Öğdülmiş Kapıdaki Hizmetkârlar İle Nasıl Geçinileceğini Söyler
Eski Türkçe aslı | Günümüze aktarımı | |
---|---|---|
XLVIII | Öğdülmiş Kapuğdakı Er At Birle Negü Teg Tirilgüsin Ayur | Öğdülmiş Kapıdaki Hizmetkârlar İle Nasıl Geçinileceğini Söyler |
4165 | Yanut berdi ögdülmiş aydı bu ma, kereklig-turur ay kadaş aysama | Öğdülmiş cevap verdi: — Ey kardeş buda çok mühim ve üzerinde durulacak bir meseledir — dedi — |
4166 | Munı ma saŋa emdi ögretgü ol, negü teg yorığu anı bilgü ol | Bunu da şimdi sana anlatmalıyım; bu hususta nasıl hareket edileceğini bilmen lâzımdır. |
4167 | Tiriglik olarnıŋ bile ol kadaş, kayusın kadaş tut kayusın adaş | Ey kardeş, hayat onlar ile geçer; onlardan kimini kardeş ve kimini de kendine dost edinmelisin. |
4168 | Kapuğdakı birle yaraşğu kerek, katılğu kelişgü barışğu kerek | Kapıdaki insanlar ile iyice anlaşmalı, onlar ile karışmalı ve onlara gidip-gelmelidir. |
4169 | Kapuğdakı birle yaraşmasa uz, tiriglik tatımaz ayâ edgü öz | Kapıdakiler ile iyice anlaşmazsan, ey iyi insan, hayatın zevkini tadamazsın. |
4170 | Negü ter eşitgil tapuğ kılğuçı, törü birle başlap kapuğ tüzgüçi | Hizmet eden ve töreye göre kapı işleri tanzim eden insan ne der, dinle. |
4171 | Yakınlık tilese özüŋ beg bile, kapuğdakı birle yakınlık tile | Sen beye yakın olmak istersen, kapıdakiler ile yakınlık te'sis etmeğe çalış. |
4172 | Uluğluk tapayın tese sen özün, er at birle yakşı yorı ay tüzün | Sen büyüklük bulmak istersen, hizmetkârlara iyi muamele et, ey halim insan. |
4173 | Neçe me yakın tutsa begler seni, yaraşğıl er at birle turğıl köni | Beyler seni ne kadar yakın tutarlarsa-tutsunlar, hizmetkârlar ile iyi münâsebet kur ve onlara karşl dürüst ol. |
4174 | Tükel üç kotu ol kapuğda kişi, bularnıŋ bile ol tiriglik işi | Kapıdaki insanlar tam üç sınıftır ve hayat işi bunlar ile görülür. |
4175 | Bularda biri özde ulğuŋ-turur, uluğka tapınsa özüŋ kut bulur | Bunlardan biri senin büyüklerindir; büyüğe hizmet edersen, sen de saadete erersin. |
4176 | Uluğla olarnı ağırla sözin, seni edgü tutğay yarutğay yüzin | Onları büyük bil, sözlerine hürmet et; onlar da sana güler yüz ile iyi muamele ederler. |
4177 | İdi yakşı aymış biliglig bügü, bügüler sözini uçuz tutmağu | Bilgili hakîm çok güzel söylemiş; hakimlerin sözüne itibâr etmek gerekir. |
4178 | Kiçigke uluğluk uluğdın kelir, uluğka tapınsa kiçig kut alır | Küçüğe büyüklük büyükten gelir; büyüğe hizmet ederse, küçük saadete ulaşır. |
4179 | Uluğlar sözin tut yumuş kıl yügür, uluğ sözi tutsa tilekke tegir | Büyüklerin sözünü dinle, hizmetlerine koş; büyüklerin sözünü tutan, arzusuna erişir. |
4180 | Uluğlar kut ol kör tilese kutuğ, tapınğıl tapuğka-turur kut tutuğ | Büyükler ikbâldir; ikbâle kavuşmak istersen, hizmet et; ikbâl için rehin olarak hizmet vermelidir. |
4181 | Takı bir saŋa teŋ tuş ol ay kadaş, yıratsa yağı ol yağutsa adaş | Ey kardeş, bir de sana denk ve akran olanlar vardır; onları kendinden uzaklaştırırsan, sana düşman, yaklaştırırsan, dost olurlar. |
4182 | İşiŋ hem tuşuŋ bu katılğu kişi, yanutka yanut kıl işiŋe tuşı | Derece itibârı ile sana denk olan bu insanlar aralarına karışacağın kimselerdir; onların hareket ve muamelelerine karşılık, sen de aynı muameleyi göster. |
4183 | Takı bir seniŋde basa ol kiçig, bularnıŋ bile ol açığ ya süçig | Biri de senden sonra gelen küçüklerdir; hayatın acı ve tatlı anları bunlar ile birlikte duyulur. |
4184 | Basıtma katığlan kiçigke özüŋ, tilin oynamağıl tıda tut sözüg | Gayret et, küçüklerin sana tahakküme kalkışmalarına meydan verme; onlarla ağız şakası yapma, diline hâkim ol. |
4185 | Tapuğ kılsa bir neŋ yazuk kılsa ur, yava ıdma boşlağ işin aytu tur | Bunlar hizmet ederken, her hangi bir şeyde yanlışlık yaparlarsa, cezalandır; onları başı-boş bırakma, işlerini dâima murakabe et. |
4186 | Adaş koldaş ardaş kalın tut katıl, kalın bolsa koldaş öger tegme til | Çok dost, ahbap ve arkadaş edinmeğe çalış ve onlar ile sık-sık görüş; ahbapların çok olursa, her kes seni medheder. |
4187 | Yağı kılma özke kişig bilmedi, yağlığ kişiler sevinç bulmadı | İnsanları bilmeyerek kendine düşman etme; düşmanı olan insanlar sevinç yüzü görmezler. |
4188 | Neçe az yağı erse yası telim, yağıda asığ bar tep aymaz tilim | Düşman ne kadar az olursa-olsun, zararı çoktur; düşmanda fayda olduğunu söylemeğe dilim varmaz. |
4189 | Negü ter eşitgil ay köŋli oduğ, yağı yası tegrüp tokımış yoduğ | Ey uyanık gönüllü insan, dinle, düşman yüzünden ziyan görmüş olan insan ne der. |
4190 | Bir ök erse düşmân miŋ ol yaslıkı, miŋin dôstuŋ erse bir ol azlıkı | Düşman biricik de olsa, onun zararı bindir; binlerce dostun olsa bile, dâima bir tanesi eksiktir. |
4191 | Kişi düşmânındın asığ kılmadı, kalı kıldı erse özi uzlukı | insan düşmanından fayda görmemiştir; eğer görmüş ise, bu ancak kendi mahareti sayesinde olmuştur. |
4192 | Negü teg kılınsa saŋa koldaşıŋ, sen andağ kılınğıl sevinsü işiŋ | Arkadaşın sana nasıl muamele ederse, sen de ona öyle muamele et, sevinsin. |
4193 | Özüŋke teŋeşi tutunğıl adaş, teŋeşlig teŋeşi bile ol tüdeş | Kendine denk olan kimseyi ahbap edin; insan ancak kendisine denk olan ile hem-renk olabilir. |
4194 | İsiz iş tutunma yırak tur teze, isiz iş azıtur seni yol öze | Kötüyü arkadaş edinme, ondan uzak dur, kaç; kötü arkadaş seni yolundan şaşırtır. |
4195 | Özüŋ edgü atlığ bolayın tese, isizke katılma katığlan usa | Sen iyi nâm kazanmak istersen, elinden geldiği kadar, kötüler ile düşüp-kalkmamağa gayret et. |
4196 | Kamuğ neŋni kördüm öz ügrün yorır, kişi yılkı kuş kurt öz ügrin bilir | Nereye baktım ise, her mahlûkun kendi hem-cinsi ile gezdiğini gördüm; insan, hayvan, kuş-kurt hem-cinsini bilir. |
4197 | Negü ter eşitgil ay ilçi başı, sınap edgü isiz keçürmiş yaşı | iyi ve kötüyü tecrübe ile hayatını geçirmiş olan büyük hükümdar ne der, dinle. |
4198 | Sığırçuknı kördüm uçar kak ara, teŋin baktım erse ikigü kara | Sığırcığı gördüm, kaklar arasında uçar; arkadaşlarına bakınca, gördüm ki, ikisi de karadır. |
4199 | Kuğuka katılmaz körü tur yuğak, kara kuş ürüŋ kuş bile ked yırak | Dikkat edersen, yugak kuğuya katılmaz; ak-kuş ile kara-kuş birbirinden çok uzaktır. |
4200 | Uçar kuş işin bildi tuttı ügür, kişi sen katılğu kişigni üdür | Uçar kuş bile eşini bilir ve sürüsünü bulur; sen insansın, içine karışacağın adamları seç. |
4201 | İki törlüg ol bu yakınlık işi, bu iki üçün dôst tutar ol kişi | Yakınlıktan aranılan şey iki türlü olur; bu iki şey için insan dost edinir. |
4202 | Biregü tutar iş kişig teŋrilik, bu işlik içinde yok ol egrilik | Biri, her türlü menfaat dışında, ilâhî bir sevgi ile arkadaş edinir; bu arkadaşlık içinde sadakatsizlik hâtıra gelmez. |
4203 | Takı bir tutar iş öz asğı üçün, bu işlik tüp ükmez bolur ol küçün | Biri de kendi menfaati için arkadaş edinir; bu arkadaşlık zorakidir ve hiç bir vakit esaslı olmaz. |
4204 | Kalı teŋrilik iş tutunsa özüŋ, yükin yüd açığ kılma tügme yüzüŋ | Eğer sen menfaatsiz ve ilâhî bir sevgi ile arkadaş edinmek istersen, onun yükünü yüklen, hiç bir vakit yüzünü ekşitme ve kaşlarını çatma. |
4205 | Munıŋ asğı munda tileme serin, bu asğıŋ bayat birge anda yarın | Bunun faydasını burada arama, sabırlı ol; bunun ecrini yarın orada Tanrı verecektir. |
4206 | Apaŋ dünyâ asğı üçün erse iş, bu işke katılma katılsa se şeş | Eğer dostluk dünya menfaati için ise, onlar ile arkadaşlık etme; eğer etmiş isen, ayrıl. |
4207 | Negü ter eşitgil adaş tutmış er, adaş asğı yası sınap bilmiş er | Dost edinmiş olan ve dostluğun fayda ve zararlarını tecrübe ile bilen insan ne der, dinle. |
4208 | Adaşığ asığ yas içinde sına, bu yerde adak tikse bek tut sene | Dostu menfaat ve zarar içinde tecrübe et; eğer o bu hâllerde de dostluğuna devam ederse, ona sıkı yapış. |
4209 | Adaş köŋli bilmek tilese özüŋ, buşurğıl sözün sen yeme tüg yüzüŋ | Dostun içini öğrenmek istersen, sen onu sözle hiddetlendir ve ona kaşlarını çat. |
4210 | Sever sevmezin sen bileyin tese, sevügrek neŋin kol ukulğay basa | Seni sevip-sevmediğini anlamak istersen, ondan çok sevdiği bir şeyini iste, derhâl anlaşılır. |
4211 | Kaşın tügmese ol bu iki yirig, bu cân birle tüz tutğu uş bu erig | Eğer bunların her ikisinde de infial göstermezse, bu insanı canın gibi aziz tut. |
4212 | Ozunçı kişike katılma yıra, ozunçı tilinde küyer ot kör e | Müfterilere katılma, onlardan uzak dur; müfterinin dilinde yanar ateş vardır. |
4213 | Ozundın kopar ol ajun bulğakı, ozunçı başın kes ay ersig akı | Dünya karışıklığı iftiradan kopar; ey merd cömert, müfterinin başını kes. |
4214 | Yana umduçı birle bolma yağuk, seziksiz saŋa bu yağı bolğay ok | Bir de menfaat-perest insana yakın durma; o sana, şüphesiz, düşman olacaktır. |
4215 | Kalı umdusın bulsa ol umduçı, atağay seni ol ini ya eçi | Eğer menfaat-perest insan umduğunu bulursa, sana büyük veya küçük kardeş gibi muamele eder. |
4216 | Kalı bulmasa ol evürgey yüzin, toğup körmedük teg yıratğay özin | Eğer bulamazsa, senden yüz çevirir, seni hiç görmemiş gibi davranır ve senden uzaklaşır. |
4217 | Adaş koldaş ardaş tutun umdusuz, ınanğıl aŋar sen tiril kadğusuz | Menfaat gözetmeyen dost, ahbap ve arkadaş edinmeğe çalış; onlara inan ve kaygısız yaşa. |
4218 | Adaş koldaş ardaş sevinç kadğuda, tusulur kişike isiz edgüde | Dost, ahbap ve arkadaş sevinç ve kaygıda, iyi ve kötü zamanlarda insana faydalı olan kimselerdir. |
4219 | Sevigli üküşrek tilese özüŋ, tuz etmek yitürgil açuk tut yüzüŋ | Seni daha çok sevmelerini istersen, onlara tuz-ekmek yedir ve her vakit güler yüz göster. |
4220 | Bu iki kılıkka isinür kişi, isiz edgüde bu kılur öz işi | Bu iki hareket insanı kendine ısındırır; o da iyi ve kötü anlarda kendisinin üzerine düşen vazifeyi yapar. |
4221 | Muŋar meŋzetü sözlemiş söz bilig, bu söz işke tutğıl ay kılkı silig | Bilgi buna benzer bir söz söylemiştir; ey temiz tabiatli insan, sen buna göre hareket etmeğe çalış. |
4222 | Tuz etmek yetürgil kişike küle, yüzüŋni yaruk tut süçig söz bile | İnsanlara güler yüz göster ve onlara tatlı sözle tuz-ekmek yedir. |
4223 | Kişig kul kılığlı bu iki kılınç, adın bulmadım men bulunsa tile | İnsanları kul yapan bu iki harekettir; ben başkasını bulamadım; varsa, sen bul. |
4224 | İki törlüg ol kör yeme ol yağı, yağı bolsa erke yadıldı ağı | Düşman da iki türlü olur; bir insanın düşmanı olursa, kendisine tuzak kurulmuş demektir. |
4225 | Biri teŋrilik ol yağı boldaçı, bu kâfir yağılar yağı ol tuçı | Düşmanlardan biri din düşmanıdır; bu kâfir düşman her vakit düşmandır. |
4226 | Takı bir yağılık asığ yas üçün, bolur bu yağılık kılur er öçün | Bir de menfaat yüzünden düşmanlık olur; bu düşmanlığı insan intikam hissi ile yapar. |
4227 | Yağılağu kâfir yağısın katığ, yuluğla bu işke et öz kıl satığ | Kâfir düşmanla amansız mücâdele etmelidir; bu işe, gönüllü olarak, kendini feda et. |
4228 | Asığ yas üçün bolsa emdi yağı, aŋar kod ol asğıŋ yaraş ay ağı | Sana bir kimse menfaat için düşman olursa, ey cömert, sen kendi menfaatinden vaz geç ve onunla barış. |
4229 | Yağıka asığ kılsa boldı yağuk, yağı yası kılğay kör asğı anuk | Düşmanın menfaati te'min edilirse, o sana yaklaşır; böylece onun zararı yerine, sana faydası dokunur. |
4230 | Katığlan yağıŋnı yakın kıl yaraş, selâmet tirilgil esen bolğa baş | Düşmanını dost etmeğe gayret et; onunla barışarak, emniyet ve huzur içinde yaşa. |
4231 | Yağıda asığ yok yetürgil bilig, asığ bolmaz işke tegürme elig | Bir kimse ile düşman olmakta hiç bir fayda yoktur, bunu iyice bil; faydası olmayan işe el sürme. |
4232 | Tapuğ öz kılın kılma özke yağı, yağılığ kişike kopar miŋ çoğı | Sen hizmette kusur etme, kendine düşman edinme; düşmanı olan kimsenin başı bin türlü derde girer. |
4233 | Adaş tut kişide talusın kedin, yavuz bolsa iş tuş ökünç yer kedin | iyi ve seçkin kimseleri ahbap edin; insanın eşi ve arkadaşı kötü olursa, sonunda peşiman olur. |
4234 | Talu er tilese yakın tutğuka, iki törlüg ol bu tilek bulğuka | Yakınlık göstermek için seçkin bir kimse dilersen, bu arzuna iki türlü insanla erişebilirsin. |
4235 | Biri aslı edgü kişi üdrümi, bulunsa adaş tut ay er ködrümi | Biri aslında-esâsında iyi ve insanların seçkini olan bir kimsedir; bulursan, onu arkadaş edin, ey olgun insan. |
4236 | Takı bir sakınuk bayatığ bilir, kişi ol kişilik munıŋdın kelir | Biri takva sahibi ve Tanrıyı bilen kimsedir; her türlü insanlık ondan gelir. |
4237 | Yakınlık bu iki kişi birle tut, bulardın saŋa teggey edgü yanut | Bu iki türlü insana yakınlık gösterir; bunlar senin dostluğuna dâima iyilik ile mukabele ederler. |
4238 | İsizke çavıkmış kişidin yıra, bu yaŋlığ kişiler kılınçı kara | Kötülükleri ile şöhret bulan kimselerden uzak dur; böyle kimseler kara huylu insanlardır. |
4239 | Karaka yağuma ay kılkı ürüŋ, ürüŋke kara terk yukar ol körüŋ | Ey ak-pâk tabiatlı insan, sen karaya yaklaşma; dikkat et, beyaza siyah çabuk bulaşır. |
4240 | Ne edgü bilig berdi bilge öge, biliglig okısa sakınğa öge | Alim müşavir ne güzel bilgi vermiş; bilgili bunu okursa, düşünür ve daha ihtiyatlı olur. |
4241 | İsizke katılma ay edgü kişi, isiz bolğa kılkıŋ ol isiz tuşı | Ey iyi insan, kötüye katılma; o kötünün tabiati gibi, seninki de kötü olur. |
4242 | Yavuzka yağuma ay üdrüm talu, yavuz bolğa atıŋ irilgey tolu | Ey seçkin, güzide insan, kötüye yaklaşma; adın kötü olur ve saadetine halel gelir. |
4243 | Yarağsız kişike yorıma yaka, yarağsız saŋa kelge tutğa yaka | Münasebetsiz kimselere yakın gitme; yoksa onlar da sana gelir ve yakanı bırakmazlar. |
4244 | Üküş kördüm edgü atanmış kişi, isizke katıldı buzuldı işi | îyi nâm ile tanınmış bir çok kimseleri gördüm; kötü insanlar ile karışınca, işleri bozuldu. |
4245 | Telim kördüm edgüg isiz iş üçün, yoduğka ilindi yokadlı küçün | Kötü arkadaş yüzünden zarar gören ve zorla adı-sanı silinip-giden iyiler çok gördüm. |
4246 | Bu begler evi atı karşı-turur, bu karşı içindeki karşı-turur | Bu beyler evine saray ( karşı ) derler; bu saray içindekiler her vakit birbirlerine karşı gelirler. |
4247 | Tepizlik bolur bu kapuğda üküş, tepiz kayda erse tütüş ol uruş | Bu saray kapısında birbirini çekememek çok olur; nerede çekememek olursa, orada kavga eksik olmaz. |
4248 | Seniŋde uluğuŋ seni tepsegey, uçuz bolğa özüŋ ökünçler yegey | Senden büyükler seni çekemezler; sen de itibardan düşer ve peşiman olursun. |
4249 | Yeme tepsegey kör saŋa teŋ tuşuŋ, körülmege edgüŋ tünergey künüŋ | Seninle müsâvî derecede olanlar da seni çekemezler; yapmış olduğun iyilikler görülmez ve günün geceye döner. |
4250 | Seniŋde kiçigiŋ saŋa tapsula, tilemegey edgüŋ tepizlik bile | Senden küçükler sana haset ederler; çekememezlik yüzünden, senin iyiliğini istemezler. |
4251 | Bu yaŋlığ üçün karşı karşı bolur, ikigün karışsa birisi ölür | Böyle olduğu için saraydaki insanlar birbirine karşı olurlar; bunlardan ikisi birbirlerine karşı gelirse, biri ölür. |
4252 | Katığlan sen emdi ay köŋlüm küni, kişig tepsemegil yorığıl köni | Ey gönülümün güneşi, sen şimdi insanlara karşı hasûd olmamağa ve doğruluktan ayrılmamağa çalış. |
4253 | Tepizlik ig ol bir otatğu uzun, yemişi anı yer sızar bu özün | Çekememek bir hastalıktır ve uzun bir tedaviye muhtacdır; onun yediği kendisini yer ve o kendi-kendisini eritir. |
4254 | Bayat hükmi ol barça edgü isiz, bayat berse tepsep tıdumaz tepiz | iyilik ve kötülük hep Tanrı hükmüdür; Tanrı verirse, çekemeyen insan hased ile ona mâni olamaz. |
4255 | Negü asğı ötrü kişig tepsemek, kişig tepsegüçi soŋı iglemek | Böyle olunca, insanları çekememenin ne faydası var; insanları çekemeyen kimsenin sonu hastalıktır. |
4256 | Uğınça kamuğka özüŋ edgü kıl, saŋa edgü bolğay sezik tutmağıl | Gücün yettiği kadar her kese iyilik et; hiç şüphe etme, sana bundan ancak iyilik gelir. |
4257 | Sevinç bolsa kimke özüŋ sevnü ber, sakınç kadğu tegse yeme saknu ber | Birinin sevinci varsa, buna sen de sevin; o keder ve kaygıya düşerse, sen de kederlen. |
4258 | Atıŋ edgü bolğay seni sevgeler, saŋa katlayın tep tüzü ivgeler | Böylece adın iyi olur; insanlar da seni severler ve her kes seninle dost olmağa can atar. |
4259 | Yağı kılma özke katığlan kadaş, neçe tutğıl emdi kadaş ya adaş | Kardeşim, ne kadar çok kardeş veya dost edinirsen-edin, yalnız kendine düşman edinmemeğe gayret et. |
4260 | Kalı bolsa emdi saŋa bir yağı, osal bolmağıl sen anuk tut ağı | Eğer sana biri düşman olursa, gafil olma; sen de ona karşı ağını hazır tut. |
4261 | Negü ter eşitgil yağılamış er, yağısı özele elig bulmış er | Düşmanla çarpışmış ve düşmanını alt etmiş olan insan ne der, dinle. |
4262 | Usanma yağıka yakın turma kit, yağığ sen usandur anı torka yet | Gâfıl olma, düşmana yakın durma, uzaklaş; düşmanı sen gafil avla ve onu tuzağa düşürmeğe bak. |
4263 | Sınama yağığ sen bedük bil uluğ, tayaklık yağıka temür kalkan et | Düşmanı deneme, sen onu büyük ve kuvvetli bil; elinde sopa olan düşmana karşı sen demir kalkan hazırla. |
4264 | Bu iş tuş yükin yüd sıma köŋlini, sözümni unıtma küdezgil munı | Eş ve arkadaşlarının yükünü yüklen, gönüllerini kırma; sözünü unutma, bunu dâima göz önünde tut. |
4265 | Yağı bolsa işiŋ öŋer cânıŋa, ya tirmiş yumıtmış anuk mâlıŋa | Eğer arkadaşın sana düşman olursa, o senin canına yahut toplayıp biriktirdığin malına kasdeder. |
4266 | İçiŋni taşıŋnı adaşıŋ bilir, bu iç taş biligli kişi neŋ alır | Arkadaşın senin içini-dışını bilir; bu içi-dışı bilen insan senden bir çok şeyler koparır. |
4267 | Tilese neŋiŋe tegürgey elig, tilese cânıŋka yetürgey yilig | O isterse, senin malına el uzatır; isterse, canını ilik ile besler. |
4268 | Özüŋni negü teg küdezse özüŋ, işiŋni anı teg küdez kes sözüg | Sen kendini nasıl gözetirsen, arkadaşını da öyle gözet; sözü uzatma. |
4269 | Adaş tutmak âsân küdezmeki sarp, yağı bolmak âsân yaraşmakı sarp | Dost edinmek kolay, fakat dostluğu muhafaza etmek güç; düşman olmak kolay, fakat barışmak güçtür. |
4270 | Yağıŋ boldı erse et öz cân küdez, yağılığ kişiler kutulmakı az | Düşmanın varsa, canını ve tenini koru; düşmanı olan insanların kurtulması güçtür. |
4271 | İki törlüg erke katılma yıra, katıldıŋmu bulğak kopurğay kör e | Şu iki türlü kimse ile münâsebette bulunma, onlardan uzak dur; eğer onlara karışırsan, bakarsın, karışıklık çıkarırlar. |
4272 | Birisi ozunçı yoŋağ kılğuçı, biri iki yüzlüg kişi umduçı | Biri müfteridir, gammazlık eden adamdır; biri iki yüzlü, menfaatperest kimsedir. |
4273 | Yeme tutma borçı kişig sen adaş, vefâ kılmağay ol köŋül kılğa baş | Bir de içkiye düşkün kimseyi kendine arkadaş edinme; o sana vefa göstermez, ancak kalbini kırar. |
4274 | Öz asğı tiler dôstka berme köŋül, asığ bulmasa boldı düşmân tüŋül | Yalnız kendi menfaatini gözeten dosta gönül bağlama; fayda görmezse, sana düşman olur; ondan vaz geç. |
4275 | Yakınlık kılu tursu tese özün, bulıp koltğu kolma bolu bir sözün | İnsanların sana her vakit yakınlık göstermelerini istersen, onlardan hiç bir istekte bulunma ve onların suyuna git. |
4276 | Sevinçin tiriglik bulayın tese, kişig tepsemegil katığlan usa | Hayatını sevinç içinde geçirmek istersen, mümkünse, insanlara hased etmemeğe gayret et. |
4277 | Yağığ kul kılayın tese sen tükel, töküp ıd sav altun sunup tut sakal | Düşmanlarını kendine râm etmek istersen, saf altın dök ve onların sakalını eline al. |
4278 | Yakınığ yıratmak tilese özüŋ, negü kolsa berme irig tut sözüg | Yanındakini kendinden uzaklaştırmak istersen, ona istediğini verme ve onunla bir az kaba konuş. |
4279 | Tiriglik uzunın tiler erse sen, akı bol tuz etmek yetür usa sen | Eğer uzun ömür dilersen, cömert ol; başkalarından mümkün mertebe tuz-ekmeği esirgeme. |
4280 | Kamuğka sevitmek tilese özüŋ, köŋül til biriktür süçig tut sözüg | Kendini her kese sevdirmek istersen, sözün ve fikrin birbirine uygun ve dilin tatlı olsun. |
4281 | Ağırlık bulayın tese sen özün, ağırla kişig sen ay kılkı tüzün | Sen kendine hürmet edilmesini istersen, başkalarına hürmet et, ey yumuşak huylu insan. |
4282 | Tükel bay bolayın tese belgülüg, barıŋa tapı bol kötürdüŋ ülüg | Her bakımdan tam zengin olmak istersen, kanaatkar ol; böylece kendi nasibini elde etmiş olursun. |
4283 | Kişi tutçı ögmek tilese özüŋ, kılınç edgü tutğıl yaruk tut yüzüŋ | İnsanların seni her vakit eğmelerini istersen, onlara karşı iyi ol ve güler yüzle muamele et. |
4284 | Bu yaŋlığ bolur ol kişi aslısı, kişike kişilik kişi belgüsi | Asıl insan böyle olur; insana karşı insanlık göstermek insanlık şiarıdır. |
4285 | Kişi aslı bilmek tilese özüŋ, kılınçında körgil açılğay sözüg | Bir kimsenin aslını öğrenmek istersen, onun hareketine bak, hemen anlaşılır. |
4286 | İdi yakşı aymış bu beyt ayğuçı, sözin mani birle tanuk kılğuçı | Şu beyti söyleyen, sözü ve mânasını birbirine şahit gösteren insan çok güzel söylemiş. |
4287 | Kişi aslı bilmek tilese açuk, köŋül til kılınçı bu işke tanuk | İnsanın aslını açık olarak bilmek istersen, dikkat et, onun düşüncesi, sözü ve hareketi buna şahittir. |
4288 | Kılınç edgü bolsa köŋül til köni, tüpi aslıŋa bu tanuk ol anuk | Hareketi iyi, düşüncesi ve sözü doğru ise, bu onun aslına-esâsına derhâl şehâdet eder. |
4289 | Otunka katılma ay aslı arığ, yüzüŋnüŋ suvın eltge sendin arığ | Adî kimselere katılma, ey temiz asıllı insan, onlar sende hiç yüz suyu bırakmazlar. |
4290 | Negü ter eşitgil törülüg kişi, otundın yıramış ukuşluğ başı | Kendisini bu nevi âdî ve küstah kimselerden uzak tutan, akıl ye terbiye bakımından ileri gelen insan ne der, dinle. |
4291 | Otunka katılma silig bol amul, tütüş aslı barça otundın oğul | Küstah kimselere katılma, temiz ve halım ol; ey oğul, bütün kavgalara bu küstahlar sebep olurlar. |
4292 | Buşı birle bolma yeme ked yakın, kalı buşsa buzğay yakınlık hakın | Bir de celalli kimse ile pek yakın olma; eğer hiddetlenirse, yakınlık hakkını ayak altına alır. |
4293 | Köŋül sırrı açma sözüg tegmeke, kalı açtıŋ erse özüŋ emgek e | Gönül sırrını ve sözünü her kese açma; eğer açarsan, kendin zahmete düşersin. |
4294 | Yakınlık tilese tuçı üstikü, kötürgil tamanı tirilgil bökü | Dâima artan bir yakınlık görmek istersen, tamahkârlığı ortadan kaldır; ona her yerde manî ol. |
4295 | Kalı kolsa sen tutçı meŋziŋ kızıl, köni bol kutulduŋ sen inçin tiril | Eğer yüzünün dâima gülmesini istersen, doğru ol; endişesiz ve huzur içinde yaşa. |
4296 | Uzunluk tilese özüŋ hem sözüg, elig kısğa tutğıl kutuldı özüŋ | Hem kendinin hem sözünün nüfuzunu kırmamak istersen, her işe müdâhale etme; bu suretle onu te'min etmiş olursun. |
4297 | Yüzüŋ tutçı suvluğ tutayın tese, tilin sözleme sözni yalğan usa | Her vakit şeref ve itibarını muhafaza etmek istersen, ağzından yalan söz çıkarmamağa gayret et. |
4298 | Kayu yerde devlet kötürse başı, bolu ber aŋar sen ay edgü kişi | Nerede ikbâl başını yükseltirse, ey iyi insan, sen derhâl onun suyuna git. |
4299 | Öçeşme bu devlet bile sen yaraş, yaraşmazsa devlet ağu kılğa aş | Sen ikbâl ile mücâdeleye kalkma, onunla anlaş; anlaşamazsan, o sana yediğin yemeği zehir eder. |
4300 | Kalı kolsa sen söz yorık bolğusın, ayıttukta sözle köni bolsu çın | Eğer sözünün dâima nafiz ve müessir olmasını istiyorsan, sordukları vakit söyle ve sözün doğru, dürüst olsun. |
4301 | Kuruğ sözleme sen kişig soŋdama, uşak söz ederme yeme kikneme | Boş söz konuşma, insanları çekiştirme; dedi-koduya uyma ve kendin de dedi-kodu yaparak, fitne uyandırma. |
4302 | Tüpi yıl-turur söz köŋül ağrıtur, köŋül ağrısa er seni yavrıtur | Söz her şeyi alt-üst eden bir rüzgârdır, kalbi sızlatır; kalbi sızlayan kimse seni mahvedebilir. |
4303 | Özüŋde uluğka tilin özneme, cevâb kılğu yerde irig sözleme | Kendinden büyüklerin sözüne karşı gelme; cevap vermek icap ettiği zaman, kaba söz söyleme. |
4304 | Uluğuğ ağırla küdez hürmeti, uluğluk saŋa kelgey yukğay kutı | Büyüklere saygı göster, hürmette kusur etme; böylece sen de yükselirsin, onların saadeti sana da bulaşır. |
4305 | Saŋa teŋ tuşuŋ birle eltiş barış, katılğıl karılğıl alış hem beriş | Sen kendi akranlarını sık-sık ziyaret et; onlara katıl ve onlar ile münâsebetini kesme. |
4306 | Ağırla seni ol ağırlasa çın, uçuzla uçuzlasa barma yakın | Sana gerçekten hürmet gösterenlere sen de hürmet et; saygısızları sen de sayma ve onlara yakın durma. |
4307 | Negü teg kılınsa sen andağ kılın, süçig sözlese söz süçig bol tilin | Onlar nasıl hareket ederlerse, sen de öyle yap; tatlı söz söyleyenlere sen de tatlı dil ile mukabele et. |
4308 | Kamuğ edgüke bol sen edgü kişi, isizke isiz bol ol isiz tuşı | İyilere karşı dâima iyi insan ol; kötülere karşı da, kötülükleri derecesinde, kötü ol. |
4309 | İdi yakşı aymış törü bilmiş er, törü öŋdi birle bodun tüzmiş er | Töreyi bilen, töre ve kanun ile halkı idare eden insan çok iyi söylemiş. |
4310 | Seni siz teseler anı siz tegil, takı anda yegrek yanut sözlegil | Sana "siz" diyenlere sen de "siz" tâbirini kullan; mukabelede dâima karşındakinden daha nâzik davran. |
4311 | Kaya yaŋkusındın kodı bolmağıl, seni sen teseler anı senlegil | Kaya yankısından daha aşağı kalma; sana "sen" diyenleri sen de senle. |
4312 | Bu yaŋlığ bolur kör er at suhbeti, katılmak tilese emi bu otı | Hizmetkârlar ile münâsebet böyle olur; onlar arasında yaşamak istersen, devası ve çâresi budur. |
4313 | Ayu berdim emdi eşitti özüŋ, köŋülke alınğıl uzatma sözüg | İşte ben söyledim, sen dinledin; bunlar hatırında bulunsun; işte bu kadar. |
Odgurmış suali Öğdülmişke | ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ | |
4314 | Yanut berdi odğırmış aydı bu söz, eşittim men emdi ayâ köŋli tüz | Odgurmış cevap verdi ve:— Bu sözleri dinledim, ey temiz kalpli insan — dedi — |
4315 | Munıŋda adın ma takı bar sözüm, anı ma ayu ber ay körklüg yüzüm | Bundan başka bir sözüm daha var; ey güzel yüzlüm, onu da bana söyleyiver. |
4316 | Bu kün bu özüm kend uluşka kirip, katılğu karılğu bodunka yorıp | Bugün kendim kasaba ve şehre gidersem, halk arasına karışmak ve onlar ile birlikte yaşamak icap eder. |
4317 | Negü teg yorığu olarnıŋ bile, munı ma ayu ber maŋa söz ula | Onlar ile nasıl bir münâsebet kurmalıyım; söz açılmışken, bunu da bana anlat. |
Öğdülmiş cevabı Odgurmışka | ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI | |
4318 | Yanut berdi ögdülmiş aydı bu söz, kereklig erür çın ayâ kılkı tüz | Öğdülmiş cevap verdi:— Bu söz, ey temiz kalpli insan, gerçekten lüzumlu bir sözdür — dedi — |
4319 | Kerek bolğu sözni ayıttıŋ maŋa, ayayın eşitgil munı men saŋa | İleride sana lüzumlu olacak bir meseleyi bana sordun; dinle, ben şimdi sana söyleyeyim. |