Öğdülmiş Hükümdara Kâtibin Nasıl Olması Lâzım Geldiğini Söyler
Eski Türkçe aslı | Günümüze aktarımı | |
---|---|---|
XXXIV | Öğdülmiş İligke Bitigçi Ilımğa Negü Teg Kerekin Ayur | Öğdülmiş Hükümdara Kâtibin Nasıl Olması Lâzım Geldiğini Söyler |
2672 | Yanut berdi ögdülmiş aydı ilig, bu işke idi ked yetürsü bilig | Öğdülmiş cevap verdi ve : — Hükümdar bu husus hakkında çok düşünmelidir — dedi. |
2673 | Ötüg berdi ögdülmiş aydı ay beg, yorayın bu sözni köŋülteki teg | Öğdülmiş devamla şunları arzetti :— Ey bey, bu sözü düşündüğüm gibi izah edeyim — dedi — |
2674 | Neçe me bilig bilse begler özi, bitigçi kerek ol bitise sözi | Beyler kendileri ne kadar bilgili olurlarsa-olsunlar, sözlerini yazmak için, onlara yine de kâtip lâzımdır. |
2675 | Bitigçike ayğu kerek iç sözin, küdezse bitigçi üküş ya azın | Kâtibe sırları söylemek icap edecektir; kâtip, az veya çok olsun, bunları gizli tutmalıdır. |
2676 | Bu iç söz tutuğlı bütün çın kerek, bütünlükke artuk bütün din kerek | Bu sırlara vâkıf olan kimse itimat edilir, dürüst bir insan ve itimat kazanmak için de, dini bütün olmalıdır. |
2677 | Kalı tutmasa bu bitigçi sözüg, begi sırrı açlur bu örter özüŋ | Eğer kâtip sır saklamasını bilmezse, beyinin sırrı fâş olur ve bu da kâtibi yakar, mahveder. |
2678 | Neçe me bu begler sözin kizlese, bu iki kişike kerek sözlese | Beyler sözlerini ne kadar gizlerlerse-gizlesinler, onu şu iki kimseye açmak zorundadırlar. |
2679 | Birisi bitigçi birisi vezir, bu iki kişike söz açmak tegir | Bunlardan biri — kâtip, biri — vezirdir; bu iki şahsa sırrı tevdi etmek icap eder. |
2680 | Bu iki kişike söz açğu kerek, söz açsa avağları yüdgü kerek | Bu iki kişiye sırrı açmak ve sırrı açınca da nazlarını çekmek lâzımdır. |
2681 | Bu iki kişide bolur barça söz, bu söz tutmasa öz işin buzdı öz | Bütün sırlar bu iki insanda bulunur; bu sırları saklamazlarsa, kendi işlerini kendileri bozmuş olurlar. |
2682 | İdi yakşı aymış ötüken begi, tilin tutzu bermiş saŋa söz yegi | Ötüken beyi çok iyi söylemiş, sözlerin iyisini sana dili ile ulaştırmıştır. |
2683 | Ay begler ınançı sözüg kizle berk, sözüg kizlemese başıŋ barğa terk | Ey beylerin itimâdını kazanan insan, sırrı iyi sakla; sırrı saklayamazsan, derhâl başın gider. |
2684 | Bu ağzıŋ misâli üŋür sanı teg, sözüg çıksa andın sehar tanı teg | Bu ağız bir in gibidir; sözün oradan çıkarsa, seher yeli gibi olur; |
2685 | Yazıldı ajunka anı tirgüsüz, eşitti tüzü halk anı örtgüsüz | Dünyaya yayılır ve artık toplanmaz; onu bütün halk duyar ve artık örtülemez. |
2686 | Ağızdın ara ot ara suv çıkar, birisi itigli birisi yıkar | Ağızdan bâzan ateş, bâzan da su çıkar; bunların biri yapar, biri de yıkar. |
2687 | Küyer ot teg ol bu kereksiz sözüg, ağızdın çıkarmağu küygey özüŋ | Lüzumsuz söz yanan ateş gibidir; onu ağızdan çıkarmamalısın, sonra kendin yanarsın. |
2688 | Akar suv teg ol bu tilin edgü söz, kayuka bu aksa çeçek öndi tüz | Dilin söylediği iyi söz ise, akar su gibidir; nereye akarsa, orada çiçek açar. |
2689 | Ayâ er atanmış biliglig bügü, köŋül sırrı artuk katığ kizlegü | Ey merd tanınmış bilgili hakîm, gönül sırrını çok sıkı saklamalıdır. |
2690 | Negü ter eşitgil bu beytig okı, köŋül sırrı kizle ay köŋlüm tokı | Şu beyti oku, bak, ne der; ey gönülümü doyuran, gönül sırrını gizli tut. |
2691 | Köŋül sırrı berk tut sen ayma tilin, kalı aydıŋ erse ökünçi yılın | Gönül sırrını iyi muhafaza et, sen onu söyleme; eğer söylersen, peşimanlığı yıllarca sürer. |
2692 | Kızıl til kara başka yavlak yağı, bu yavlak yağığ bekle inçin salın | Kırmızı dil kara başın amansız düşmanıdır; bu kötü düşmanı sıkı tut ve huzur içinde yaşa. |
2693 | Bitigçi biliglig ukuşluğ kerek, hatı uz belâğat takı edgürek | Kâtip bilgili ve akıllı olmalı, güzel bir hatta ve üstün bir belâgate sahip bulunmalıdır. |
2694 | Bitigde hat uz bolsa açlur köŋül, okığu kelir baksa avnur köŋül | Mektubun hattı güzel olursa, gönül açılır; onu görünce, insan okumak ister, gönül avunur. |
2695 | Belâğat bile hat teŋeşse kalı, idi edgü til bu bitig söz tili | Hattın güzelliği eğer belagat ile de bırleşırse, yazılı söz mükemmel bir ifâde bulmuş olur. |
2696 | Negü ter eşitgil ıla sır teŋi, idi edgü yaŋ bu bitig söz yaŋı | ila kâtibi ne der, dinle; yazılı söz usûlü mükemmel bir usûldür. |
2697 | Kamuğ edgü sözler bitigde bolur, bitinmiş üçün söz unıtmaz kalur | Her türlü iyi söz kitaplarda bulunur; yazılmış olan söz unutulmaz, kalır. |
2698 | Bitimedi erse bitigli bitig, negü bilgey erdiŋe bu hikmet bilig | Yazanlar kitapları yazmamış olsalar idi, bu hikmet ve bilgileri biz nasıl öğrenebilecektik. |
2699 | Bitip kodmasa erdi bilge bügü, biziŋde ozakığ kim erdi tigü | Alim ve hakimler yazıp bırakmamış olsalardı, bizden evvel gelenlerden kim bahsedebilirdi. |
2700 | Yok erse bitig bu kişiler ara, tilin sözke kim bütgey erdi kör e | İnsanlar arasında yazı olmasa idi, dille söylenen söze kim inanırdı. |
2701 | Kişi ildin ilke söz ıdğu bolur, bitig bolmasa söz neçe sözleyür | İnsan bir yerden başka bir yere her vakit haber gönderir; yazı olmasa, fikrini nasıl ifâde eder. |
2702 | İdi ked kereklig-turur bu bitig, bitig birle begler iter el itig | Yazı çok lüzumlu bir şeydir; beyler memleket işlerini yazı ile tanzim ederler. |
2703 | Bu begler işiŋe tusulur kişi, bu üç törlüg ol kör ay ilçi başı | Beylerin işine yarayan kimseler şu üç türlü insanlardır, ey hükümdar. |
2704 | Birisi biliglig ukuşluğ bügü, takı bir bitigçi-turur sözlegü | Biri — bilgili, akıllı ve hakîm kimse, biri — kendisine sırlar tevdi edilen kâtip, |
2705 | Üçünçi kür ersig er ol toŋ yürek, yağıka börike bu ersig kerek | Üçüncüsü cesur, merd ve pek yürekli yiğittir; düşmana ve kurda karşı böyle bir yiğit lâzımdır. |
2706 | Ukuşluğ biliglig bu öglüg bügü, keŋeşke tusulur aŋar ne tigü | Anlayışlı, bilgili, akıllı ve hakîm kimse istişare için faydalı olur; ona söz yok. |
2707 | Kamuğ el işin barça itgen bitig, bitigin tutar el kirişin tetig | Bütün memleket işlerini tanzim eden hep yazıdır; zeki insan memleketin gelirini yazı ile zapteder. |
2708 | Kılıç alsa ersig eren işlese, yağı boynı yençse öze iglese | Yiğit adam ise, eline kılıç alır ve onu kullanarak, düşmanın boynunu vurur ve onu ayak altına alır. |
2709 | Yumıtsa kayuda bu üç törlüg er, tilekin bulur er tümen ârzû yer | Bu üçü nerede bir araya gelirse, insan orada dileğine kavuşur ve bütünarzularına nâıl olur. |
2710 | Bularda narukı kalın bu kotu, bu üçke udu bardaçı ol botu | Bunların dışında kalan bir sürü insan, bu üçüne uyarak yürüyen köşeklerdir. |
2711 | Kılıç birle tutlur kalı tutsa el, kalem birle baslur kalı bassa el | Eğer memleket tutulursa, kılıç ile tutulur; eğer memlekete hüküm etmek icap ederse, kalem ile edilir. |
2712 | Biligin ukuşun tegip el tüzer, bu üç neŋ bile er ajunuğ süzer | İnsan bilgi ve akıl ile memleketi tanzim eder; bu üç şey ile insan dünyayı duru bir hâle getirir. |
2713 | Bilig birle başlar begi el törü, ukuş birle işler kamuğ iş körü | Bey memleket ve kanunları bilgi ile ele alır; bütün işleri akıl ile görür. |
2714 | Kılıç el tutar hem bodun kazğanur, kalem el tüzer hem hazine urur | Kılıç memleket zapteder ve zafer kazanır; kalem de memleket tanzim eder ve hazine toplar. |
2715 | Kılıç kan tamuzsa begi el alır, kalemde kara tamsa altun kelir | Kılıç kan damlatırsa, memleket alır; kalemden mürekkep damlarsa, altın gelir. |
2716 | Bu iki-turur bu ajun tutrukı, oza keçmiş iş hem kelir utrukı | Gerek geçmişte, gerek gelecekte bu dünyanın bize verip-vereceği bu iki şeydir. |
2717 | Ayâ beg bu iki uluğ erdem ol, bügü ilçi begler munı tutğu yol | Ey bey, bu iki şey büyük bir fazilettir; hakîm hükümdarlar bunu kendilerine düstûr edinmelidirler. |
2718 | Muŋar meŋzetü keldi emdi bu söz, eşitgil munı sen ayâ edgü öz | Şimdi buna benzer bir söz vardır; ey iyi insan, sen bunu dinle. |
2719 | İdi edgü erdem bilig bilse er, takı artuk erdem kılıç ursa er | insanın bilgili olması çok iyi bir fazilettir; insanın kılıç kullanması daha üstün bir fazilettir. |
2720 | Kılıç birle tutlur talu edgü el, kalem birle itlür tilek ârzû yer | Güzel ve iyi bir memleket kılıç ile zapt ve kalem ile tanzim edilir; her kes dilek ve arzusuna kavuşur. |
2721 | Közi tok kerek hem özi umdusuz, bağırsak kerek çın özi koltğusuz | Kâtibin gözü tok olmalı ve tamahkâr olmamalıdır; doğru, içten bağlı ve gönülü gani olmalıdır. |
2722 | Közi tok kişi neŋke suklanmaz ol, kişi neŋ bile bolsa arsıkmaz ol | Gözü tok insanda mala karşı hırs olmaz; böyle kimse mal ile aldatılmaz. |
2723 | Kişi umduçı bolsa boldı bulun, suyurka anı sen ay körki tolun | insan tamahkâr olursa, nefsinin esîri olur; ey dolun ay gibi güzel yüzlüm, sen onu bağışla. |
2724 | Neçe me beg erse kul ol umduçı, kişide eli umduçı ol tuçı | Tamahkâr, ne kadar bey olursa-olsun, kuldur; tamahkâr her vakit aşağılık bir insan olarak kalır. |
2725 | Suk erse bitigçi bilig artatur, bitir umdu birle bitig artatur | Kâtip haris olursa, bilgisini kötüye kullanır; tamah ederek yazar ve yazıyı tahrif eder. |
2726 | Kümüş körse altun aŋar arsıkar, idisi başın yer ya baş alsıkar | Altın ve gümüş görünce, ona aldanır; efendisinin başını yer yahut kendi başını kaybeder. |
2727 | Bağırsak tapuğçı eşik yastanur, tiledükte tutçı kapuğda-turur | Sâdık hizmetkâr eşiği yastık yapar ve her istenildiği zaman kapıda hazır bulunur. |
2728 | Bağırsak tapuğçı beg asğın tiler, teni cânı mâlın begiŋe ular | Vefalı hizmetkâr beyin faydasını ister; tenini, canını ve malını beyine feda eder. |
2729 | Bor içmez kerek bolsa kılkı arığ, yarağsız kılınçığ yıratsa arığ | Kâtip içki içmemeli ve temiz tabiatlı olmalı; yakışık olmayan bütün hareketleri kendisinden uzaklaştırmalıdır. |
2730 | Bitigçi bor içse biligdin tezer, biligdin tezigli bitigdin azar | Kâtip içki içerse, bilgiden uzaklaşır; bilgiden uzaklaşan yazıda şaşırır. |
2731 | Bitigçi keçe taŋda elde kerek, neçede kerek bolsa anda kerek | Kâtip sabah-akşam kapıda durmalı, lâzım olduğu zaman hazır bulunmalıdır. |
2732 | Kişide talula bu iki kişig, aŋar ötrü bergil bu iki eşig | İnsanlar arasında şu iki kişiyi seç ve onlara şu iki işi ver. |
2733 | Birisi bitigçi hatı belgülüg, birisi yalavaç tili ülgülüg | Biri — yazmasını bilen kâtip, biri — konuşmasını bilen elçi. |
2734 | Yakında yağukta ya yat baz ara, tuşar erse övke bulardın kör e | Gerek yakın-akraba, gerek yat-yabancılar arasında kırgınlıklar hâsıl olursa, bil ki, bunlar yüzündendir. |
2735 | Bu iki kişidin tuşar tuşsa iş, bu iki kişiler iter itse iş | Ne iş gelirse, bu iki kişiden gelir; işleri yoluna koyarsa, bu iki kişi koyar. |
2736 | Birisi bitigde yaŋılsa sözüg, birisi tili birle etse sözüg | Biri yazıda sözü yanlış yazarsa, ikincisi dili ile bunu tashih etmelidir. |
2737 | Bitigçi bu yaŋlığ kerek ay elig, ınansa aŋar berse bolğay elig | Ey hükümdar, kâtip böyle olmalıdır; böylesine inanılır ve itimat edilebilir. |
2738 | Bu yaŋlığ kişike ınansa bolur, kişilik tilese anıŋdın kelür | Böyle bir insana inanmak mümkündür; insanlık istersen, onda bulursun. |
2739 | Bu erdi ay elig meniŋ bilmişim, ötündüm eligke tükendi işim | Ey hükümdar, benim bildiğim bu kadardır; işte hükümdara arzettim, başka bir diyeceğim yoktur. |
İlig suali Öğdülmişke | HÜKÜMDARIN ÖGDÜLMİŞ'E SUÂLİ | |
2740 | Elig aydı uktum munı ma ögün, takı bir sözüm bar anı ay bu kün | Hükümdar : — Bunu da iyice anladım — dedi — bir sözüm daha var, bugün ona da cevap ver, |
2741 | Ağıçı negü teg kerek ay maŋa, aŋar bütse begler yitürse neŋ e | Bana söyle, hazinedar nasıl olmalı ki, ona beyler itimat etsin ve hazineyi eline teslim edebilsin. |
2742 | Ağı kaznakı tutsa altun kümüş, ol er başka eltse bu aymış yumuş | Hazinede altın, gümüşü muhafaza etsin ve kendisine verilen işleri başarabilsin. |