Öğdülmiş Odgurmış'a Beylere Hizmet Etmenin Usûl Ve Nizâmını Söyler
Eski Türkçe aslı | Günümüze aktarımı | |
---|---|---|
XLVII | Öğdülmiş Odgurmışka Beglerke Tapınmak Törüsin Tokusın Ayur | Öğdülmiş Odgurmış'a Beylere Hizmet Etmenin Usûl Ve Nizâmını Söyler |
4031 | İki törlüg ol bu tapuğçı kişi, tapuğ kılsa itlür küniŋe işi | Bu hizmetkârlar iki türlü olur; hizmet ederlerse, işleri günden güne yoluna girer. |
4032 | Biri oğlan erken tapuğka kirür, takı bir bedük bolsa ötrü kılur | Bunlardan biri— çocukken hizmete girer, biri — büyüdükten sonra bu işe intisap eder. |
4033 | İkide talu edgüreki ol ol, kiçigde tapuğ kılsa bassa köŋül | Bunlardan küçükken hizmete girip, benlik ve gururdan geçenler daha iyidir. |
4034 | Neçe me bu kün söz saŋa aysa öz, kiçiglerke başlap ayayın bu söz | Her ne kadar bugün bunları sana anlatıyorsam da, sözlerimi küçükleri göz önünde bulundurarak, söyleyeceğim. |
4035 | Sözüg örte tutsa soŋı yeg bolur, kayu neŋ yig erse tüpi ig bolur | Sözü kapalı tutarsan, sonu çiğlik olur; çiğ olan her şeyin altında zarar vardır. |
4036 | Bışığlığ tilese bışurğu sözüg, bütünlük tilese bütürgü özüŋ | Olgun olmasını istersen, sözü pişirmelisin; doğruluk dilersen, kendin doğru yoldan ayrılmamalısın. |
4037 | Tapuğka açayın tese er kapuğ, kiçig oğlan erken kılınğu tapuğ | insan hizmet kapısını açmak isterse, küçük yaşta hizmete başlamalıdır. |
4038 | Törü hem toku bilse tüzse yorık, kirü hem çıkabilse itse kılık | Töre ve usûlü öğrenmeli, hareketini düzeltmeli, giriş ve çıkış tarzlarını bilmeli, tavır ve hareketi edep dâiresinde olmalıdır. |
4039 | Tapuğka erig bolsa erte turup, köŋül til kiçig tutsa kodkı bolup | Erkenden kalkıp, hizmete hâzır bulunmalıdır; sözlerinde ve hareketlerinde mütevâzi olması lâzımdır. |
4040 | Yumuşka erig bolsa yügrü turu, kulak köz yiti tutsa aşru körü | Her işi sür'atle ve vakfında yapmalı; işine iyice dikkat ederek, gözü ve kulağı tetikte bulunmalıdır. |
4041 | Özinde uluğka tapuğ kılsa öz, tilin beklese ked katığ tutsa söz | Kendisinden büyüğe hizmet etmeli; dilini tutmasını bilmeli ve uluorta söz söylememelidir. |
4042 | Tapuğuğ oŋarsa bu yaŋlığ kiçig, begiŋe yağudı oŋardı keçig | Böyle bir genç hizmette başarı gösterirse, beyine yakın olur ve merhaleleri muvaffakiyetle geçer. |
4043 | Kirür hem çıkar bolsa anda naru, ötünse ötüg sav törüçe körü | Bundan sonra girerken, çıkarken, dilek ve ricaları arzederken, usûlüne göre hareket etmelidir. |
4044 | Kiçig kur bu yerke tege törçise, negüke yararın seçer beg basa | Küçük rütbeli kimseler bu mertebeye erişince, bey bundan sonra onların yapacakları işleri, tâyin eder. |
4045 | Tapuğçı tetig erse kılkı bütün, ötügke yarar bu kopar terk kutun | Hizmetkâr akıllı ve dürüst tabiatlı olursa, o dilekleri hükümdara arz vazifesine yarar ve çabuk yükselip, ikbâle erer. |
4046 | Atım ersig erse bolur ok yaçı, köni erse kılkı bolur tamğaçı | iyi nişancı ve cesur ise, o okçu ve yaycı olur; doğru tabiatli ise, mühürdar olur. |
4047 | Kılınçı arığ erse körklüg yüzi, idişçi kılur beg ay köŋli yazı | Tavrı, hareketi temiz ve güzel yüzlü ise, onu bey saki yapar, ey iyi kalpli insan. |
4048 | Bitig bilse sakış ağıçı bolur, ukuş ög ked erse bitigçi bolur | Yazı ve hesap işlerini bilirse, hazinedar olur; anlayış ve zekâsı iyi ise, kâtip olur. |
4049 | Bularda kayuka ulansa bu öz, idi korku aynu tapuğ kılğu uz | însan bunlardan hangisine erişirse-erişsin, çok dikkatli ve ihtiyatlı olmalı ve çok iyi hizmet etmelidir. |
4050 | Negü ter eşitgil tapuğ kılğuçı, tapuğ yetrüp ötrü tilek bulğuçı | Hizmet eden ve hizmeti sayesinde dileğine kavuşan kimse ne der, dinle. |
4051 | Yüz utru-turur bolsa begke özüŋ, idi korku turğıl küdezgil közüŋ | Beyin huzurunda bulunurken, çok dikkatli ol ve görülmeyecek şeylere bakma ve onları görme. |
4052 | Kılınç it yorık tüz özŋni küdez, köŋül til köni tut kısurğıl sözüg | Hareketini doğrult, tavrını düzelt, kendini gözet; gönlün, dilin dürüst olsun, sözünü kısa kes. |
4053 | Tapuğ birle itlür kamuğ törlüg iş, tapuğ birle kavşur saŋa edgü iş | Her türlü iş hizmet ile yoluna girer; hizmet sayesinde insan iyi arkadaşlara nail olur. |
4054 | Negü edgü kolsa saŋa bu özüŋ, tapuğ kıl tapuğuŋ yarutğay yüzüŋ | Her hangi bir iyiliğe nail olmak istersen, önce hizmet et; hizmetin senin yüzünü güldürür. |
4055 | Kalı begke utru-turur erse sen, közüŋ yerde tutğıl kulak törde sen | Beyin huzurunda bulunduğun zaman gözün yerde, kulağın baş-köşede olsun. |
4056 | Elig kavşuru tut adakıŋ tüze, bu oŋ elgiŋ urğıl sol elgiŋ öze | Ellerini kavuştur, ayaklarını birbirine bitiştir; sağ elini sol elin üzerine koy. |
4057 | Kapuğda kirürde oŋuŋ aşnu maŋ, tilin yarlıkarda ögüŋ birle aŋ | Kapıdan girerken, önce sağ ayağını at; sana emir buyurulurken, aklın, fikrin onda olsun. |
4058 | Ötüg ötnür erken köni tut elig, iki tiz bile sök tüzün bol silig | Bir şey arzederken, ellerini aşağıya doğru sarkıt; iki diz üzerine çök, arzı ihlâs ve sükûn ile yap. |
4059 | Kaya bakma anda solun ya oŋun, özüŋ eymenü tur eşit söz ögün | Huzurda iken, sağa veya sola bakınma; havf ve hürmet üzere ol, sözü dikkatle dinle. |
4060 | Saŋa söz ayıtsa ötün söz çını, cevâb berse yarlığ tegürgil köni | Sana bir söz sorarsa, doğruyu söyle; cevap verirse, emrini sadâkatle yerine getir. |
4061 | Süçig içme boşlağ yorıma yava, yarağsız yavuz işte kaçğıl eve | içki içme, faydasız ve boşu-boşuna dolaşma; yakışmayan ve fena işlerden derhâl uzaklaş. |
4062 | Eşitmiş sözüg sen eşitmedük et, közüŋ körmişin sen körünmedük et | İşittiğin sözleri işitmemiş gibi ol, gözünün gördüklerini görmemiş gibi ol. |
4063 | Bu yaŋlığ tapınsa yaransa kişi, kutı künde artar kör itlür işi | însan böyle hizmet eder ve kendisini beğendirirse, ikbâli günden güne artar, işi yoluna girer. |
4064 | Kayusı alur hıl bolur hıl başı, kayusı at adğır öze el başı | Bunlardan kiminin emrine takım verilir ve o takım-başı olur; kimi at-aygır üzerinde il-başı olur. |
4065 | Kayusı sü başı kayusı hâcib, kayusı ılımğa bolur söz açıp | Kimi sü-başı, kimi hâcip, kimi hükümdarın sır tevdî ettiği kâtibi olur. |
4066 | Bu kurka tegip uz tapınsa bu er, uluğlukka yetlür tükel ârzû yer | Bu derecelere erişip, iyi hizmet eden kimseler büyüklüğe ulaşır ve bütün arzularına kavuşurlar. |
4067 | Kayuka ögelik tegir ög bolur, kayu kök ayukluk öze at alur | Kimi aklı ile öğeliğe yükselir; kimi kök-ayukluk ile şöhret bulur. |
4068 | Kayusı ınanç beg kayu çağrı beg, kayusı kül erkin kayu çavlı beg | Kimi ınanç-bey, kimi çağrı-bey, kimi tigin-bey ve kimi çavlı-bey olur. |
4069 | Kayu yavğu yuğruş bolur el begi, kayu atı teksin bolur er ögi | Kimi yavgu, kimi yugruş veya il-beyi, kimi unvanının eşi olmayan er-öği olur. |
4070 | Bu yerke tegi ol tapuğçı kurı, munıŋda naru yok ağırlık kurı | Hizmetkârların dereceleri buraya kadardır; bundan sonra onlar için artık bir yükseliş derecesi yoktur. |
4071 | Bu kurka tegürse tapuğçığ bu beg, ötedi tapuğçı hakın öggü teg | Bir bey hizmetkârlarını bu derecelere yükseltirse, onlara hakkını kendisine minnettar bırakacak kadar ödemiş olur. |
4072 | Bu kurka tegip er tapınsa birer, idi ked tusulur begi ârzû yer | Bu derecelere yükselen her hizmetkâr kendi vazifesini yaparsa, o beyine çok faydalı olur ve bey de arzusuna kavuşur. |
4073 | Kalı ornasa bu otun er eli, idi ök uluğ yas kılur bu kulı | Eğer bu mevkilere küstah ve aşağılık adamlar yerleşirse, bu hizmetkârlardan beye büyük zararlar gelebilir. |
4074 | İdi yakşı aymış ukuşluğ bügü, tegimsiz kişike bu kur bermegü | Akıllı ve hakîm insan çok güzel söylemiş :— Lâyık olmayan kimselere bu mevkiler verilmemelidir. |
4075 | Takı munda yegrek ayur bu bilig, biligsizke berme ayâ beg elig | Bilgili insan bundan daha iyi söylemiş : — Ey beyim, bilgisizin elinden tutma— demiştir. |
4076 | Ukuşsuz kişiler bilig artatur, biligsiz kişiler bodun yavrıtur | Akılsız kimseler bilgiyi tahrif ederler; bilgisiz kimseler halkı harap ederler. |
4077 | Biligsizke berse begi kur orun, begiŋe yazığlı munı bil burun | Eğer bir bey bilgisiz kimseyi yükseltir ve ona mansıp verirse, şunu önceden bil ki, o kimse beyine sadâkat göstermez. |
4078 | Uluğlukka tegse ukuşsuz kişi, idisi başın yer ay ilçi başı | Akılsız kimse büyüklüğe ulaşırsa, ey büyük hükümdar, o efendisinin başını yer. |
4079 | Kerek emdi begler tapuğçı kulın, biligi teŋinçe bedütse ulın | Onun için beylerin hizmetkâr kullarının derecelerini onların bilgileri nisbetinde yükseltmeleri gerekir. |
4080 | Kuluğ ked sınağu kılınçı yaŋı, ukuşı teŋinçe tegürgü oŋı | Kulu önce, tavrı ve hareketi bakımından, iyice tecrübe etmeli; sonra anlayışı nisbetinde ona paye vermelidir. |
4081 | Bağırsak kerek kul begiŋe açır, anı ötrü begler açınsa tegir | Kul sâdık olmalı ve her vakit beyini korumalıdır; ancak böyle kullara beylerin ihsanda bulunmaları doğru olur. |
4082 | Negü ter eşitgil törü bergüçi, törü birle beglik işin itgüçi | Kanun koyan ve kanun ile beyliğin işini tanzim eden insan ne der, dinle. |
4083 | Neçe kul bedüse kul atı kul ok, bedütmiş begiŋe tapuğçı ol-ok | Kul ne kadar yükselirse-yükselsin, kulun adı kuldur; o yükselten beyine karşı her vakit hizmetkâr olarak kalmalıdır. |
4084 | Neçe beg kiçig erse atı beg ök, tapuğçı atında beg atı yeg ök | Bey ne kadar küçük olursa-olsun, onun adı beydir; hizmetkâr adından bey adı her vakit üstündür. |
4085 | Ay begler ağırlap bedük bolmış er, basınma begiŋni bedük tut ağır | Ey beylerin değer verip, yükselttikleri kimse, beyine karşı gelme; onu büyük bil ve ona hürmet et. |
4086 | Öçeşme bu begler bile sen bolup, sözin sözlemegil meger ked körüp | Sen hiç bir vakit bu beyler ile rekabete kalkışma; iyice düşünmeden, ancak onların kullanmağa salahiyetli oldukları sözleri söyleme. |
4087 | Olar kut-tururlar kut elgi uzun, küyer ot-tururlar küyürgey özün | Onlar ikbâldirler, ikbâlin eli her şeye uzanır; onlar yanar âteştirler, başkalarını yakarlar. |
4088 | Zamâne-tururlar zamâne bile, yaraşık kerek er sevinse küle | Onlar zemânedirler; sevinmesi ve yüzünün gülmesi için, insanın zemâne ile uzlaşması lâzımdır. |
4089 | Takı yakşı aymış sınap bilmiş er, tapuğ birle kopmış tilek bulmış er | Tecrübe ile bilen ve hizmet ile yükselerek, dileğine kavuşmuş olan insan da güzel söylemiş. |
4090 | Küle baksa begler saŋa öz közün, sevinme aŋar sen küvenme özün | Sana beyler güler yüz gösterirler ve teveccüh ile bakarlarsa, sen buna sevinme ve ona güvenme. |
4091 | Tapuğka tayanma kötürme köŋül, saŋa tügge begler yaŋılsa yüzün | Hizmete güvenip, gurur getirme; eğer yanılırsan, beyler sana tekrar kaşlarını çatarlar. |
4092 | Kiçig ya uluğ tut ne çavluğ külüg, tapuğçı tapuğçı-turur belgülüg | İster büyük, ister küçük olsun, ister şöhretli ve namlı olsun, şu muhakkaktır ki, hizmetkâr — hizmetkârdır. |
4093 | Katığlanğu begke tapuğ yazmasa, tapuğçı yolında oŋın azmasa | Gayret etmeli, beye karşı hizmette kusur etmemeli ve hizmet yolundan şaşmamalıdır. |
4094 | Neçe me yakın tutsa begler seni, özüŋni unıtma yorığıl köni | Beyler seni ne kadar kendilerine yakın tutarlarsa-tutsunlar, sen kendini unutma ve doğruluktan ayrılma. |
4095 | Neçe edgü tutsa özüŋ korku tur, işimsinmegil sen kaya baknu tur | Beyler sana ne kadar iyi muamele ederlerse-etsinler, sen onlardan emin olma, onları kendine eş sayma; dâima etrafını kolla. |
4096 | Ara ot bolur kör ara suv bolur, ara küldürür kör ara yığlatur | Onlar bâzan ateş olurlar, bak, bâzan su olurlar; bâzan güldürürler, fakat bâzan da insanı ağlatırlar. |
4097 | Bu üç neŋke bolma yakın koşnısı, küyer ot akar suv bu begler küsi | Şu üç şeye yakın komşu olma : yanar ateş, akar su ve bu beylerin şan ve şöhreti. |
4098 | Kür arslanka okşar körü tursa beg, öge tegse yumşar bolur torku teg | Dikkat edersen, bey pek yürekli arslana benzer; öğerek yaklaşırsan, yumuşar, ipek gibi olur. |
4099 | Kalı basnu tegse buşar baş keser, tamurın teşer kör sorup kan içer | Eğer ona saygısızca yaklaşırsan, hiddetlenir ve baş keser, damarını deler; insanın kanını emer, içer. |
4100 | Buşar üdte barma begiŋke yağuk, kalı bardıŋ erse uçuzluk anuk | Hiddetlendiği vakit beyine yaklaşma; eğer yaklaşırsan, itibardan düşeceğin muhakkaktır. |
4101 | Ayıttukta sözle okıdukta kir, selâmet tirilgil tuçı bol ağır | Sorduğu vakit cevap ver, çağırdığı vakit yanına gir; sağ ve selâmet yaşa, dâima ikbâlde ol. |
4102 | Telim sözni eştip eşitmez itin, közün körmişiŋni yetürgil katın | Bir çok sözleri duyduğun hâlde, duymamış gibi davran; gözünle gördüklerini içinde gizle. |
4103 | Negü ter eşitgil özin tutnur er, ödinde kirip kör ötüg ötnür er | Nefsine hâkim olmasını bilen ve vaktinde girip, hükümdara mâruzâtta bulunan insan ne der, dinle. |
4104 | Kirü tur teseler ağırlık üküş, çıkatur tese kör yüzüŋke söküş | Gir! derlerse, bu büyük bir lutüftür; "çık!" derlerse, bu insanın yüzüne karşı bir hakarettir. |
4105 | Közüŋni küdezgil özüŋni tutun, özin tutğuçı er ajunda küsüş | Gözüne ve nefsine hâkim ol; nefsine hâkim olan insan bu dünyada azizdir. |
4106 | Üç işte yırak tur katığlan usa, biri kılma beglik söz aydım kese | Mümkün olduğu kadar gayret et, şu üç işten uzak dur: biri— beylik taslama; sözüm katidir. |
4107 | Takı biri yalğan biri sukluk ol, bu üç iş üçegü tüpi yokluk ol | Biri — yalan, biri — tamahkârlıktır; bu üç işin üçü de sonunda insanı mahveder. |
4108 | Yoŋama kişig sen uşak sözleme, köni sözlegil söz barın kizleme | Sen başkaları hakkında gammazlık etme, dedi-kodu yapma; doğru sözü söyle, doğruyu gizleme. |
4109 | Özüŋni arığ tut kamuğdın sıŋar, arığ ol bu begler arığ neŋ sever | Her bakımdan kendini temiz tut; bu beyler temizdir ve temiz şeyleri severler. |
4110 | Özüŋ karşıka kirse baknu yorı, seni kim ağırlar ağırla anı | Saraya girdiğin vakit dikkat et; sana kim hürmet ederse, sen de ona hürmet göster. |
4111 | Küvezlenme elgiŋ sala kirmegil, elig alşu tutşu yeme turmağıl | Kibirli olma, elini-kolunu sallayarak girme; orada selâm verirken de fazla lâübâli hareketlerde bulunma. |
4112 | Özüŋ oldurur erse ornuŋ bilin, kişig satğamağıl siliglik kılın | Oturduğun vakit yerini bil; insanları incitme; onlara karşı nazikâne muamele et. |
4113 | Kakırma sen anda ya sudma katığ, otunluk bolur bu kiterür tatığ | Orada gürültü ile boğazını temizleme ve tükürme; bu küstahlık olur ve hoş karşılanmaz. |
4114 | Yana bağdaş ilme yanın yatmağıl, ünün katğura sen katığ külmegil | Bir de bağdaş kurma ve yan yatma; yüksek sesle kahkaha atma. |
4115 | Yana alma tırŋak adışma butuŋ, uçuzluk tegürgey iletgey kutuŋ | Bir de tırnak kesme, bacaklarını yayıp-oturma; bu insanı itibardan düşürür ve ikbâle mâni olur. |
4116 | Seniŋde uluğrak sözin sözlese, sözüg barça kodğu anı tıŋlasa | Senden büyük biri söz söylerken, konuşmağı bırakıp, onu dinlemelisin. |
4117 | Köni sözle sözni kızartğay eŋiŋ, sözüg sözlemegil meger öz teŋiŋ | Doğru söz söyle, bu seni mesûd eder; söz söylerken de yalnız kendi haddin olan sözü söylemelisin. |
4118 | İçip karşıka kirme özni tutun, yarağsız bolur ol içigli otun | Sarhoş olarak saraya girme, nefsine hâkim ol; sarhoş insan küstah ve münasebetsiz olur. |
4119 | Bu üç neŋ-turur er küdezmese öz, başın alsıkar terk eşit uş bu söz | insan kendisini gözetmezse, şu üç şey derhâl onun başını götürür, bu sözü dinle. |
4120 | Birisi bu begler sözin tutğu bek, küdezgü anı öz sevüg cânı teg | Biri— bu beylerin sözünü sözlerin beyi olarak kabul etmeli ve onu kendi sevgili canı gibi tutmalıdır. |
4121 | İkinç yazmasa ilke tursa köni, özin ked küdezse bu bulğak küni | İkincisi — dürüst olmalı ve memlekete sâdık kalmalı; karışıklık günlerinde kendisini iyice gözetmelidir. |
4122 | Üçünç karşı içre köni tutsa öz, yırak tutsa teŋsiz yarağsızda köz | Üçüncüsü — saray içinde doğru hareket etmeli; uygunsuz ve yakışıksız işlerden uzak durmalıdır. |
4123 | Bu üçte birisin kılığlı kişi, neçe me bedük erse keslür başı | Bu üçünden birini yapan insanın, ne kadar büyük olursa-olsun, başı kesilir. |
4124 | Adakın yorığlı ay kılkı tüzün, üdi bolmağınça körünme özün | Ey saray içinde gezip-dolaşan, halım tabiatli insan, vakti gelmeden, huzura girme. |
4125 | Kalı oldurur erse öz kur bulup, okıp başlasa ötrü kirgil turup | Eğer kendi akranların ile oturuyorsan, çağırır-çağırmaz, yerinden kalk ve huzura gir. |
4126 | Kaçan söz sorar erse begler saŋa, uzatma sözüŋni ay ersig toŋa | Beyler sana bir şey sorarlarsa, ey cesur yiğit, cevap ver, fakat sözünü pek uzatma. |
4127 | Ayıtsa ötüŋil bilirin özüŋ, sözin kesse kodğıl uzatma sözüg | Sorunca, kendi bildiğini arzet; sözünü keserse, bırak, sözüne devam etme. |
4128 | Kalı aşka begler okısa seni, edeb birle aş ye ked ögren munı | Eğer beyler seni ziyafete davet ederlerse, yemeği edep ile ye; bunu iyice öğren. |
4129 | Oŋ elgiŋ bile sen kötürgil yegü, bayat atı aşnu ayıt ay bügü | Yemeği sağ elin ile ye; ey hakîm insan, yemeğe besmele ile başla. |
4130 | Kişi utrukı aşka sunma elig, özüŋ utrukı aş yegil ay silig | Başkalarının önündeki yemeğe el uzatma; ey temiz kalpli insan, kendi önündeki yemeği ye. |
4131 | Biçek tartma anda süŋük kemdime, aşığ tartmağıl sen kişig ündeme | Orada bıçak kullanma, kemik sıyırma; başkalarına yemek uzatma ve buyur etme. |
4132 | Teşi teg yemegil yeme tavrakın, silig bolma artuk tişi teg sakın | Yerken obur gibi yeme ve acele etme; fakat dişi gibi de fazla nazlanma. |
4133 | Neçe me tok erse yegü beg aşı, bu begler aşı ol ağırlık başı | İnsan ne kadar tok olsa bile, beyin yemeğini yemelidir; bu beylerin yemeği ikbâlin başlangıcıdır. |
4134 | Ne törlüg bu işke tegir erse öz, bağırsaklıkın teg yaruk kılğa köz | Her hangi bir işe memur edildiğin vakit, o işi can ve gönülden yap; bu seni mesûd eder. |
4135 | İdi yakşı aymış biliglig kişi, bu söz tutsa asğı sav altun tuşı | Bilgili insan çok güzel söylemiş; bu söze göre hareket eden kimse karşılığında saf altın bulur. |
4136 | Kalı tegse beglik saŋa belgülüg, bilig birle işlet işig ay külüg | Eğer sana gerçekten beylik nasip olursa, ey namlı, işi bilgi ile idâre et. |
4137 | Kalı yavğu teŋsiz bolur erse sen, vefâ kıl neçe küç bulur erse sen | Eğer eşsiz yavgu olursan, ne kadar kuvvetli olursan-ol, hiç bir vakit sadâkatten ayrılma. |
4138 | Apaŋ tegse emdi sü erki saŋa, akı bol oduğ tur ay ersig toŋa | Eğer sana ordu başına geçmek kısmet olursa, ey merd yiğit, cömerd ol ve uyanık dur. |
4139 | Tegir erse hıl ya saŋa on otağ, elig yazğu mâlın kılıç tutğu yağ | Sana takım veya on-otag rütbesi teveccüh ederse, malını dağıtıp, kılıç ve yaya sarılmalısın. |
4140 | Vezirlık tegip bolsa elgiŋ uzun, törü urma isiz silig bol tüzün | Vezirlik isabet eder ve eline iktidar geçerse, kötü kanunlar vaz'etme, dâima halım ve yumuşak ol. |
4141 | Ögelik tegir erse ögleŋü ol, yaŋılsa begi bu ayu berse yol | Birine öğelik kısmet olursa, o akıllıca hareket etmeli ve beyi yanıldığı vakit, ona doğru yolu göstermelidir. |
4142 | Kalı kök ayukluk tegir erse kör, özin ked küdezgü kutı badı kur | Eğer kök-ayukluk nasip olursa, insan kendisini çok iyi gözetmelidir; o saadet kemerini kuşanmış demektir. |
4143 | Sü başı ya el başı bolsa özüŋ, köni bol yiti tut kulakıŋ közüŋ | Eğer sen ordu veya eyâlet başına geçersen, doğruluktan ayrılma; kulağını keskin tut. |
4144 | Özüŋ bolsa hâcib orunç almağu, çığay tul yetimler sözin tıŋlağu | Eğer hâcib olursan, rüşvet almamalısın; fakir, dul ve yetimlerin arzularını dinlemelisin. |
4145 | Ağılıkka kılsa ağıçı seni, bütün çın bolup sen yorığıl köni | Seni hazineye hazinedar yaparlarsa, itimat kazanmağa çalış; dâima doğru ve dürüst hareket et. |
4146 | Bitigçi ılımğa bulunsa özüŋ, köŋül sırrı bek tut çıkarma sözüg | Eğer kendin kâtip veya sır-kâtibi olursan, gönül sırrını sıkı muhafaza et; ağzından söz kaçırma. |
4147 | Bu ol atka tegmiş tapuğ kılğuçı, munıŋda narusı uda bergüçi | Asıl mansıp sahibi olan hizmetkârlar bunlardır; diğer hizmetkârlar ise, bunlara tâbi olurlar. |
4148 | Bir ança yeme bar takı işçiler, töşekçi ya kuşçı yeme aşçılar | Döşekçi, kuşçu ve aşçılar gibi, bâzı işçiler daha vardır. |
4149 | Bu yaŋlığ tapuğda yırak tur saŋa, ereji birer ol kör emgek miŋe | Bu nevi hizmetlerden sen uzak dur; bunların huzuru az, fakat zahmeti çoktur. |
4150 | Ağırlık tileseŋ özüŋke tuçı, ağırla kişig sen ayâ koptaçı | Kendin her vakit hürmet görmek istersen, ey yükselen insan, başkalarına da hürmet et. |
4151 | Uluğuğ uluğla küdez hürmeti, saŋa kelge devlet uluğluk kutı | Büyüğü büyük tut, onun itibarını gözet, sana da devlet ve ululuk saadeti gelir. |
4152 | Negü ter eşitgil avuçğa sözi, avuçğa sözi tutsa açlur közi | Dinle, atalarımız ne der; atalar sözünü tutan kimsenin gözü açılır. |
4153 | Uluğ hürmeti bar ajunda törü, uluğ kelse kopğıl adakın örü | Büyükler muhteremdir, bu dünya kanunudur; büyük gelince, ayağa kalk. |
4154 | Yaraşur uluğka kiçig hürmeti, uluğ ma kiçigke kılur ok körü | Küçüğün büyüğe hürmet etmesi lâzımdır; büyük de küçüğe aynı şekilde mukabele eder. |
4155 | Sözin kesti ögdülmiş aydı munu, bu yaŋlığ bolur beg tapuğçı unu | Öğdülmiş sözünü kesti ve:— îşte bey böyle, hizmetkâr da öyle olur — dedi — |
4156 | Men aydım eşittiŋ sen ögrendiŋ ul, negü teg tapınğu tükel bildiŋ ul | Ben söyledim, sen dinledin ve işin esâsını öğrendin; nasıl hizmet edileceğini iyice anladın. |
4157 | Bu yaŋlığ-turur begke kılğu tapuğ, tapuğ siŋse ötrü açar kut kapuğ | Beye yapılacak hizmet böyledir; hizmet makbule geçerse, ikbâl kapısı açılır. |
4158 | Tusulğu tapuğ bu munı bilgü tap, kalı bildiŋ erse özüŋ begke sap | Faydalı hizmet budur, bunu bilmek kâfidir; bunu öğrenirsen, sen de beyin yakını olabilirsin. |
Odgurmış suali Öğdülmişke | ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ | |
4159 | Yanut berdi odğurmış aydı bu söz, eşittim men emdi ayâ edgü öz | Odgurmış cevap verdi:— Ey muhterem zat, ben şimdi bu sözleri dinledim — dedi — |
4160 | Takı bir sözüm bar ayıtğu saŋa, anı ma ayu bergil emdi maŋa | Sana soracak bir sözüm daha var, onu da bana söyle. |
4161 | Özüm kendke kirse ilig tapğıŋa, baru turğu künde anıŋ kapğıŋa | Ben hükümdarın hizmeti için, şehre inersem, her gün onun kapısına gitmem icap edecek. |
4162 | Negü teg yorıkın biliŋü adaş, tiriglik olardın-turur ay kadaş | Orada insanların dostlukları ne gibi hareketleri ile belli olur; ey kardeş, bu hayat dâima onlar ile birlikte geçer. |
4163 | Er at birle şeksiz katılğu kerek, olarka yaraşı tirilgü kerek | Hizmetkârlar ile, şüphesiz, münâsebetler kurmak ve onlar ile münâsip bir şekilde geçinmek lâzım gelecektir. |
4164 | Munı ma ayu ber maŋa sen bu kün, negü teg katılğu ukayın ögün | Bugün sen bunu da bana söyle; onlar ile nasıl münâsebetler kurmalıdır, bunu da iyice öğrenmiş bulunayım. |