya nimetleri yedin; ben ise, ancak kudretimin yettiği kepek ve darı yedim.
3615 İkigün todup teŋ keçe yattımız,  keçip bardı kelmiş künüm sâatı Her ikimiz aynı derecede doyup akşam yattık; günüm geçti, gitti.
3616 Ajunuğ neçe terse öz ölgülüg,  iki böz tegir ol saŋa belgülüg Dünyayı ne kadar toplarsan-topla, senin bundan muhakkak olarak beraber götüreceğin ancak iki bez parçasıdır.
3617 Çığay bay ikigün ölümde kedin,  yana tüz bolurlar kara yer katın Fakir ve zengin, ölümden sonra, her ikisi de kara toprağın altında tekrar müsavi olur.
3618 İki künki erter erejke bolup,  nelük arsıkar sen tiriglik bulup Hayatta iki günlük geçici huzur için neden kendini aldatıyorsun.
3619 Özüŋ suklanur sen ajun tergeli,  ölüm suklanur kör seni tutğalı Sen dünya malını toplamak için can atıyorsun; ölüm ise, seni yakalamak için can atıyor.
3620 Tiriglik barır künde sendin kaçar,  yavuz bu ölüm kör uluŋnı bıçar Hayat geçer ve her gün senden bir az daha uzaklaşır; bu ölüm fenadır senin kökünü kazır.
3621 Seziksiz ölür kör tirig boldaçı,  kayu kün ölürüg yok ol bildeçi Diri olan, şüphesiz, ölür; fakat hangi gün öleceğini bilen yoktur.
3622 Kiçig erse umnur sakal öŋüke,  sakal önse umnur ürüŋ bolğuka Küçük iken, insan sakal çıkmasını bekler; sakal çıkınca, beyaz olmasını bekler.
3623 Sakalıŋ ürüŋ bolsa keldi ölüm,  ölümke asığ kılmaz ok ya tolum Sakalın beyazlaşınca, ölüm geldi demektir; ok-yay, silâh ölüme karşı fayda etmez.
3624 Körürde küyürme özüŋni küçün,  özüŋ otka atma bu dünyâ üçün Kendini göz göre-göre zorla yakma; bu dünya için, kendini âteşe atma.
3625 Açığ suv teg ol kör bu dünyâ neŋi,  neçe içse kanmaz ölimez eŋi Bu dünya malı acı su gibidir; insan ne kadar içse, kanmaz; damağı bile nemlenmez.
3626 Kuruğ kumka okşar bu yalŋuk özi,  ögüz kirse todmaz bu sukluk közi Bu insan kuru kuma benzer; onun tamahkâr gözü derya girse, doymaz.
3627 Sakığ>
Bu dünya seraptır, gözünden uçar; ne kadar takip edersen, o kadar kaçar.
3628 Et öz ârzû sürgen tapuğka tezig,  körünmez yağıka bu bermez kezig Nefsinin arzularını kendisinden uzaklaştıran ve ibâdete koşan kimse, gizli düşmana fırsat vermez.
3629 Et özke alık berme egme boyun,  avınçı sakınç ol tileki oyun Vücûda tâviz verme ve ona boyun eğme; onun avutması ıztırap, ettiği de hava ve hevestir.
3630 Keçürmiş tiriglik barır kelgüsüz,  neçe ol bu kalmış yeme belgüsüz Geçen hayat bir daha dönmemek üzere gider; geri kalanı ne kadar sürer, bu da belli değildir.
3631 Bu bolmış künüŋ barı kılma yava,  ölümke anunğıl tapuğ kıl ive Bari elde bulunan bugünü başına geçirme; ölüme hazırlan, ibâdete koş.
3632 Negü ter eşitgil odunmış kişi,  kamuğ bulğanuktın süzülmiş kişi Uyanmış ve bütün bulanıklıklardan süzülmüş olan insan ne der, dinle.
3633 Keçürdüŋ keçigli bu tünki tünüŋ,  keçermü siziklig keligli künüŋ Dün geceni geçirdin, gelen gününün geçeceğinden şüphemi ediyorsun.
3634 Keçürmiş keçürgü ara bir tüşün,  tiriglikke munça bedütme ünüŋ Geçmiş ile geçecek arasında ancak bir konak vardır; bir konaklık hayat için, bu kadar gürültü etme.
3635 Büte boldı munda tiriglik yedim,  üd üdlek ıdıp nefs butını sıdım Epiyi bir zaman oldu, hayatımı burada geçirdim; zamanla nefsin belini kırdım.
3636 Bu kün kend uluşka okır sen meni,  bulun kılsa nefsim yuluğlı kanı Bugün sen beni kasabaya ve şehre çağırıyorsun; orada nefsimin esiri olursam, beni kurtaracak bulunurmu.
3637 Et öz bir yağı ol idi sarp yağı,  kamuğ yerde yadmış tuzakı ağı Bu vücut bir düşmandır ve çok çetin bir düşmandır; o her yere tuzak ve ağını yaymıştır.
3638 Tilekinçe ıdma katığlan tiren,  et öz ülgi bermez ukuşluğ eren Onu arzusuna bırakma, gayret et, mukavemet göster; akıllı insanlar vücûda tâviz vermezler.
3639 Negü ter eşitgil özin basmış er,  havâ boynı yençip özin tutmış er Hava ve hevese gâlip gelerek, nefsine hâkim olmuş insan ne der, dinle.
3640 Et özke bulun bolma bilgi uluğ,  et öz bulnasa kör kolur din yuluğ Ey büyük bilgi sahibi, vücûdun esiri olma; vücût seni esir ederse, fidye olarak, dinini ister.
3641 Biliglig tese bolmağay ol kişig,  havâsı udu kılsa barça işig Her işi hava ve hevese uyarak yapan adama bilgili demek caiz değildir.
3642 Ukuşluğ tese bolmağay ol erig,  et öz bulnı bolsa ay köŋli tirig Ey diri gönüllü, vücûdun esiri olan adama akıllı demek mümkün değildir.
3643 Biligsiz kişi ol bolur belgülüg,  et özke berür bolsa tutçı ülüg Vüvcûda dâima tâviz veren insan, gerçekten, bilgisiz insandır.
3644 Ukuşsuz kişiler ol ol ay kadaş,  havâ ârzûlarka özin kılsa baş Ey kardeş, kendilerini hava ve heveslerine baş yapanlar akılsız kimselerdir.
3645 Munukı bu yaŋlığ-turur bu ajun,  münin barça aydım sen ukğıl özün İşte bu dünya böyledir; onun bütün kusurlarını söyledim, artık sen düşün.