Çocukların Nasıl Terbiye Edileceğini Söyler
Eski Türkçe aslı | Günümüze aktarımı | |
---|---|---|
LXIII | Oğul Kız Tuğsa Neteg İgidgüsin Ayur | Çocukların Nasıl Terbiye Edileceğini Söyler |
4504 | Oğul kız törüse seniŋ ay teŋin, eviŋde igidgil igidme öŋin | Senin ay gibi bir oğlun veya kızın doğarsa, onu kendi evinde terbiye et, bu işi başka ellere bırakma. |
4505 | Avurtası edgü kişi tut arığ, oğul kız arığ kopğa turğay fâriğ | Süt ninesi olarak iyi ve temiz bir kadın tut; oğlun kızın temiz büyür ve uzun ömürlü olur. |
4506 | Oğul kızka ögret bilig hem edeb, aŋar iki ajun anıŋ asğı tap | Oğul-kıza bilgi ve edep öğret; bu her iki dünyada onlar için faydalı olur. |
4507 | Oğulka kisi al kızığ erke ber, sakınçsız tirilgil ayâ kutluğ er | Oğula kız al, kızı ere ver; ömrünü derdsiz geçir, ey mes'ûd insan. |
4508 | Kamuğ erdem ögret oğulka tükel, ol erdem bile bu tere berge mâl | Oğula bütün faziletleri tam olarak öğret; o bu faziletler ile ileride mal sahibi olur. |
4509 | Süre ıdma boşlağ oğuluğ yava, yava bolğa boşlağ yügürgey eve | Oğulu başı-boş dolaşmağa bırakma; başı boş kalırsa, her tarafa gider ve yazık olur. |
4510 | Kızığ tutma evde uzun begsizin, ökünç birle ölgey özüŋ igsizin | Kızı çabuk evlendir, uzun müddet evde tutma, yoksa hastalığa lüzum kalmadan, yalnız bu peşimanlık seni öldürür. |
4511 | Ayâ koldaş ardaş söz aydım kese, bu kız toğmasa yeg tirig turmasa | Ey dost arkadaş, sana kesin bir söz söyleyeyim; bu kızlar doğmasa, doğarsa yaşamasa daha iyi olur. |
4512 | Kalı tuğsa yegrek aŋa yer koyı, evi bolsa koşnı ölügler toyı | Eğer dünyaya gelirse, onun yerinin toprağın altı veya evinin mezara komşu olması daha hayırlıdır. |
4513 | Tişilerni evde küdezgil tuçı, tişiniŋ taşı teg bolumaz içi | Kadınları her vakit evde muhafaza et; kadının içi dışı gibi olmaz. |
4514 | Yatığ evke ıdma çıkarma tişig, körüp yolda alğan köz ol bu kişig | Yabancıyı eve sokma, kadını dışarıya çıkarma; bu kadınları sokakta gören göz onların gönlünü çeler. |
4515 | Közün körmese ârzû kolmaz köŋül, közüŋ körse köŋlüŋ kolur ay oğul | Göz görmezse, gönül arzu etmez; ey oğul, gözün görürse, gönlün arzular. |
4516 | Közüŋni küdezgil köŋül kolmağay, köŋül kolmasa öz bulun bolmağay | Gözünü gözetirsen, gönülün bir şeye akmaz; arzu etmeyince de, insan hiç bir şeye kapılmaz. |
4517 | Tişig katma erke yegü içgüde, kalı kattıŋ erse keçer keçgüde | Yemekte, içmekte kadınları erkeklere katma; eğer katarsan, ölçüyü kaçırırlar. |
4518 | Tişig ıdma evde öŋin çıkğalı, kalı çıksa yitrür könilik yolı | Kadını evden dışarı bırakma; eğer çıkarsa, doğru yoldan şaşar. |
4519 | Tişi aslı et ol küdezgü etig, yıdır et küdezmese bolmaz itig | Kadının aslı ettir; eti muhâfaza etmeli; gözetmezsen, et kokar; bunun çâresi yoktur. |
4520 | Ağır tut tişig sen negü kolsa bir, eviŋ kapğı bekle yırak tutğıl er | Kadına saygı göster, ne isterse, ver; evin kapısını kilitle ve eve erkek sokma. |
4521 | Vefâ yok bularda ozadın berü, közi kança baksa bu köŋli naru | Bunlarda öteden beri vefa yoktur; gözleri nereye bakarsa, gönülleri oraya akar. |
4522 | Cefâ birle önmiş igidmiş yığaç, yimişi ağu ol aŋar bolma aç | Onlar zahmetle süren ve yetişen bir ağaca benzer; meyvası zehirdir, ona karşı iştiha ve ihtiras besleme. |
4523 | Neçe miŋ azığlığ eren erkeki, tişilerde ötrü üzüldi köki | Nice bin kudretli ve erlerin eri erkekler kadınlar yüzünden mahvolup gitmişlerdir. |
4524 | Neçe kızğu eŋlig yüzi suvluğ er, tişilerde ötrü özi boldı yer | Nice al yanaklı ve yüzü sıhhatle pırıl-pırıl parlayan erkekler, kadınlar yüzünden, toprak olup-gitmişlerdir. |
4525 | Tümen miŋ külüg çavlığ ersiglerig, tişiler anı yerke kömdi tirig | Bu kadınlar binlerce namlı ve şöhretli kahramanları diri-diri yere gömmüşlerdir. |
4526 | Negü teg küdezgü olarığ tutup, küdezigli teŋri küdezsü utup | Onları nasıl zapt ve rapt altına alabilirsin; meğer ki, her şeyi koruyan Tanrı onlarla başa çıksın. |