Odgurmış'ın Öğdülmiş İle Münazara Ettiğıni Söyler
Eski Türkçe aslı | Günümüze aktarımı | |
---|---|---|
XLI | Odgurmış Öğdülmiş Birle Münâzara Kılmışın Ayur | Odgurmış'ın Öğdülmiş İle Münazara Ettiğıni Söyler |
3318 | Yanut berdi odğurmış aydı sözüg, eşittim sözümni eşitgil özüŋ | Odgurmış cevap verdi : — Söylediklerini dinledim, sen de benim sözlerimi dinle — dedi — |
3319 | Yakınlık ulamış üçün bir bayat, muyan bersü miŋ miŋ tümen edgü at | Gösterdiğin bu yakınlığın Tanrı ecrini ihsan etsin, iyi insanlara bahşettiği yüz binlerce sevaba sen de nail ol. |
3320 | Takı bir sözüg ay ne erki adın, anı ma maŋa sözle kodrna kedin | Başka söyleyeceğin söz ne imiş, onu da bana söyleyiver. |
Öğdülmiş cevabı Odgurmışka | ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMUŞ'A CEVABI | |
3321 | Cevâb kıldı ögdülmiş aydı bu söz, seni kördi erse yaruk boldı köz | Öğdülmış cevap verdi ve : — Bu sözüm şudur — dedi— seni görünce, özüm parladı. |
3322 | Kişi öz tilekin yorısa yoluğ, aŋar tegmez emgek ay bilgi uluğ | insan kendi arzusu ile yol yürürse, zahmet çekmez, ey bilgisi büyük. |
3323 | Negü ter eşitgil sınamış sözi, anıŋ manisi uk ay köŋli yazı | Tecrübeli insan ne der, dinle; mânasına dikkat et, ey huzura kavuşmuş insan. |
3324 | Kayu işke ârzû yorısa tilek, adak ursa buldı ol ârzû yölek | Hangi işe arzu ve dilek ile girişilirse, bu dilek her adımda ona bir destek olur. |
3325 | Tilek birle maŋsa yırak yer yakın, kaçan körse yüzin bulur cân ilek | istekle yürüyünce, uzak yer yakın olur; arzuladığı yüzü görünce, can sahibini bulur. |
3326 | Yana aydı ögdülmiş uş bu özüm, saŋa kadğura tilde kesmez sözüm | Öğdülmiş devam etti:—îşte ben dâima seni merak ediyorum, dilimden düşürmüyorum. |
3327 | Uluş kendni kodtuŋ yakın ka kadaş, kişide yıradıŋ biliş yok adaş | Köy ve şehri, yakın akraba ve kardeşleri bıraktın, insanlardan uzaklaştın; burada hiç bir tanıdık ve ahbabın yok. |
3328 | Ağır yük yüdüp bu özüŋ yalŋuzun, yalıŋ aç yorır sen ne yunçığ özün | Tek başına ağır zahmetlere katlandın; aç ve çıplak yaşıyorsun, dermansız bir hâldesin. |
3329 | Kadaş köŋli barça saŋa kadğurar, körü ıdsa bulmaz köŋül yelgürer | Senin için bütün akrabaların sızlanıyor; görmek isteyince, bulamıyor ve iştiyak içinde çırpınıyorlar. |
3330 | Apa oğlanı barça yalŋuz umaz, özüŋ munda yalŋuz kalı iglemez | Hiç bir insan tek başına yapamaz; sen burada yalnızsın, hasta da olabilirsin. |
3331 | Bu kadğu meni evde yatğurmadı, sakınç kadğu birle özüm umadı | Bu düşünce ile ben evde duramadım; endişe ve kayguya karşı koyamadım. |
3332 | Saŋa ok törütmedi teŋri tamuğ, saŋa aymadı bu adâbığ kamuğ | Tanrı cehennemi yalnız senin için yaratmadı; bütün bu azapları yalnız senin için zikretmedi. |
3333 | Negü ol nelük munça emger özüŋ, maŋa belgülüg ay bileyin sözüg | Niçin ve neden kendine böyle eziyet ediyorsun; bana bunu açıkça söyle, ben de senin bu husustaki fikirlerini anlayayım. |
Odgurmış cevabı Öğdülmişke | ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI | |
3334 | Yanut berdi odğurmış aydı bu söz, eşittim eşitgil cevâb bersü öz | Odguımış cevap verdi :— Bu sözünü dinledim; ben de cevap vereyim, dinle— dedi — |
3335 | Bu söz kim sen aydıŋ bağırsaklık ol, kadaş belgüsi hem yağuk yaklık ol | Bu söylediğin sözler senin şefkatinden ileri geliyor; bu akrabalık nişanesi ve yakınlık alâmetidir. |
3336 | Kadaş kadğuların kadaş yemese, adın yat kaçan yer kadaş bolmasa | Akrabaların kederini akrabalar paylaşır; insanın bir akrabası olmazsa, onun İstırabına yabancı kimseler nasıl ortak olabilirler. |
3337 | Özüm ka kadaştın neçe adrılıp, nelük turğay erdim bu yerke kelip | Ben de kardeş ve akrabalardan ayrılarak, buraya gelip, niçin bu kadar zaman burada kaldım. |
3338 | Baka kördüm emdi dinim yegliki, bu yerde köründi özüm yegliki | Çünki dinimin selâmetini ve kendi menfaatimi bunda gördüm. |
3339 | Anın keldim emdi bu yerke turup, bayat tapğı kılsa men yalŋuz bolup | Onun için kalkıp, buraya geldim; halvete çekilip, böylece Tanrıya ibâdetle meşgul olmak istedim. |
3340 | Bu dünyâ işiŋe katılmış kişi, kılumaz tapuğ birle ukbi işi | Bu dünya işlerine karışan kimse aynı zamanda ibâdet ve âhiret işini yerine getiremez. |
3341 | Bu halkka tüzü yapmağınça kapuğ, törütügli rabka kılumaz tapuğ | İnsan bütün bu halka kapısını kapatmayınca, yaratan Tanrıya ibâdet edemez. |
3342 | Havâ nefs boyunın sığu ked katığ, özüŋ ötrü bulsa tapuğda tatığ | İnsan ibâdette zevk bulabilmek için, hevesin kafasını iyice ezmelidir. |
3343 | Negü ter eşitgil sakınuk kişi, havâ bire bolmaz bütün din işi | Takva sahibi insan ne der, dinle; nefsine kapılan kimse din işini tam yapamaz. |
3344 | Havâ nefs bile kör yağı ol uluğ, bu iki azıtur tapuğçı kuluğ | Din hevesin ve nefsin en büyük düşmanıdır; bu ikisi ibâdet etmek isteyen kulu yolundan şaşırtır. |
3345 | Havâka bolu berse tutğun bolur, et öz ârzû bulsa meni kul kılur | Nefsine kapılırsa, insan onun esiri olur; tenin arzusuna uyarsam, beni kul eder |
3346 | Havâka basıkma ukuş birle kes, et öz baş kötürse bilig birle bas | Hevesin tesirinde kalma, akıl ile karar ver; ten baş kaldırırsa, bilgi ile hâkim ol. |
3347 | Bu yaŋlığ üçün men uluş kend kodup, bu yerke sığındım ağır yük yüdüp | Böyle olduğu için, ben köy ve şehirleri bırakıp, ağır zahmetlere katlanarak, buraya sığındım. |
3348 | Kişide öŋin boldum erse kalı, kuruğ sözlemez-men ne ğibet tili | İnsanlardan ayrı yaşıyorsam, buna mukabil boş söz de sarfetmiyorum ve dedi-kodu yapmıyorum. |
3349 | Bu yalŋuz-turur sen tediŋ ay kadaş, bayat yadı iş tap maŋa ay adaş | Ey kardeş, sen bana:—Yalnız yaşıyorsun—dedin; ey dostum, zikruHah benim için kâfi bir arkadaştır. |
3350 | Yakın ka kadaştın yırak boldukum, olarka tüdürmedim açım tokum | Yakın akraba ve kardeşlerden uzak bulunmama gelince, ne aç olduğum zaman ve ne tok olduğum zaman, onlara bir yük olmadım. |
3351 | Bodun köŋli yuvka küdezmeki sarp, köŋül sınsa hasmı bayat adli tap | Halkın gönülü yufkadır, onu muhafaza etmek çok güçtür; burada gönül kınlırsa, ilâhî adaletle karşılaşılır; bu ise, kâfidir. |
3352 | Neçe bolmasa halkka mendin asığ, yeme körmegeyler meniŋdin yasığ | Her ne kadar benden halka fayda yok ise de, onlar benden zarar da görmezler. |
3353 | Asığ yas ne edgü ne isiz barı, bayattın-turur kör anıŋ takdiri | Fayda ve zarar, iyilik ve kötülük hep Tanrıdan gelir; bu onun takdiridir. |
3354 | Bu arşta kodı kör serâka tegi, tüzü barça bir teg bayatka muŋı | Yukarıdaki Arş ile aşağıdaki toprak arasında bulunan her şey, aynı şekilde, Tanrıya muhtacdır. |
3355 | Negü bar kişiler ara ay külüg, asığ tut ya kor yas saŋa belgülüg | Ey namlı, insanlar arasında ne var, fayda yahut zarar ve ziyan, onu sen biliyorsun. |
3356 | Negü asğı bar tep ayur sen tapuğ, tapuğ kulluk ol kulka açtı kapuğ | İbâdetin ne faydası var — diye soruyorsun; ibâdet kulluktur ve kula kapıları açar. |
3357 | Kul atı anın boldı kulka ayağ, tapuğ kılsa tün kün ulu bolsa tağ | Kul adı bundan dolayı kula unvan oldu; o dağa çekilip, gece-gündüz ibâdet etmelidir. |
3358 | Yaratsa yaratmasa erklig bayat, tapuğ atı tilde atamasa at | Kula bu ad verilmemiş olsa bile, kadir Tanrı ister kabul etsin-ister etmesin, ibâdet ve zikir dilden düşmemelidir. |
3359 | Bu yalŋuzlukumdın maŋa yası yok, et öz din esenin munın buldum ok | Bu yalnızlığımın bana zararı yoktur; ten ve din sıhhatini ben burada buldum. |
3360 | Negü ter eşitgil bu beyt ayğuçı, taşı körme mani baka kör içi | Şu beyti söyleyen ne der, dinle; dışına bakma, içine ve mânasına dikkat et. |
3361 | Yorı yalŋuz işsiz ay yalŋuk uzı, tutı kıldı yalŋuz tili kör sözi | Ey insanların mahiri, tek başına ve arkadaşsız yürü; bak, papağan konuşmağı ve söz söylemeği kendi başına elde etti. |
3362 | Tapuğçı tapınsa bu yalŋuz özün, negü kor kılur künke yalŋuz özi | Kul yalnız ve tek başına ibâdet ederse, bu tek bir kimseden halka nasıl zarar gelebilir. |
3363 | Kişike katılmaknı ögdüŋ kadaş, negü teg kalılğu ya bolsa adaş | Ey kardeş, insanlara karışmağı öğdün; fakat insan onlara nasıl katılır ve onlar ile nasıl ahbap olur. |
3364 | Maŋa kelmişiŋde berü men bu kün, tapuğdın kesildim baka kör ögün | işte bana geldiğinden beri ben bugün ibâdetten geri kaldım; bir düşünsene. |
3365 | Tek ök bir saŋa öz katılmış üçün, yası munça erse küçeme küçün | Bir tek seninle buluşmanın zararı bu kadar olursa, artık beni fazla zorlama. |
3366 | Özüm kirse emdi kişiler ara, kaçan tegge elgim tapuğka kör e | imdi ben insanlar arasına girersem, ibâdete ne zaman elim değer. |
Öğdülmiş cevabı Odgurmışka | ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI | |
3367 | Yanut berdi ögdülmiş aydı sözüg, eşittim eşit sen evürme yüzüŋ | Öğdülmiş cevap verdi ve: — Sözünü dinledim, sen de beni dinle, yüzünü çevirme — dedi — |
3368 | Sen aymış bu söz barça andağ-turur, hakikat körü barsa tıldağ-turur | Söylediklerinin hepsi doğrudur; lâkin dikkat edersen, bunlar hakikatte ancak birer bahanedir. |
3369 | Kişike tusulğu kerek bu tirig, tirig tutsa atın kopursa erig | İnsan hayatında kendisini yükseltmek ve adını yaşatmak için, başkalarına faydalı olmalıdır. |
3370 | Tiriglik nişânı ne ol belgüsi, kişi körmese bir anıŋ edgüsi | İnsanlar ondan bir iyilik görmezlerse, onun yaşadığı nereden belli olur. |
3371 | Kisi alğu tuğsa oğul kız üküş, oğulsuz tese erke körksüz söküş | İnsan evlenmeli ve bir çok çoluk-çocuk sahibi olmalıdır; "evlâtsızdır" — demek, insan için bir hakarettir. |
3372 | Negü ter eşitgil kişi üdrümi, uruğ kesmegüke kisi ol emi | İnsanların seçkini ne der, dinle; neslin kesilmemesinin çâresi kadındır. |
3373 | Oğulsuz ölürde ökündi tilin, ayâ kin keligli oğul kız kılın | Evlâtsız insan ölürken peşimanlığını ikrar etti ve:— Ey benden sonra gelen sen, çoluk-çocuk sahibi ol— dedi. |
3374 | Kimiŋ oğlı kalsa atada kedin, atama anı sen tirigde adın | Öldükten sonra evlâdı kalan bir baba için "yaşamıyor" denilemez. |
3375 | Oğulsuz kişi ölse kesti uruğ, ajunda atı yitti ornı kuruğ | Evlâtsız insanın, ölünce, nesli kesilir; dünyadan adı silinir ve yeri boş kalır. |
Odgurmış cevabı Öğdülmişke | ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI | |
3376 | Yanut berdi odğurmış aydı bu çın, munıŋda adınsığ yeme bar adın | Odgurmış cevap verdi ve : —Doğru, fakat bunun başka türlü bir şekli de var — dedi — |
3377 | Kalı edgü bolsa oğul kız silig, anı teg bolur kim yorıttıŋ tilig | Eğer çoluk-çocuk iyi ve hayırlı olursa, bu iş senin dediğin gibi olur. |
3378 | Kalı bolsa isiz ulıtğay seni, özüŋ ölse terkin unıtğay seni | Eğer evlât hayırsız çıkarsa, hayatta seni inletir; ölünce de, seni çabucak unutur. |
3379 | İsiz kılğa atıŋ öze karğışın, seni sökge yat baz uluğlar başın | Senin adını kötüler ve üstelik, büyükler başta olmak üzere, bütün yat-yabancı bed-duâ ederek, sana söğer. |
3380 | Oğul kız yağı ol yağı ne kerek, yağısız tiriglik takı edgürek | Çoluk-çocuk insana düşmandır, düşman neyine gerek; düşmansız hayat sürmek daha iyidir. |
3381 | Yağıdın negü teg yarukluk bolur, yağı atı yaska tanukluk berür | Düşmandan nasıl rahatlık umarsın; düşmanın atı bile senin aleyhine şahitlik eder. |
3382 | Ne edgü bilig berdi bilgi koyuğ, oğul kız atı erke kitmez oyuğ | Bilgisi derin olan insan ne iyi bilgi vermiştir; oğul-kızın adı, insan için, giderilemeyen bir gölgedir. |
3383 | Muŋar meŋzer emdi biliglig sözi, köni sözlemiş körse köŋli yazı | Bilgilinin buna benzer bir sözü vardır; dikkat edersen, temiz kalpli insan doğru söylemiştir. |
3384 | Özüŋ sızğurur sen oğul kız teyü, bu emgek biligli oğul kız kayu | Sen oğul-kız diye, kendini üzersin; bu zahmeti takdir eden oğul-kız nerede. |
3385 | Terer sen harâmığ barır sen kalır, sen ınçık yeyü bar ol ârzû yeyü | Haram toplarsın; gidersen, kalır; sen inleye-inleye git, safâsını o sürsün. |
3386 | Kime mindi sakın kisi alğuçı, teŋiz otra kirdi kime miŋüçi | Evlenen kimseyi bir gemiye binmiş farzet, gemiye binen kimse denize açılır. |
3387 | Oğul kız törüse kimesi sınur, kime sınsa suvda tirig kim kalur | Oğul-kız dünyaya gelirse, gemisi parçalanır; gemi parçalanınca, su içinde kim diri kalır. |
3388 | Oğul kız atasın suyurkağu ol, oğul kız atası yemi ağu ol | Oğul-kız sahibi insanın kusuruna bakmamak; evlât sahibinin yediği zehirdir. |
3389 | Oğul kız isizi atada kedin, atamaz atasın anasın adın | Evlâtların hayırsızı ölen anne ve babasını, bir kerre olsun, anmaz. |
3390 | Bu yaŋlığ iyâldın kaçan bar vefâ, kılıkı yavuz ol kılınçı cefâ | Böyle çocuktan hiç vefa umulurmu; onun tabiatı kötü ve işi gücü cefâdır. |
3391 | Oğul kız atası tü emgek küder, belâ mihnet erse yaŋan teg yüder | Oğul-kız babası her türlü zahmete katlanır; belâ ve mihnetleri de fil gibi yüklenir. |
3392 | Adaş koldaş ardaş tutuŋu tediŋ, bu edgü idi ters yüki yüdmekiŋ | Dost, ahbap ve arkadaş edinmeli—dedin; bu iyi, fakat bunların yükünü yüklenmek çok zordur. |
3393 | Yeme yakşı aymış bügü bilgi yarp, kişi köŋli yuvka küdezmeki sarp | Parlak bilgili hakîm yine çok güzel söylemiş; insanın gönülü yufka ve muhafazası güçtür. |
3394 | Sırınçğa sakışı-turur bu köŋül, idi ked küdez sınmasu ay oğul | Gönül sırça gibidir; ey oğul, onu çok iyi muhafaza et, kırılmasın. |
3395 | Köŋül oğlağu ol sınağı muŋar, isigke erir terk soğukka toŋar | Gönül nazlıdır, bu tecrübe edilmiştir; şöyle ki, sıcakta erir, soğukta donar. |
3396 | Adaş köŋli sınsa bolur kır yağı, yağı kayda bolsa bolur miŋ çoğı | Dostun gönülü kırılırsa, o içinden sana düşman olur; düşmanın bulunduğu yerde huzur ve sükûn kalmaz. |
3397 | Yağıdın tiriglik tatığsız bolur, yağı kayda erse yarağsız bolur | Düşman yüzünden hayat tatsızlaşır; nerede olursa-olsun, düşman zararlıdır. |
3398 | Neçe me kiçig erse düşmân saŋa, anı sen uluğ tut ay ersig toŋa | Düşman senin için ne kadar küçük olursa-olsun, sen onu büyük kabul et, ey merd ve cesur insan. |
3399 | Çıbun boldı düşman yaŋanka bedük, ısırsa yaŋanığ suçıtur ked ök | Sinek fil için büyük bir düşmandır; fili ısırdığı zaman, onu zıp zıp zıplatır. |
3400 | Negü ter eşitgil yağılığ kişi, yağı birle urşu tükemiş yaşı | Dinle, düşmanı olan ve ömrünü düşman ile çarpışarak geçiren insan ne der. |
3401 | Kiçig düşmânım tep usanma özün, nelük korkayın tep küvenme sözün | Düşmanım küçüktür — diye, sen ihmalkâr davranma; — niçin korkayım — diyerek, öğünme. |
3402 | Yağıŋ boldı erse osal bulmağıl, yağıka yağı bol tüzünke tüzün | Düşmanın varsa, onu ihmâl etme; düşmana karşı düşmanca hareket et; iyi huylu insana karşı da halîm-sehm ol. |
Öğdülmiş cevabı Odgurmışka | ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI | |
3403 | Yanut berdi ögdülmiş açtı tilin, ayur söz eşitgil köŋülke alın | Ögdilmiş cevap verdi, söze başladı : — Sözümü dinle ve kalbine yerleştir — dedi — |
3404 | Törütti bayat bu ajunuğ bilip, yegü içgü ıdtı halâldin kılıp | Tanrı bu dünyayı bilerek yarattı; helâlinden yiyecek ve içecek gönderdi. |
3405 | Katılsa karılsa tutup edgü iş, işi edgü bolsa kılur edgü iş | iyi arkadaş edinerek, onlarla düşüp-kalkmalı; insanın arkadaşı iyi olursa, kendisi de iyi olur. |
3406 | Kişi asğı bolsa kişike katıl, kişike tusulmak kişi asğı bil | Başkalarına faydalı olabileceğin yerde insanlara karış; bil ki, insanlara faydalı olmak insanın kendi menfaatidir. |
3407 | Bu yalŋuz yorığlı kişi kıvçakı, kişike tusulmaz bolur ay akı | Ey cömert, bu tek başına yaşayan yabanî adamın başkalarına faydası dokunmaz. |
3408 | Kişike tusulmaz kişi ol ölüg, tusulğıl ölüg bolma ersig külüg | Başkalarına faydası dokunmayan insan ölü gibidir; faydalı ol, ölü olma; ey mert yiğit. |
3409 | Telim bolsa erke adaş koldaşı, yadıldı atı ilke itti işi | Bir kimsenin arkadaş ve ahbabı ne kadar çok olursa, onun adı o nisbette memlekete yayılır ve işi yoluna girer. |
3410 | Bu dünyâ içinde bulur bu tilek, kalı ukbi kolsa bu ol hem yölek | O bu dünyada dileğine kavuşur; eğer âhiret saadeti isterse, onu da bununla temin eder. |
3411 | Sakınç kadğu bolsa yuluğlar özüŋ, sevinç bolsa sevnür yarutur közüg | Kara gününde bu dostlar onun uğrunda hayatlarını feda ederler, sevinçli gününde de sevinçten gözleri parlar. |
3412 | Yadar erdemin barça halkka ayur, münin körse kizler til açmaz tuyur | Onun faziletini her kese söyler ve yayarlar; kusurunu görünce de, ağızlarını açmazlar, gizlerler. |
3413 | Yağı ol erig yatsa odğurğuçı, münin erdemin ilke bildürgüçi | insanı gaflet uykusundan uyandıran düşmandır ve yine düşmandır ki, onun kusıîr ve faziletlerini memlekete ilân eder. |
3414 | Yağı bolmağınça er ersigliki, kaçan belgürer ilde atı köki | Düşmanı olmazsa, insanın mertliği, adı ve aslı ne zaman belli olur. |
3415 | Üküş bolsa emdi bu erdem kimiŋ, üküş boldı teŋsiz yağısı anıŋ | Kimin fazileti çok olursa, onun dengi olmayan düşmanı da o kadar çok olur. |
3416 | Kimiŋ erdemi bolsa aslı ağı, tepiz el kişisi ol erke yağı | Kim faziletli ve asîl nesepli olursa, memleketin her tarafında bir çok kimseler ona düşman olurlar. |
3417 | Ked erke bolur kör yağı belgülüg, yavuzka yağı yok yavuz er ölüg | iyi insanın düşmanı belli olur; kötünün düşmanı yoktur; kötü adam zâten ölüdür. |
3418 | Kayu erke düşmân yumıtsa kalın, ol er erdemi erde artuk bilin | Hangi insanın etrafına bir düşman kalabalığı toplanmış ise, bil ki, o insanın fazileti diğerlerinden fazladır. |
3419 | Yağı birle tegşıp er atı bedür, yağısız kişi atı kopmaz yatur | Düşman ile çarpışa-çarpışa insanın adı büyür; düşmansız kimsenin adı yükselmez, yerde kalır. |
3420 | Negü ter eşitgil kör erdemlig er, bu erdem bile er tilek ârzû yer | Faziletli insan ne der, dinle; bu fazilet ile insan dilek ve arzusuna nâıl olur. |
3421 | Negü er bolur kör miŋ er düşmânı, miŋer sözlemese küniŋe anı | Bin tane düşmanı olup da, hakkında her gün bin defa konuşulmayan insana insan denilirmi. |
3422 | Börimü bolur körgil ıtta kayar, udula işitse miŋ itler üni | Bak, arkasından binlerce köpeğin sesini duyunca, kaçana kurt mu denir. |
3423 | Kişig soŋdamaz-men tediŋ yalŋuzun, kuruğ sözlemez-men tediŋ til sözün | Yalnız olunca, insanları çekiştirmem; dilimi lüzumsuz ve boş lâflar ile günaha sokmam — dedin. |
3424 | Kimi sözlegey sen kişi bolmasa, kişiler arala özüŋ turmasa | Ortada kimse yoksa ve kendin insanlar arasında oturmuyorsan, kimin hakkında konuşacaksın. |
3425 | Er ol er-turur kör kişiler ara, yorıp til küdezse bu bulsa töre | Bak, yiğit o kimsedir ki, insanlar arasında gezer, fakat dilini muhafaza eder ve böylece baş-köşeye geçer. |
3426 | İrig sözke yumşak yanut kılsa öz, açığ sözleseler süçig tulsa söz | Kaba söze yumuşak cevap vermeli ve acı sözlere de tatlı sözle mukabele etmelidir. |
3427 | Kişi yüki yüdse yüdürmese yük, cefâ kılsalar bu vefâ kılsa şük | Başkalarının yükünü yüklenmeli, fakat onlara yük yüklememeli; cefâ edenlere karşı, ses çıkarmadan, vefa göstermelidir. |
3428 | Köŋülde kiterse kör öç keklerin, tilinde yorıtsa köŋülde barın | Öç ve kibiri gönülden atmalı, gönlünde ne varsa, dilinde de o olmalıdır. |
3429 | Negü ter eşitgil kişi edgüsi, bu edgü bile yadmış atı küsi | İyilik ile nâm ve şöhret kazanmış olan, insanların iyisi ne der; dinle. |
3430 | İrig sözlemegil kişike tilin, irig sözke ağrır köŋül keç yılın | İnsanlara karşı kaba söz söyleme; kaba sözün acısını gönül uzun yıllar çeker. |
3431 | Seni kim söker erse öggil anı, otun ol bolur sen tüzünler sanı | Sana kim söğerse, sen onu eğmelisin; böyle olursa, o küstahlardan sayılır, sen de asillerden sayılırsın. |
3432 | Cefâ kılğuçıkakılu tur vefâ, vefâ er kılur ol isizler cefâ | Cefâ edene karşı vefa göstermekte devam et; yiğit olan vefa gösterir; kötüler ise, cefâ ederler. |
3433 | Kesilse seniŋdin yakın ka kadaş, yakınlık ula sen aŋa ay adaş | Yakınların, akraba ve kardeşlerin senden uzaklaşsalar bile, ey arkadaş, sen onlara karşı dâima yakınlık göster. |
3434 | Saŋa küç kılur erse küçkey kalı, keçürgil anı sen bu ol din yolı | Eğer zâlim sana zulüm ederse, sen onu affet, din yolu budur. |
3435 | Yazuk kılsa kul küŋ keçür ol yazuk, bu yazuk keçürmiş muyan kıl azuk | Kul ve câriye suç işlerlerse, sen onların suçunu bağışla; bu suç bağışlama sevabını, âhiret için, kendine azık et. |
3436 | Bu ol erlik anın eren yük yüdüp, yorır sabrı birle ölümüg küdüp | Yiğitlik budur; bunun için er olanlar zahmete katlanıp, sabırla ölümü bekleyerek dolaşırlar. |
3437 | Bu kün sen bir evke kirip yalŋuzun, ne edgü bulur sen ay kılkı tüzün | Bugün sen tek başına bir eve kapanmakta ne gibi bir fayda umuyorsun, ey yumuşak huylu. |
3438 | Erej ârzû nimet közün körmediŋ, kümüş gevher altun bakır bulmadıŋ | Huzur, arzu ve nimeti gözünle görmedin; gümüş, mücevher, altın ve bakıra da hiç sahip olmadın. |
3439 | Sarây karşı yer suv seni birle yok, at üstem kız oğlan kanı birle yok | Senin sarayın, köşkün, yerin ve yurdun yok; at, koşum, çoluk-çocuk hani; bunlardan hiç biri sende yok. |
3440 | Kişiler öze yok saŋa erk elig, özüŋ yığsa sen bolsa atıŋ silig | İnsanlar üzerinde de senin hiç bir kuvvet ve hâkimiyetin yok ki, onu kötüye kullanmayasın ve temiz nâm kazanasın. |
3441 | Kayu neŋ bulup kodtuŋ emdi anı, kayu telve zâhid atadı seni | Ne buldun ki, sonra ondan vaz geçtin; hangi mecnûn sana zâhid adını taktı. |
3442 | Üküşüg kodup er azığ taplasa, bu er ötrü zâhid bolur kur basa | Erkek olan, çoğu elde edebildiği hâlde, az ilev iktifa eder; böyle bir insan zâhidlik mertebesine erişir. |
3443 | Tilep bulmasa barça zâhid bolur, sabırda adın hile bulmaz-turur | Yoksa, aradığını bulamayan her kes zâhid olur; sabırdan başka bir çâre bulamadığından, elindeki ile yetinir. |
3444 | Er ol er bolur kör miŋ ârzû bulup, aŋar yüz evürse eren teg bolup | Erkek o kimsedir ki, bin arzusunu bulur ve ondan mertçe yüz çevirir. |
3445 | Yetürse içürse çığayka ülep, bayatka tapuğ kılsa köŋlin ulap | Yedirir, içirir ve malını fakirlere dağıtarak, Tanrıya can ve gönülden ibâdet eder. |
3446 | Kelir bolsa dünyâ köŋül bamasa, barır erse ağrıp kaşın tügmese | Gelen dünya nimetlerine gönül bağlamaz; elinden gidenlere de içi sızlayıp, yüzü buruşmaz. |
3447 | Kalı üstese elgi ârzû öze, özini tutunsa köŋül til tüze | Arzusunu elde etmek için kuvvet bulduğu hâlde, kendisini tutar, gönülüne ve diline hâkim olur. |
3448 | Bu sözke yakar körse mani bu söz, eşit işke tutğıl ayâ kılkı tüz | Dikkat edersen, şu sözün mânası buna uyar; dinle ve ona göre hareket et, ey yumuşak huylu. |
3449 | Erende eri ol kamuğ neŋke erk, bulup kılğu yerde özin tutsa berk | Erlerin eri odur ki, her şeye muktedir olur; fakat yapmağa gelince, nefsine karşı mukavemet eder. |
3450 | Takı erde yegrek eren ol-turur, miŋ ârzû bulup bu özin tıdsa terk | Yine bu erden daha iyi erkek odur ki, bir arzusuna nail olduğu hâlde, kendisine derhal hâkim olur. |
Odgurmış cevabı Öğdülmişke | ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI | |
3451 | Yanut berdi odğurmış aydı çın ay, negü ol tilekiŋ ayâ körki ay | Odgurmış cevap verdi:—Doğru söyle, arzun nedir, ey ay gibi güzel yüzlüm — dedi — |
3452 | Negü sözlese men sözümni yerip, cevâbın kılur sen özümni serip | Ben ne söylersem, reddediyorsun; sözümü beğenmeyip, itirazda bulunuyorsun. |
3453 | Açukluğ maŋa ay tilekiŋ ne ol, negü kolğu erse aça sözle kol | Bana açık söyle, dileğin nedir; ne istiyorsan, açıkça söyle ve iste. |
Öğdülmiş cevabı Odgurmışka | ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI | |
3454 | Yanut berdi ögdülmiş aydı özüm, tilek birle keldi açayın sözüm | Öğdülmiş cevap verdi : — Ben buraya bir maksatla geldim, dileğimi arzedeyım — dedi — |
3455 | Bu kün toğdı ilig eşitti seni, öziŋe kereklep kör ıdtı meni | Hükümdar Kün-Toğdı seni haber aldı; sana ihtiyacı olduğu için, beni gönderdi. |
3456 | Katığ ârzûladı seni körgüke, meni sözçi ıdtı okıp eltgüke | Seni görmeği çok arzu etti; seni çağırıp götürmek İçin, dâvetçı olarak, beni yolladı. |
3457 | Neçe me ağır kelse barğu kerek, iligke tegip bir körüngü kerek | Ne kadar ağır gelse bile, senin oraya kadar gidip, hükümdara bir görünmen gerekir. |
3458 | İlig me idi edgü sultân-turur, bodunka bağırsak sevüg cân-turur | Hükümdar çok iyi bir padişahtır; çok merhametli, halkın candan sevdiği bir insandır. |
3459 | Kim ilig yüzin körse kutluğ bolur, ikigün ajunda tükel kut bulur | Hükümdarın yüzünü gören her kes kutlu olur; her iki dünyada tam saadete kavuşur. |
3460 | Negü ter eşitgil bu el kend begi, ajun başlap ilke yetilmiş ögi | Devleti idare eden, memleket işlerinde dirayet sahibi olan memleket beyi ne der, dinle. |
3461 | Törülüg köni beg kut ol belgülüg, kutı birle tegrür tözüke ülüg | Kanunlara riâyet eden, doğru bey, gerçekten, bir saadettir; onun saadetinden her kes kendisine hisse alır. |
3462 | Kayuda çavıksa köni beg atı, aŋar barğu andın bulur er kutı | Nerede adaleti ile şöhret bulan bir bey bulunursa, oraya gitmeli; insan onda saadetini bulur. |
3463 | Bu kök tirgüki ol könilik törü, törü artasa kök turumaz örü | Adalete istinat eden kanun — bu göğün direğidir; kanun bozulursa, gök yerinde duramaz. |
3464 | Törülüg bu begler yok erse tirig, bayat buzğay erdi yeti kat yerig | Bu kanun koyan beyler hayatta bulunmasalardı, Tanrı yedi kat yerin nizâmını bozmuş olurdu. |
3465 | Köni beg yüzi körse kutluğ bolur, muyanka tegir hem yazukı yulur | Adil beyin yüzünü gören kutlu olur; sevaba girer ve günahtan kurtulur. |
3466 | Bilir sen bu kün men kişi boldukum, sebeb ilig erdi yölekim tokum | Bilirsin, bugün benim adam olmama sebep hükümdardır; o bana destek olmuştur. |
3467 | Bayat berdi erdi ukuş ög bilig, tüzü edgülükke tegürdüm elig | Tanrı bana anlayış, akıl ve bilgi verdi ve ben bundan dolayı her türlü iyiliği yapmağa muvaffak oldum. |
3468 | Bayat berdi tevfik kamuğ edgüke, bodun asğıŋa hem yüki yüdgüke | Halka faydalı olmak ve onun yükünü yüklenmek hususunda her türlü iyilik için Tanrı bana tevfık ihsan etti. |
3469 | Seni me tiler emdi ilig bu kün, elig bir kılıp yazsa beglig tügün | El-ele verip, beylik düğümünü çözmek için, hükümdar bugün seni de istiyor. |
3470 | Okıtçı meni ıdtı emdi saŋa, meni yalŋuz ıdma ay ersig toŋa | Şimdi sana dâvetçi olarak beni gönderdi; ey mert yiğit, ben yalnız dönmeyeyim. |
3471 | Bitig ıdtı ilig öz elgin bitip, negü sözledi erse körgil okıp | Hükümdar kendi eli ile yazıp, sana bir mektup da gönderdi; ne demiş ise, kendin bak, oku. |
3472 | Çıkardı bitig berdi elgin sunup, bitig aldı odğurmış açtı tutup | Çıkarıp, mektubu sundu; Odgurmış aldı ve bir az düşünceli, mektubu açtı. |
Odgurmış suali Öğdülmişke | ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ | |
3473 | Okıdı bitig keç sakındı uzun, ayur ked bilig bermiş ilig sözün | Mektubu okudu, uzun-uzun düşündü ve: — Hükümdar çok manalı sözler yazmış —dedi — |
3474 | Okımış ilig emdi kelgil teyü, kamuğ edgülükni atamış sayu | îmdi hükümdar— "Gel!" — diye davet etmiş, her türlü iyilikleri teker-teker sayıp dökmü |
3475 | Bedük iş-turur kör bu işler maŋa, neteg kılğu ayğıl keŋeş ber muŋa | Bunlar benim için çok büyük bir iştir; söyle, bana bir akıl öğret, ne yapmalı? |
Öğdülmiş cevabı Odgurmışka | ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI | |
3476 | Yanut berdi ögdülmiş aydı ilig, seni sözleyü şük kurıtmaz tilig | Öğdülmiş cevap verdi : — Hükümdar dâima senden bahseder, bir ân bile seni dilinden düşürmez — dedi — |
3477 | Tili teprese sözde atıŋ çıkar, seni körgüke ol köz açtı bakar | Konuşmağa başlar-başlamaz, ağzından adın çıkar; o seni dört gözle beklemektedir. |
3478 | Kimi sevse ermiş köŋül ârzûlap, tilin sözde atı yorır söz ulap | Gönül arzulayarak, kimi severse, her sözde onun adı dilinden düşmezmiş. |
3479 | Sevitmiş negü ter bu beytig okı, sevüglüg yüzi ol köŋül toklukı | Şu beyti oku, kendisini sevdirmiş insan ne der; gönlü doyuran, sevgilinin yüzüdür. |
3480 | Köŋül kimni sevse körür közde ol, közün kança baksa uçar yüzde ol | Gönül kimi severse, göz dâima onu görür; göz nereye bakarsa, orada o uçar. |
3481 | Köŋülde negü erse ârzû tilek, ağız açsa barça tilin sözde ol | Gönülde arzu ve dilek ne ise, insan söze başlayınca, dâima ondan bahseder. |
Odgurmış cevabı Öğdülmişke | ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI | |
3482 | Yanut berdi odğurmış aydı maŋa, keŋeş ber yarağı ne ol ay toŋa | Odgurmış cevap verdi : — Ey yiğit, bana tavsiyede bulun, ne yapmalıyım — dedi — |
3483 | Bağırsak kadaşım sen ök sen yakın, keŋeş ber ötegil kadaşlık hakın | Sevgili kardeşim, bana yakın ol=>n sensin; bir fikir ver, kardeşlik hakkını yerine getir. |
3484 | Seniŋdin kolur-men bu işke keŋeş, bilig birle sen bu keŋeşke teŋeş | Bu işte senin bilgin ile mütenâsip bir tavsiyede bulunmanı istiyorum. |
3485 | Kadaş sen tilese yeme tut adaş, adaşlı kadaşlı ikigün tüdeş | Sen bir kardeşsin, istersen arkadaş olarak da kabul et, kardeş ve arkadaş arasında fark yoktur. |
3486 | Bağırsak sen ök sen bu kün çın maŋa, negü kılğu ayğıl büter-men saŋa | Bugün bana gerçekten bağlı olan sensin; ne yapmalı, söyle; sana güveniyorum. |
Öğdülmiş cevabı Odgurmışka | ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI | |
3487 | Yanut berdi ögdülmiş aydı bu söz, ayıtma maŋa sen ayâ kutluğ öz | Ögdülmiş cevap verdi ve: —-Ey mübarek insan, bunu sen bana sorma — dedi — |
3488 | Meni ıdtı ilig okıtçı saŋa, negü teg keŋeşür sen emdi maŋa | Hükümdar beni sana dâvetçi olarak gönderdi; sen şimdi benim ile nasıl istişarede bulunursun. |
3489 | Baralım timekte adın yok sözüm, neteg ayğa barma teyü bu özüm | Gidelim—demekten başka, benim bir sözüm yoktur; ben sana nasıl "gitme" diyebilirim. |
3490 | Seni birle bolsa kör asğı üküş, öz asğın tilerke keŋeşmez ukuş | Seninle birlikte bulunmak benim için çok faydalıdır; kendi faydasını isteyen kimse ile akıllı insan istişare etmez. |
3491 | Negü ter eşitgil biliglig çigil, biligsiz eşitgil boyun bir egil | Bilgili çiğil ne der, dinle; ey bilgisiz, dinle ve buna boyun eğ. |
3492 | Öz asğı tilerke keŋeşmegü söz, saŋa asğı bolmaz ayâ kutluğ öz | Kendi istifâdesi bahis mevzuu olan bir kimse ile istişarede bulunmamalı; ey mübarek insan, bundan sana fayda gelmez. |
3493 | Keŋeş ol kişike keŋeş ay kadaş, ol er kolmaz erse öz asğın adaş | Ey arkadaş, istişare ederken, kendi faydasını düşünmeyen kimse ile istişare et. |
3494 | Öz asğın tilegli öz ülgi üçün, yarağlığnı teŋsiz-turur ter küçün | Kendi faydasını düşünen kimse, menfaati için, münâsip olanın dahi uygun olmadığını söyler. |
3495 | Neçe iş kişike keŋeşgü kerek, köŋül taplamış işni kılğu kerek | Bâzı işler vardır ki, insanlar ile istişare etmek lâzımdır; fakat neticede insan yine gönlünün münâsip gördüğü işi yapmalıdır. |
3496 | Özüŋke bağırsak seniŋ öz özüŋ, kişike ınanma kesildi sözüg | Seni en çok düşünen yine bizzat kendinsin, insanlara güvenme; işte o kadar. |
3497 | Sen ök bil negü kılğu erse keŋeş, tileme meniŋdin bu işke keŋeş | Ne yapmak lazımsa, bunu kendin bilmelisin; istişare et, fakat benden bu iş için fikir sorma. |
3498 | Seni alğalı keldim andın turup, keŋeş bu yorı barğıl emdi kopup | Oradan kalkıp, buraya seni götürmek için geldim; tavsiyem şu: yürü, buradan kalkıp, oraya gidelim. |
3499 | Kişiler arakı muyan edgülük, bu yerde bulunmaz munu belgülük | İnsanlar arasına karıştığın zaman elde edeceğin sevap ve iyilik burada bulunmaz, bu şüphesizdir. |
3500 | Uluş kend içindeki edgü neçe, saŋa sözledim emdi adra seçe | Kasaba ve şehir içindeki çeşitli iyilikleri şimdi sana teker-teker ve açık olarak söyledim. |
3501 | Bilir sen bu gözler köni sözledim, saŋa edgü koldum bilir bir idim | Bunları doğru söylediğimi takdir edersin; Tanrı bilir ki, senin iyiliğini istedim. |
3502 | Kişidin kaçar sen ne kıldı kişi, kişike katıl it kişiler işi | İnsanlardan kaçıyorsun, onlar sana ne yaptı; insanlara karış ve onlar gibi yaşa. |
3503 | Müsülmân işin it muŋıŋa yara, bayat birge uçmak kör ornuŋ töre | Müslümanların işini gör, ihtiyaçlarına yardım et; Tanrı sana cennet verir, yerin baş-köşe olur. |
3504 | Köŋül til köni tut kılınçıŋ bütün, kayuda tilese tirilgil kutun | Gönlünde ve dileğinde hulûs sahibi ol, hareketin dürüst olsun; nerede istersen, orada saadet içinde ömür sür. |
3505 | Kişisiz tirilme kişiler ara, kişi aybı körme özüŋni kör e | insanlardan uzaklaşıp, yalnız yaşama; başkasının kusurunu görme, kendine bak. |
3506 | Muŋar meŋzer emdi bu beyt ay bügü, okığu munı ötrü işke bağu | Ey hakîm, şu beyit imdi buna benzer; bunu okumalı ve ona göre hareket etmelidir. |
3507 | Kayuda tilese yorı edgü bol, tüpi aslı kolma özüŋ edgü kol | Nereye gidersen git, yalnız iyi ol; soya ve asalete bakma, kendinde iyilik ara. |
3508 | Kişi edgüsi kör unıtmaz özin, kayuda yorısa teler edgü yol | İnsanların iyisi gaflete düşmez; nereye giderse, orada doğru yolu arar. |
3509 | Er edgü kerek tutsa edgü kılınç, kayuda tilese bulur miŋ sevinç | İnsan iyi olmalı; iyi hareket eden kimse her yerde bin türlü sevinç bulur. |
3510 | Bu edgü kamuğ yerde edgü bolur, ol edgü yanutı hem edgü bulur | İyilik her yerde iyidir; insan iyiliğe karşı her yerde iyilik bulur. |
3511 | Sen edgü kılınç tut isiz bolmağıl, kayuda tilese yorı korkmağıl | Sen iyilik yap, kötü olma; böylelikle nerede istersen, orada korkmadan dolaşabilirsin. |