Öğdülmiş Hükümdara Hizmetkârların Beyler Üzerindeki Haklarının Neler Olduğunu Söyler
Eski Türkçe aslı | Günümüze aktarımı | |
---|---|---|
XXXVIII | Öğdülmiş İligke Tapuğçilar Haki Begler Öze Negü Teg Erdükin Ayur | Öğdülmiş Hükümdara Hizmetkârların Beyler Üzerindeki Haklarının Neler Olduğunu Söyler |
2957 | Bu ögdülmiş aydı bu begler öze, tapuğçı hakı bar tapuğda oza | Öğdülmiş dedi: — Beyler üzerinde hizmetkârın, daha hizmete başlamadan evvel, bir alacağı vardır. |
2958 | Eŋ aşnu yegü içgü bergü kerek, tapınğu itiglerin itgü kerek | Ona ilk önce yiyecek ve içecek vermek ve onun hizmet esbabını hazır: lamak lâzımdır. |
2959 | Tapuğ kılmak emgek katığ iş bolur, munı bilse begler tapuğ tiş kılur | Hizmet etmek zahmetli ve ağır bir iştir; beyler bunu takdir ederlerse, hizmetkâr daha çok gayret eder. |
2960 | Et öz cân yuluğlar tapuğ kılğuçı, tiler beg sevinçi bu kul bolğuçı | Hizmet eden insan tenini ve canını feda eder; kulluk eden beyini memnun etmek ister. |
2961 | İsig tumlığ aç tok yadağ hem yalıŋ, kılıç baldu ok yer ay elig biliŋ | Onlar sıcakta, soğukta, aç, tok, yaya ve çıplak hâlde, kılıç, balta ve ok darbelerine mâruz kalırlar; ey hükümdar, bunu bil. |
2962 | Kedin öŋdün oŋ sol bolur bu turup, begin inçke tegrür bu emgek körüp | Onlar öne, arkaya, sağa ve sola giderler; oralarda beylerini huzura kavuşturmak için, zahmet çekerler. |
2963 | Yağıka bu öŋdün bolur bek tolum, tiriglik tiler begke özke ölüm | Onlar düşmana karşı ön safta bir silâh vazifesi görürler; beyin yaşaması için kendilerini ölüme atarlar. |
2964 | Bu yaŋlığ beginiŋ sevinçin tilep, özin emgetür tünni künke ulap | Bu şekilde beyinin huzurunu diler ve geceyi gündüze katarak, zahmet çekerler. |
2965 | Bu tapğı üçün beg ötegü hakın, anı edgü tutğu bağırsaklıkın | Bu hizmetleri için bey onların hakkını ödemeli; onlara şefkatle muamele etmelidir. |
2966 | Negü ter eşitgil uç ordu hanı, bodunda talusı kişide çını | Halk arasında seçkin ve insanların doğrusu olan Üç-Ordu hanı ne der, dinle. |
2967 | Ayâ beg boluğlı bodunka uluğ, bedüt edgü tutğıl tapuğçı kuluğ | Ey halkın büyüğü ve bey olan kimse, hizmetkâr kullarına iyi muamele et ve onları yükselt. |
2968 | Tapuğçı bile begler elgi uzar, tapuğçı bile erklig el kend tüzer | Beyler hâkimiyetlerini hizmetkârlar vâsıtası ile elde ederler; hükümdar hizmetkârlar ile memleketini düzene koyar. |
2969 | Neçe beg uluğ bolsa aslı bedük, tapuğçı bile boldı atı bedük | Beyin aslı ne kadar ulu ve kendisi ne kadar büyük olursa-olsun, onun adı hizmetkârları ile yükselir. |
2970 | Ay elig kişilik mürüvvet bolur, mürüvvet kişike tarikat bolur | Ey hükümdar, insanlık— mürüvvettir; mürüvvet— insan için, bir tarikattır. |
2971 | Mürüvvet tarikat bu ol belgülüg, kişi emgeki bilse kılsa ülüg | Mürüvvet ve tarikat, hiç şüphesiz, insanın emeğini takdir ile hakkını vermektir. |
2972 | Tapuğçı kapuğda umınçka turur, umınç bermese beg mürüvvet barur | Hizmetkâr kapıda ümit ile hizmet eder; bey onun umduğunu vermezse, mürüvvet gider. |
2973 | Körü barğu begler tapuğçı neçe, tusulur neçe ol tusulmaz neçe | Beyler hizmetkârın nasıl olduğuna ve işe yarayıp-yaramadığma her vakit dikkat etmelidirler. |
2974 | Tusulur teŋinçe açıŋu kerek, tapınmış teŋi hak tegürgü kerek | işe yaradığı nisbette ona ihsanda bulunmak ve hizmeti nisbetinde onun hakkını ödemek lâzımdır. |
2975 | Kişi yılkıda ınğa ermez ay beg, munı teŋlese iş bolur ülgü teg | Ey hükümdar, insan hayvandan daha aşağı bir mahlûk değildir; bunu kıyâs tutarsan, iş ölçüsüne göre olur. |
2976 | Boğuz todrur aşnu kişi yılkınıŋ, basa asğı kötrür bu yalŋuk anıŋ | insan önce hayvanın karnını doyurur; sonra bu insan ondan istifâde eder. |
2977 | Açığ berse begler tilin edgü söz, tapuğçı yuluğlar begiŋe et öz | Beyler ihsanda bulunur ve iyi sözle onu takdir ederlerse, hizmetkâr beyine kendisini feda eder. |
2978 | İsinür tapuğçı bağırsak bolur, özin emgetür beg sevinçin kolur | Hizmetkâr böylece onu sever, ona candan bağlanır; beyinin huzûrunu temin için, kendisi zahmet çeker. |
2979 | Muŋar meŋzetü sözlemiş söz tetig, bilig birle yalŋuk uzatur elig | Zeki bir insan buna benzer bir söz söylemiştir; insan bilgi ile etrafına hâkim olur. |
2980 | Kişi edgülükke sevüg cân berür, bir edgü yanutı on edgü kılur | insan, iyiliğe karşılık, aziz canını verir; bir iyiliğe karşı on iyilik yapar. |
2981 | Asığ bolsa yalŋuk özin kul kılur, aŋar kul bolur özke emgek urur | Menfaati olursa, insan kendisini kul yapar; başkasının kölesi olur ve zahmete katlanır |
2982 | Tapuğka körü bergü edgü açığ, yalıŋnı bütürgü todurğu açığ | Ona, hizmetine göre, bol ihsanlarda bulunmalı; çıplak ise, giydirmeli; aç ise, doyurmalıdır. |
2983 | Negü beg bolur ol ay elig kutı, kitermese kuldın çığaylık atı | Ey devletli hükümdar, eğer kuldan fakir adını kaldıramazsa, o nasıl bir bey olur? |
2984 | Negü ter eşitgil avuçğa sözi, avuçğa sözi ol yegitler közi | İhtiyarlar ne derler, dinle; onların sözü gençlerin gözüdür. |
2985 | Kişi emgek ıdsa kişi yurnıŋa, yanutı kişilik kılur ornıŋa | Bir kimsenin bir insan parçasına emeği geçerse, o buna karşılık ona insanlık yapar. |
2986 | Kişi emgeki bilmegüçi kişi, kişi tep atamağu yılkı tuşı | însan emeğini takdir etmeyen kimseye insan dememelidir; o hayvana benzer. |
2987 | İki törlüg ol bu tapuğ kılğuçı, biri boş biri kul umınç tutğuçı | Hizmette bulunan kimseler iki türlü olur; biri — hür, biri — kul. |
2988 | Bu kul kendü erksiz tapuğçı bolur, tapuğ kılmasa begde berge bulur | Kul kendi ihtiyarı dışında hizmet eder; işi görmezse, beyden dayak yer. |
2989 | Boşuğ kör bu tapnur özin kul kılıp, munıŋ emgekin yulğu tapğın bilip | Hür insana bak, o kendisini kul edip, hizmet eder; onun hizmetini takdir etmek ve emeğini karşılamak lâzımdır. |
2990 | Boş âzâd kişi barça edgü kulı, bularka aça bergü edgü yolı | Hür ve serbest insanlar hep iyiliğin kuludurlar; bunlara her vakit iyilik yolunu açık bulundurmalıdır. |
2991 | Boşuğ kul bile tutsa bolmaz bu tüz, boşuğ boş teŋi tut kuluğ kulça üz | Hür insanı kul ile bir tutmak olmaz; hür insana hür muamelesi yap, kulu da kul gibi kullan. |
2992 | Bu begler kapuğı erej kapğı ol, erej kapğı tutmak özüŋ asğı ol | Beylerin kapısı huzur kapısıdır; huzur kapısına kapılanmak, kendi menfaati icâbıdır. |
2993 | Tapuğçı bayusa beg atı bolur, bu atı duâ birle meŋü kalur | Hizmetkâr zenginleşirse, bey nâm kazanır ve bu nâmı duâ ile ebedî kalır. |
2994 | Ay elig tapuğçı bile beg mesel, satığçı osuğluğ bolur çın tükel | Ey hükümdar, hizmetkâr ile bey arasındaki münâsebet, gerçekten, tam bir alıcı-satıcı münasebeti gibidir. |
2995 | Satığçı berür neŋ aŋar mün sanı, alığlı alır elde evrer anı | Satıcı mal verir ve bu ona sermâye olur; alıcı da bunu alır ve bunu memleketten-memlekete dolaştırır. |
2996 | Yıl ay kün tükese asığ yomdarur, yüz utru ulaşur öz asğı alur | Yıl, ay ve günler geçince, kâr birikir; tekrar karşılaşırlar ve her biri kendi kârını alır. |
2997 | Muŋar meŋzer emdi tapuğçı kişi, begi birle ortuk sakışlığ işi | işte bunun- gibi, hizmetkârın işi de beyi ile ortak hesaba bağlıdır. |
2998 | Begi neŋ berür kulka edgü sözün, tapuğçı et öz birle tapnur özün | Bey kula mal verir ve iyi sözle onu teşvik eder; hizmetkâr ise, kendi vücûdu ile ona hizmet eder. |
2999 | Urur cân yuluğlap tapuğçı kılıç, anıŋ asğı el kend uluşlar erinç | Hizmetkâr canını feda ederek, kılıç sallar; bunun kârı, şüphesiz, ildeki memleket ve şehirlerdir. |
3000 | Yağı boynı yençer hazine urur, tilek ârzû nimet ulaşu kelür | Düşmanın başını ezer ve hazine toplar; dilek, arzu ve nîmet birbiri ardınca gelir. |
3001 | Bu barça asığ sanı boldı tegim, asığ kılğuçığ edgü tutğu begim | Bunların hepsi gelir ve kâr gibidir, ey beyim, kâr getiren hoş tutulmalıdır. |
3002 | Negü ter eşitgil bu sartlar başı, öz asğın tilep dünyâ kezgen kişi | Tüccar-başı, kendi kârı uğurunda dünyayı dolaşan insan, ne der, dinle. |
3003 | Asığlığ kul erse oğulda yakın, asığsız oğulnı yağı bil sakın | Faydalı olan kimse, kul bile olsa, oğuldan daha yakındır; faydasız oğulu düşman bil ve ondan sakın. |
3004 | Kamuğ teprenigli asığka yorır, asığ bolmasa avçı evde karır | Bütün uğraşan insanlar menfaatleri uğrunda koşarlar; bir menfaati olmasa idi, avcı evinde ihtiyarlayıp giderdi. |
3005 | Er at boldı begler kanatı yügi, kanatsız kuş uçmaz ay begler begi | Asker beylerin kanat tüyüdür; ey beyler-beyi, kanatsız kuş uçamaz. |
3006 | Er at birle begler küçi belgürer, er at birle begler tügünler yörer | Beylerin kuvvet ve kudreti asker ile belli olur; beyler asker ile düğümleri çözerler. |
3007 | Yumıtsa kayu begke ersig eren, ajunka bu beg boldı sâhib-kırân | Hangi beyin etrafında cesur asker toplanırsa, o dünyaya sâhip-kıran bir bey olur. |
3008 | Kayu begde erdem yumıtsa tükel, aŋar yığlur ârzû ne kolsa tükel | Hangi beyde bütün faziletler birleşirse, bütün istedikleri şeyler onun etrafında toplanır. |
3009 | Ajunçıkaerdem kerek miŋ tümen, bu erdem bile yer ajunçı cihân | Dünya hâkimine binlerce fazilet lâzımdır; dünya hâkimi bu faziletler ile cihanı elde eder. |
3010 | Uçuz tutma erdemni ögren oğul, bu erdem yorıkı ürüŋ kuş teg ol | Ey oğul fazileti kıymetsiz sayma, öğren; bu faziletin tabiatı ak kuşa benzer. |
3011 | Ürüŋ kuş kutı teg bu erdem kutı, yorı kuş atağıl sen erdem atı | Bu faziletin saadeti ak kuşunki gibidir; haydi, sen fazilete kuş adını ver. |
3012 | Negü ter eşitgil ürüŋ başlığ er, ajunuğ karıtmış uzun yaşlığ er | Dünyayı ihtiyarlatmış, çok yaşamış, ak saçlı insan ne der, dinle. |
3013 | Bilig erdem ögren ağır tut anı, ağır kılğay âhır ol erdem seni | Bilgi ve fazilet öğren, ona hürmet et; bu fazilet sonra sana da hürmet te'min eder. |
3014 | Bilig bil ukuş uk yorıma yava, üdi kelse edgü berür ol küni | Bilgi edin, anlayış sahibi ol, vaktini boş geçirme; vakti gelince, o sana iyilik getirir. |
İlig cevabı Öğdülmişke | HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ | |
3015 | Bu sözler eşitti sevindi elig, ayur ay ukuşluğ uruğı silig | Hükümdar bu sözleri dinledi, sevindi ve: — Ey akıllı, ey nesebi temiz — dedi — |
3016 | İdi yakşı urduŋ kişilik ulı, bu ol çın vefâlığ kişiler yolı | İnsanlığın temelini çok iyi tesbit ettin; gerçekten vefalı insanların yolu budur. |
3017 | Bodun erki boldı meniŋ bu özüm, uzun boldı elgim yorık til sözüm | Ben kendim halk üzerine hâkim oldum; her şeye muktedir oldum ve sözüm her yerde geçer oldu. |
3018 | Küvenmez men emdi bu beglik bulup, öz inçlik tilep me tiriglik bulup | Şimdi ne bu beyliğe nail olduğum ve ne de bu hayatta kendi huzurumu dilediğim için öğünüyorum. |
3019 | Tilekim bu ol kim maŋa kelgüçi, bayusa meniŋdin bedüse küçi | Asıl dileğim şudur : bana gelen kimse zenginleşsin, benim sayemde kudret ve nüfuzu artsın. |
3020 | Bu begler sevinçi yarınkı asığ, duâ tap maŋa edgü atın yanığ | Bu beylerin sevinci yarının kârıdır; buna karşılık hayır-duâ ve iyi adla zikredilmem bana yeter. |
3021 | Bu barı hazine bu altun kümüş, er atka ülegüke tirdim üküş | Bütün bu hazineyi, bu bir çok altın, gümüşü askere dağıtmak için biriktirdim. |
3022 | Kişike berür-men tilep edgü at, duâ artsu atım yorıtsu bayat | İyi nâm kazanmak arzusu ile, bunları başkalarına veriyorum; çok duâ kazanayım ve Tanrı adımı dünyaya yaysın. |
3023 | Tilekim bu ol kim maŋa tapğuçı, bayup kalsa minde kedin kalğuçı | Dileğim şudur: bana hizmet edenler ve bundan sonra yaşayacak olan hizmetkârlarım sıkıntı çekmesinler. |
3024 | Özüm köçse barsa kalır bu bodun, duâ birle tapsa maŋa ol üdün | Ben göçüp giderim, bu halk kalır; o zaman beni diıâ ile anmalarını isterim. |
Öğdülmiş cevabı İligke | ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI | |
3025 | Yanut berdi ögdülmiş aydı elig, yetürdi bu işke tükel ög bilig | Öğdülmiş cevap verdi ve:— Hükümdar bu işi akıl ve bilgi ile çok ıyi kavradı — dedi — |
3026 | Ölügli kişike negü bar adın, meger edgü atı yorısa kedin | Ölen insan için, kendisinden sonra iyi adının Jcalmasından daha başka ne olabilir. |
3027 | Bu dünyâ tilese ülegü kümüş, kalı ukbi kolsa bu ol hem yuluş | Bu dünyayı isteyen insan gümüş dağıtmalıdır; ukbâ isteyen için de kurtuluş yolu budur. |
3028 | Bu altun kümüşüg üle ay elig, kayu el tilese yetilgey elig | Ey hükümdar, altın ve gümüş dağıt; hangi memleketi istersen, oraya hâkim olursun. |
3029 | Negü ter eşitgil bügü beg tili, bu beglik işiŋe ol urmış ulı | Hâkim bey ne der, dinle; bu devler işinin temelini o atmıştır. |
3030 | Ülegü neŋ er tutğu begler kalın, kaçan kolsa tutğay yağısı elin | Beyler mal dağıtmalı ve çok asker tutmalıdır; ne zaman isterse, düşmanının memleketini ele geçirir. |
3031 | Hazine nerek köp er at çok kerek, begi bay kereksiz bodun tok kerek | Hazine neye gerek, çok asker lâzım; beyin zenginliğine lüzum yok, halk tok olmalıdır. |
3032 | Er at bolsa begler eli eksümez, er at bolmasa beg elin keç yemez | Asker bulundukça, beylerde memleket eksik olmaz; asker olmasa, bey memleketine uzun müddet hâkim kalamaz. |
3033 | Er at bolsa begdin sevinçlig yaruk, kayu el tilese bulur beg anuk | Asker beyden memnun oidumu, bey hangi memleketi isterse, onu elinde bulur. |
3034 | Akı bolsa elgi ajun begleri, ikigü ajunnuŋ bu buldı töri | Dünya beylerinin eli açık olursa, onlar her iki dünyada baş-köşeye otururlar. |
3035 | Negü ter eşitgil biliglig tilin, saranlık bile beg yeyümez elin | Bilgili ne der, dinle; hasis bir bey memleketine hâkim olamaz. |
3036 | İki neŋ karıştı yakışmaz kaçar, saranka yağumaz akığ berk kuçar | Bu iki şey birbirine zıddır, onlar birbirlerinden kaçarlar; insan hasise yanaşmaz, cömerde sıkıca yapışır. |
3037 | Sarandın kaçar barça erdemlig er, akıka yumıtur tilek ârzû yer | Bütün faziletli insanlar hasisten kaçarlar ve cömerdin etrafında toplanarak, dilek ve arzularına kavuşurlar. |
3038 | Saranlık bile boldı beglik yağı, saranka kopar tegme yerde çoğı | Hasislik ile beylik birbirine düşmandır; hasise karşı her yerde isyanedilir. |
3039 | Adın iki neŋ ol bu el tutrukı, birisi sav altun kılıç bir takı | Memleketi ayakta tutan daha iki şey vardır : biri — som altın, biri de — kılıçtır. |
3040 | Akılık bile beklegü ol elig, akılık bile beg bedür ay elig | Memleketi cömerdlikle muhafaza etmelidir; ey hükümdar, bey cömerdlikle büyür. |
3041 | Kür alp er kötürse yaşın teg temür, azığlığ erenlerde teşlür tamur | Cesur, kahraman adam, yıldırım gibi kılıç sallarsa, azılı muhariplerin damarı patlar. |
3042 | Sav altun bile türtse begler elig, kılıçsız tili birle evrer elig | Altın vere-vere eli nasır tutan beyler memleketi kılıç kullanmadan, söz ile idare ederler. |
3043 | Bu iki bile itgü uş bu elig, bu iki bile er bedür ay elig | Memleketi şu iki şey ile tanzim etmeli; ey hükümdar, insan bu iki şey ile büyür. |
3044 | Sav altun yazar ol tügülmiş kişig, sav altun iter ol buzulmış işig | Çatılan yüzleri som altın güldürür, bozulmuş işlen som altın yoluna koyar. |
3045 | Kılıç kayda erse kümüş anda ol, kümüş kayda erse kılıç tuttı yol | Kılıç nerede ise, gümüş oradadır; gümüş nerede ise, kılıç oraya yönelir. |
3046 | Ayâ beg kümüş saç tirilsü ked er, kümüş yığsa saçlur kılıçlığ kur er | Ey hükümdar, gümüş saç, yiğit kimseler toplansın; kendin için gümüş toplarsan, etrafındaki kılıçlı yiğitler dağılır. |
3047 | Kılıçlığ kür er kör kümüşke tutuğ, yumıtmış sav altun kılıçka yuluğ | Kılıçlı, cesur yiğit, bak, gümüşe rehindir; toplanmış som altın kılıca feda olsun. |
3048 | Saran beg tirer neŋ hazine urur, akı beg kılıç birle artlap alur | Hasis bey mal toplar ve hazine yapar, cömert bey bunu kılıç ile vuravura alır. |
3049 | Bu yaŋlığ-turur bu ajun öŋdisi, saranka söküşi akı öŋdisi | Bu dünyada böyle âdet olmuştur: hasise söğerler, cömerdi öğerler. |
3050 | Sözin kesti ögdülmiş öpti yerig, eligke duâ kıldı ögdi birig | Öğdülmiş sözünü bitirdi, yer öptü; hükümdara duâ etti ve Tanrıyı öğdü. |
İlig cevabı Öğdülmişke | HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI | |
3051 | Bu sözler eşitti sevindi elig, duâ kıldı rabka kötürdi elig | Hükümdar bu sözleri dinledi ve sevindi; ellerini kaldırarak, Tanrı'ya duâ etti. |
3052 | Ayur ay bağırsak ınanğu idim, katığlık yerinde sığıŋu idim | Sonra dedi: — Ey inandığım, merhametli rabbim; ey müşkül anlarda sığındığım rabbim. |
3053 | Seniŋde adın yok yölekim maŋa, küvençim sen ök sen umınçım saŋa | Benim senden başka istinatgahım yoktur; güvendiğim bizzat sensin, ümidim sendedir. |
3054 | Kayu edgü kaldı maŋa kılmadıŋ, negü ârzû kaldı maŋa bermediŋ | Bana yapmadığın hangi iyilik var; yerine getirmediğin hangi arzum kaldı. |
3055 | Neteg tapnuğay-men bu ol çın sözüm, ayâ meŋü muŋsuz bu muŋluğ özüm | Ey ebedî ve ganî Tanrım, doğrusunu söylüyorum, benim bu âciz varlığım sana nasıl lâyıkı ile kulluk edebilir. |
3056 | Seniŋdin kolur-men basut küç bile, köni yol öze tut meni sen yöle | Sana niyaz ederim, yardımın ve kudretin ile doğru yola yönelt, bana destek ol. |
3057 | Kamuğ edgülükte takı artukı, bu ögdülmiş ol emdi köŋlüm tokı | Bütün bu iyilikler arasında en iyisi, şimdi ruhumu doyuran bu Öğdülmiş'tir. |
3058 | Munı berdiŋ emdi maŋa sen atâ, kılur-men munıŋ şükri yüz miŋ kata | Onu sen bana ihsan ettin; bunun için sana yüz bin defa şükür ederim. |
3059 | Et öz cân yuluğlar meniŋ işime, duâ arturur bu keçer yaşıma | Benim işim uğrunda tenini, canını feda ediyor ve bu fâni hayatımda bana çok duâ kazandırıyor. |
3060 | Maŋa küç ber emdi öteyin hakın, sevinsü maŋa bolsu köŋli yakın | Şimdi bana kuvvet ver, onun hakkını ödeyeyim; memnun olsun ve bana kalpten bağlansın. |
3061 | Yana aydı elig ay ögdülmişe, ukuşluğ biliglig seni ögmişe | Hükümdar yine söyle dedi: — Ey öğdülmiş, akıllı ve bilgili her kes seni medhetmiştir. |
3062 | Ukuşluğ tilese ukuş sen tükel, biliglig tilese bilig sen kemâl | Akıllı biri lâzım olursa, sen aklın kendisisin; bilgili biri lâzım olursa, sen bilginin kendisisin. |
3063 | İnançlığ bağırsak bütün sen silig, könilik bile sen kötürdüŋ elig | Güvenilir, içten bağlı doğru ve temizsin; senin bütün hareketlerin dâima doğruluk yolunda olmuştur. |
3064 | Tapınduŋ açığda aşundı tapuğ, tapuğ kalmadı sen yetürdüŋ kamuğ | Hizmet ettin, senin hizmetin benim ihsanımı aştı; yerine getirmediğin hizmet kalmadı. |
3065 | Meniŋdin kerek emdi edgü yanut, saŋa hak öteyin tiriglik anut | Benden şimdi iyi bir karşılık görmelisin; sana hakkını ödeyeyim, sen hayatını ona göre tanzim et. |
3066 | Neteg kim sevindi seniŋdin köŋül, bayat bersü andağ sevinç ay oğul | Benim gönlüm senden nasıl hoşnut ise, ey oğul, Tanrı seni de öyle sevindirsin. |
3067 | Sözüg kesti elig serindi turu, yer öpti tapuğçısı koptı örü | Hükümdar sözünü bitirdi ve bir müddet sustu, durdu; hizmetkârı yer öptü ve ayağa kalktı. |
3068 | Turup çıktı andın sevinçlig bolup, atın mindi keldi eviŋe turup | Oradan memnun ve mesrur olarak çıktı; bir az sonra atına binip, evine döndü. |
3069 | Kıyıksız keçe taŋda kıldı tapuğ, yaradı tapuğ açtı devlet kapuğ | Yine sadâkatle, sabah-akşam hizmet etti; hizmeti takdir edildi ve saadet kapıları açıldı. |
3070 | Tirildi ögi hem koyuldı bilig, bolu berdi evren uzadı elig | Felek dönüp, kudreti artınca, aklı derlenip toplandı, bilgisi derinleşti. |
3071 | Negü ter eşitgil kutı belgülüg, kutı birle elde çavıkmış külüg | Saadete eren ve bu suretle memlekete adını yayan ve şöhreti bulunan insan ne der, dinle. |
3072 | Kimiŋ birle devlet yaraşsa kelip, başın kökke tegrür yokaru kılıp | Kime saadet gelip, onunla uyuşursa, onun başını yükselterek, göğe erdirir. |
3073 | Kelü berse devlet yumıtsa bu neŋ, kişi körli tirlür bolur kızğu eŋ | Saadet gelir ve servet toplanırsa, insanın gönülü huzura kavuşur, yüzü sevinçle parlar. |
3074 | Muŋar meŋzetü aydı kökçin saŋa, bu söz yakşı tıŋla ay ersig toŋa | Kır saçlı sana buna benzer bir söz söylemiştir; ey kahraman yiğit, bu sözü iyice dinle. |
3075 | Kimiŋ bolsa devlet uzadı elig, kamuğ tetrüsi öŋ sözi ög bilig | Kim devlete ererse, onun kudreti artar; bütün eğrisi — doğru, her söylediği — hikmetin tâ kendisi olur. |
3076 | Ajun feylesûfı neŋi bolmasa, neçe tıldam erse kişedi tilig | Dünya feylesufu ne kadar natuk olursa-olsun, serveti yoksa, dili kösteklidir. |
3077 | Bu yaŋlığ-turur bu ajun öŋdüsi, yayığ dünyâ devlet çavıkar küsi | Dünyanın âdeti böyledir; dönek dünya ve devletin adı böyle çıkmıştır. |
3078 | Yavuzka yüz ursa yüzi suvlanur, kiçigke köz açsa bedüklük bulur | Eğer o kötü birine teveccüh ederse, o kimse şeref kazanır; eğer küçüğe bakarsa, o büyüklük bulur. |
3079 | Tegir erse kimke bu devlet kelip, tüzer iç taşını bu barça itip | Bu devlet kime nasip olursa, onun içini-dışmı düzeltir ve her şeyini tanzim eder. |
3080 | Kalı kelse keldrür kamuğ ârzûlar, ajunda çavıkar atı belgürer | Devlet kime gelirse, bütün istenilen şeyleri beraber getirir; o insan dünyada meşhur olur, adı her tarafa yayılır. |
3081 | Kalı barsa eltür bu keldürmişin, yağız yerke ildrür kötürmiş başın | Eğer giderse, bu getirdiklerini de beraber götürür; yükselttiği başı tekrar kara toprağa indirir. |
3082 | Ayâ ög köŋüllüg ukuşluğ oduğ, ayı sevme dünyâ tokığay yoduğ | Ey akıl ve gönül sahihi, anlayışlı ve uyanık olan insan, bu dünyaya hiç gönül verme, onun beklenmedik yerlerde sana zararı dokunur. |
3083 | Nerek bu karaŋku tünerig orun, süzük meŋü elke aşunğıl burun | Bu karanlık zulmet yeri neye gerek, durulmuş ebedî ülke için önceden hazırlan. |
3084 | Tünek ol bu dünyâ kötürgil köŋül, ediz ordu el kol sen amrul amul | Bu dünya bir zindandır, ona gönül bağlama; sen yüsek saray ve ülke iste, huzur ve sükûna kavuş. |
3085 | Negü ter eşitgil ay köŋli süzük, kamuğ iş içinde ay köŋli tüzük | Gönülü durulmuş ve her işinde gönülü dürüst olan insan ne der, dinle. |
3086 | Ay himmet idisi ajun kol talu, talu koldaçı er kutı top tolu | Ey himmet sahibi, güzel bir dünya iste; güzel olanı isteyen insanın saadeti eksiksiz olur. |
3087 | Keçer dünyâ kodğıl tile ukbini, kodu bermese dünyâ kodğay seni | Bu fâni dünyayı bırak, ukbâyı dile; sen dünyayı bırakmazsan, o seni bırakır. |
3088 | Cefâçı bu dünyâ cefâ kıl aŋar, cefâ kılsa ötrü yaraşur saŋar | Bu dünya cefakârdır, sen de ona cefâ et; ona ne kadar cefâ edersen, o da sana o kadar râm olur. |
3089 | Ayâ yolda azmış başı tezginük, ayı sevme dünyâğ tüpi ol öyük | Ey yoldan azmış, başı dönmüş adam, bu dünyaya hiç gönül verme, onun dibi bataklıktır. |
3090 | Öyükke kirigli üyüldi kodı, örü kelmedi ol sevinç bulmadı | Bataklığa giren dibe batar, oradan kimse bir daha çıkamaz; orada sevinç arama. |
3091 | Örü tartğıl özni öyüktin kutul, özüŋ kullukın sen tapuğ birle yul | Kendini yukarı çek, bataklıktan kurtul; ibâdet ile kulluk vazifelerini yerine getir. |
3092 | Yana yanğıl emdi tilek birge öz, tiliŋ evre yandur turu kaldı söz | Bugün tekrar ona dön, senin dileğini o verecektir; artık aksini söyle, başkaca söylenecek söz kalmadı. |
3093 | Köŋül tüzdi ilig kör anda naru, bodunka berü turdı edgü törü | Bundan sonra hükümdar gönlünü doğrulttu; halka iyi kanunlar vaz'etmekte devam etti. |
3094 | Bodun inçke tegdi turuk semridi, severi bedüdi yağı yavrıdı | Halk huzura kavuştu, zayıflar kuvvetlendi; onu sevenler yükseldi, düşmanları zayıfladı. |
3095 | Keçürdi küvençin sevinçin küni, ajunka yadıldı atı çav üni | Gününü sevinç içinde güvençle geçirdi; adı, şöhreti ve nâmı dünyaya yayıldı. |
3096 | Tirildi bir ança yorıdı bu yaŋ, böri toklı birle kozı boldı teŋ | Bir müddet böyle yaşadı ve böyle hareket etti; kurt ile kuzu müsavi oldu. |
İlig suali Öğdülmişke | HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ | |
3097 | İlig bir kün oldrup kör ögdülmişig, okıdı ayıttı keçer kün işig | Hükümdar bir gün yalnız otururken, Öğdülmiş'i yanına çağırttı; günlerin nasıl geçtiğini ve işleri sordu. — |
3098 | Negü teg keçer kün ay ögdülmiş ay, çığaymu telim boldı ilde ya bay | Ey Öğdülmiş, söyle, gün ve aylar nasıl geçiyor; memlekette yoksul mu çoğaldı, yoksa zenginmi. |
3099 | El içre negü bar yarağsız yavuz, bodun hâli açğıl maŋa örtme söz | Memleket içinde kötü, uygunsuz neler var; bana halkın vaziyetini anlat, benden bir şey gizleme. |
3100 | Bodun tillerinde negü söz yorır, söküşmü telimrek ya ögdi kelir | Halk arasında ne gibi sözler dolaşıyor, öğenleri mi daha çok, yoksa, zammedenleri mi. |
3101 | Münümmü üküşrek azu erdemim, ayu ber maŋa sen kılayın emim | Kusurummu daha çok, yoksa fazîletimmi; bana söyle, ben de ona göre tedbirler alayım. |
Öğdülmiş cevabı İligke | ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI | |
3102 | Yanut berdi ögdülmiş aydı ilig, tilek keldi tuttı tegürdi elig | Öğdülmiş cevap verdi ve: — Ey hükümdar, memlekette herkes arzu ettiği şeyleri bulmaktadır — dedi — |
3103 | İlig devletinde itildi ajun, sakınç kısğa boldı sevinçler uzun | Hükümdarın devleti sayesinde dünya düzeldi; keder kısa ve sevinçler uzun oldu. |
3104 | Bayudı bodun inçke tegdi yatur, uluş kend bezendi köŋül yilgütür | Halk zenginleşti ve huzura kavuştu; memleket ve şehirler süslendi, gönüller ferahladı. |
3105 | Erej birle erter bodun künleri, sevinçin keçer kör bütün tünleri | Halk günlerini huzur içinde, gecelerini de hep sevinç içinde geçiriyor. |
3106 | Tilin sözledi barça edgü senâ, duâ birle tınmaz tınığlı tına | Her kesin dilinde medih ve senan dolaşıyor, nefes alan her canlı durmadan sana duâ ediyor. |
3107 | Törü suv teg ol küç kör ot teg yoduğ, süzük suv akıttıŋ udıttı otuğ | Kanun su gibidir; zulüm ise, ateş gibi her şeyi mahveder; sen berrak su akıttın ve ateş söndü. |
3108 | Törü tüz yorıttıŋ itildi ajun, kim erse küçek ilde körmez közün | Kanunu doğru tatbik ettin, dünya düzene girdi; hiç kimse memlekette artık bir zorbaya rastlamıyor. |
3109 | Ay ilig üç iştin tegir küç basınç, biri beg osal bolsa tegse irinç | Ey hükümdar, şu üç şey zulüm ve tazyıka sebep olur; biri— beyin ihmalkârlığı ki, bundan musibet gelir. |
3110 | İkinçi basınçak bodun başlar er, üçünçi suk erse bodun bağrı yer | ikincisi — halkın başında bulunan insanın zayıf olması; üçüncüsü de — halkın bağrını yiyen tamahkârlıktır. |
3111 | Seniŋde yok emdi bu üçte biri, kayudın tegir ilke küçkey eri | Şimdi bu üçünden hiç biri sende bulunmadığından, memleketin neresinde bir zorba zuhur edebilir. |
3112 | Ay edgü törülüg arığ beg silig, bayat berdi erdem saŋa ög bilig | Ey âdil, temiz ve halîm bey, Tanrı sana akıl, bilgi ve bir çok faziletler verdi. |
3113 | Özüŋ buldı tevfik kamuğ edgüke, bodun todtı bütti yegü kedgüke | Her türlü iyilik için Allah sana tevfik verdi; halkın karnı tok ve sırtı pek oldu. |
3114 | Şükür kıl bayatka tapuğ kıl sevin, erej kıl bir ança sen inçin avın | Tanrıya şükür et, ibâdet kıl ve sevin; müsterih ol, bir az huzur ve rahat içinde yaşa. |
3115 | Taşırtın negü tuşsa yaŋluk yazuk, munu men yügürdeçi kul-men anuk | Dışarıda yanlış veya yersiz ne olursa, işte senin hizmetine koşan kulun ben varım. |
3116 | Şükür kıldı artuk sevindi ilig, senâ kıldı rabka kötürdi elig | Hükümdar şükür etti ve çok sevindi; elini kaldırdı ve Tanrıya sena etti. |
3117 | Ayur ay bağırsak idim sen uluğ, ağır kıldıŋ ilde bu yunçığ kuluğ | Ey merhametli rabbim — dedi — sen büyüksün; bu zayıf kulunun memlekette itibârını yükselttin. |
3118 | Tegürdüŋ maŋa sen kamuğ edgülük, munıŋ şükri boynum öze boldı yük | Sen bana her türlü iyilikleri ihsan ettin; şükür etmek boynumun borcudur. |
3119 | Bu şükrüğ kaçan kılğa özüm yete, munıŋ şükri mendin saŋa sen öte | Ben sana bu şükrü ne zaman hakkı ile ödeyebilirim; benim şükür borcumu sana sen öde. |
İlig suali Öğdülmişke | HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ | |
3120 | Yana aydı ilig ay ögdülmişim, bayat fazlı erdi seni bulmışım | Hükümdar devam etti:— Ey Öğdülmişim, seni bulmam bana Tanrının bir lutfu idi. |
3121 | Sebeb sen sen emdi kamuğ edgüke, küçüg tıdğuka hem törü bergüke | Zulme mâni olmama, adaleti yerine getirmeme ve her türlü iyiliğe sebep şimdi sen oldun. |
3122 | Bayat berdi emdi kamuğ edgülük, seni berdi artuk adın on ülüg | Tanrı bana bugün bütün iyilikleri ihsan etti; bir de bunlardan on misli fazla değerde olan seni verdi. |
3123 | Neçe beg katığlansa yalŋuz özün, bolu bermese kul itümez uzun | Bey yalnız, tek başına ne kadar gayret ederse-etšin, kulun yardımı olmazsa, bunu uzun zaman devam ettiremez. |
3124 | Beg içtin bolur körgü taştın közi, bağırsak kulı ol közi hem sözi | Bey içeridedir, onun dışarıdaki gözü, sâdık kuludur; o beyin hem gözü, hem sözüdür. |
3125 | Közüm sen tilim sen elim sen maŋa, anın edgü boldı atım ay toŋa | Sen de benim gözüm, dilim ve elimsin; ey mert yiğit, ben bu sayede iyi nâm kazandım. |
3126 | Negü ter eşit emdi hakan tili, ajun başlamış bütrü basmış eli | Dünya hâkimi ve bütün memleketleri idaresi altına almış olan hakan ne der, dinle. |
3127 | Bağırsak kuluğ bulsa begler tilep, anı tutğu altun kümüşke kalap | Beyler arayıp, sâdık bir kul bulurlarsa, onu altın ve gümüş mahfaza içinde tutmalıdırlar. |
3128 | Köni çın kişi bulsa begler bütün, özi inçke tegdi tirildi kutun | Beyler doğru, dürüst ve itimat edilir bir insan bulurlarsa, kendileri huzura kavuşurlar ve hayatları saadet içinde geçer. |
3129 | Tapuğçı talusı bağırsak bolur, bağırsak tapuğçığ tilep kim bulur | Hizmetkârın seçkini içten bağlı olur; böyle bir hizmetkârı kim arayıp bulabilir. |
3130 | Bağırsak yok erse ajunda talu, kişilik kaçan turğay erdi tolu | Dünyada seçkin ve içten bağlı kimseler bulunmasa idi; insanlık nasıl kemâle erişirdi. |
3131 | Esirker-men emdi ay ögdülmiş e, bir ök sen ataŋdın maŋa kalmış a | Bana babandan yadigâr olarak yalnız senin kalmana çok teessüf ediyorum. |
3132 | Takı bir bar erse seni teg adın, uda bergey erdi kör öŋdün kedin | Senin gibi daha başka biri bulunmuş olsa idi, senden önce veya senden sonra aynı yolu takip etmiş olurdu. |
3133 | Bir ök sen maŋa kör ay kılkı köni, seni öz yetürse adın bir kanı | Ey dürüst tabiatlı, benim yanımda şimdiden teksin; seni kaybedersem, başka birini nerede bulurum. |
3134 | Bu yalŋuzlukuŋka özüm eymenür, takı bir iş erse saŋa ay unur | Ben senin böyle tek olmandan korkuyorum, ey kudretli insan; kâşki senin bir eşin daha bulunsa idi. |
3135 | Saŋa tegmegey erdi emgek üküş, maŋa ma duâ teggey erdi ülüş | Bütün bu zahmet senin üzerinde kalmazdı; ben de daha çok duâ kazanmış olurdum. |
3136 | Tile barmu körgil kadaşlar ara, saŋa udğu teg bir ayıtğıl köre | Ara, akrabaların arasında senin yolunu takıp edebilecek bir kimse var mı, soruştur. |
Öğdülmiş cevabı İligke | ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI | |
3137 | Yanut berdi ögdülmiş aydı ilig, esen bolsu işke yetilgey elig | Öğdülmiş cevap verdi ve : — Hükümdar sağ olsun, iş yapacak kimseler her vakit bulunur — dedi — |
3138 | Erejlensü ilig tuçı inçrünü, tilek ârzû kelsü özi tınçrunu | Hükümdar her vakit rahat ve huzur içinde bulunsun; sükûn içinde bütün dilek ve arzuları yerine gelsin. |
3139 | Meniŋ emgerimke ilig altunı, ağır kılmasu köŋli tutsu köni | Benim zahmetime karşılık hükümdarın altını var; hiç endişe etmesin ve gönülünü ferah tutsun. |
3140 | Maŋa tegse emgek erej me tegir, erej birle emgek yanaşu yorır | Ben zahmet çekiyorsam, rahat da ediyorum; huzur ile zahmet yan yana yürür. |
3141 | Kalı el işiŋe tusulğu kişi, tiler erse ilig bodun el başı | Eğer hükümdar memleket işinde faydalı ve halkın başında bulunacak bir insan istiyorsa, |
3142 | Negü ter eşitgil ay ilçi bügü, bügülep kılur ilçi künde ögü | Bak, hikmeti ile her gün yeni bir tedbir arayan hakîm devlet adamı ne der, dinle. |
3143 | Üküş bolsa ilke basutçı tile, el itlür bedük beg yatıp yer küle | Ne kadar çok olursa-olsun, memleket işine yardımcılar ara; memleket böyle tanzim edilir ve büyük bey huzur içinde bütün arzularına kavuşur. |
3144 | Telim bolsa ilde tusulur tetig, begig inçke tegrür kılur bu itig | Memlekette faydalı ve zeki insanlar ne kadar çok olursa, işleri bunlar görürler, bey de o kadar rahat eder. |
3145 | Yok ermez kadaşlar ara bar meniŋ, bu yaŋlığ kişi bilgi artuk anıŋ | Yok değil, benim akrabalarım arasında da çok geniş bilgili böyle bir insan vardır. |
3146 | Kamuğ erdemi bar sakınuk oduğ, kayu işke tegse bodur tü boduğ | Kendisi her türlü fazilet ve takva sahibi olup, uyanıktır ve elinden her türlü iş gelir. |
3147 | Kılınçı köni atı odğurmış ol, kamuğ edgülükke elig urmış ol | Hareketi doğru ve adı Odgurmış'tır; o her türlü iyiliğe el vurmuştur. |
3148 | Velikin evürdi bu dünyâda yüz, turup tağka kirdi köŋül kıldı tüz | Fakat o bu dünyadan yüzünü çevirdi; kalkıp dağa çıktı, dünya endişelerini gönlünden uzaklaştırdı. |
3149 | Bayat tapğı birle özin emgetür, tapuğ birle yazuk igin emletür | Tanrıya ibâdet ederek, kendisini zahmete veriyor ve ibâdetle günah hastalığını tedavi ediyor. |
3150 | Meniŋde yüz üsteŋ anıŋ erdemi, bodunda talusı kişi ködrümi | Onun fazileti benimkinden yüz misli fazladır; o halkın ileri geleni ve insanların seçkinidir. |
3151 | Meni birle bolsa meniŋ ol kadaş, kamuğ işke bolğay anıŋ bilgi baş | Benim bu akrabam burada yanımda bulunsa idi, o bize her işte bilgisi ile rehberlik ederdi. |
3152 | İlig altunı tınğa köŋli bütüp, sevinçin tirilgey ajunuğ tutup | Hükümdar, altınına lüzum kalmadan, ona gönülden inanarak, dünyayı idare eder ve sevinç içindeyaşardı. |
İlig suali Öğdülmişke | HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ | |
3153 | İlig aydı ârzûm tilekim bu ol, anı bulsa ötrü tayanğay köŋül | Hükümdar:—Arzum ve dileğim budur — dedi— onu bulursam, her işte ona emniyet edebilirim. |
3154 | Negü teg kılur sen bu işke itig, maŋa yakru ber sen anı ay tetig | Bu işin çâresi ne ise, bak; ey zeki, sen onu muhakkak benim yanıma getir. |
3155 | Negü teg okılım anı ay berü, kimi ıdsa bolğay okıtçı naru | Onu buraya nasıl davet edelim, onu çağırmak üzere kimi gönderelim. |
3156 | Bitigmü kerek ya söz ıdsa tilin, yarağı negü teg sen andağ kılın | Mektûpmu lâzım yahut ağızdan sözmü ulaştırmak; sen nasıl münâsip görürsen, öyle yap. |
Öğdülmiş cevabı İligke | ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI | |
3157 | Yanut berdi ögdülmiş aydı bu söz, ayıtmış ka ilig cevâb kıldı öz | Öğdülmiş cevap verdi: —Hükümdarın suâline cevabım şudur — dedi — |
3158 | Kadaşım barını ötündi özüm, kelirmü ya kelmez açılmaz sözüm | Böyle bir akrabamın bulunduğunu arzettim, fakat gelip-gelmeyeceği hakkında bir şey söyleyemem. |
3159 | Kalı kelse edgü ağırladı söz, apaŋ kelmese bolğa yarlığ uçuz | Eğer gelirse, çok iyi, emrinize hürmet gösterdi demektir; eğer gelmezse, fermanınıza ehemmiyet vermemiş olur. |
3160 | Sarılğaymu erki ilig altunı, ileŋeymü erki maŋa ol köni | Hükümdarın altını acaba ona tesir ederrñi; o doğru insan acaba beni tekdir mi eder. |
İlig cevabı Öğdülmişke | HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI | |
3161 | İlig aydı men söz ayıttım saŋa, sen öz bilmişiŋ sözni aydıŋ maŋa | Hükümdar : — Ben sana bir şey sordum, sen de kendi bildiğini bana söyledin — dedi— |
3162 | Okı kelse kelgey kalı kelmese, negüke ileŋü sözüm tutmasa | Çağır gelirse-gelir; eğer gelmezse ve benim sözümü dinlemezse, senin ne kabahatin var. |
3163 | Sen ögdüŋ anıŋ törlüg erdemlerin, ol erdem üçün men tiler-men erin | Sen onun her türlü faziletlerini öğdün, bu faziletlerinden dolayı ben onu istiyorum. |
3164 | Biliglig ukuşluğ tidüküŋ üçün, anı ârzûladım havâka öçün | Hava ve hevese düşman olduğundan, sen de bilgili ve akıllı dediğin için, onu arzuladım. |
3165 | Biliglig ukuşluğ kişi ol kişi, anıŋda naru barça yılkı tuşı | insan dediğin bilgili ve akıllı insandır; onun dışındakilerin hepsi de hayvan gibidir. |
3166 | Biliglig ukuşluğ bilir bilse iş, biliglig ukuşluğ kılur kılsa iş | iş bilirse, bilgili ve akıllı insan bilir; iş yaparsa, bilgili ve akıllı insan yapar. |
3167 | Muŋar meŋzer emdi bu söz belgülüg, eşitgil munı sen ay ersig külüg | Bu gerçekten şuna benzer; ey merd kahraman bunu dinle. |
3168 | Bilig birle yazlur kamuğ ters tügün, bilig bil ukuş uk tirilgil ögün | Bütün kör düğümler bilgi ile çözülür; bilgi bil, anlayışlı ol, akıl ile yaşa. |
3169 | Bilig işke tutğıl takı til köni, takı ögrenü tur usanma bu kün | Bilgi ile iş gör, sözün doğru olsun; öğrenmekte devam et, bu günü boş geçirme. |
3170 | Maŋa yalŋuz ermez anıŋdın asığ, saŋa ma kadaştın asığ hem tatığ | Bu akrabandan yalnız ben değil, sen de istifâde edeceksin ve hoşnut olacaksın. |
3171 | Kadaşlığ bolur sen kerek bu kadaş, kadaş bolmasa tutğu erke adaş | insanın akrabası varsa, yanında bulunmalı; akrabası yoksa, insan ahbap edinmelidir. |
3172 | İdi yakşı aymış kör ilçi başı, kamuğda küçi bek kadaşlığ kişi | Dinle, memleket hâkimi çok yerinde söylemiş; akrabaları olan kimse her keşten daha kuvvetlidir. |
3173 | Kadaşlığ kişi küsi çavı bedük, adaşlığ kişi atı savı bedük | Akrabaları olan kimsenin nâm ve şöhreti büyüktür; arkadaşları olan insanın adı ve sözü muteberdir. |
3174 | Kadaşıŋ yok erse yorı tut adaş, adaş edgü bolsa bu boldı kadaş | Akraban yoksa, arkadaş ve ahbap edin, iyi arkadaş akraba gibi olur. |
Öğdülmiş cevabı İligke | ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI | |
3175 | Yanut berdi ögdülmiş ilig kutı, anı çın tilese iteyin otı | Öğdülmiş cevap verdi:— Ey devletli hükümdar, onu sen gerçekten arzu ediyorsan, çâresine bakayım —dedi— |
3176 | İlig yarlıkasa barayın özüm, okıyın anı men açayın sözüm | Hükümdar emir buyurursa, kendim gideyim; meseleyi açarak, onu buraya davet edeyim. |
3177 | Tilin sözleyin men tükel törlügün, biligdin ukuştın söz üdrüp ögün | Bilgi, akıl ve zekâmı kullanarak, türlü dil döküp, onu iknaya çalışayım. |
3178 | İlig me bitisü öz elgin bitig, okısu ılığ yarlığın ol tetig | Hükümdar da kendi eli ile mektup yazsın ve o zeki insan da hükümdarın fermanını bizzat okusun. |
3179 | Maŋa bütsü mendin teyü bilmesü, yeme yarlığ eştip kite turmasu | Bana itimat etsin ve bunun yalnız benim arzum olduğunu sanmasın; fermanı da duysun ve arzuya muhalefet etmesin. |
3180 | Neçe me özüm sözlese söz tilin, üilig yarlığı bu bitig söz adın | Ben ağızdan ne kadar söz söylesem dahi, hükümdarın fermanı, yazılı sözü başkadır. |
3181 | Negü ter eşitgil ay aslı ağı, kara köŋlin avlar begi yarlığı | Dinle, aslı sırmalı ipek gibi temiz ve kıymetli olan ne der : —Beyin fermanı halkın gönlünü avlar. |
3182 | Takı yakşı aymış biliglig özi, tügülmiş köŋülni yazar beg sözi | Bilgili ne kadar güzel söylemiş : — Beyin sözü kapalı gönülleri açar. |
3183 | İsig sözlese kulka begler tilin, unıtmaz anı kul tirilse yılın | Beyler kula iltifat ederlerse, kul bunu hayatı boyunca unutmaz. |
3184 | Kalı beg tili yumşak erse süçig, anı sevdi bodnı uluğ tut kiçig | Eğer beyin dili yumuşak ve tatlı ise, onu, büyük-küçük, bütün halk sever. |
İlig cevabı Öğdülmişke | HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E GEVABI | |
3185 | İlig aydı emdi bu erse yarağ, bitiyin bitigim aŋar bolsu ağ | Hükümdar:— Münâsip görüyorsan, şimdi mektubu yazayım, bu onu avlayacak bir ağ olsun — dedi — |
3186 | Saŋa barğu erse itiŋil itig, munu men özümdin bitiyin bitig | Senin gitmen lâzım ise, hazırlan; ben de bir mektup yazıp, sana vereyim. |