Odgurmış'ın Hükümdara Öğüt Verdiğini Söyler
Eski Türkçe aslı | Günümüze aktarımı | |
---|---|---|
LXXI | Odgurmış İligke Pend Bermişin Ayur | Odgurmış'ın Hükümdara Öğüt Verdiğini Söyler |
5132 | Yanut berdi odğurmış aydı ilig, bayat bersü barça tilekke elig | Odgurmış cevap verdi ve: — Ey hükümdar, Tanrı her işte sana tevfikini refik etsin — dedi — |
5133 | Bu kıvçak kovı dünyâ kiçki ajun, neçe beg karıttı kanmaz özün | Bu kof ve boş dünya çok eski bir âlemdir; o nice beyleri ihtiyarlattı, kendisi ihtiyarlamaz. |
5134 | Seni teg telim beg keçürdi sevip, saŋa ma anundı keçürgey evip | Senin gibi bir çok beyleri sevdi ve nihayet onlardan yüz çevirdi; şimdi senin için hazırlandı, fakat seni de çabuk bırakacaktır. |
5135 | Bamağıl muŋar sen hakikat köŋül, vefâ kılğu ermez hakikat tüŋül | Sen ona inanıp, gönül bağlama; o sana hakikî bir vefa gösterecek değildir, ondan vaz geç. |
5136 | Meniŋdin nerek emdi öt sav erig, bu üdlek öti tap saŋa ay tirig | imdi benim öğüt ve nasihatime ne lüzum var, ey diri; sana feleğin verdiği ibret yeter. |
5137 | Seniŋde ozakı ajun tutğuçı, kanı kança bardı kanı ol küçi | Senden önce dünyaya hâkim olanlar hani, nereye gittiler; o kudret ve ihtişamları nerede. |
5138 | Olar kança bardı körü bar sakın, saŋa ma naru barğu üd kün yakın | Onlar nereye gittiler, ibretle bak, düşün; senin için de oraya gidilecek gün yakındır. |
5139 | Saŋa tegdi emdi bu beglik kurı, uzun kalğu ermez iş itnıp yorı | Bu beylik sırası şimdi sendedir, fakat uzun kalacak değildir; işini ona göre tut. |
5140 | Olarka negü kıldı erse asığ, bu kün sen anı kıl yarın bul tatığ | Onlar için ne faydalı oldu ise, bugün sen de onu yap; yarın bunun zevkini tadarsın. |
5141 | Negüke ökündi ölürde olar, sen andın yırak tur tile edgüler | Ölürken, onlar neye peşiman oldular ise, sen ondan uzak dur ve ancak iyilik düşün. |
5142 | İdi yakşı aymış biliglig bügü, biliglig sözi yinçü yâkût tegü | Bilgili hakîm çok iyi söylemiş; bilgilinin sözü inci ve yakut gibidir. |
5143 | Ölügni körügli me kalmaz tirig, ölümke anun tutma kılkıŋ irig | Ölüyü gören hiç kimse diri kalmaz; ölüme hazırlan, haşîn olma. |
5144 | Ölümüg biligli ay kılkı osal, keçer bu tiriglik özüŋ ülgi al | Ey ölümü bilip de gafil davranan, hayat geçer, ondan nasibini al. |
5145 | Usanıp yorığlı ay ârzû kulı, ölümke basıkma kelir alğalı | Gafletle yürüyen ey arzuların esiri, ölüm sana baskın yapmasın; o muhakkak bir gün seni almağa gelecektir. |
5146 | Baka kör keçürmiş küniŋni bu kün, tükel boldı tüş teg sakınğıl ögün | Geçmiş günlerine bugün dikkatle bak, hepsi bir rüya oldu; aklını kullan ve iyi düşün. |
5147 | Kalı kıldı erse özüŋ edgülük, asığ kıldıŋ özke eçü meŋülük | Eğer sen kentlin iyilik yaptın ise, bundan sen kendine ebedî bir ecir kazandın. |
5148 | Yava kıldıŋ erse tiriglik kalı, ökünç birle tün kün udıma ulı | Eğer ömrünü boşuna geçirdin ise, gece-gündüz durup-dinlenmeden, peşimanlıkla inle. |
5149 | Tilep bulğu ermez tiriglik tuçı, yana yaŋu ermez yegitlik küçi | Arzu etmekle devamlı bir hayat temin edilemez; gençlik kuvveti de bir daha geri dönecek değildir. |
5150 | Bu bulmış üdüg barı kılma yava, ölümke anunğıl tapuğka eve | Bari bu bulduğun zamanı boşuna geçirme; ölüme hazırlan, ibâdete istical et. |
5151 | Ay ilig baka kör seniŋde oza, beg erdi ataŋ ilde erk türk tüze | Ey hükümdar, bak, memlekette senden önce idareyi elinde tutan bey senin baban idi. |
5152 | Hazine haşem sü idisi bolup, tirildi bir ança tilekin bulup | Hazinesi, maiyeti ve askeri vardı; bunlara dayanarak, her isteğini buldu ve böylece bir müddet yaşadı. |
5153 | Ölüm tuttı âhır iletti anı, asığ kılmadı ol bedümiş üni | Sonunda ölüm onu yakaladı ve götürdü; onun büyük şöhreti bir fayda etmedi. |
5154 | Ataŋ öldi bardı saŋa berdi pend, ata pendi tutsa şeker bolğa kand | Baban öldü, gitti ve bu ölümü ile sana öğüt verdi; baba nasihatini tutarsan, o sana bal-şeker olur. |
5155 | Muŋar meŋzer emdi eşit uş bu söz, asığ kılğa tutsa ayâ özke köz | îmdi buna benzeyen şu sözü dinle; tutarsan, faydalı olur ve senin görür gözün olur. |
5156 | Ataŋ öldi erse kalı ne üdün, saŋa aydukı ol oğul kör odun | Baban öldüğü zaman sana şöyle söylemiş olur:— Ey oğul, bak ve uyan. |
5157 | Ölüm tuttı bardım kelir uş saŋa, katığlan kedin edgü atıŋ kodun | Ölüm beni yakaladı, gidiyorum; şimdi sıra senindir; gayret et, kendinden sonra iyi ad bırak. |
5158 | Atanıŋ ananıŋ ölümi tükel, oğul kızka pend ol ukup özke al | Ana-babanın ölümü çocuklar için tam bir nasihattir; bunu anlayıp, benimse. |
5159 | Ataŋnı anaŋnı ölüm kodmadı, senimü kodur kör yetilse üdi | Ananı, babanı ölüm bırakmadı; vakti gelince, senimi bırakır. |
5160 | Olarka cefâ kıldı dünyâ titip, saŋamu vefâ kılğa kılkın itip | Onlara acımayan ve cefa eden bu dünya, tabiatini değiştirip, sanamı vefa gösterecek. |
5161 | Küsüş tut tiriglik kerek işke ıd, üle neŋ kişike muyan özke tıd | Hayatı aziz bil ve ancak lüzumlu işlerde kullan; insanlara ihsanlarda bulun ve kendine sevap kazan. |
5162 | Keçer kün içinde kerekiŋ alın, keçürgey seni üd itigiŋ kılın | Geçici günler içinden ancak lüzumlu olan şeyleri .al; zaman seni de geçirecektir, buna göre hazırlığını yap. |
5163 | Özüŋ yüdti munça bodun yükleri, oduğ tur osal bolma saknu yorı | Sen bu kadar halkın yükünü yüklenmiş bulunuyorsun; uyanık ol, gafil bulunma ve düşünerek hareket et. |
5164 | Kalın aç böriler yığıldı saŋa, koyuğ ked küdezgil ay ilçi toŋa | Bir sürü aç kurt senin etrafına toplanmıştır; ey kahraman hükümdar, koyunları iyi muhafaza et. |
5165 | İliŋde biregü keçe kalsa aç, anı sendin aytur bayat közni aç | Memlekette bir kimse bir gece aç kalırsa, onu Tanrı sana soracaktır; gözünü aç. |
5166 | Yula teg küyer sen bu kün ay ilig, yarukluk adınka-turur ay silig | Ey hükümdar, bugün sen bir meş'ale gibi yanıyorsun, fakat bunun ışığı başkaları içindir; ey temiz kalpli insan. |
5167 | Tiriglik uçuksa yetilse yaşıŋ, negüke tusulğay saŋa bu kişig | Yaşın ileriler ve hayat da sonuna yaklaşırsa, bu adamların sana ne gibi faydaları dokunabilir. |
5168 | Özuŋ otka atma kişiler üçün, özüŋni küyürme körürde küçün | İnsanlar için kendini ateşe atma, göz göre-göre zorla kendini yakma. |
5169 | Uluğluk bedüklük bu beglik kamuğ, kalır bu ölüm kelse açsa kapuğ | Ölüm gelip, kapıyı çalarsa, ululuk, büyüklük ve bütün bu beyliğin hepsi burada kalır. |
5170 | Köni bol könilik öze kıl törü, uzun turğa beglik adakın örü | Doğru ol ve doğruluk üzere hüküm et; beylik ancak böylelikle uzun müddet payidar olabilir. |
5171 | Ne edgü bilig berdi bilgi uluğ, bu söz işke tutnup yorı bu yoluğ | Büyük bilgin ne iyi bilgi vermiş, bu söze göre hareket et ve bu yoldan yürü. |
5172 | Bekütmek tilese bu beglik ulı, törü bergü tutğu könilik yolı | Bu beyliğin temelini sağlamlaştırmak istersen, hüküm ederken, dâimi doğruluk yolunu tutmalısın. |
5173 | Takı bir ajunuğ tutayın tese, könilikni tutğu söz aydım kese | Öteki dünyayı elde etmek istersen, yine bu doğruluk yolunda devam etmelisin; bunda şüphe yoktur. |
5174 | Ay beg-men tegüçi bedütme köŋül, vefâsız-turur dünyâ devlet tüŋül | Ey "ben beyim!" diyen, gurur getirme; dünya ve saadet vefasızdır, ondan vaz geç. |
5175 | Bu dünyâ kutıŋa ınanma ayığ, ınançsız-turur kör kılınçı yayığ | Bu dünya saadetine pek güvenme; onun tabiati dönektir, ona inanılmaz. |
5176 | Ay ilig bu karşı bu ordu orun, saŋa tegmişi ber tüşün ol körün | Ey hükümdar, bu köşk, bu saray, bu taht senin için, dikkat et, ancak bar durak yeridir. |
5177 | Seniŋde ozakı tüşüp keçtiler, yerikmedi tüşte udu köçtiler | Senden evvelkiler oraya uğrayıp, geçtiler; menzilde yerleşmediler ve öncekileri takip ederek, göçtüler. |
5178 | Saŋa tegdi emdi bu ordu orun, köçüŋni özüŋde oza ıd burun | Bu saray ve taht şimdi sana ulaştı; göçünü kendinden önce gönder. |
5179 | Bu kün munda etme bu karşı sarây, sini kodmağay bu keçer yıl kün ay | Bugün bu saray ve köşkü burada yapma; bu geçen yıl, ay ve gün seni beraber sürükleyecektir. |
5180 | Özüŋ yatğu ornı gûr ol belgülüg, anı itgü edgü bile ay külüg | Senin yatacağın yer, şüphesiz, mezardır; onu iyilikler ile süsle, ey nâmdar. |
5181 | Meniŋ tep bilir sen bu karşığ bu kün, hakikat baka körse ermez ögün | Bugün bu sarayı "benim" diye bilirsin; iyice düşünürsen, gerçekte o böyle değildir. |
5182 | Negü ter eşitgil bu karşı saŋa, baka körse çın ok ayur ay toŋa | Dinle, bu saray sana ne der; dikkat edersen, çok doğru söyler, ey kahraman. |
5183 | Munı sen ayur sen meniŋ tep meniŋ, negüke ayur sen negü teg seniŋ | Bunu sen "benimdir, benim!" diye söylersin; niçin böyle dersin, bu nasıl senin olur. |
5184 | Seniŋde basakı saŋa çık teyür, anundı küder uş meniŋ ter meniŋ | Senden sonrakiler sana "çık!" der; onlar da oraya girmeğe hazırlanıp, "benimdir, benim!" diye beklerler. |
5185 | Tünek ol bu dünyâ ay dünyâ begi, tünek içre bolmaz sakınçta öŋi | Ey dünya beyi, bu dünya bir zindandır; zindan içinde endişeden başka bir şey bulunmaz. |
5186 | Tünekte sen artuk tileme sevinç, sevinç aslı uçmak-turur hem avınç | Zindanda sen fazla sevinç bekleme; sevinme ve avunma yeri ancak cennettir. |
5187 | Bu erter erejig erej tutmağıl, ya keçgü sevinçig sevinç temegil | Geçici rahatı huzur olarak kabul etme, geçecek sevince de sevinç deme. |
5188 | Ne yaŋlığ bu devlet turumaz kaçar, terilmiş neŋiŋni tükel ol saçar | Saadet böyledir, duramaz, kaçar; topladığın malları o hep saçar. |
5189 | Anı kıl tutaşı tirilgü orun, bu ajun neŋin kod aŋar yüz urun | Ancak orasını ebedî hayat yeri telâkki et; bu dünya malını bırak, yüzünü oraya doğru çevir. |
5190 | Erej kut tilek ârzû meŋü tile, bu meŋü erej kolsa emgek bile | Bu huzur, arzu ve dilekleri bırak, ebediyeti ara; ebedî huzuru isteyen bunun zahmetine katlanmalıdır. |
5191 | Bayat fazlıŋa bir baka kör sakın, neçe edgülük kıldı yetrü bakın | Düşün, Tanrı fazlı ile sana ne kadar iyilik etmiştir, buna dikkat et. |
5192 | Kalın halk öze kıldı elgiŋ uzun, tilek ârzû berdi yorık til sözün | Kalabalık halk üzerine seni hâkim kıldı; dilek ve arzularını verdi ve fermanlarını yürüttü. |
5193 | Seni teg et özlüg bayat kulların, saŋa kıldı muŋluğ körür sen barın | Senin gibi olan Tanrı kullarını sana muhtaç etti; işte bunların hepsini görüyorsun. |
5194 | Munıŋ şükri kılğu bu kün ay ilig, bayat hâlkıŋa bolğıl edgü silig | Ey hükümdar, bugün buna şükür etmeli; Tanrının yarattıklarına karşı iyi ol ve temiz kalple muamele et. |
5195 | Könilik üçün teŋri tikti seni, köni bol könilik öze tur kanı | Tanrı seni doğruluk için bu mevkie getirdi; haydi doğru ol ve doğruluk ile yaşa. |
5196 | Ukuş birle işle kamuğ işlerig, havâka basıkma köŋül tut tirig | Her işi akıl ile işle, nefsin esiri olma, gönlünü diri tut. |
5197 | Bağırsak bulun barça bodnuŋ öze, törü kıl uluğka kiçigke tüze | Bütün halka karşı merhametli ol; büyüğe-küçüğe doğruluk ile hüküm et. |
5198 | Bodun kılkı teŋsiz bolup artasa, körü ıdma itgil kısa tut basa | Halkın tavır ve hareketi değişir ve bozulursa, onu dâima göz önünde bulundurup, fesada sapmalarına meydan verme. |
5199 | Negü ter eşitgil ay bilgi teŋiz, bilig birle işlep kızartğıl meŋiz | Ey hükümdar, dinle, bilgisi deryalar gibi engin olan insan ne der; bilgi ile hareket et, yüzün güler. |
5200 | Bu kün edgü bolsun tese sen kamuğ, özüŋ edgü bolğıl ay ilde uluğ | Bugün her kesin iyi olmasını istersen, kendin iyi ol, ey memleketin büyüğü. |
5201 | Kamuğ bulğanuknı süzeyin tese, özüŋ süzgü bodnuŋ süzülgey basa | Bütün bulanıklıkları durultmak istersen, kendi ruhunu tasfiye et; halk, ister-istemez, durulur. |
5202 | Bu begler baş ol kança barsa başı, udula barır barça udmış kişi | Bu beyler baştır; baş nereye giderse, onu takip eden bütün insanlar da ona uyarlar. |
5203 | Bodun artasa anı begler tüzer, kalı artasa beg anı kim süzer | Halk bozulursa, onu beyler düzene koyar; eğer beyler bozulursa, onları kim düzeltir. |
5204 | Sen öz kılkıŋ itgil kılınıŋ könit, bodun kılkı itlür sen özni avıt | Sen kendi hareketini doğrult, tavrını düzelt; halkın hareketi kendiliğinden düzene girer. |
5205 | Yarağlığnı itmek tilese özüŋ, yarağsızka yakma kesildi sözüg | Sen kendine yakışır şeyler yapmak istersen, yakışmayan şeylere yaklaşma; işte bu kadar. |
5206 | Otunka katılma fesâddın yıra, bu iki kılıktın bolur er kara | Küstahlara uyma, fesattan uzak kal; bu iki işi insanı karaya bulaştırır. |
5207 | Yarağsız yavuz neŋ özüŋ kolmasa, yarağsıznı kılma söz aydım kese | Kat'î olarak söylüyorum ki, uygunsuz ve kötü şeylerle karşılaşmak istemiyorsan, yakışık almayan şeyleri yapma. |
5208 | Erejke avınma sen içme süçig, teŋiz ol bu iki aŋar yok keçig | Rahata dalıp oyalanma, içki içme; bu ikisi öyle bir denizdir ki insana geçit vermez. |
5209 | Kılıkıŋ köni tut kılınçıŋ silig, ukuş bolsu yolıŋ keŋeşçiŋ bilig | Tavrın doğru ve hareketin temiz olsun; yoldaşın akıl ve müşavirin bilgi olsun. |
5210 | Köŋül til köni tut kör erdem uluğ, özüŋni unıtma yaŋılma yoluğ | Gönül ve dili doğru, fazileti ise, yüksek tut; gaflete dalma ve yolunu şaşırma. |
5211 | Kötürme köŋül sen küvezlenmegil, er at sü telim tep kögüz kermegil | Alçak gönüllü ol, gururlanma; "hizmetkârlarım ve askerim çok!" diye kibirlenme. |
5212 | Neçe kür kögüzlüg küvenür erig, ölüm yerke kömdi eşüdi yerig | Nice cesur, mağrur ve kibirli insanları ölüm yere gömdü ve üzerlerini toprak ile örttü. |
5213 | Yeme yakşı aymış biliglig bedük, biliglig sözi tutsa tuşlar ked ök | Bilgili büyük insan da iyi söylemiş; bilgili sözünü tutan her yerde iyilikle karşılaşır. |
5214 | Hazinem üküş tep küvenme neŋin, haşem sü telim tep kötürme egin | Hazinem çok! diye, bu mala güvenme; ,.hizmetkârım ve askerim çok!" diye gururlanma. |
5215 | Küçiŋe küvenip kögüz kergüçi, yorıtumadı bir çıbunka alın | Kuvvetine güvenerek, kibirlenen kimse bir sineğe bile çâre bulamadı. |
5216 | Buşı bolma işte sen övke yığın, kalı kelse övkeŋ özüŋ kıl ağın | Bir işle meşgul olurken, hiddetlenme, öfkene mâni ol; eğer gazaba gelirsen, dilsiz imiş gibi hareket et. |
5217 | Eve işleme iş meger din işi, ivek işte asğın bulumaz kişi | Din işinden başka işlerde acele etme; insan acele işin faydasını görmez. |
5218 | Açığ bergü erse ivit terk tegür, kının berge ursa amulluk üdür | ihsanda bulunurken, acele et ve çabuk ver; cezalandırmak ve dayak atmak hususunda teenni ile hareket et. |
5219 | İvek kurğu bolma kılınçın sözün, seriŋil seriŋen atanur tüzün | Harekette aceleci ve sözde zevzek olma, sabırlı ol; sabırlı insana halîm derler. |
5220 | Akı bol bodunka üle neŋ yetür, saran bolsa begler atın artatur | Cömert ol, halka mal dağıt ve yedir; beyler hasis olursa, adları kötüye çıkar. |
5221 | İrig sözlemegü özüŋ tutğu berk, irig sözke tumlır kişi köŋli terk | Beyler haşîn söz söylememeli ve kendilerine hâkim olmalıdır; haşîn söz insanların gönlünü çabuk soğutur. |
5222 | Süçig sözle barça kiçike tilin, açuk tut yüzüŋni yaruk tut alın | Her kese tatlı söz söyle, yüzünü açık ve alnını parlak tut. |
5223 | Bodunda talu sen talu tut kılık, köŋül til köni tut köni tut yorığ | Sen halkın seçkinisin, hareketin de seçkin olsun; düşüncen ve sözün de dürüst ve doğru olsun. |
5224 | Kara edgü bolsa anıŋ edgüsi, öziŋe bolur ay bodun belgüsi | Ey halkın göz diktiği insan, avam halk iyi olursa, onun iyiliği ancak kendisinedir. |
5225 | Kalı edgü tutsa bu begler kılınç, kamuğ edgü ilke bolur miŋ sevinç | Eğer bu beyler iyi hareket ederlerse, bütün memleket bin türlü sevinç ile dolar. |
5226 | Apaŋ bolsa begler kılınçı isiz, isizler küçeyür buzar edgü iz | Beyler kötü hareket ederlerse, kötüler kuvvetlenir iyi an'aneleri bozarlar. |
5227 | İsiz bolma atıŋ isiz kılmağıl, isizlerni kısğıl bolu bermegil | Kötü olma ve adını kötüye çıkarma; kötüleri zapt ve rapt altında bulundur, onlara müsamaha göstesme. |
5228 | İsizlik ağu ol yeme bu ağu, ağu yegli bolmaz tiriglik yegü | Kötülük zehirdir, o zehri yeme; zehir yiyenin hayatı mahvolur. |
5229 | Ukuşluğ kim erse anı tut yakın, biliglig sözin tut küdezgil hakın | Akıllı kimseleri kendine yakın tut; bilgilinin sözüne göre hareket et ve onun hakkını gözet. |
5230 | Bütün çın köni edgü atlığ kişig, özüŋke yakın tut aŋar ber işig | Bütün dürüst, doğru ve iyilikle şöhret kazanmış kimseleri kendine yakın tut ve işi onlara ver. |
5231 | Bu alçı ajun kılkı irsel yayığ, osal bolma saklan yolı ked tayığ | Bu aldatıcı dünyanın hareketi vefasız ve dönektir; gafil olma; dikkat et, yolu çok kaygandır. |
5232 | Bezenip kör itnıp köŋülüg alır, köŋül berdiŋ erse yüz evrer barır | O bezenip süslenerek, gönülü alır; gönül verince de senden yüz çevirir, gider. |
5233 | Ölümüg unıtma sakınç kısğa tut, ölümke basıkma ayâ ilçi kut | Ölümü unutma, uzun emeller besleme, ölümün baskınına uğrama, ey devletli hükümdar. |
5234 | Udıma bu ğaflet bile ay ilig, esürme bu beglik bile ay silig | Ey hükümdar, bu gaflet uykusuna dalma; ey temiz kalpli insan, bu beylik seni sarhoş etmesin. |
5235 | Bu künki erejke avınma sakın, yarınkı erejig tile ked bakın | Bugünkü huzura aldanma, dikkatli ol ve iyice düşün, yarınki huzuru ara. |
5236 | Sevinçi uzun ol erej üküş, erej bolsa mundağ kerek bolsa tuş | Onun sevinci çok ve huzuru uzun sürer; hüzûr olunca, böyle olmalıdır. |
5237 | Erej edgü kolsa yorı edgü bol, üküş nimet içre yorı meŋü bol | Huzur ve iyilik istersen, yürü, iyi ol; bol nîmet içinde ebedî hayat sür. |
5238 | Negü ter eşitgil bilig bulmış er, bilig birle ilde ağır bolmış er | Bilgi elde eden ve bilgi ile memlekette hürmet kazanmış olan insan ne der, dinle. |
5239 | Bayat berse izzin yok ol ğâyeti, üküş rahmet içre özüŋ râhati | Tanrı izzet verirse, bunun sonu yoktur; bol rahmet içinde rahat yaşarsın. |
5240 | Kalı öz kürese uçuzluk anuk, uçuzluk kıyınka kimiŋ tâkati | Eğer ondan kaçarsan, zillet hazırdır; zilletin azabına kim tahammül edebilir. |
5241 | Ay ilig otaçı sanı sen bu kün, bodun barça iglig saŋa muŋluğun | Ey hükümdar, sen bugün bir hekimsin; halkın ise, sana muhtaç olmanın hastasıdır. |
5242 | Kayusı kötürmiş bolur küç irinç, kayusı çığaylık bile yer sakınç | Bâzısı darlığa düşmüştür ve bedbahttır; bir kısmı da fakirlik iztırâbı içindedir. |
5243 | Kayu aç kayusı yalınmış bolur, kayu kadğu birle olınmış bolur | Bâzısı aç, bâzısı da çıplaktır; bâzısı ise, endişe içinde kıvranır. |
5244 | Seniŋde-turur kör bularnıŋ emi, otağıl dârû birle bolğıl kamı | Bütün bunların devası sendedir; sen onların hekimi ol, ilâç ver ve tedavi et. |
5245 | Kalı kılmasa sen emi ya otı, bodunka bolur sen tiriglik yutı | Eğer sen bunlara, ilâç vererek, tedavi etmezsen, halk için bir hayat felâketi olursun. |
5246 | Seniŋdin ayıtğay yarın bir bayat, cevâbın anutğıl özüŋke berât | Tanrı bunu yarın sana sorar; orada kendini kurtaracak cevabı hazırla. |
5247 | Tiriglik keçer terk bu beglik kalur, kereklig saŋa edgü atıŋ-turur | Hayat çabuk geçer, bu beylik kalır; sana lâzım olan iyi adındır. |
5248 | Tarılağ-turur bu ajun ay ilig, negü ekse anda alır bu elig | Ey hükümdar, bu dünya tarladır; bu el buraya ne ekerse, orada onu biçer. |
5249 | Yorı edgülük kıl ekin edgülük, saŋa edgü bolğay eçü meŋülük | Yürü, iyilik yap, iyilik ek; bundan sen ebedî iyilik bulursun. |
5250 | Negü ter eşitğıl bügü ilçi beg, bu beglik işini bilir yolçı beg | Memleket idare eden hakîm bey ve bu idare işinde yol gösteren bey ne der, dinle. |
5251 | Ayâ beg boluğlı bodunka uluğ, köŋül til kiçig tut özüŋke yuluğ | Ey halkın büyüğü olan hükümdar, kendine fidye olarak, tevazuu ve tatlı dili kullan. |
5252 | Ayâ baş boluğlı ay üsteŋ elig, kamuğ işke aşnu sen işlet bilig | Ey memleketin başı, ey iktidar sahibi, sen her işte önce bilgiyi tatbik et. |
5253 | Bilig birle işle kamuğ törlüg iş, biligdin kelir ol kamuğ körklüg iş | Her türlü işi bilgi ile işle; her güzel iş bilgi ile meydana gelir. |
5254 | Barığlı-turur bu ajun kalğusuz, özüŋ edgülük kıl yitip barğusuz | Bu âlem kalacak değil, nasıl olsa gidecektir; sen kaybolup gitmeyecek bir iyilik yap. |
5255 | Kalır dünyâ âhır toğuğlı ölür, isiz edgü erse kör atı kalur | Dünya kalır, doğan nihayet ölür; insandan kalan ancak iyi veya kötü addır. |
5256 | İsizke katılma küyürgey isiz, atıŋ edgü bolsa kalır edgü iz | Kötüye katılma, kötü seni yakar; adın iyi olursa, senden iyi iz kalır. |
5257 | Ay ilig katığlan oduğ tur oduğ, usayuk kişike tokınur yoduğ | Ey hükümdar gayret et, uyanık dur, uyanık; gafil olan kimseye başkalarının zararı dokunur. |
5258 | Bu beglik köki sak oduğluk-turur, takı bir ajun kolsa mundın bulur | Beyliğin kökü ihtiyatlı olmak ve uyanık durmaktır; bir dünya daha istersen, onu da bunlarla bulursun, |
5259 | Usanma usansa bu beglik barır, usayuk ikigün ajunda ulır | Gafil olma; gafil olursan, bu beylik gider; gafil insan her iki dünyada bedbaht olur. |
5260 | Hasım kılma özke yeme tökme kan, bu iki yazukka ulır çıksa cân | Kendine düşman edinme ve kan dökme; can çıkarken, bu iki günahtan dolayı inler. |
5261 | Harâmka katılma küdez öz katığ, harâm yegli ornı tamu ol batığ | Harama el uzatma, kendini iyice gözet; haram yiyenin yeri cehennemin dibidir. |
5262 | Bağırsak bulun barça yalŋuk öze, kişi yası kolma yorıma aza | Bütün insanlara karşı merhametli ol; başkalarının zararını isteme, yolunu şaşırma. |
5263 | Bor içme fesâdka katılma yıra, bu iki buzar karşı ordu tura | Şarâp içme, fesada katılma; onlardan uzaklaş; bu ikisi köşk, saray ve kaleleri yıkar. |
5264 | Ölümke tuğar bu tuğuğlı kişi, atın iz kodur bu ölügli kişi | Her doğan ölmek için doğar; ölen kimse adı ile bir iz bırakır. |
5265 | Tutamça tiriglik tüker alkınur, isiz edgü erse kör atı kalur | Bu bir tutam hayat tükenir, sona erer; insanın, ister iyi, ister kötü olsun, ancak adı kalır. |
5266 | Avınç birle ögrir bu dünyâ seni, usanma udıtmasu ğaflet küni | Bu dünya seni avutarak oyalar; gafil olma, gaflet seni uyutmasın. |
5267 | Bu ğaflet-turur kör udıtur kişig, udığlı kişi kodtı yumğı işig | İnsanı uyutan bu gaflettir; uyuyan insan işini-gücünü Wakir. |
5268 | Bu ğaflet yok erse kişike kamuğ, firişte bolup kılğay erdi tapuğ | însan bu gaflete hiç düşmese idi, o melek olur ve yalnız ibâdet ederdi. |
5269 | İdi yakşı aymış biliglig sözi, uka barğıl emdi ay köŋli yazı | Bilgili insan bu sözü çok iyi söylemiş; ey gönülü açık, şimdi bunu anlamağa çalış. |
5270 | Kamuğ ğaflet ol bu sevinçin sarab, bu ğaflet bile öz yokadur aceb | Sevinç ile neş'e hep gaflet eseridir; bu gaflet ile insan kendisini öyle mahveder ki. |
5271 | Usanma udıtmasu ğaflet usı, bu ğaflet usındın küdezgü ya rab | Gafil olma, gaflet uykusu seni uyutmasın; ey rabbim, beni bu gaflet uykusundan koru. |
5272 | İliŋde yiti tut közüŋ kulğakıŋ, tözüke tegürgil bağırsaklıkıŋ | Memleketinde gözünü ve kulağını keskin tut; merhametini her kese ulaştır. |
5273 | Saŋa bolğa âhır bayat aytığı, bayat aytığı ol yazukluğ ağı | Sonunda Tanrı sana bunu soracaktır; her günahkâr Tanrının suâl ağına düşer. |
5274 | Baka tur negü ter sakınuk kişi, sakınuk sözin tutsa itlür işi | Dikkat et, takva sahibi insan ne der; takva sahibinin sözünü tutanların işi yoluna girer. |
5275 | Ay boşlağ yorığlı bodun öktemi, bayat aytığı bar anutğıl emi | Ey isyan vadilerinde başı-boş dolaşan insan, Tanrı bunu senden soracaktır, cevabını hazırla. |
5276 | Köŋülçe yorığlı ay teltük müne, ayıtğay seniŋdin bayat bir küne | Ey kendi arzusuna göre hareket eden günahkâr ve mâyûp insan, birgün Tanrı bunun hesabını senden soracaktır. |
5277 | Ay yegli içigli yavalık bile, sakışka anunğıl çıkış yol tile | Ey yiyip-içmekle hayatını boşuna geçiren, hesaba hazırlan, çıkar yol ara. |
5278 | Ayıtğu-turur kör bayat barçanı, kutulğu yeriŋ barmu kaçğıl kanı | Tanrı her şeyi soracaktır; kaçıp-kurtulacak yerin var mı, hani. |
5279 | Ay ilig kılıç berge sende-turur, bu berge kıyınlar isizke erür | Ey hükümdar, kılıç ve sapa sendedir; bu kamçılar, bu cezalar kötüler içindir. |
5280 | İsizler isizliklerin esmese, sen esme kının berge tutğıl basa | Kötüler kötülüklerini bırakmadıkları nisbette, sen de cezalarını eksik etme, elinde sopan hazır bulunsun. |
5281 | İsizlerke berge urup könmese, özüŋ saknu turğu olardın usa | Kötüler, dayak atıldığı hâlde, yola gelmezlerse, kendini mümkün mertebe onlardan korumağa çalış. |
5282 | İlig bolsa isiz ajunuğ buzar, kısığlısı bolmasa yoldın azar | Hükümdar kötü olursa, dünyayı bozar; ona mâni olan çıkmazsa, yolunu şaşırır. |
5283 | Ağırla sen edgüg tegür edgülük, bodun edgü bolğay tüzü ay külüg | Sen iyiye kıymet ver, ona her türlü iyiliği yap; ey nâmdar, böylece bütün halk iyi olur. |
5284 | Oyunka avınma özüŋni küdez, erejke sevinme künüŋ kaldı az | Oyunla oyalanma, kendini koru; rahata güvenme, günün az kalmıştır. |
5285 | Könilik öze sen turu kıl törü, törü birle beglik-turur ol örü | Sen her vakit doğrulukla hüküm et; beylik kanun ile ayakta durur. |
5286 | Küçüŋ yetmişinçe katığlansu öz, yava kılsa udrı kolu tursu öz | insan gücü yettiği kadar gayret göstermeli, ihmâl ettikleri için de her vakit Allahtan affını istiğfar etmelidir. |
5287 | Negü ter eşitgil bodun başçısı, törü birle ilde yadığlı küsi | Dinle, halkın başında bulunan ve kanun ile memlekete şöhretini yayan insan ne der. |
5288 | Ayâ beg katığlan bu tâkat teŋi, törü kıl bodunka tegürgil oŋı | Ey bey, gücün yettiği kadar kanunu tatbik et ve halkın hakkını vermeğe çalış. |
5289 | Kalı tuşsa takşır yana udri kol, tilin künde tevbe kılınğıl yaŋı | Eğer kusur edersen, Tanrıdan affını dile ve her gün tekrar-tekrar tövbe et. |
5290 | Üküş kaznak urma sen altun kümüş, negü bulsa bergil ülegil üküş | Çok altın-gümüş toplayıp, hazine yapma; ne bulursan, ver, çok dağıt. |
5291 | Seniŋde kedin kalğa tutsa ölüm, oğul kız isizlikke bulğay tolum | Ölüm yakalarsa, bu mal geride kalacak ve evlâtlar onu kötü yollarda sarfedeceklerdir. |
5292 | Katığlan tiriglikte mâl açnu ıd, sakıştın kutulğı muyan özke tıd | Malın; kendinden önce, henüz hayatta iken, göndermeğe gayret et; o baş belâsından kurtul, yerine sevap kazan. |
5293 | İdi yakşı aymış bodunlar begi, bodunda bedüki kişide yegi | Halkın beyi, halkın büyüğü ve insanların iyisi çok yerinde söylemiştir. |
5294 | Ay kaznak uruğlı ajun begleri, özüŋde kedin kodma kaznak yorı | Ey hazine toplayan dünya beyi, yürü, kendinden sonra hazine bırakma. |
5295 | Erej adnağu kılğa sakış saŋa, ülüg tegmesü ay uruğluğ karı | Huzuru başkası sürüp, derdi sana kısmet olmasın, ey asîl ihtiyar. |
5296 | Ayâ bay boluğlı bodunda talu, kokuz kıl bu baylık muyan al tolu | Ey zengin ve halkın seçkini, bu serveti dağıt, bol-bol sevap al. |
5297 | Vefâsız ajunka köŋül bamağıl, cefâ kılğa âhır bolu bermegil | Vefasız dünyaya gönül bağlama, ona uyma, sonunda o sana cefâ edecektir. |
5298 | Ayâ beg boluğlı bodunda burun, burun ıd bu beglik sen itgil orun | Ey halkın ileri geleni olan bey, bu beyliği önceden bırak ve kendine bir yer hazırla. |
5299 | Közi suk ay artuk uzun saknur er, ölüm tutmaz erken barıŋ barça ber | Ey aç gözlü ve tamahkâr insan, henüz ölüm yakalamadan, neyin varsa, hepsini ver. |
5300 | Ölüm tutsa âhır bu neŋ asğı yok, turu kalğa mâlıŋ saŋa tatğı yok | Nihayet ölüm yakalayınca, bu malın faydası yoktur; malın geri kalacak ve artık onun zevkini süremeyeceksin. |
5301 | Aş az ye ay ilig üküş kıl tapuğ, söz az sözle ögren sen erdem kamuğ | Ey hükümdar, az ye, çok ibâdet kıl; bütün faziletleri bil, fakat sözü az söyle. |
5302 | Çığay tul yetimig baka tur körü, bularığ küdezse bolur çın törü | Fakir, dul ve yetimleri kolla; bunları korumak, kanunu gerçekten tatbik etmek demektir. |
5303 | Uşakçı kişig kılma özke yakın, ozunçığ özüŋdin yırak tut sakın | Dedi-koducu kimseyi kendine yakın tutma; müfteriyi kendinden uzaklaştır, ondan sakın. |
5304 | Bu yaŋlığ kişi ol kişi yaslığı, kişi yaslığın sen yağı bil yağı | insanların zararlısı böyle kimselerdir; zararlı kimseleri sen her vakit kendine düşman bil. |
5305 | Kişi sukıŋa berme ilde elig sizik, tutma buzğay itilmiş ilig | Aç gözlü kimseye memlekette mevki verme; onun memleket nizâmını bozacağından hiç şüphe etme. |
5306 | Katığlan özüŋni tamudın yırat, kamuğ edgülük kıl küdezgey bayat | Gayret et, kendini cehennemden uzaklaştır; her vakit iyilik yap, Tanrı seni korur. |
5307 | Bu künki künüŋde yarınkı künüŋ, barı edgü bolsun yarınkı tünüŋ | Bugünkü gününden yarınki günün ve gecen daha iyi olsun. |
5308 | İdi yakşı aymış biliglig tüzün, bitimiş bu kılğu işiŋni sözün | Bilgili ve yumuşak huylu insan çok iyi söylemiş ve yapacağın işi yazı ile tesbit etmiştir. |
5309 | Bu künke yarın bar ayıtğu küni, yarınka sakınsa yorığı köni | Bugün için yarın bir hesap günü vardır; yarını düşünerek, doğru hareket et. |
5310 | Usanma oduğ tur udıma odun, udır köz oduğ tut unıt bu unı | Gafil olma, uyanık dur, uyuma, uyan; uyuyan gözü uyanık tut, bu uykuyu bırak. |
5311 | Bu din dalı dünyâ dalı karşı ol, yağuşmaz ikigün yolı yarşı ol | Din dalı ile dünya dalı birbirine karşıdır; ikisi birbirine yaklaşmaz, bunların yolu birbirini keser. |
5312 | Bu din dünyâ birle birikmeki sarp, kavuşmaz ikigün munı bilse tap | Dinin dünya ile birleştirilmesi güçtür; bu ikisi bir araya gelmez, bunu bilmek kâfidir. |
5313 | Birisi yağusa birisi tezer, iki birle tutsa kişi yol azar | Biri yaklaşırsa, diğeri kaçar; ikisini birlikte tutmak isteyen kimse yolunu şaşırır. |
5314 | Tüpi yel-turur dünyâ yağmur sanı, kelir çoğlayur az öçer terk üni | Dünyayı fırtına ve yağmur bil; gelir, gürler, fakat çabuk sükûn bulur. |
5315 | Kelir kut kapuğda kalın yumdarur, köŋül basa yumğığ adınka berür | Saadet gelir, kapıda bir kalabalık toplanır; ona gönül bağlarsan, hepsini başkasına verir. |
5316 | Bayudum tese sen çığay bolğu ber, ağır-men tese sen uçuz kılğa yer | Zenginleştim derken, bir gün fakir oluverirsin; "itibardayım" derken, toprak seni zelîl ediverir. |
5317 | Ajun toklukı barça açlık-turur, ereji sevinçi kör emgek erür | Dünya tokluğu hep açlıktan ibarettir; onun huzuru, sevinci hep zahmettir. |
5318 | Ay ilig bu nefsiŋ yağıla katığ, tilekini berme yitürme tatığ | Ey hükümdar, bu nefsine kuvvetle karşı koy; onun arzusunu yerine getirip, ona zevk sürdürme. |
5319 | Kamuğda isizrek yağı bu-turur, muŋar edgü kılsa bu isiz kılur | En kötü düşmanın budur; sen ona iyilik yaparsan, o sana kötülük eder. |
5320 | Vefâ kılsa yandru yanutı cefâ, cefâ kılsa ötrü kılur bu vefâ | Vefalı olursan, karşılığında sana cefâ eder; ona cefâ edersen, vefakârlık gösterir. |
5321 | Bu nefsiŋ uçuzla ağır bolğa cân, bilig beg bolup kör ukuş bolğa han | Bu nefsine değer verme, canın aziz olur; bilgi bey olup, akıl hanlık eder. |
5322 | Bu dünyâ yağı ol bu nefsiŋ yağı, bu iki yağınıŋ yadığlığ ağı | Bu dünya bir düşmandır, nefsin ise, başka bir düşmandır; bu iki düşmanın her yerde tuzağı hâzırdır. |
5323 | Bu kutka küvenip kötürme köŋül, ınanma tiriglikke artuk tüŋül | Saadete güvenme, alçak gönüllü ol; hayata pek inanma-, ondan elini çek. |
5324 | Bedüklük uluğluk bu keçgü-turur, bu devlet otı barça öçgü-turur | Büy-üklük ve ululuk, bunlar geçicidir; bu saadet ateşi bir gün söner. |
5325 | Negü ter eşitgil ay aslı bedük, bağırsak sözi tutsa asğı ked ök | Aslı büyük olan ne der, dinle; sana acıyan insanın sözünü tutarsan, çok fayda görürsün. |
5326 | Bu beglik bile sen kötürme egin, kögüz kerme artuk özüŋni sakın | Sen beylik ile mağrur olma, fazla kibir getirme; kendini koru. |
5327 | Yirindi ajunuğ süründike kod, bayat birge anda tü nimet yegin | Bu hakir dünyayı sür, at; Tanrı orada sana her türlü iyi nimet ihsan eder. |
5328 | Ay ilig ked üdrüm tile üç kişig, anıŋda basa bir bu üçke işig | Ey hükümdar, şu üç işe çok seçkin kimseleri ara ve bu işleri onlara ver. |
5329 | Bularda biri kazı yinçge arığ, sakınuk kerek tegse halkka asığ | Bunlardan biri— kadıdır; halka faydalı olabilmesi için, onun çok temiz ve takva sahibi olması lâzımdır. |
5330 | İkinçi halifet kerek çın bütün, bodun bulsa inçlik tirilse kutun | İkincisi — hükümdara vekâlet edecek olan kimsedir; halkın huzur bulması ve saadetle yaşaması için, bunun dürüst ve güvenilir bir kimse olması şarttır. |
5331 | Üçünçi ked üdrüm kerek bu vezir, bodunka negü tegse mundın tegir | Üçüncüsü—vezirdir; bunun çok seçkin bir kimse olması lâzımdır; halka ne gelirse, ondan gelir. |
5332 | Bu üç işte bolsa kişisi köni, bodun inçke tegdi yarudı küni | Bu üç işe bakan kimseler doğru olursa, halk huzura kavuşur, günü aydın olur. |
5333 | İtilgey iliŋ hem bayuğay bodun, saŋa artğa edgü duâ ol üdün | Memleketin düzene girer ve halk zenginleşir ve neticede bunlar sana hayır-duâ ederler. |
5334 | Bu üç işte bolsa yarağsız kişi, yarağsız bolur barça el kün işi | Bu üç yerde işe yaramayan insanlar bulunursa, bütün halkın işi kötü olur. |
5335 | Muŋar meŋzetü keldi emdi sözüm, eşitgil munı sen ay körklüg yüzüm | Şimdi aklıma buna benzer bir söz geldi; ey güzel yüzlüm, sen bunu dinle |
5336 | Bu begke vezir ol tutup yetgüçi, eli kapğı atı bu ol etgüçi | Bir beye yol gösteren vezirdir; halka, muhafızlara ve hizmetkârlara nizam veren odur. |
5337 | Kalı tetrü yetse burunduk vezir, kamuğ tetrü boldı özüm ayğuçı | Eğer vezir yuları ters tarafa çekerse, her şey ters olur; bu benim kanâatimdir. |
5338 | Bu dünyâ itiglig bu tirki sanı, yorığlı bu yalŋuk neçe yer anı | Dünyayı kurulu bir sofra bil; insanlar hayat müddetince burada bulunan nimetlerden ne kadarını yiyebilirler-. |
5339 | Biziŋde ozakı kotu barğuçı, yedi todtı kandı ölüp yatğuçı | Bizden önce gelen ve şimdi ölüp-giden nesiller ondan yedi, doydu ve kalktılar. |
5340 | Uluğ toy bakıp kör yaturlar küdü, okır bizni barğu seziksiz udu | Büyük bir kalabalık mahşeri bekleyerek yatıyor ve bizi çağırıyor, biz de onları takip edeceğiz. |
5341 | Takı bir kotu ol karındakılar, biziŋde basa tirki yegli olar | Diğer bir nesil de ana karnındakilerdir; bizden sonra bu sofradan yiyecekler onlardır. |
5342 | Biziŋ kopğumıznı küder bu kotu, küder kelgümizni olar ay botu | Bu nesil bizim kalkmamızı bekliyor; ötekiler ise, bizim gelmemizi bekliyorlar, ey yavrum. |
5343 | Bu kün bizke tegdi bu tirki yemi, neçe birge erki yegü kedgümi | Bu sofradan yemek yemek bugün bize nasîp oldu; acaba bize daha ne kadar yiyecek ve giyecek verecek. |
5344 | Okırlar ölüp yatğuçılar naru, sürerler karındakılar kop teyü | Ölüp-yatanlar oraya çağırılıyorlar; karındakiler ise, bu sofradan "kalk" diye bizi zorluyorlar. |
5345 | Birisi sürer kör birisi okır, bu ikin ara kim erejke tegir | Biri iter, biri çağırır; bu ikisi arasında kim huzura kavuşabilir. |
5346 | Ay ilig usanma sakınma uzun, uzun kalğu ermez ay kılkı tüzün | Ey hükümdar, gafil olma, uzun emellere kapılma; ey asîl tabiatli, burada uzun kalınacak değildir. |
5347 | Harâmka katılma ay ilig sakın, harâmka kararur köŋül bil yakın | Harama el uzatma, kendini gözet; ey hükümdar, iyi bil ki, haram gönülü karartır. |
5348 | Sakınuk bolayın tese ay külüg, halâl ye halâldin kötürgil ülüg | Ey şöhretli insan, takva sahibi olmak istersen, halâl ye, nasibini halâlden al. |
5349 | Negü ter eşitil halâl yegli er, sakınuk başı çın halâl tegli er | Takva sahiplerinin başı, gerçekten halâl arayan ve halâl yiyen insan ne der, dinle. |
5350 | Halâl yegli kılmaz bayatka yazuk, halâl ye halâl kıl yarınlık azuk | Halâl yiyen kimse Tanrıya karşı günâh işlemez; halâl ye, yarın için azığın da halâl olsun. |
5351 | Kimiŋ boğuzı egni bar erse arığ, arıdı anıŋdın yazukı arığ | Kimin boğazı ve üstü-başı temiz olursa; onun üzerinden bütün günahlar gider. |
5352 | Arığlık tilese arıtğıl boğuz, arıtsa boğuz boldı asğıŋ ögüz | Temizlik istersen, boğazından geçen halâl lokma olsun; böyle yapan insanın elde edeceği nimetler, nehirler gibi, bol ve devamlı olur. |
5353 | Özüŋ asğı kolma bodun asğı kol, bodun asğı içre özüŋ asğı ol | Kendi menfaatini arama, halkın menfaatini düşün; senin menfaatin halkın menfaati içindedir. |
5354 | Negü ter eşitgil uluğ kend begi, kamuğ iş içinde yetürmiş ögi | Her türlü işe aklı eren Uluğ-Kent beyi ne der, dinle. |
5355 | Kut ol beg bodunka kutadğu kerek, kutadsa bodun karnı todğu kerek | Bey halk için bir saadettir, halk mes'ûd olmalıdır; halkın mes'ûd olması için, karnının doyması lâzımdır. |
5356 | Bu begler teŋiz ol tüpi yinçülüg, teŋizke yağuğlı bayuğu kerek | Beyler dibi inci dolu bir denizdir, denize yakın duran zenginleşmelidir. |
5357 | Bu begler tağ ol kâni altun kümüş, kümüş kân kazığlı bayur ol üküş | Bu beyler, içinde altın ve gümüş mâdenleri bulunan bir dağdır; gümüş mâdenlerine kazma vuran insan çok zengin olur. |
5358 | Asığlığ kerek beg kör elgi akı, ajun bodıŋa tegse andın tokı | Bey insanlara faydalı ve cömert olmalı, dünya halkına ondan tokluk gelmelidir. |
5359 | Yaşık teg yaruğıl ay ilçi bügü, bodun bulsu sendin kör içgü yegü | Ey hakîm hükümdar, güneş gibi parla; halk senin sayende bol yiyecek ve içeceğe kavuşsun. |
5360 | Emânet yüdürdi bayat boynuŋa, küdez bu emânet ayıtğa saŋa | Tanrı senin boynuna emânet yüklemiştir; bu emâneti gözet, onu sana soracaktır. |
5361 | Ay ilig baka kör sen özke közün, bir özke neçe neŋ terer sen özün | Ey hükümdar, sen kendine bir bakıver; sen üzerinde ne kadar şey toplamışsın. |
5362 | Teŋizdeki gevher tükemez saŋa, tüpütdeki yâkût yetümez saŋa | Denizdeki gevher senin için tükenmez; dibindeki incinin arkası kesilmez. |
5363 | Yağız yer katındakı altun kümüş, terer sen hazine urur sen üküş | Sen kara toprak altındaki altm-gümüşü toplar ve hazineler vücûda getirirsin. |
5364 | Bu tağlar katında çıkar gevherığ, kazıp yetrümezler saŋa ay arığ | Bu dağlar altından çıkan cevherleri kaza-kaza sana yetiştiremezler, ey temiz ruhlu insan. |
5365 | Yağız yer özele önügli evin, terip sen tolular sen kaznak evin | Kara toprak üzerinde biten hububatı sen toplayıp, ambarlarını doldurursun. |
5366 | Uçuğlı yorığlı suv içre balık, kutulmaz seniŋdin ayâ sarp kılık | Uçan, yürüyen ve suda yüzen mahlûkların hiç biri senin elinden kurtulamaz, ey çetin huylu insan. |
5367 | Ajun tezginür ilde arkış yorıp, ağı çuz tiyiŋ kiş alır sen terip | Kervanların diyâr-diyâr gezerek, dünyayı dolaşır; sen ipekli ve sırmalı kumaşlar ile sincap ve samur kürkleri toplarsın. |
5368 | Kasab tûsi rûmi ajun taŋsukı, saŋa kelse tolmaz ağı kaznakı | Kasab, tûzî ve rûmî kumaşları gibi, dünyanın nadide şeyleri sana gelir; fakat hazinen ve ambarların yine dolmaz. |
5369 | Kevel tazı büktel tağı arkunı, akur toldı tolmaz bu sukluk kanı | Arap küheylanı, binek ve diğer cins atlar ile ahırların dolmuştur; fakat bu aç gözlülük doymak bilmez. |
5370 | Tirildi tümen miŋ talu köp titir, yazıda kalın yond akurda katır | Binlerce seçme dişi deve, ovada kalabalık at sürüleri ve ahırda katırlar toplanmıştır. |
5371 | Yazı tağ yerig tut yorır koy sürüg, ya kul küŋ tapuğçı ay kılkı örüg | Ova ve dağlık yerlerde dolaşan koyun sürüleri, kul, câriye ve hizmetkârların dolu; ey sakin tabiatli insan. |
5372 | Ya kuzda yorığlı kalın köp kotoz, ya tüzde yorığlı ud iŋek öküz | Bir de şimaldeki dağlarda sürülerle dolaşan yaban sığırı veya ovada dolaşan inek ve öküz sürüleri. |
5373 | Kayada yorığlı bu ımğa teke, kutulmaz seniŋdin ay ersig böke | Kayalara tırmanan bu dağ keçileri ve geyikler; ey yiğit pehlivan, hiç bin senin elinden kurtulamaz. |
5374 | Sığun muyğak erse sukak ya ıvık, saŋa yem tükemez ay edgü kılık | Erkek ve dişi dağ keçileri, ak geyik veya sarp kaya geyikleri, bunlar senin için tükenmez bir yiyecek, ey iyi tabiatli. |
5375 | Kulan ya tağı tut takı kök teke, tutup keldürürler saŋa ay böke | İster yaban eşeği veya tagı, ister boz geyik olsun, eypehlivan, bunları, yakalayıp, hep sana getirirler. |
5376 | Böri tilkü arslan adığ ya toŋuz, seniŋdin kutulmaz ölür avda tüz | Kurt, tilki, arslan, ayı veya-domuz hiç biri senin elinden kurtulamaz, hepsini de avlar öldürürsün. |
5377 | Kuğu korday erse ya turna yuğak, ya toy tut ya yögdik ya todlıç ya kak | Her cins kuğular, turna ve su kuşları yahut toy kuşu veya yügdik, todlıç ve kazlar; |
5378 | Kalıkta uçuğlı kara kuş yorı, seniŋdin keçümez ayâ kök böri | Havada uçan karakuş sürüleri. . ., ey boz kurt, canlarını senin elinden kurtaramazlar. |
5379 | Uçarığ uçurmaz seniŋ kuşlarıŋ, yorırığ yorıtmaz kör esriŋ ıtıŋ | Senin av kuşların uçanı uçurmaz; senin kaplanın, köpeğin yürüyeni yürütmez. |
5380 | Atalığ atasız kalır yalŋuzun, analığ anasız bolur ögsüzün | Babalı babasız olur, yetim kalır; analı anasız olur, öksüz kalır. |
5381 | Bu munça ajun barça bütrü saŋa, tükemez tüker sen ay küçlüg toŋa | Bütün bunların hepsi senin için bıtmez-tükenmez; fakat sen tükenirsin, ey kudretli yiğit. |
5382 | Kamuğ bir boğuzka eginke bolup, ajun barça terdiŋ kodur sen ölüp | Hep bu boğazına yiyecek ve sırtına giyecek bulmak için, bütün dünyayı topladın; fakat bir gün ölüp, bunları arkada bırakacaksın. |
5383 | Negü asğı âhır ajun terdüküŋ, ecel cân terer kör üzer bu köküŋ | Bu dünya malını toplamanın nihayet faydası nedir; bak, ecel can toplar ve senin kökünü kazır. |
5384 | Körü barsa barça bu sukluk-turur, sukun açmış özler kaçan tok bolur | Dikkat edersen, bütün bunlar aç-gözlülüktür; tamahkârlıkla acıkan kimseler ne vakit doyarlar. |
5385 | Negü ter eşitgil közi tok kişi, bu köz toklukı ol bu baylık başı | Gözü tok insan ne der, dinle; zenginliğin başı tok gözlü olmaktır. |
5386 | Ajun bütrü bulsa közi suk tükel, anı bay tese bolmağay bu muhâl | Gözü aç olan bütün dünyayı elde etse bile, ona zengin denilmez, denilemez. |
5387 | Çığay tep ayurlar kayu ol çığay, közi suk çığay ol neçe erse bay | Fakir derler, fakir olan kimdir; fakir, istediği kadar zengin olsun, aç gözlü olan kimsedir. |
5388 | Közi suk kişike bayup asğı yok, sukuğ yarlıkağıl ayâ köŋli tok | Aç gözlü kimseye zenginliğin bir faydası yoktur; ey gönülü tok olan, aç gözlüye acı. |
5389 | Közi sukka tütmez bu dünyâ bütün, barı tap tegüçi tirildi kutun | Aç gözlüye bütün bu dünya malı az gelir; olana kanâat eden kimsenin ömrü saadet içinde geçer. |
5390 | Közi suk kişi neŋke todmaz közi, meger tolmağınça kara yer tozı | Gözü aç insan; kara toprağın tozu gözüne doluncaya kadar, mala doymaz. |
5391 | Bu erdi ay elig meniŋ bilmişim, saŋa sözledim men negü ukmışım | Ey hükümdar, benim bildiğim bu kadardır; düşündüklerimi ve inandıklarımı sana söyledim. |
5392 | Munu sözledim söz eşitti özüŋ, yete baksa köŋlüŋ açılğa közüŋ | İşte ben söyledim, sen dinledin; iyice bakarsan, gönülün ve gözün açılır. |
5393 | Sözüm tutsa asğı yarın teggey ök, kalı tutmasa sen saŋa bolğa yük | Sözümü tutarsan, yarın faydası dokunur; eğer tutmazsan, vebal altında kalırsın. |
5394 | Negü ter eşitgil ukuşluğ tili, saŋa ötler emdi eşitse kalı | Akıllı insan ne der, dinle; eğer dinlersen, bu senin için bir nasihattir. |
5395 | Nasihat kişike kılur ol tusu, nasihat tigüle tilese yesü | Nasihat insana fayda getirir; nasihati lokma-lokma ver, isterse, yesin. |
5396 | Kalı bu tegüni yeyü bilmese, katılma kodu ber küyer ot yesü | Eğer bu lokmaları yemeyi bilmezse, karışma; bırak, kor yesin. |
İlig cevabı Odgurmışka | HÜKÜMDARIN ODGURMIŞ'A CEVABI | |
5397 | Bu sözler eşitti elig yığladı, ayur ay odğurmış kişide kedi | Hükümdar bu sözleri dinledi, ağladı ve : — Ey insanların iyisi ve seçkini — dedi — |
5398 | Meŋilig sen emdi ay köŋli oduğ, bu beglik maŋa boldı emdi yoduğ | Ey gönülü uyanık ve huzur içinde bulunan insan, bu beylik şimdi bana bir felâket oldu. |
5399 | Men emdi bilindim açıldı közüm, meni otka atmış meniŋ bu özüm | Ben artık iyice anladım ve gözüm açıldı; ben kendimi ateşe atmışım. |
5400 | Könilikte azmış özüm ay uluğ, ayu berdiŋ emdi könilik yoluğ | Ey ulu, ben doğruluktan ayrılmışım; sen şimdi o yolu bana gösterdin. |
5401 | Duâ kıl ay odğurmış emdi maŋa, bayat bersü tevfik kör edgü yaŋa | Ey Odgurmış, şimdi bana duâ et; Tanrı iyilik yolunda bana tevfikini refik etsin. |
Odgurmış cevabı İligke | ODGURMIŞ'IN HÜKÜMDARA CEVABI | |
5402 | Yanut berdi odğurmış aydı ay beg, bayat bersü tevfik tilekiŋke teg | Odgurmış cevap verdi : — Ey hükümdar, Tanrı senden istediğin tevfikı esirgemesin — dedi — |
5403 | Katığlan ukuş birle basğıl havâ, havâka basıksa bolur er yava | Gayret et, akıl ile heva ve hevesi zapt ve rapt altına al; kendisini heva ve hevese kaptıran kimsenin hayatı heder olur. |
5404 | Seni alktaçı bu et öz tatğı ol, et öz kılkı barça saŋa katğı ol | Seni bitiren bu nefsânî zevklerdir, senin için vaz geçilmesi zor olan işte bu nefsânî arzulardır. |
5405 | İdi kiçki dünyâ-turur bu karı, telim beg keçürdi bu kılkı turı | Bu dünya çok eski ihtiyar bir dünyadır; bu haşîn dünya bir çok beyleri görüp-geçirdi. |
5406 | Telim beg karıttı seniŋ teg erig, seni me uzun tutmağay bu tirig | Senin gibi yiğit bir çok beyleri ihtiyarlattı; seni de uzun müddet yaşatmaz. |
5407 | Olar bardı kaldı saŋa bu orun, yava kılma üd kün kerekiŋ körün | Onlar gitti ve bu taht sana kaldı; vaktini boş geçirme, hazırlık gör. |
5408 | Ölümüg unıtma ay elig odun, sezik tutma kelgey saŋa terk üdün | Ey hükümdar, uyan, ölümü unutma; şüphe etme, o çok kısa bir zamanda sana da gelecektir. |
5409 | Özüŋni unıtma ay ilig sakın, kalı öz unıtsa tüp üŋke bakın | Ey hükümdar, dikkatli ol, kendini unutma; eğer kendini unutursan, aslını hatırla. |
5410 | Bu iki neŋig kim unıtsa kalı, anıŋdın yıradı könilik yolı | Eğer bir kimse bu iki şeyi unutursa, o doğruluk yolundan uzaklaşır. |
5411 | Negü ter eşitgil özin bilmiş er, havâsın ukuşka bulun kılmış er | Dinle, kendini bilen, heva ve hevesini aklına esir eden insan ne der. |
5412 | Ölümüg unıtma gûrüŋ yurtuŋ ol, özüŋni unıtma savı yurtuŋ ol | Ölümü unutma, asıl yerin mezarındır; "kendini unutma" sözünü her ân hatırla. |
5413 | Menidin törümiş özüŋ men teme, özüŋ men tese ay unu ornuŋ ol | Sen meniden türemişsin, "ben!" deme; sen "ben!" dersen, bak, işte değerin. |
5414 | Busuğda-turur bu körünmez ölüm, çıkatuşsa hergiz unıtmaz yolum | Bu görünmez ölüm pusudadır; karşıma çıkmak isterse, hiç bir zaman izimi kayıp etmez. |
5415 | Tirigke adın hiç yok erse kıyın, tap erdi bu açığ ölümke bakın | insan için başka hiç bir eziyet olmasa bile, bu acı ölüme bakmak kâfidir. |
5416 | Tap erdi yana bu ölümde basa, kara yer katında ölüp oprasa | Ölümden sonra kara toprak altında çürüyüp-dağılmak da yeter bir ibrettir. |
5417 | Anıŋda basa kör neçe işler ol, anı barça körgü ölüm açsa yol | Bundan başka, ölüm sana yol açınca görülecek daha nice işler vardır. |
5418 | Bu halığ bilirde ukuşluğ kişi, negü teg udır inç neteg yer aşı | Akıllı insan bu hâli görürken, nasıl rahat uyur ve nasıl yiyip-içebilir. |
5419 | Negü ter eşitgil bilig bergüçi, bilig birle himmet ulu tutğuçı | Dinle, bilgi veren ve bilgi ile dünyanın hakikî değerini anlayan insan ne der. |
5420 | Bedük tut bu himmet ediz tut köŋül, kodu ber bu dünyâ munıŋdın tüŋül | Himmeti büyük ve gönülü yüksek tut; bu dünyayı bırak, ondan vaz geç. |
5421 | Tünek ol bu dünyâ içi ok yılan, munı kod yaruk çın ajunka ulan | Bu dünya, içi engerek yılanı dolu, bir zindandır; onu bırak, aydın ve hakikî dünyaya ulaşmağa çahş. |
5422 | Süzük cân kepi bu kara yer tuğı, kara yer kep örtnür ay kılkı ağı | Bu duru canın kalıbı olan vücûd bu kara toprak tıkacıdır; ey gönlünde hazineler taşıyan insan, kara toprak bunlar ile dolar. |
5423 | Bu dünyâ tünek ol kararçku kuduğ, belâ mihnet ol barça munda yoduğ | Bu dünya bir zindan, karanlık bir kuyudur; burası dâima belâ, mihnet ve felâketler ile doludur. |
5424 | Ne inçlik tiler sen tünekte turup, ne ârzû kolur sen köŋül ög urup | Zindanda bulundığun müddetçe ne huzur istersin, aklına ve kalbine gelen ne gibi şeyi arzu edebilirsin. |
5425 | Kodu ber avutça kara toprakığ, uluğ meŋü el kol nerek bu sakığ | Bu bir avuç kara topraktan vaz geç, büyük ve ebedî diyarı iste; bu seraba neden aklanıyorsun. |
5426 | Bu toğ toz tumandın örü tart özüŋ, süzük meŋü el kol sen açğıl közüŋ | Bu toz, toprak ve dumanın fevkına yüksel, duru ve ebedî diyarı iste, gözünü aç. |
5427 | Neçe miŋ yaşasa sen âhır ölüm, yeter ök tutar ok seni ay künüm | Sen ne kadar çok yaşarsan-yaşa, ölüm nihayet bir gün gelip, seni yakalar, ey günüm. |
5428 | Neçe artsa dünyâ baş ağrığları, takı artuk artar ay ersig urı | Dünya malı ne kadar artarsa, onun derdi zevkinden daha fazla olur, ey yiğit oğul. |
5429 | Neçe miŋ yaşap er tilese tilek, tükel ök bolumaz bulunsa tilek | insan binlerce sene yaşayıp, arzu ettiği şeylere kavuşsa bile, yine dileği bitmez. |
5430 | Negü ter eşitgil ay kılkı arığ, bu üdlek okı birle köŋli balığ | Temiz kalpli ve bu zemâne oku ile gönülü yaralanmış olan kimse ne der, dinle. |
5431 | Tükel miŋ yaşasa tilekin temâm, tükel ök bulumaz kerekin temâm | insan bin yıl yaşasa bile; arzu ve ihtiyaçlarının hepsini tamamlayamaz. |
5432 | Tilekin tilegli tükelin tiler, tilekin tüketse tüker çın temâm | Arzu eden kimse her çeşit dilekte bulunur; arzusunun tükenmesi ile ancak onun dilekleri sona erer. |
5433 | Söz asğı ol ermez üküş sözlese, ya sözni taŋırkap üküş tıŋlasa | Sözün faydası çok söylemekte veya söylenenleri hayretler içinde çok dinlemekte değildir. |
5434 | Söz asğı ol ol kör eşitmiş sözüg, alıp işke tutsa könitse özüg | Sözün faydası işittiğin sözü işe tatbik etmekte ve böylece kendini doğru yola yöneltmektedir. |
5435 | Üküş sözledim söz eşittiŋ tükel, sözüm işke tutğıl anıŋ asğı al | Çok söz söyledim, sen hepsini dinledin; bu sözlerime göre hareket et ve bunların faydasını gör. |
5436 | Tilim tıdnumadı telim sözledi, sözüm eksümedi suvı eksüdi | Dilim kendisini tutamadı ve çok konuştu; sözüm azalmadı, fakat itibârı azaldı. |
5437 | Bayat bersü tevfik saŋa ay ilig, kamuğ edgülükke tegürgil elig | Ey hükümdar, Tanrı sana tevfik versin de çok iyilikler yap. |
5438 | Tilek bersü teŋri küdezsü seni, duâda unıtma ay ilig meni | Tanrı sana dileğini versin ve seni korusun; ey hükümdar, sen beni duada unutma. |
5439 | Sözin kesti koptı adakın örü, ilig tıdtı aydı az oldur teyü | Sözünü kesti, ayağa kalktı; hükümdar: —Bir az daha otur— diyerek ,onu alakoydu. |
5440 | Çıkardı yegü içgü törlüg aşı, ayur azkına tat ay edgü kişi | Her türlü yiyecek ve içecek çıkardı : — Ey aziz insan, azıcık bunlardan tat — dedi. |
5441 | Elig sundı odğurmış aldı tegü, yedi içti azrak ol içgü yegü | Odgurmış elini uzatıp, bir lokma aldı; bir az yedi ve içti. |
5442 | Elig tarttı aştın yemedi adın, şükür kıldı rabka atadı atın | Yemekten elini çekti ve fazla yemedi; Tanrıya şükür etti, onun ismini zıkreyledi. |
5443 | Örü turdı odğurmış aydı selâm, ilig me yanut berdi kıldı kıyâm | Odgurmış ayağa kalktı ve selâm verdi; hükümdar da ayağa kalkıp, ona mukabelede bulundu. |
5444 | Turup çıktı odğurmış andın yorıp, udu çıktı ilig uzatu barıp | Odgurmış odadan çıktı, hükümdar da onu teşyi için, arkasından geldi. |
5445 | Esenleşti ilig bile ol kör e, eligleşti kaldı ilig kadğur a | O hükümdar ile vedâlaştı, müsâfaha ettiler; hükümdar mahzun bir hâlde kaldı. |
5446 | Turup bardı andın yana tağ tapa, kadaşı udu bardı elgin öpe | Odgurmış oradan ayrılıp, dağlara doğru gitti; kardeşi elini öptü ve bir müddet beraber yürüdüler. |
5447 | Evürdi kadaşın kör odğurmış a, esenleşti yandı kör ögdülmiş e | Odgurmış kardeşini geri çevirdi; Öğdülmiş onunla vedâlaşarak, ayrıldı. |
5448 | Eviŋe kelip kirdi köŋli kokuz, sakınç kadğu birle udıtmadı köz | Öğdülmiş evine gelip girdi; içinde bir boşluk hâsıl oldu; keder ve kaygıdan gözüne uyku girmedi. |
5449 | Toğardın yaşık baş kötürdi örü, kuğu kırtışı boldı dünyâ tolu | Doğudan güneş başını yukarı kaldırdı; dünyanın her tarafı kuğu rengine büründü. |
5450 | Yaşık koptı kögsin kötürdi örü, ajun toldı kâfûr saçar teg tolu | Güneş çıktı, göğüsünü yükseltti; dünyanın her tarafı saçılan kâfur ile doldu. |
5451 | Firişte yüzi teg yarudı ajun, kalık boldı kâfûr saçar teg yüzün | Dünya, melek yüzü gibi, parladı; gök yüzü kâfur saçılmış gibi oldu. |
5452 | Yana koptı terkin töşekin türüp, ma yundı yükündi köŋül tüz urup | Yatağından çabucak kalktı ve âbdest alarak, ihlâs ile namazını edâ etti. |
5453 | Tonın kedti atlandı evdin kör e, yana karşıka bardı andın kör e | Giyindi ve evinden çıkıp, atına binerek, saraya gitti. |
5454 | Tüşüp kirdi karşı içiŋe yorıp, okıdı ilig bu köründi kirip | Atından inip, saraya girdi; içeriye doğru yürüdü; hükümdarın daveti üzerine, huzura girdi. |
İlig suali Öğdülmişke | HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ | |
5455 | Ayıttı ilig aşnu odğurmışığ, neçe kalmışığ hem kaçan barmışığ | Hükümdar önce Odgurmış'ı, onun ne kadar kaldığını ve ne zaman gittiğini sordu. |
5456 | Yana aydı ilig ay ögdülmişim, açığ boldı emdi maŋa yer aşım | Sonra: —Ey Öğdülmış'im, yemek bana artık zehir oluyor —dedi— |
5457 | Negü teg tirilgü bu künde naru, çöküp bardı egnim kopumaz örü | Bugünden sonra nasıl yaşarım; omuzlarım çöktü, artık bir daha kalkamaz. |
5458 | Nerek emdi beglik bu yalŋuk yüki, bu kadğu sakınç üzdi köŋlüm köki | İmdi bu beyliğe ve insanların yükünü taşımağa ne lüzum var; bu endişe ve kaygı kalbimi parçaladı. |
5459 | Er atsız bolumaz bodun başlasa, ya beglik işin barça beg işlese | Halkı idare eden veya beyliğin bütün işlerini gören bir bey hizmetkârsız yapamaz. |
5460 | Er at tutsa şeksiz kerek neŋ tavar, bu neŋ bolmasa er yığılmaz aŋar | Hizmetkâr olunca da, şüphesiz, mal ve servet lâzımdır; mal olmazsa, başkasının hizmetine kimse girmez. |
5461 | Negü ter eşitgil bu sü başlar er, tiriglik ıdıp beg işin işler er | Ordunun başında bulunan ve hayatını feda ederek, beyin emirlerini yerine getiren insan ne der, dinle. |
5462 | Hazine er at boldı begler küçi, bu iki bile er alır öz öçi | Hazine ve ordu beylerin kuvvetini teşkil eder; bu ikisi ile insan kendi öcünü alır. |
5463 | Bu iki bile beg bedüklük bulur, bu iki yumıtsa bedür beg tâcı | Bu ikisi ile bey büyüklük bulur; bu ikisi bir araya gelirse, beylik tacı azamet kazanır. |
5464 | Er at tirgüke kör telim neŋ barır, neŋ almak tilese körü küç tegir | Asker toplamak için, çok masrafa lüzum vardır; mal toplamak için de bile bile cebir kullanmak gerekir. |
5465 | Bir egnim meniŋ me bir ök bu boğuz, nelük munça yalŋuk yüki yüdmek öz | Benim ancak bir sırtım ve bir tek boğazım var; niçin bu kadar insanın vebalını yükleneyim. |
5466 | Neçe me çığay erse kalmaz açın, alır bu ölüm kör tirigde öçin | Ne kadar fakir olsa bile, insan aç kalmaz; bu ölüm her yaşayandan bir gün öcünü alır. |