Kutadgu Bilig
Hükümdarın Öğdülmiş'e Baş-Sağlığı Dilediğini Söyler
Eski Türkçe aslı Günümüze aktarımı
LXXXV İlig Öğdülmişke Taziyet Kılmışın Ayur Hükümdarın Öğdülmiş'e Baş-Sağlığı Dilediğini Söyler
6304 Eşitti ilig keldi evdin turup,  aŋar taziyet kıldı köŋlin urup Hükümdar bunu haber alınca, saraydan kalkıp, Öğdülmiş'in yanına geldi; ona gönülden baş-sağlığı diledi.
6305 İlig aydı öglen ay ögdülmiş e,  duâ birle itgil aŋar sen iş e Hükümdar : — Ey Öğdülmiş, mâkûl ol; sen duâ ile ona yardım etmeğe çalış — dedi —
6306 Bayat yarlıkasu ol odğurmışığ,  keçürsü anıŋdın yazuk kılmışığ Odgurmış'a Tanrı rahmet eylesin ve onun bütün günahlarını affetsin.
6307 Bu kadğu üçün bersü teŋri muyan,  bayattın sevinç bul tamudın emân Tanrı sana bu felâketin ecrini versin; Tanrı senden razı olsun ve cehennemden korusun.
6308 Kapuğ beklemiş sen yeme yol kesip,  yüzüŋ kizlemiş sen tilin söz basıp Sen yolunu kesmiş ve kapını kapamışsın; yüzünü gizlemiş, ağzını kilitlemişsin.
6309 Seniŋdin yaramaz bu yaŋlığ kılık,  ukuşluğ yorımaz bu yolça yorık Böyle bir hareket sana yakışmaz; akıllı insan böyle bir yolu ihtiyar etmez.
6310 Saŋa kim tegürdi maŋa ay bu küç,  ya kim övkeledi ya kim kıldı öç Bana söyle, seni kim bu sıkıntıya düşürdü; kim sana kızdı veya kim sana kin bağladı.
6311 Bayat hükmi erdi kadaşıŋ öze,  yorıttı kazâsın sen öz kılk tüze Kardeşinin başına gelen Tanrının hükmüdür, o kazâ-i ilâhîyi yerine getirdi; sen kendine bak ve nefsini İslah et.
6312 Negüke ulır sen negü bu sığıt,  bu kılk edgü ermez munı sen ağıt Neye ağlayıp, feryad ediyorsun; bu şekilde hareket etmek iyi değildir; sen böyle yapma.
6313 Toğuğlı ölür ol ağığlı ilür,  yorığlı tınur ol berigli alur Doğan ölür, yükselen iner; yürüyen durur ve veren alır.
6314 Kadaşıŋ ölümi saŋa bolsu pend,  seriŋil muyan ur şeker bolsu kand Kardeşinin ölümü sana ibret olsun; sabır et, ecrine nâıl olursun, şekerin kand olur.
6315 Ölürüg körügli tirig kalğuçı,  kerek pend tutunsa kanı tutğuçı Ölümü görünce, hayatta kalanların bundan ibret almaları lâzım idi; alan hâni.
6316 Ölüg pendini bak ayur kör meni,  ölüm tuttı bardım tutar uş seni Ölenin nasihatine dikkat et, ne der:— Bana bak, beni ölüm yakaladı, gittim; şimdi seni de yakalar.
6317 Muŋar meŋzer emdi bu beytig okı,  okıp ked köŋülke alınğıl takı Şimdi buna benzeyen şu beyti oku; okuyup, iyice gönülüne yerleştir.
6318 Seniŋde ozakı ölügli miŋe,  berür pend ayur uş maŋa kör maŋa Senden evvel binlerce ölüp-gidenler sana nasihat verirler ve derler ki, işte bana bak, bana.
6319 Usanıp yorıdım avındım üküş,  ölüm tuttı bardım kelir uş saŋa Gaflet içinde yaşadım, uzun zaman oyalandım; beni ölüm yakaladı, gittim; sıra sana da gelir.
6320 Ayıttı ilig evre odğurmışığ,  neteg ölmişin hâl negü bilmişig Hükümdar sonra Odgurmış'ı, onun nasıl öldüğünü ve bu hususta neler bildiğini soruşturdu.
Öğdülmiş cevabı İligke ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
6321 Ötündi iligke negü körmişin,  ölürde vasiyyet itip kodmışın Öğdülmiş neler gördüğünü ve ölürken vasiyet edip, bırakmış olduğu mirası hükümdara arzetti.
6322 Turup rekve birle tayakın alıp,  ilig utru urdı kumaru kılıp Kalkıp, kardeşinden yadigâr kalan çanak ile değneği alıp, hükümdarın önüne koydu. —
6323 Ayur uş kadaşım maŋa kodmışı,  bu erdi neŋi uş turu kalmışı îşte kardeşimin bana bırakmış olduğu miras bunlardır—dedi —
6324 İlig me kötürsü kumaru birin,  kutadğay bu kün hem tusulğay yarın Hükümdar bunlardan birini, yadigâr olarak, kendine alsın; bu yadigâr dünyada uğur getireceği gibi, âhirette de faydalı olur.
İlig cevabı Öğdülmişke HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
6325 İlig sundı aldı tayak elgiŋe,  ayur bu kumaru kutadsu maŋa Hükümdar uzanıp, değneği eline aldı : — Bu yadigâr bana uğurlu olsun — dedi —
6326 Sen alğıl bu rekve kadaşıŋ özin,  munıŋ birle üşgür tilese yüzin Sen bu çanağı al, kardeşini özlediğin zaman, onu bununla hatırlarsın.
6327 Sunup aldı rekve kör ögdülmişe,  köŋül bertti közde yuvuldı yaşa Öğdülmiş çanağı aldı; gönülü sızladı, gözünden yaşlar boşaldı.
6328 İlig aydı körgil bu ibret bu kün,  biriŋe tap emdi sakınsa ögün Hükümdar : — Bak şimdi bugün âkil ve düşünen bir insan için, bu ibret kâfidir — dedi —
6329 Ol andağ tirildi tükedi ajun,  takı kaldı artıp ay kılkı tüzün O öyle yaşadı, hayatı sona erdi; ondan dünya ve bir de bunlar kaldı, ey temiz kalpli insan.
6330 Negü ter eşitgil kılınçı silig,  ukuş birle işke yetürmiş elig Tavrı, hareketi temiz ve her işe akıl ile el uzatan insan ne der dinle.
6331 Üküş bolsa artmaz bu dünyâ neŋi,  neçe me az erse yeter öz teŋi Bu dünya malı ne kadar çok olursa-olsun, fazla gelmez; ne kadar az olsa bile, yerine göre kâfi gelir.
6332 Bu dünyâ müni miŋ bir ol erdemi,  negü teg keçürse keçer âdemi Bu dünyanın kusuru bin, meziyeti ise, birdir; insan bunu nasıl geçirirse, o öyle geçer.
6333 Üküşlük ne asğı ölümde kedin,  anı yegli sevnür seniŋde adın Ölümden sonra bolluğun faydası nedir; senden sonra ancak onu yiyen sevinir.
6334 Kadaşıŋ kodup kaçtı dünyâ neŋin,  örüm kedti arpa yedi öz teŋin Kardeşin dünya malını bırakıp kaçtı; kendi seviyesine göre, çul giydi ve arpa yedi.
6335 Keçürdi tiriglik toru ölmedi,  anuk yeglilerke neŋin kodmadı Ömrünü geçirdi ve bu vaziyetten dolayı ölmedi; hazır yiyicilere de mal bırakmadı.
6336 Katığlandı tün kün yinitti yüki,  keçip bardı andın ajun emgeki Gece-gündüz gayret etti, yükünü hafifletti; bu yolda çektiği dünya zahmetleri de geçti-gitti.
6337 Ol itti işin kör kutuldı bu kün,  biziŋ iş ne erki yazılmaz tügün O işini yoluna koydu, bugün artık kurtuldu; bizim hâlimiz acaba nasıl olacak, bu düğüm hâlâ çözülmedi.
6338 İlig ötledi kör miŋ edgü sözün,  köŋül hem karın urdı ötlep uzun Hükümdar bir çok iyi sözle öğüt ve nasihatte bulundu; öğütler vererek, içini boşaltıp, rahatladı.
6339 Yana karşıka bardı ilig turup,  tüşüp kirdi evke sakınçlığ bolup Hükümdar kalkıp, tekrar saraya döndü; inip, düşünceli bir hâlde, odasına girdi.
6340 Sakınç kıldı kaç kün bu ögdülmişe,  keçürdi bu kadğu yazıldı kaşa Öğdülmiş bir kaç gün yas tuttu; matem günleri geçince, nihayet bir az kendine geldi.
6341 Unıttı bu kadğu sakınçığ yeme,  yedi içti küldi sevindi yana Bu kaygı ve kederleri de unuttu, tekrar yedi, içti, sevindi ve yüzü güldü.
6342 İdi yakşı aymış bodun başlar er,  bilig birle el kün işin işler er Halkın başında bulunan ve halkın işini bilgi ile idare eden insan çok güzel söylemiş.
6343 Neçe kadğu sakınç seni bulnasa,  yana ok küler köz neçe yığlasa Kaygı ve keder seni ne kadar esir ederse-etsin, ne kadar ağlatırsaağlatsın, bir gün yüzün tekrar gülecektir.
6344 Ajun öŋdisi bu telimde berü,  isiz edgü erter neçe yıllasa Bu dünyanın çok eski bir kanunudur; kötülük veya iyilik ne kadar uzun sürerse-sürsün, bir gün geçer.
6345 Sakınçın keçürdi kör ögdülmiş e,  tapuğka baka turdı itti iş e Öğdülmiş de yasını geçirdi; vazifesine başlayarak, işine devam etti.
6346 Harislık bile ol tapuğ başladı,  keçe taŋda bardı işin işledi Büyük bir gayret ile işe sarıldı, sabah erkenden, akşam geç vakte kadar işi ile meşgul oldu.
İlig suali Öğdülmişke HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
6347 Okıdı ilig bir kün ögdülmişig,  ayıttı bodun hâli el kün işig Hükümdar bir gün Öğdülmiş'i çağırdı, halkın durumunu ve memleket ahvâlini sordu. —
6348 Ayur el hâli ne bodun hâli ne,  negü teg keçer emdi üdlek kün e Memleket ve halkın hâli nasıl, şimdi günler ve zaman nasıl geçiyor — dedi —
6349 Maŋa köz kulak sen işimni kamuğ,  seniŋdin tiler-men aça bir kapuğ Sen benim gözüm ve kulağımsın; her işle senin meşgul olmanı istiyorum, bütün işleri sen hallet.
6350 Saŋa tegdi kaç kün bu kadğu sakınç,  tegümediŋ işke işiŋ ne erinç Bu bir kaç gün kaygı ve keder içinde kaldığın için, sen de işle pek meşgul olamadın; acaba işler nasıl gidiyor.
Öğdülmiş cevabı İligke ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
6351 Yanut berdi ögdülmiş aydı ay beg,  bodun hâli edgü duâ artğu teg Oğdülmış cevap verdi ve: — Ey beyim, halkın hâli çok iyidir; halk durmadan sana hayır-duâ ediyor — dédi — [Metin eksik]
Öğdülmiş cevabı İligke ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
6352 Biri söz boğuz köz bu şehvet otı,  bular ol kişike bu tâat yutı Bir de söz, boğaz, göz ve bu şehvet âteşidir; bunlar ibâdete manî olur ve insan için bir felâkettir. [Metin eksik]
6353 Biri boğuzı tıdsa bir az sözlese,  yırak tutsa özdin yarağsız usa Kim boğazının arzularına ram olmaz, az söyler ve yakışmayan şeylerden kendisini uzak tutarsa,
6354 Havâ ârzûlarka bolur erse erk,  buşup övke kelse özin tutsa berk Kim heves ve arzularına hâkim olur, gazaba gelip, hiddetlendiği vakit, onu yenebilirse,
6355 Ukuşluğ bu ol hem biliglig bu ol,  munı alsa bolğay ukuşluğ amul Akıllı ve bilgili insan odur; akıllı ve sakin tabiatlı olan kimse buna muvaffak olur.
6356 Ukuşluğ kişiler sözi öggü teg,  köni tüz bolur ol özi belgü teg Akıllı insanların sözü öğülecek sözlerdir; o doğru ve dürüst olur ve kendisini her vakit belli eder.
6357 Yarağsızka yakmaz yıratur özin,  kereksizni körmez yumıtur közin Onlar yakışmayanlara yaklaşmaz ve kendilerini bu gibi şeylerden uzak tutarlar; lüzumsuz şeyleri görmezler, ona göz yumarlar.
İlig cevabı Öğdülmişke HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
6358 İlig aydı körklüg ayur sen bu söz,  asığlığ-turur bu sözüg artuk öz Hükümdar:—Çok güzel söylüyorsun, bu çok samimî ve fevkalâde faydalı bir sözdür—dedi —[Metin eksik]
Öğdülmiş cevabı İligke ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
6359 Sefâcı-turur bu et öz me otun,  cefâka cefâ kıl özüŋni tutun Bu vücûd cefakâr ve küstahtır; cefacıya karşı cefâ kıl ve kendine hâkim ol. [Metin eksik]
6360 Neçe edgü kılsa et özke seve,  aŋar ança yavlak kılur bu cefâ Bir kimse ne kadar vücûdu sever ve ona iyilik ederse, o da ona o kadar cefa ve kötülük eder.
6361 Yeme yakşı aymış kişi üdrümi,  cefâçı et özke otı hem emi İnsanların seçkini çok güzel söylemiş; onun sözü cefâcı vücûda karşı bir çâre ve tedbirdir.
6362 Vefâ kimke kıldıŋ cefâka anun,  cefâçı cefâsın tegürgey künün Birine vefa gösterdi isen, ondan cefâ görmeğe hazırlan; cefakâr nefsin seni bir gün cefâya duçar edecektir.
6363 Kimi edgü tuttuŋ aŋar korku tur,  seni isizin ol ulıtğay ünün Kime iyi muamele ettinse, ondan kork; onun kötülüğü bir gün seni inletecektir.
6364 Ay ilig bu üç ara semzi yavuz,  biri ıt biri kuş birisi et öz Ey hükümdar, şu üç şeyin semizi fenadır; biri köpek, bir av-kuşu, biri de vücûttur.
6365 Açurğu bularığ yolın tutsa ked,  anın yolka kirse boyun egse ked İyice yola gelmeleri için, bunları aç bırakmak lâzımdır; bunlar ancak böylelikle yola gelir ve boyun eğerler.
6366 Yolın kısmasa kuş meŋin edlemez,  semiz bolsa ıt tok avın avlamaz Yolunu sıkı bir murakabe altında bulundurmazsan, kuş avını yakalamaz; köpek tok ve semiz olursa, av peşinden koşmaz.
6367 Et öz todsa kansa bolur buğrağu,  kaçar edgülerin süre ıdmağu Vücût doyar ve kanarsa, deve-aygırı gibi olur; yaptığın iyilikleri önüne katarak sürer ve götürür, onu bırakmamalıdır.
6368 Kuşuŋ avlamasa bir ördek yas ol,  ıtu kodsa avın yası bir as ol Kuşun avlamazsa, bunun zararı bir ördektir; köpeğin avını bırakırsa, zararı nihayet bir kakımdır.
6369 Özüŋ buğrağursa bedütse boyun,  seni otka tartar ulıtur ünün Vücûdun deve-aygırına döner ve enseni kalınlaştırırsa, seni ateşe sürükler ve acı-acı feryad ettirir.
6370 Meŋilig-turur kör meŋi yok çığay,  barın tap kılıp ol yorır köŋli bay Yiyeceği olmayan fakir de huzur içindedir; o eline geçene kanâat eder ve gönül zenginliği içinde yaşar.
6371 Egin bütse boğuzın todursa aşın,  kılur teŋri tapğı iter ol işin Sırtına bir şey geçirip, boğazını doyurunca, Tanrıya ibâdet kılar ve âhiret' işini yoluna koyar.
6372 Uluğluk bu devlet bu kut kıv kişig,  küvezlikke tartar kodup öz işig Büyüklük, bu devlet ve bu saadet insanı, yapmakla mükellef olduğu işleri bırakıp, kibirli olmağa sürükler.
6373 Küvezlik bayattın yıratur kuluğ,  ukuşluğ yorımaz bu yaŋlığ yoluğ Gurur kulu Tanrıdan uzaklaştırır; akıllı insan böyle bir yolu ihtiyar etmez.
6374 Çığay ma ölür ök yeme bay ölür,  iki böz iletür kara yer bolur Fakir de ölür, zengin de; bunların ikisinin de götürecekleri şey ancak bir kefenden ibarettir ve nihayet kara toprak olurlar.
6375 Çığay ölse kutlur kiter emgeki,  bay ölse kalur neŋ iletür yüki Fakir ölürse, zahmetlerinden kurtulur; zengin ölürse, malını bırakır, fakat onun vebalini birlikte götürür.
6376 Muŋar meŋzer emdi bu söz belgülüg,  bu sözde özüŋke kötürgil ülüg Gerçekten buna benzeyen bir söz vardır; bu sözden kendine bir hisse al.
6377 Ay nimet idisi ölüm mihnetiŋ,  ay mihnet idisi ölüm nimetiŋ Ey nimet sahibi, ölüm senin mihnetindir; ey mihnet sahibi, ölüm senin nimetindir.
6378 Çığay ölse kutlur kiter emgeki,  ölüm tutsa ay bay sakış bermekiŋ Fakir ölürse, zahmetlerinden kurtulur; ey zengin ölüm yakalarsa, senin bir de hesap vermen vardır.
İlig sözi Öğdülmişke HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SÖZÜ
6379 Yana aydı ilig bu dünyâ içi,  yılanı çadanı telim tikgüçi Hükümdar devamla :— Bu dünya bir çok zehirli yılan ve çıyanlar ile doludur — dedi —
6380 Aşı az yegüke ağusı üküş,  yana öŋdisi az üküşi söküş Yiyecek nimeti az, zehiri çok olduğu gibi, medhedılecek şeyi az, nefret edilecek şeyi de çoktur.
6381 Ukuşluğ sunup alğusı az neŋi,  biliglig açıp az yegüsi meŋi Bu dünyada akıllı insanın elini uzatıp, alacağı şey azdır; bilgilinin iştiha ile yiyeceği nimet de azdır.
6382 Biligsizke uçmak-turur bu ajun,  erej birle avnur yorır muŋsuzun Bilgisiz için bu dünya cennettir; o huzur içinde avunur ve hiç bir şeye ihtiyaç hissetmeden yaşar.
6383 Tiken ol ukuşluğka dünyâ tolu,  adak ursa yerke kirür saklağu Akıllı insan için dünya dikenler ile doludur; yere basınca, ayağına batar, dikkat etmek lâzımdır.
6384 Ağu ol biligligke dünyâ içi,  anın aş yeyümez üzer öz küçi Bilgili insan için dünya zehir ile doludur; bundan dolayı o yemek yemez, güçten-kuvvetten kesilir.
6385 Anın kaçtı zâhid oğul kız kodup,  munın kodtı âbid tapuğka udup Zâhid bundan dolayı çoluk-çocuğunu bırakıp kaçtı; âbid onun için dünyayı bırakıp, kendini ibâdete verdi.
6386 Bu kün biz ilinmiş-tururmız muŋar,  küdezsün bayat bu belâdin sıŋar Biz bugün buna kendimizi kaptırmış bulunuyoruz; Tanrı bu belâdan bizi korusun.
Öğdülmiş cevabı İligke ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
6387 Yanut berdi ögdülmiş aydı bu söz,  tükel söz çını ol ukuş birle tüz Öğdülmiş cevap verdi : — Bu söz sözlerin en doğrusu ve akla en yakın olanıdır — dedi —
6388 Körü barsa dünyâ kılınçı teŋi,  yegen yel büke teg bu kılkı yaŋı Dikkat edersen, dünyanın, tabiati gibi, tavrı ve hareketi de doymak bilmez bir ejderhaya benzer.
6389 Özi igdür ök san özi semritür,  özi ök etin yer özi yavrıtur însanı, san ki, kendisi bizzat besler ve kendisi semirtir; sonra kendisi onun etini yer ve onu zayıflatır.
6390 Baka barsa yetrü ajun hâlini,  eŋip kalğu taŋlap kör uksa anı Dünyanın hâline iyice dikkat eder ve onun mâhiyetini anlarsa, insan hayretler içinde kalır.
6391 Apalı havâlı ajunka ilip,  uruğ yadtı dünyâ içinde kelip Adem ve Havva yer yüzüne inip, dünya içinde insan neslini çoğalttı.
6392 Olarda berü tut bu üdke tegi,  ne yaŋlığ eren koptı begler begi Onlardan itibaren bugüne kadar dünyaya ne türlü insanlar ve ne kadar beyler beyi geldi.
6393 Kayu bilge tuğdı kayu alp atım,  kayu kür küvez er kaya teg yalım Kimi âlim doğdu, kimi cesur, kahraman; kimi yalçın kaya gibi, mağrur ve kabadayı.
6394 Kayusı ukuşluğ kayusı bügü,  kayu tilve munduz kayu ermegü Kimi akıllı, kimi hakîm; kimi deli ve ahmak ıdı; kimi de tenbel idi.
6395 Neçe savçı tuğdı okıtçı amul,  bayat hükmi birle ayu berdi yol Kaç peygamber, kemâl sahibi kaç elçi geldi ve Tanrı hükmü ile bize yol gösterdi.
6396 Kayu az yaşadı kayusı uzun,  kayu baş kötürdi bedükrek sözün Kimi az yaşadı, kimi çok; kimi hakimane sözleri ile yüksek makama erişti.
6397 Kayusı törütmiş idike turup,  yağı teg ok attı yasını kurup Kimi yaratan Tanrıya karşı, düşman gibi, yayını kurup, ok attı.
6398 Okığıl bu beytig negü ter eşit,  uka barğıl emdi özüŋ kılkı it Şu beyti oku, dinle, ne der; iyice anla ve kendi tabiatini ona göre düzelt.
6399 Kerek bilge bolğıl kerek miŋ yaşa,  tutup bütrü ajun erejin aşa İster âlim ol, ister bin yaşa, ister bütün dünyayı ele geçir ve bütün nimetlerine nail ol.
6400 Âhır ölgü özüŋ kara yer bolup,  ölüm tutsa eltür ökünçün yaşa Sonunda sen de öleceksin ve kara toprak olacaksın; ölüm yakalayınca götürür; sonra peşiman olursun.
6401 Neçe edgü koptı bu bilge bügü,  tilep bulmadılar tiriglik yegü Bu dünyaya ne kadar iyi insanlar, âlim ve hakimler geldi; bütün arzularına rağmen, ebedî hayata nail olamadılar.
6402 Bu kün kör neçe toğmaduk teg bolup,  kara yer katında yaturlar ölüp Bugün bak, nasıl dünyaya hiç gelmemiş gibi olup, kara toprak altında yatarlar.
6403 Ne törlüg ne yaŋlığ kişi koptı kör,  yağız yer olarığ yedi optı kör Ne türlü ve ne çeşit insanlar bu dünyaya geldi; bak, kara toprak hepsini yedi ve yuttu.
6404 İtiglig sarây ordu karşı kodup,  yağız yer töşenip yaturlar küdüp Süslü saray, köşk ve evlerini bırakıp, kara toprağı döşenerek, bekleyip yatarlar.
6405 Udırmu üni yok ya tınmaz tını,  negü erki hâli biligli kanı Uyurlar mı, sesleri yok ve nefes almazlar; hâlleri acaba nasıldır, bunu bilen hani.
6406 Olar barça muŋluğ bu kün edgüke,  eligleri yetmez yegü kedgüke Onların hepsi bugün iyiliğe muhtacdır; elleri yiyecek ve giyeceğe erişmez.
6407 Ökünçün yaturlar kör ınçıklayu,  küsep edgülükni miŋ ârzû yeyü Bak, peşimanlıkla inleyip yatarlar; bin iştiyak ile iyilik isterler.
6408 Bayat berdi bizke bu kün bu künüg,  yava kılsa bolmaz bu bulmış üdüg Tanrı bize bugün bu günü verdi; ele geçen bu fırsatı heder etmemelidir.
6409 Bayat bersü tevfik bu künde naru,  kamuğ edgülükke ay edgü törü Tanrı bize bugünden sonra her türlü iyilik için tevfik versin, ey mülkün iyi nizâmı.
6410 Tilin berdi alkış kör ögdülmişe,  ayur ay bügü beg uzun keç yaşa Öğdülmiş hükümdarı öğdü ve : — Ey hakîm hükümdar, ömrün uzun olsun — dedi —
6411 Ajun kalmasunı seniŋsiz kuruğ,  bayat kesmesüni seniŋdin uruğ Dünya sensiz kalmasın, sensiz âlem pek boş olur; Tanrı senin neslini kesmesin.
6412 Negü erse ârzû tilekiŋ kamuğ,  aça bersü teŋri saŋa ol kapuğ Ne gibi arzu ve dileğin var ise, Tanrı sana bunların kapılarını dâima açık tutsun.
6413 Negü erse ârzû tilekiŋ takı,  tükel bersü teŋri saŋa ay akı Daha ne gibi arzu ve dileğin olursa, ey cömert, Tanrı bunları da sana ihsan etsin.
6414 Sevinçin avınçın tirilgil uzun,  erejlengil ança ay kılkı tüzün Sevinerek, avunarak, uzun ömür sür ve huzur içinde yaşa, ey halîm, selîm insan.
6415 Diriğâ seniŋ teg kişiler ölüp,  kara yerde yatsa süŋüki ulup Senin gibi insanlar ölür ve kemikleri toprak altında dağılmış yatarsa, çok yazık olur.
6416 Negü kılğu teŋri bu dünyâ işi,  bu yaŋlığ törütmiş ay ilçi başı Ne yapalım, Tanrı bu dünyayı böyle yaratmış ey büyük hükümdar.
6417 Neçe ölse bolmaz seni teg ölüg,  özüŋ edgülerdin ilindi ülüg Senin gibi, iyilikler yapan bir hükümdar ölse bile, ölü sayılmaz.
6418 Kerek öl kerek keç yaşağıl uzun,  atıŋ edgü birle yadıldı sözün Gerek öl, gerek uzun ömürlü ol, adın artık iyilik ile dünyaya yayılmıştır.
6419 Severiŋ üküş bolsu sevmezleriŋ,  saçılsu birerin keŋüsü yeriŋ Dostların çok olsun, düşmanların perişan olsun, memleketin genişlesin.
6420 Yer öpti turup çıktı kesti sözin,  atın mindi urdı eviŋe yüzin Öğdülmiş sözünü kesti, yer öptü ve kalkıp, dışarı çıktı; atına binip, evine doğru gitti.
6421 Kelip tüşti kirdi eviŋe yorıp,  yedi içti yattı bir ança serip Gelince, atından inip, evine girdi; yedi, içti, bir müddet yatıp, istirahat etti.
6422 Yana koptı erte işin başladı,  ayu berdi kördi özi işledi Sabah tekrar kalktı ve işine başladı; emirler verdi, işleri gözden geçirdi, kendisi de çalıştı.
6423 Köŋül til köni tuttı tüzdi yorık,  kamuğ egriler köndi itti kılık Sadâkat ve hulûs ile hareketlerini tanzim etti; bütün eğriler onu görerek, doğru yola girdi ve huylarını düzelttiler.
6424 İtildi ajun arttı ed kü duâ,  kutadtı küni künde edgü duâ Dünya düzene girdi; hayır-duâ çoğaldı; bunun bereketi ile memlekette günden-güne saadet arttı.
6425 Olar bardı kaldı ol edgü atı,  yitip barğu ermez atı hürmeti Onlar gitti, fakat iyi adları kaldı; onların adı dâima hürmetle yâd edilecektir.
6426 Körü barğıl emdi bu yaŋlığ kişi,  kişimü bolur bu firişte işi Dikkat et, imdi böyle insanlar insan mı olur; onların yaptıkları işler meleklere yakışacak işlerdir.
6427 Kişi erdi erse olar ne üdün,  negü ol ayu ber bu künki bodun Eğer o vakit bunlar insan idi iseler, söyle bakayım, bugünkü insanlar nedir.
6428 Kalı biz kişi ersemiz ay bügü,  olarığ seziksiz firişte tigü Ey hakîm, eğer biz insan isek, onlara, şüphesiz, melek demek lâzımdır.
6429 Olarnıŋ kılınçı ne kılkı sözi,  eşitip kutadğu ol edgü izi Onların tavrı, hareketi ve sözü ile bıraktıları iyi izler hakkında söylenenleri duymak da bir saadettir.
6430 Ukuşluğ ukar ol biliglig bilir,  ölür öz bu dünyâ seziksiz kalır Akıllı anlar ve bilgili bilir; hiç şüphesiz, insan ölür ve bu dünya kalır.
6431 Bulunmış bu üd kün yava kılmadın,  tapuğ kılğu tegmez munıŋda adın Ele geçen bu zamanı boşuna geçirmeden, ibâdet kılmalıdır; insanın bu dünyadan elde edebileceği menfaat ancak budur.
6432 Munıŋda uluğ pend takı ne bolur,  seniŋde ozakı ölür köz körür Senden öncekiler ölür, sen de görürsün, bundan daha büyük nasihat ne olabilir.
6433 Kalır karşı ordu saraylar kamuğ,  anı bend tutumaz bu öz ay uluğ Bütün saray, köşk ve konakların hepsi kalır; ey büyük, insan bunlara devamlı olarak tasarruf edemez.
6434 Neçe karşı ordu neçe berk tura,  ölüm buzdı kıldı kara yer kör e Nice saray ve köşkleri, nice sağlam kaleleri ölüm bozdu ve kara toprağa çevirdi, bak.
6435 Neçe kend uluş bağ çeçekliklerig,  kuruğ kodtı kör bu ölüm ay tirig Nice şehir ve memleketleri, bağ ve bahçeleri bu ölüm ıssız bıraktı, ey diri.
6436 Kalır karşı ordu saray pâk saŋa,  alıp sen tutar sen bu bend tep maŋa Saray, köşk ve konaklar boşalır, sana kalır; sen alır ve kendine bend ettim zannı ile, onları kullanırsın.
6437 Kalın sü idisi ajunçı kanı,  süsin kodtı boldı kara yer sanı Kalabalık bir orduya sahip olan o cihan beyi hani; ordusunu bıraktı, kendisi kara toprak oldu.
6438 Kanı ol suk ilçi ilim az tedi,  üküş el küçedi yeyü bilmedi Hani o memleketim az diyen haris hükümdar; bir çok memleketleri hâkimiyeti altına aldı, fakat elinde tutamadı.
6439 Kanı ol küçegli kişiler yerin,  kulaç yer alındı yatur ınçıkın Hani o başkalarının memleketine göz diken kimse; şimdi bir kulaç yerde ıztırap çekip yatar.
6440 Kanı ol müsülmân kanı tökgüçi,  nelük kirdi yerke kanı ol küçi Hani o müslümanların kanını döken insan, niye toprağa girdi, onun gücü, kuvveti ne oldu.
6441 Kanı ol kişig satğağuçı kişi,  nelük boldı satğağ kara yer tuşı Hani o başkalarına iftira eden adam, bu müfteri nasıl toprağa kalboldu.
6442 Kanı ol tütüşügli dünyâ üçün,  turu kaldı dünyâ ol öldi küçün Hani o dünya için mücâdele eden insan, dünya yerinde kaldı, o ise, ölüme karşı koyamadı.
6443 Kanı ol tirigli tavar kodmadın,  iki böz iletti tilemez adın Hani o mal, mülk, ne varsa kendinin olmasını isteyen insan; o beraberinde ancak iki bez götürebildi.
6444 Kanı ol üküş yer tilegli kişi,  kara yer töşendi itildi işi Hani o çok yer isteyen adam, kendisi kara toprağa döşendi ve dâva bitti.
6445 Bu yaŋlığ-turur dünyâ hâli kamuğ,  ukuş birle körgil açılğay kapuğ Bütün dünyanın hâli böyledir; anlayış ile bakarsan, idrâk kapılan açılır.
6446 Erejleri emgek sevinçi sakınç,  ağırı uçuzluk avınçı irinç Onun huzuru zahmet, sevinci keder, izzeti zillet ve rahatı mihnettir.
6447 Negü kelse yüdgil sen ınçıklama,  erej erse erter ne emgek yeme Ne gelirse; yüklen, şikâyet etme; huzur olsun-zahmet olsun, ikisi de geçer.
6448 Eşitgil negü ter bilig bergüçi,  ay emgek bile sen sabır kılğuçı Ey felâketler karşısında sabreden insan, bilgi veren insan ne der, dinle.
6449 Ay nimet idisi şükür kıl yegil,  ay mihnet idisi habır kıl egil Ey nîmet sahibi, bundan şükür ederek istifâde et; ey mihnet sahibi, kaderine boyun eğ, tahammül et.
6450 Sabır kılsa mihnet bolur nimetiŋ,  şükür kılsa nimetka artar tigil Sabır edersen, mihnet senin için nîmet olur; nîmet için şükür edersen, bu nîmet daha da artar, bunu böyle bil.
6451 Körü bar ay bilge bu künki üdüg,  öŋin boldı barça kamuğ iş küdüg Ey âlim, bugünkü zamana dikkat et, işler tamamen değişti.
6452 Biliglig uçuz boldı tutnur özin,  ukuşluğ ağın boldı açmaz sözin Bilgili hakir oldu, bir tarafa sinip kalıyor; akıllı dilsiz oldu, ağzını açmıyor.
6453 Telim boldı elde bu yavlak kişi,  yavaş boldı satğağ kötürmez başı Memlekette fena adamlar çoğaldı; halîm insanlar ayak altında kaldı, başlarını kaldıramıyorlar.
6454 Borun yüz yuğuçı namâz kodğuçı,  kür ersig atandı yorıtur küçi Şarap ile yüzlerini yıkayan ve ibâdeti bırakanlar şimdi yiğit sayılıyor ve istediklerini yapıyorlar.
6455 Fesâd fisk idisi atandı eren,  bor içmez kişi atı boldı saran Fesat ve fısk yapanlar merd sayıldı; şarap içmeyen kimseler hasis sayıldı.
6456 Namâz rûza birle yorığlı kişi,  munâfik atandı ay elçi başı Namazına ve orucuna devam eden insanlar münafık sayıldı, ey memleketin başında bulunan insan.
6457 Halâl yitti barça haram üstedi,  harâm yegli köŋlin kara kir tudı Halâl büs-bütün ortadan kalktı, haram çoğaldı; haram yiyenin gönlü kara kirle kaplandı.
6458 Halâl atı kaldı körüglisi yok,  harâm karma boldı toduğlısı yok Halâlin ancak adı kaldı, onu gören yok; haram kapışıldı, hâlâ ona doyan yok.
6459 Kanı bu harâmıŋ haram tegüçi,  harâmığ kodup bir halâl yegüçi Hani bu harama haram diyen, haramı bırakıp, halâl yiyen insan nerede.
6460 Sakınuk tegüçi kim ol çın köni,  könilik küni bar yarutur küni Gerçekten dürüst ve takva sahibi denilecek kim kaldı; fakat güneşi parlayan bir kıyamet günü vardır.
6461 Harâm birle artuk karardı köŋül,  halâl kayda bulğu tilep ay oğul Kalpler haram ile çok fazla karardı; ey oğul, halâli nerede arayıp bulmalı.
6462 Muŋar meŋzetü keldi emdi bu söz,  munı yakşı tıŋla ayâ köŋli tüz Buna benzer şöyle bir söz vardır, bunu iyice dinle, ey temiz kalpli insan.
6463 Harâm birle köŋlüm kara boldı kir,  bilig işke tutmaz özüm yüzde bir Gönlüm haram ile karardı ve kirlendi; ben bilgiyi yüzde bir işte dahi kullanmam.
6464 Et öz eglü bilmez havâ bulnadı,  tapuğka tegümez özüm açtı sır Vücût artık eğilmez, hevâ ve heves onu esir etti; ben artık ibâdetle meşgul olamıyorum; işte sırrımı açtım.
6465 Ajun kılkı barça adın boldı kör,  kişi köŋli tilde öŋin boldı kör Dünyanın tabiati tamamen değişti, insanların gönlü ile dilleri birbirine uymuyor.
6466 Vefâ kitti halkta cefâ üstedi,  tilep bir ınanğu kişi kalmadı Halktan vefa gitti, cefâ çoğaldı; itimad edilecek bir kimse ararsan, bulamazsın.
6467 Vefâ ketti halkta cefâ urdı iz,  ınanğu tayanğu kişi boldı kız Halktan vefa gitti, yerini cefâ aldı; itimad edilecek, inanılacak kimse pek nâdir.
6468 Yakınlık yağukluk yırattı kadaş,  bağırsaklıkın kodtı edgü adaş Akrabalar arasından yakınlık ve kardeşlik uzaklaştı; artık candan arkadaşlık kalmadı.
6469 Kiçigde edeb yok uluğda bilig,  otunlar üküş boldı yitti silig Küçüklerde terbiye, büyüklerde bilgi yok; kaba insanlar çoğaldı, nâzik insanlar ortadan kalktı.
6470 Yakınlık neçe boldı yarmak üçün,  kanı iş kılığlı köni hak üçün İnsanlar para uğrunda birbirlerine yakmlaştılar; doğruluk ve hakikat yolunda iş gören nerede.
6471 Emanet atı bar kanı kıldaçı,  nasihat sözi bar kanı tuttaçı Emânetin adı var, onu yerme getiren nerede; nasihatin sözü var, onu tutan nerede.
6472 Kanı emr-ü marûf kılığlı kişi,  kanı nehy-ü münker tıdığlı kişi Mârufu emreden kim, münkeri nehyeden kim.
6473 Satığçı kötürdi emânetlerin,  bu uzlar kötürdi nasihatlerin Satıcılar emânet vasfını kaybettiler, ustalar artık nasihatten vazgeçtiler.
6474 Biliglig köni sözleyümez sözin,  tişide uvut kitti örtmez yüzin Bilgili sözünü dos-doğru söyleyemez oldu; kadınlardan haya gitti, yüzlerini örtmezler.
6475 Köni bardı keldi neçe egrilik,  kanı kalmadı bir kişi teŋrilik Doğruluk gitti, yerine nice eğrilik geldi; Allah için iş gören tek bir insan kalmadı.
6476 Kişi barça yarmak kulı boldılar,  kümüş kimde erse boyun berdiler insanların hepsi para kulu oldu; gümüş kimde ise, ona boyun eğdiler.
6477 Cemâat köp erdi bu mescidler az,  kalın boldı mescid cemâatler az Cemâatler çok, camiler az idi; şimdi camiler çoğaldı, cemâatler azaldı.
6478 Negü ter eşitgil sakınuk kişi,  köŋülke alın sen ay edgü başı Dinle, takva sahibi insan ne der; ey iyi insan, sen bunu gönlüne yerleştir.
6479 Kanı bir könilik kılığlı kanı,  kanı teŋilik iş yorığlı kanı Hani, doğruluk ile hareket eden kim var; hani Allah rızâsı için iş gören kim var.
6480 Ajun barça bütrü tükel artadı,  körüp taŋladaçı kanı bir munı Dünyanın her tarafı baştan-başa bozuldu; buna bakıp, hayret eden bir kimse varmı.
6481 Müsülmân karıştı için et yeşür,  tükel inçke tegdi bu kâfir yatur Müslümanlar karıştı, birbirlerinin etlerini yiyorlar; kâfirler ise, tam bir huzur içinde yaşıyorlar.
6482 Kapuş karma boldı müsülmân neŋi,  kanı adra tutğan harâmığ öŋi Müslümanların malı çalındı, yağma edildi; haramı halâlden ayıran ve buna riâyet eden nerede.
6483 Fesâd fisk üni kör udıtmaz keçe,  kanı ilm ü kur’ân üni az çıça Fesad ve fısk o kadar sesini yükseltti ki, insan geceleri uyuyamıyor; ilim ve Kur'an sesi hiç duyulmuyor bile.
6484 Köŋüller katığ boldı til yumşadı,  könilik özi bardı kaldı yıdı Gönüller katılaştı, diller yumuşadı, doğruluğun kendisi gitti, ancak kokusu kaldı.
6485 Atalık kılur kör ataka oğul,  oğul beg bolup kör ata boldı kul Oğul babaya babalık eder, oğul bey ve baba ise, kul oldu.
6486 Tiriglik kısıldı uzadı sakınç,  baru arttı sukluk koradı sevinç Hayat zorlaştı, endişe çoğaldı; hırs ve tamah gittikçe arttı, huzur azaldı
6487 Çığay tul yetimig suyurkağlı yok,  ajun tegşürüldi taŋırkağlı yok Fakir, dul ve yetimlere şefkat gösteren yok; dünyayı başka bir kalıba koydular da hayrete düşen kimse yok.
6488 İdi yakşı aymış bügü bilgi keŋ,  ajunuğ sınağlı akı elgi keŋ Hakîm, bilgisi geniş, dünyayı tecrübe etmiş, cömert ve eli açık olan insan çok güzel söylemiş.
6489 Ajun boldı âhır törü artadı,  isizlerig edgü körü artadı Dünyanın sonu geldi; nizam bozuldu; iyiler kötülere bakarak, değiştiler.
6490 Ukuşluğ ukar ol biliglig bilir,  yıl ay kün küniŋe baru artadı Akıllı anlar, bilgili bilir; yıl, ay, gün geçtikçe dünya günden-güne bozuldu.
6491 Oğul kız kemişti ata hürmeti,  söküş boldı erke avuçğa atı Oğul-kız babaya hürmetini bıraktı; ihtiyar kelimesi insana bir hakaret sözü oldu.
6492 Kamuğ tegşürüldi törü öŋdiler,  karalı ürüŋli bir ök boldılar Nizâm ve kanunların hepsi değişti; ak ve kara birbirinden farksız oldu.
6493 Bu barça uluğ kün nişânı-turur,  nişânı körünse keligli kelür Bunlar hep kıyamet gününün alâmetidir; alâmeti görünürse, gelecek olan gelir.
6494 Küdezsü uğan teŋri imânımız,  kötürsü bu fıtne belâ isiz iz Kadir Tanrı encamımızı hayretsin; bu fitne, belâ ve kötü âdetleri ortadan kaldırsın.
6495 Yıl altmış iki erdi tört yüz altmış iki bile,  bitiyü tükettim bu söz ülgüle Yıl dört yüz altmış iki idi, bu eseri yazıp, tamamladım.
6496 Ögüm yetmişi söz bitirdim tükel,  okığlı ukuğlı özüŋ ülgi al Aklımın erdiği sözlerin hepsini yazdım, ey okuyan ve anlayan insan, bundan hisse al.
6497 Kayu törlüg erse yorıkıŋ yoluŋ,  ayu berdim azrak bekütgil uluŋ Nasıl hareket edeceğini ve hangi yola gideceğini bir parça izah ettim; sen buna göre hareket ederek, hayatına esaslı bir temel kur.
6498 Bu ol din yolı hem bu dünyâ yolı,  bu yolça yorı yolda azma ulı Bunlardan biri din yolu, biri de dünya yoludur; bu esaslı yoldan şaşma.
6499 Kalı dünyâ kolsa yolı uş unu,  apaŋ ukbi kolsa izi uş munu Eğer dünya istersen, onun yolu işte bu; eğer âhiret istersen, onun da yolu işte budur.
6500 Özüŋ kullukı kıl bayat birge küç,  kayusın tilese tile kılma üç Sen kendi kulluğunu yerine getir; Tanrı sana kuvvet verir; bunlardan hangisini istersen, onu seç, fakat üçüncü bir yol arama.
6501 İlâhi özüm bu sözüg başladı,  tilekim ne erdi bilir sen idi Ben bu söze başlarken, kasdimin ne olduğunu sen biliyordun, ey rabbim!
6502 Tilemedim özke kü çav edgü at,  kişi asğı koldum öz erse ya yat Ben kendime şan ve şöhret veya iyi ad dilemedim; yakın olsun uzak olsun, ben her kesin iyiliğini istedim.
6503 Okığlı okısa meni üşgürüp,  duâ kılğamu tep maŋa bir turup Bunu okuyan okudukça, beni hatırlayıp, belki bana da bir duâ eder diye düşündüm.
6504 Tilekim bu erdi umınçım bu ok,  okığlı maŋa bir duâ ıdğa uk Dileğim bu idi, ümidim de budur; okuyan bana her hâlde bir duâ edecektir.
6505 Tilim sözledi söz bitidi elig,  ölür bu elig til ay kılkı silig Dilim söyledi, elim de bunu yazdı, ey temiz kalpli insan, benim bu dilim ve elim fânidir.
6506 Elig til nişânı munu bu bitig,  saŋa kodtum emdi bitip ay tetig Ey zeki insan, dilden ve elden kalan nişane, işte sana yazıp bırakmış olduğum bu kitaptır.
6507 Unıtma meni ay okığlı tirig,  özüm dünyâ kodsa töşense yirig Ey bunu okuyan canlı, ben dünyayı bırakıp, toprağa düşünce, beni unutma.
6508 Ayâ meŋü muŋsuz idim sen uluğ,  sen ök yarlıkağıl bu muŋluğ kuluğ Ey ebedî ve ihtiyacdan vareste olan rabbım, sen büyüksün, bu muhtaç kulunun günahlarını sen bağışla.
6509 Küremiş kul erdim yazukum telim,  yazuk yarlıkağıl sen ök sen idim Ben yolunu kaybetmiş bir kul idim, günahım çoktur; günahlarımı affet, sen benim rabbimsın.
6510 Kuluŋ men idim sen kul atı kul ok,  idim sen tüzün sen idilik kıl ok Ben kulunum, sen rabbimsin, kulun adı kuldur; sen rabbimsin, merhametlisin, sen efendiliğini göster.
6511 Kuluŋ men idim sen maŋa ay ğafûr,  meni yarlıkağıl yazukum keçür Ben kulunum, sen benim rabbimsın; ey gafur, beni affet, günahlarımı bağışla.
6512 Yeme yarlıkağıl kamuğ mü’minığ,  toğardın batarka tegi ay arığ Bir de, doğudan batıya kadar, bütün müminlerin günahlarını bağışla.
6513 Otun men otundın otunluk kelir,  tüzün sen yazukum keçür ay bilir Ben bir küstahım, küstah insandan küstahlık gelir; sen merhametlisin; ey her şeyi bilen Tanrım, günahlarımı sen affet.
6514 Yıpardın yıpar ok yıdır ol ıdı,  peliddin kelir ol arığsız yıdı Miskten ancak misk kokusu gelir; fena koku murdar şeyden çıkar.
6515 Umınçım sen ök sen maŋa ay umınç,  umınç kesmegey men saŋa ay umınç Ey ümidim, bana ümit bizzat sensin; ey ümidim, senden ümidimi kesmeyeceğim.
6516 Yazukluğ kulur-men kılınçım cefâ,  vefâlığ idim sen maŋa kıl vefâ Ben günahkâr kulunum, yaptığım cefâdır; sen benim vefalı rabbimsin, bana vefa göster.
6517 Cefâdın cefâ ok kelir ay idim,  vefâda vefâdın adın bilmedim Ey Rabbim, cefadan yine cefâ gelir; vefada vefadan başka bir şey görmedim.
6518 Tüzü yarlıkağıl kamuğ mü’minığ,  yazukum olarka bağışla arığ Bütün müminleri affet; onların hürmetine bütün günahlarımı bağışla.
6519 Tümen miŋ selâmım tegür savçıka,  ol edgü kulavuz köni yolçıka Tanrım, iyi kılavuz olan ve doğru yolu gösteren Peygamber'e binlerce selamımı ulaştır.
6520 Tüzü tört eşiŋe meniŋdin selâm,  tegür ay bayatım tutaşı ulam onun dört arkadaşına benden durmadan ve dâima binlerce selâm eriştir.