Hükümdar Kün-Toğdı Ay-Toldı'ya Adalet Vasfının Nasıl Olduğunu Söyler
Eski Türkçe aslı | Günümüze aktarımı | |
---|---|---|
XVIII | Küntoğdı İlig Aytoldıka Adil Sıfatı Neteg Erdükin Ayur | Hükümdar Kün-Toğdı Ay-Toldı'ya Adalet Vasfının Nasıl Olduğunu Söyler |
792 | İlig aydı uktum sözüg belgülep, açayın sözümni saŋa ülgülep | Hükümdar dedi : — Ne demek istediğini anladım; bunların ne demek olduğunu sana anlatayım. |
793 | Seni men okıdım eŋ aşnukı kün, ağırlık bile berdim ol kün orun | Geçen gün ben seni çağırdım, sana gösterdim ve yer verdim. |
794 | Bu taŋ taŋsuk işler maŋa körkitip, buşurduŋ meni sen işiŋ berkitip | O acayip işleri bana göstererek, beni hiddetlendirdin; fakat kendini iyi müdâfaa ettin. |
795 | Körüp buştum erse ilendi özüŋ, sarıldım saŋa men töküldi sözüg | Sana hiddetlenince, beni tekdir ettin; buna tahammül ettim, fakat tekrar yüzünü buruşturdun. |
796 | Sen aydıŋ maŋa kut-men bilgil meni, saŋa ukturu kıldım ukğıl munı | Sen bana : —Ben saadetim, beni tanı; sana anlatmak için, böyle yaptım, bunu anla — dedin. |
797 | Negü kılmışıŋnı sen adra seçe, yora berdiŋ uktum kamuğnı aça | Niçin yaptığını sen birer-birer izah ettin; ben de her şeyini açıkça anladım. |
798 | Keçürdüm men anda seniŋ üdrüŋi, ağırladım ötrü ol erdem teŋi | O zaman ben senin kusurunu affettim ve sana meziyetin nisbetinde saygı gösterdim. |
799 | Bu kün me meniŋ bu özüm kılkların, saŋa körkitür barça erdemlerin | Bugün de ben kendi tabiatimi ve bütün meziyetlerimi sana gösteriyorum. |
800 | Munu men me körgil könilik törü, törü kılkları bu baka tur körü | işte bak, ben de doğruluk ve kanunum; kanunum vasıfları bunlardır, dikkat et. |
801 | Bu kürsi özele öz oldurdukı, adakı üç ol kör ay köŋlüm tokı | Bak, bu üzerinde oturduğum tahtın üç ayağı vardır; ey gönlümü doyuran. |
802 | Kamuğ üç adaklığ emitmez bolur, üçegü-turur tüz kamıtmaz bolur | Üç ayak üzerinde olan hiç bir şey bir tarafa meyletmez; her üçü düz durdukça, taht sallanmaz. |
803 | Kalı üç adakta emitse biri, ikisi kamıtar uçar ol eri | Eğer üç ayaktan biri yana yatarsa, diğer ikisi de kayar ve üzerinde oturan yuvarlanır. |
804 | Kamuğ üç adaklığ köni tüz-turur, kalı bolsa tört kör bir egri bolur | Üç ayaklı olan her şey doğru ve düz durur; eğer dört ayaklı olursa, biri eğri olabilir. |
805 | Kayu neŋ tüz erse kamuğı uz ol, kamuğ uz körü barsa kılkı tüz ol | Düz olan bir şeyin her tarafı, iyidir; her iyinin, dikkat edersen, tavır ve hareketi düzgündür. |
806 | Kayu neŋ emitse kör egri bolur, kamuğ egriler isiz urğı bulur | Hangi şey yana yatarsa, eğri olur; her eğrilikte bir kötülüğün tohumu vardır. |
807 | Kayu tüz emitse turumaz tüşer, kayu neŋ köni bolsa tüşmez serer | Düz olan yana yatarsa, duramaz, düşer; hangi şey doğru ise, düşmez, yerinde durur. |
808 | Meniŋ kılkım ol kör emitmez köni, köni egri bolsa könilik küni | Bak, benim tabiatim de yana yatmaz, doğrudur; eğer doğru eğrilirse, kıyamet kopar. |
809 | Könilik özele keser-men işig, adırmaz-men begsig ya kulsığ kişig | Ben işleri doğruluk ile hallederim; insanları, bey veya kul olarak, ayırmam. |
810 | Bu bögde biçek kim eligde-turur, bıçığlı kesigli-turur ay unur | Ey becerikli insan, elimdeki bu bıçak biçen ve kesen bir âlettir. |
811 | Biçek teg bıçar-men keser-men işig, uzatmaz-men davi kılığlı kişig | Ben işleri bıçak gibi keser, atarım; hak arayan kimsenin işini uzatmam. |
812 | Şeker ol kişi yer aŋar küç tegip, törü bulsa mendin kapuğka kelip | Şekere gelince, o zulüme uğrayarak, benim kapıma gelen ve adaleti bende bulan insan içindir. |
813 | Şeker teg süçiyü barır ol kişi, sevinçlig bolur anda yazlur kaşı | O insan benden şeker gibi tatlı-tatlı ayrılır; sevinir ve yüzü güler. |
814 | Urâğûn yeme ol kişiler içer, özi küçkey erse könidin kaçar | Zehir gibi acı olan bu Hind otunu ise, zorbalar ve doğruluktan kaçan kimseler içer. |
815 | Maŋa kelse tütşü törü berse-men, urâğûn içer teg açır körse-men | Bunlar kavga edip, bana gelirler ve ben hüküm verince, bakarsın, acı Hind ilâcı içmiş gibi, yüzlerini ekşitirler. |
816 | Bu kaşım tügüki bu körksüzlüküm, küçemçi kelirke bu yüzsüzlüküm | Benim bu sertliğim, kaşlarımın bu çatıklığı ve bu asık suratım bana gelen zâlimler içindir. |
817 | Kerek oğlum erse yakın ya yağuk, kerek barkın erse keçigli konuk | ister oğlum, ister yakınım veya hısımım olsun; ister yolcu, geçici, ister misafir olsun; |
818 | Törüde ikigü maŋa bir sanı, keserde adın bulmağay ol meni | Kanun karşısında benim için bunların hepsi birdir; hüküm verirken, hiç biri beni farklı bulmaz. |
819 | Bu beglik ulı kör könilik-turur, köni bolsa begler tiriglik bolur | Bu beyliğin temeli doğruluktur; beyler doğru olursa, dünya huzura kavuşur. |
820 | Muŋar meŋzetü sözler öglüg kişi, kim öglüg sözin tutsa itlür işi | Akıllı insan buna benzer bir söz söylemiştir; kim akıllı insanın sözünü tutarsa, iş yoluna girer. |
821 | Könilik öze boldı beglik ulı, bu beglik köki ol könilik yolı | Beyliğin temeli doğruluk üzerine kurulmuştur; doğruluk yolu beyliğin esâsıdır. |
822 | Törü kılsa elke köni bolsa beg, tilek ârzû bulğay bu kolsa kalı | Bey doğru olur ve ülkeye böyle hüküm ederse, bütün dileklerine kavuşur. |
Aytoldı suali İligke | AY-TOLIDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ | |
823 | Yana aydı ay toldı ilig kutı, nelük boldı kün toğdı ilig at(isim)ı | Ay-Toldı şöyle dedi : — Ey devletli hükümdar, efendimizin adı niçin Kün-Toğdı olmuştur. |
İlig cevabı Aytoldıka | HÜKÜMDARIN AY-TOLIDI'YA CEVABI | |
824 | İlig aydı bilge meniŋ kılkımı, körüp meŋzetü urdı bu atımı | Hükümdar cevap verdi : — Alim benim tabiatimi güneşe benzeterek, bu adı verdi. |
825 | Künüg kör irilmez tolu ok-turur, yaruklukı bir teg talu ok-turur | Güneşe bak, küçülmez, bütünlüğünü dâima muhafaza eder; parlaklığı hep aynı şekilde kuvvetlidir. |
826 | Meniŋ me kılınçım aŋar okşadı, könilik bile toldı eksümedi | Benim tabiatim de ona benzer, doğruluk ile doludur ve hiç bir vakit eksilmez. |
827 | İkinçi tuğar kün yarur bu ajun, tüzü halkka tegrür yokalmaz özün | ikincisi — güneş doğar ve bu dünya aydınlanır; aydınlığını bütün halka eriştirir, kendinden bir şey eksilmez. |
828 | Meniŋ me törüm bu yokalmaz özüm, kamuğ halkka bir teg ne kılkım sözüm | Benim de hükmüm böyledir, ben ortadan kaybolmam: hareketim ve sözüm bütün halk için aynıdır. |
829 | Üçünçi bu kün tuğsa yerke isig, çeçek yazlur anda tümen miŋ tüsig | Üçüncüsü — bu güneş doğunca, yere sıcaklık gelir; o zaman binlerce renkli çiçekler açılır. |
830 | Kayu elke tegse meniŋ bu törüm, ol el barça itlür taş erse korum | Benim bu kanunum hangi memlekete erişirse, o memleket baştan başa taşlık ve kayalık dahi olsa, hep düzene girer. |
831 | Tuğar kün arığ ya arığsız temez, kamuğka yarukluk berür eksümez | Güneş doğar, temiz veya kirli demeden, her, şeye aydınlık verir; kendisinden bir şey eksilmez. |
832 | Meniŋ me kılınçım bu ol belgülüg, tözüke tegir barça mendin ülüg | Benim de hareketim tıpkı böyledir; her kes benden nasibini alır. |
833 | Yana ma bu kün burcı sâbit-turur, bu sâbit tedüküm tüpi berk bolur | Bir de güneşin burcu sabittir; bu sabit dediğim, temeli sağlam olduğu içindir. |
834 | Bu kün burcı arslan bu burc tepremez, evi tepremezi üçün artamaz | Güneşin burcu Arslan'dır ve bu burç yerinden kımıldamaz; yerinden kımıldamadığı için de evi bozulmaz. |
835 | Meniŋ kılkımı kör yeme bir yaŋın, özüm tegşürülmez yarukta öŋin | Benim tavır ve hareketime bir bak, benim de parlaklığım katiyen değişmez. |
Aytoldı suali İligke | AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ | |
836 | Bu ay toldı aydı ay ilig kutı, aşasu ajun el yadılsu atı | Ay-Toldı dedi : — Ey devletli hükümdar, ülkelere hâkim ol, iyi adın dünyaya yayılsın. |
837 | Meniŋ me özüm bu uzun yol yorıp, saŋa keldi emgep hem artuk arıp | Ben de bu uzun yolu yürüyüp ve çok zahmet çekip, yorularak, sana geldim. |
838 | Bu kılkıŋ bu erdemleriŋ bar üçün, küsep keldim emdi tapuğka küçün | Bu tabiat ve faziletlerinden dolayı, büyük bir arzu ile senin hizmetine geldim. |
839 | Ayu ber maŋa sen neteg tapnayın, sevinçiŋ kayu ol anı tutnayın | Sen bana söyle, nasıl hizmet edeyim; seni memnun etmek için, nasıl davranayım. |
840 | Tapuğ beg tapısı öze bolmasa, yaramaz bu tapğı neçe emgese | Hizmet beyin arzusuna göre olmadıkça, ne kadar zahmet çekilmiş olursa-olsun, makbule geçmez. |
841 | Negü ter eşitgil ıla atlığı, tapuğun bedümiş kişi kutluğı | ila ülkesinin hizmet ederek, ikbâle ermiş şöhret kazanmış kudretli şahsiyeti ne der, dinle. |
842 | Tapınsa tapuğçı begiŋe kalı, katığ tutğu begler sevinçi yolı | Hizmetkâr hizmet ederken, dâima beyleri memnun edecek yoldan yürümelidir. |
843 | Bu begler tapısı öze kıl tapuğ, begi taplasa tapğı açtı kapuğ | Beyleri memnun edecek şekilde hizmet et; bey memnun olursa, bu hizmet ikbâl kapılarını açar. |
844 | Tapuğçı tapuğ bilse törke tegir, tapuğ bilmese tördin elke kelir | Hizmetkâr hizmet etmesini bilirse, baş-köşeye erişir; hizmet etmesini bilmezse, baş-köşeden eşiğe düşer. |
845 | Begin ked sevindürse tapnur kulı, açıldı bu kulka ağırlık yolı | Hizmet eden kul beyini çok memnun ederse, bu kul için itibar ve ihsan kapıları açılmış olur. |
İlig cevabı Aytoldıka | HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI | |
846 | İlig aydı uktum men emdi sözüg, sevinçim tile ked küdezgil özüŋ | Hükümdar dedi : — Söylediklerini anladım; beni memnun etmeğe çalış ve çok dikkatli hareket et. |
847 | Saŋa men ayayın yarağsızlarığ, yarağsızka yakma yorığıl arığ | Ben hoşlaşmadığım şeyleri sana söyleyeyim; sen onlara yaklaşma, temiz olmağa çalış. |
848 | Özüm taplamaz neŋ biri yalğan ol, munıŋda basası bu küç kılğan ol | Benim beğenmediğim şeylerden biri — yalandır; ondan sonra zulüm edenler gelir. |
849 | Suk erse kılınçı yeg erse özi, ivek erse kılkı uvutsuz közi | Sonra da haris tabiatli ve olgun olmayan insanlar ile aceleci huylu ve gözü doymaz olanlar. |
850 | Buşı erse işte yeme övkelig, yava erse borçı ya kıyğan elig | Her işte hiddet gösterenler, içkiye düşkünler veya çalıp-çırpanlar. |
851 | Bu yaŋlığ kişiler yaramaz maŋa, ayu berdim emdi açukluğ saŋa | Bu gibi insanlar bana yaramaz; işte saha bunları açıkça döküp-saydım. |
852 | Yarayın tese sen maŋa belgülüg, bu kaç neŋ özüŋdin yırat ay(ünlem) külüg | Sen benim gerçekten işime yaramak istiyorsan, bu bir kaç şeyi kendinden uzak tut; ey namlı insan. |
853 | Yakın bolğa sen künde ötrü maŋa, ağırlık açığ artğa mendin saŋa | Böylece sen her gün bana daha yakın olacaksın ve benden sana karşı itibar ve ihsan artacaktır. |
Aytoldı suali İligke | AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ | |
854 | Bu ay toldı aydı eşittim munı, takı bir sözüm bar ayu ber anı | Ay-Toldı dedi : — Bunları işittim; bir suâlim daha var, onu da arzedeyim. |
855 | Bu edgü kayu ol neteg ol özi, negü teg bolur edgü kılkı tözi | İyilik nasıl ve ne gibi bir şeydir; iyinin hâli tavrı ve tıyneti nasıl olur. |
İlig cevabı Aytoldıka | HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI | |
856 | İlig aydı edgü bu kılkı yaŋı, tusulur bolur halkka asğı oŋı | Hükümdar dedi: — iyinin vasfı faydalı olmaktır; onun halka çok faydaları dokunur. |
857 | Tüzü halkka barça kılur edgülük, yana minnet urmaz kişike kölük | O bütün halka hep iyilik eder, fakat yaptığını insanın başına kakmaz. |
858 | Öz asğın tilemez kişike asığ, berür ol asığdın bu kolmaz yanığ | Kendi istifâdesini düşünmez, başkasına fayda temin eder ve buna mukabil, bir karşılık beklemez. |
Aytoldı suali İligke | AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ | |
859 | Yana aydı ay toldı uktum bu söz, takı bir tilekimni aytur bu öz | Ay-Toldı tekrar dedi : —Bu sözü anladım; bir şey daha sormak istiyorum. |
860 | Maŋa ay könilik kayu ol köni, anıŋ birle yalŋuk yarutsa küni | Bana doğruluğu anlat, hangi şey doğrudur; insan onunla gününü nasıl aydınlatır. |
861 | Kayunı ayurlar könilik yolı, negü teg bolur bu könilik ulı | Hangi yola doğruluk yolu derler; bu doğruluğun mâhiyeti nedir. |
İlig cevabı Aytoldıka | HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI | |
862 | İlig aydı körgil köni er özi, tili köŋli birle biriker sözi | Hükümdar : — Bak, kimin düşündüğü ile söylediği bir olursa, işte doğru insan odur — dedi— |
863 | Taşı teg içi ol içi teg taşı, bu yaŋlığ bolur ol köni çın kişi | Onun içi dışı gibi, dışı da içi gibidir; doğru ve dürüst insan böyle olur. |
864 | Köŋlin çıkarsa ayada urup, yorısa uyadmasa yalŋuk körüp | insan gönlünü çıkarıp, avucuna koyarak, başkaları önünde, mahcup olmadan, dolaşabilmelidir. |
865 | Könilik kerek erke kopsa kutun, könilik atı ol kişilik bütün | Saaâdette yükselmek için, insana doğruluk lâzımdır; insanlık doğruluğun adıdır, inan. |
866 | Kız ermez bu yalŋuk kişilik kız ol, az ermez bu yalŋuk könilik az ol | insan nâdir değil, insanlık nâdirdir; insan az değil, doğruluk azdır. |
867 | Muŋar meŋzetü aydı şâir bu söz, saŋa sözledi emdi körgil bu öz | Bak, şimdi benim sana söylediğim söze benzer bir sözü de şâir söylemiştir. |
868 | Yorığlı bu yalŋuk idi ök üküş, köni çın bütün er maŋa ked küsüş | Gezip-dolaşan insan pek çoktur; fakat benim için aziz olan doğru, dürüst ve güvenilebilecek bir insandır. |
869 | Kız ermez kişi kör kişilik kız ol, köni çın kişilerni ögdi ukuş | insan nâdir değil, insanlık nâdirdir; akıl doğru ve dürüst insanları öğmüştür. |
Aytoldı suali İligke | AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ | |
870 | Yana aydı ay toldı ilig kutı, maŋa açsu emdi bu söz bük katı | Ay-Toldı tekrar dedi : — Devletli hükümdar şimdi bana şu sözün sırrını çözsün. |
871 | Bu edgü kişiler bolurmu isiz, isiz me ururmu kör edgüke iz | Bu iyi insanlar kötü olabilirlerini ve kötü insan da bir gün iyilik yoluna girebilirini? |
İlig cevabı Aytoldıka | HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI | |
872 | İlig aydı edgü iki törlüg ol, munıŋda biri çın tutar edgü yol | Hükümdar : — iyi insan iki türlü olur — dedi-; bunlardan biri doğrudan doğruya iyilik yolunu tutar. |
873 | Bir edgü bolur kör anadın tuğup, yorır ol köni çın kör edgü bolup | Biri anadan doğma iyi olur; iyi bir insan doğru ve dürüst bir hayat sürer. |
874 | Takı biri edgü kör ötkünç bolur, isizke katılsa ol isiz kılur | Biri de taklit yolu ile iyi olur; kötüye uyarsa, kötülük yapar. |
875 | İki törlüg ol kör bu isiz yeme, ikigüni bir tep isizke sama | Kötü insan da iki türlü olur; bunların ikisini de aynı derecede kötü sayma. |
876 | Toğa isiz ol kör munıŋda biri, bu er ölmeginçe arımaz kiri | Bunlardan biri doğuştan kötüdür; bu insanın lekesi ölünceye kadar temizlenmez. |
877 | Takı biri ötkünç bolur bu isiz, işi edgü bolsa tüzer bu ma iz | Diğeri ise, taklit yolu ile kötü olur; arkadaşı iyi olursa, o da iyi yola gider. |
878 | Toğa edgüdin tutçı edgü kelir, ajun bodnı andın asığlar alır | Doğuştan iyi olandan dâima iyilik gelir; dünya halkı ondan istifâde eder. |
879 | Toğa isiz erse aŋar yok otı, ajunka belâ ol bodunka yutı | Doğuştan kötü olanın ıslâhına çâre yoktur; o dünya için belâ ve halk için felâkettir. |
880 | Muŋar meŋzetü aydı türkçe mesel, eşitgil munı sen ukup özke al | Buna benzer türkçe bir ata-sözü vardır; bunu dinle ve sırrına ererek, ona göre hareket et. |
881 | Ürüŋ süt bile kirse edgü kılık, ölüm tutmağınça evürmez yorık | Eğer iyilik ananın ak sütü ile insanın ruhuna girerse, o ölünceye kadar doğru yoldan çıkmaz. |
882 | Tadu birle katlıp törümiş kılınç, ölüm buzmağınça buzulmaz erinç | İnsanın tıynetine sinmiş olan ahlâk, ölüm bozmadıkça, katiyyen bozulmaz. |
883 | Karında törümiş kılınç ögretig, yağız yer katında kiter ay tetig | Ana karnında teşekkül eden tabiat ve terbiye ancak kara toprak altında insanı terkedip gider; ey zeki insan. |
884 | Kalı edgüke bolsa isiz işi, isiz boldı kılkı ol isiz tuşı | Eğer iyiye kötü biri arkadaş olursa, onun tabiatı de, arkadaşınınki gibi, kötü olur. |
885 | İsiz me katılsa kör edgü bile, kamuğ edgülükke bu buldı yol a | Kötü de iyi ile düşüp-kalkarsa, bütün iyiliklere ulaşmak için, bir meşale bulmuş olur. |
886 | Takı bir sebeb kör bu edgü isiz, yakınlık yolındın tüzer tüzse iz | İyi veya kötü insanların bu yollara girmelerinin sebeplerinden biri iyi veya kötü arkadaş edinmiş olmalarıdır. |
887 | Begi edgü bolsa bodun barça tüz, bolur kılkı edgü yorıkları uz | Bey iyi olursa, halk da dâin.â ona itaat eder, iyi ve güzel tavır ve harekete sahip olur. |
888 | Yakın tutsa begler kör edgü kişig, isiz barça edgü kılur ol işig | Beyler iyi insanları kendilerine yakın tutarlarsa, kötüler de işlerinde iyi hareket etmeğe mecbur olurlar. |
889 | İsizler yakın bolsa begler tapa, uzadı isiz elgi ilke tüp e | Beylerin etrafını kötüler çevirirse, memlekete tamamen kötüler hâkim olur. |
890 | İsiz baş kötürse kör edgü yiter, bu edgü elig bulsa isiz kiter | Kötü serbest kalırsa, iyi ortadan kaybolur; iyi hâkim vaziyette olursa, kötü ortadan kalkar. |
891 | Kalı edgü bolsa bu begler kutun, kamuğ edgü boldı karası bütün | Eğer beyler, bir talih eseri olarak, iyi olurlarsa, onların halkı da, şüphesiz, iyi olur. |
892 | Bu begler isiz bolmağınça isiz, ol ilde sevinçin kızartmaz meŋiz | Beyler kötü olmadıkça, o memlekette kötülerin yüzü sevinçle parlamaz. |
893 | Ne edgü törü urdı begler begi, isizke bu kın berge zindân yegi | Beylerin beyi ne iyi bir kanun vaz'etmiş; kötü için en iyi çâre sopa ve zindandır. |
894 | Kalı edgü bolsa bodun başçısı, kamuğ edgü boldı anıŋ işçisi | Eğer halkın başında bulunan kimse iyi olursa, onun bütün memurları da iyi olur. |
895 | Apaŋ edgü bolsa bu begler özün, bayur bodnı barça kör itlür ajun | Eğer bu beylerin kendileri iyi olurlarsa, onların halkı da zenginleşir ve dünya düzelir. |
Aytoldı suali İligke | AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ | |
896 | Yana aydı ay toldı uktum munı, ilig yarlıkadı bu sözler köni | Ay-Toldı tekrar dedi : — Bunları anladım, hükümdar bu sözleri doğru buyurdu. |
897 | Bu edgüg bilir ol kişi edgü tep, asığlığ erürin munı kılğu tep | Bu iyiyi insan iyi olarak tanır ve faydalı olduğu için, yapılmasını ister. |
898 | Sever barça yalŋuk tiler ârzûlar, anı koldaçılar nelük buldılar | Onu bütün insanlar sever, diler ve arzularlar; fakat isteyenler bu iyiyi nasıl elde ederler? |
İlig cevabı Aytoldıka | HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI | |
899 | İlig aydı edgü talu neŋ-turur, talu neŋi tutçı talular kolur | Hükümdar : — iyi mümtaz bir şeydir — dedi — mümtaz bir şeyi ise, dâima bü vasfı hâiz olanlar ister. |
900 | Kayu neŋ talu bolsa üdrüm ağır, anıŋ kılmakı barça özke ağır | Hangi şey mümtaz, nâdir ve değerli ise, onu gerçekleştirmek de hiç kolay değildir. |
901 | İsizlik uçuz ol anı kıldaçı, yavuz iş uçuz ol isiz boldaçı | Kötülük değersiz bir şey olduğu için, onu yapan da değersizdir; fena iş değersizdir ve dâima- kötü olacaktır. |
902 | Kayu neŋ uçuz bolsa yerde yatur, ağı çuz ağır boldı törde yatur | Hangi şey değersiz ise, ona kimse bakmaz bile; ipekli ve ağır çin kumaşları, değerli olduğu için, baş-köşede yer alır. |
903 | Bu edgü ağış teg ağır ağğuka, yavuz neŋ eiş ol uçuz bulğuka | îyi — yokuş tırmanmak gibidir, güçtür; kötü şey — iniş gibidir, kolayca elde edilir. |
904 | Muŋar meŋzetü sözledi kör ukuş, ukuşluğ sözi tutsa asğı üküş | Bak, akıl buna benzer bir söz söylemiştir; akıllının sözü tutulursa faydası çoktur. |
905 | Ağış teg bu edgü ağumaz kişi, tegip tegme yalŋuk kılumaz işi | iyi — yokuşa çıkmak gibidir, her kes yükselemez; uğraşmakla değme insan bu işi yapamaz. |
906 | Ağır neŋ kamuğı ağır kılğuka, kılumaz bu işni biligsiz buşı | Değerli olan her şeyin yapılması güçtür; bilgisiz ve değersiz kimse bu işi yapamaz. |
Aytoldı suali İligke | AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLl | |
907 | Bu ay toldı aydı ay ilig kutı, bu ögdi bile munça edgü atı | Ay-Toldı :— Ey devletli hükümdar — dedi— iyi bu derece nâm ve şöhret kazanmıştır. |
908 | Müni barmu yalŋuk anı sözlegü, ukuşluğ ukarmu bilirmü negü | Onda insanların bulabileceği bir kusur varmı; akıllı bunu anlar ve ne olduğunu bilirmi? |
İlig cevabı Aytoldıka | HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI | |
909 | İlig aydı edgü tuçı ögdilür, müni bu isizler ara savlanur | Hükümdar dedi : — iyi dâima öğülür; kötüler onda şu kusurları bulurlar. |
910 | Yakınlık kılur er kişike tuşı, yavuz bolmasa kılmaz edgü işi | insan insana dâima yakın yaşar; kötü olmasa, iyi yapacak iş bulmaz. |
911 | Bu satğağ basınçak üçün edgüni, isizler yerip kör yarutmaz küni | Bu çatışmada zayıf kaldıklarından dolayı, kötüler her yerde iyinin gününü gölgelemek isterler. |
912 | Kim edgü tiler erse edgü kılur, basınçak ya satğağka bakmaz bolur | Kim iyilik dilerse, iyilik eder; çatışmaya veya zayıflığa bakmaz. |
913 | Kim erse bu künlük tilese sevinç, isizlik kılur ol yarın yer sakınç | Kim sâdece bugünlük rahatını düşünürse, o kötülük yapar; fakat yarın kaygı çeker. |
914 | Bu edgü tilegli negü ter eşit, kamuğ edgülük kıl özüŋke iş it | iyilik dileyen insan ne der, dinle; dâima iyilik et; o senden ayrılmayan bir arkadaşın olsun. |
915 | Yas ermez bu edgü bu künlük saŋa, yarın bolğa asğıŋ bu kün büt muŋa | iyiliğin sana bugün hiç bir zararı yoktur;'fakat bugün inan ki, yarın onun faydasını göreceksin. |
916 | Asığ körnür erse isizlik bu kün, yarın yas kılur anda ukğıl ögün | Kötülük bugün faydalı görünse bile, yarın orada bunun zararını görürsün; bunu düşünüp, idrâk et. |
917 | Bu edgü oŋ ol kör isizlik bu sol, soluŋdın tamu ornı uştmah oŋ ol | iyilik sağ ve kötülük soldur; senin solunda cehennem vardır; cennet ise, sağdadır. |
918 | Neçe me erejlense isiz bu kün, ökünç birle emger yarınkı künün | Bugün kötü ne kadar huzur içinde olursa-olsun, yarın peşiman olur, azap çeker. |
919 | Neçe satğağ erse bu edgü kişi, ökünmez yarın anda itlür işi | iyi insan ne kadar mağdur olursa-olsun, yarın orada peşiman olmaz ve huzura erer. |
920 | Hakikat munı bil ay ay toldı sen, ökünçsüz-men edgü atın ölse-men | Ey Ay-Toldı, sen bunu hakikat bil; dünyada iyi ad bırakıp da göçersem, peşiman olmam. |
921 | Ne edgü söz aymış köni er tili, köni er tili urdı sözke ulı | Doğru insan ne kadar güzel söz söylemiş; değerli söze temel atan doğru insanların dilidir. |
922 | Kim edgüg yerer erse isiz bolup, tiler-men ay edgü seni men kolup | Ey iyi, kötü seni istediği kadar hakîr görsün, ben seni isteyerek ararım. |
923 | Ay edgü saŋar kim todar ay maŋa, berü kelgil emdi men aç-men saŋa | Ey iyi, bana söyle, sana kim doyar; ben ise, tamamen açım, şimdi bana gel. |
924 | Neçe satğağ erse bu edgü kişi, tapı men bolayın bu edgü işi | iyi insan ne kadar düşkün olursa-olsun, râziyim; yeter ki, ben bir iyinin arkadaşı olayım. |
925 | İsizlik bile erse beglik maŋa, kerekmez bu beglik kodur-men saŋa | Beylik bana kötülük ile birlikte gelecekse, istemem; o beylik senin olsun. |
926 | Kişi kılkı isiz körür-men közün, ereji az ol kör ökünçi uzun | insanın tabiati kötüdür, bunu gözümle görüyorum; huzuru kısa fakat peşimanlığı uzun sürer. |
927 | Muŋar meŋzetü aydı şâir bu söz, okısa açılğay yiti kıl bu köz | Şâir buna benzer bir söz söylemiştir; okursan, mânası anlaşılır; görüşünü keskinleştir. |
928 | Kayu edgü öknür kör edgü üçün, atıkmış isiz âhır öknür küçün | Bak, hangi iyi iyiliğinden dolayı peşiman olmuştur; kötü ne kadar şöhret sahibi olursa-olsun, sonunda peşiman olur. |
929 | İsiz kılsa isiz yanutı ökünç, usa edgülük kıl isizke öçün | Kötülük edersen, kötülüğün karşılığı peşimanlıktır; elinden gelirse, kötülüğün ınâdma, iyilik yap. |
930 | Negü teg ögeyin bu isiz kişig, negü teg tileyin bu isiz işig | Kötü insanı nasıl öğeyim; bu kötü işi nasıl arzu edeyim. |
931 | Otunluk bıvalık yavalık kamuğ, isizler kılınçı bolur ay uluğ | Küstahlık, kabalık, aksilik hep kötülerin harektidir; ey büyük! |
932 | Belâ mihnet emgek ökünçün sığıt, isizlik yanutı bolur ay yegit | Belâ, mihnet, zahmet, peşimanlık ve keder hep kötülüğün karşılığıdır, ey yiğit ! |
933 | Kalı sevmeyin kör bu edgü kişig, kalı ögmeyin men bu edgü işig | Bu iyi insanı nasıl sevmeyeyim; bu iyi işi nasıl öğmeyeyım. |
934 | Akılık kişilik asığ edgülük, bu edgü kişidin kelir belgülüg | Cömertlik, insanlık, fayda ve iyiliğin hep iyi insandan geldiği şüphesizdir. |
935 | Bu edgü kişi barça iş edgüsi, bu edgü iş ol barça iş edgüsi | İyi insan arkadaşların en iyisidir; iyi iş işlerin en iyisidir. |
936 | İşiŋ edgü bolsa negü kolsa kol, iş edgü kerek ol özüŋ bulsa yol | Arkadaşın iyi ise, ne istersen iste; yolunun açık olması için iyi arkadaş lâzımdır. |
937 | Erej ârzû nimet küvençin avınç, bu edgü yanutı bolur bu sevinç | Huzur, arzu, nimet, emniyet, rahat ve bu neş'e, sevinç, hep iyiliğin karşılığıdır. |
938 | İlig aydı ay toldı ukğıl bu söz, ayıtmış sözüŋke yanut kıldı öz | Hükümdar ilâve etti: — Ey Ay-Toldı, senin sorduğun suâle cevâbım işte bunlardır—dedi. |
Aytoldı cevabı İligke | AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA CEVABI | |
939 | Yer öpti kör ay toldı turdı örü, ayur ay ıduk kut ay edgü törü | Ay-Toldı yer öptü, ayağa kalktı ve:— Ey aziz ikbâl, ey iyi kanun dedi. |
940 | Ajun erki buldur uzun bolsu yaş, erej edgü birle esen bolsu baş | Dünya kudretini elde ettin, ömrün uzun olsun; huzur ve iyilik içinde başın esen olsun. |
941 | Buzulmasu beglik bedüklük bile, avınçın tirilgil sevinçin küle | Beyliğin ve ihtişamın zeval bulmasın; ömrün rahatlık ve sevinç içinde geçsin. |
942 | Uluğluk bile bul üküş ilke erk, bu erk birle beglik ulı bolsu berk | Kudret ve azametle bir çok illere hâkim ol; beyliğinin temeli, bu kuvvet sayesinde, sağlam olsun. |
943 | Aka kelsü ârzû kurımaz bolup, kapuğ tutsu devlet karımaz bolup | Arzun, kurumayan ırmak gibi, akıp-gelsin; saadetin, ihtiyarlamayan bir hizmetkâr gibi, daimî kapında dursun. |
944 | Sevinç barça yumğı saŋa kelsüni, sakınç birle düşman sızıp ölsüni | Bütün sevinçlerin hepsi sana gelsin; düşmanın endişe içinde, eriyip bitsin. |
945 | Sezâ ol saŋa kim tapınsa tapuğ, sezâka tapınsa açar kut kapuğ | Sen her kesin hizmetine lâyıksın; lâyık olana hizmet edilirse, saadet kapısı açılır. |
946 | Negü ter eşitgil tapuğ kılmış er, tapuğ birle ârzû tilek bulmış er | Hizmet etmiş ve hizmet ile arzu ve dileğine kavuşmuş olan insan ne der, dinle. |
947 | Tapuğ kılma kılsa sezâka tapın, sezâ beg bilir ol tapuğçı hakın | Hizmet etme, edersen, lâyık olana hizmet et; lâyık olan bey hizmetkârın hakkını bilir. |
948 | Tapınma tapınsa akı tapğı kıl, akı evi altun kümüş kapğı bil | Hizmet etme, edersen, cömerd olana hizmet et; bil ki, cömerdin evi altın, kapısı gümüştür. |
949 | Saranka tapınma ay tapnur kişi, tiriglik yava bolğa isiz başı | Hasise hizmet etme, ey hizmet eden insan; yoksa, hayatın boş geçmiş olur ve kendin de kötü olursun. |
950 | Öziŋe esirker saran öz neŋin, kişike kaçan berge ayğıl teŋin | Hasîs kendi malını kendisinden esirger; nasıl olurda başkasının hakkını verir, söyle! |
951 | Sözin kesti ay toldı çıktı turup, eviŋe yüz urdı sevinçlig bolup | Ay-Toldı burada sözünü kesti, Halktı ve huzurdan çıktı; sevinç içinde evine yöneldi. |
952 | Kıyıksız tapuğ kıldı anda naru, tüni yattı yatğakta kündüz örü | O günden itibaren, gündüzleri oturmadan ve geceleri uyumadan, ona hizmette kusur etmedi. |
953 | Hakikat tapındı bağırsaklıkın, ilig tuttı künde öziŋe yakın | Doğruluk ve samimiyetle çalıştı; hükümdar da onu günden güne kendisine yaklaştırdı. |
954 | Yeme keçti üdler bir ança bu yaŋ, bu ay toldı tapğun kızıl kıldı eŋ | Böylece bir müddet geçti; Ay-Toldı hizmeti ile her keşi memnun etti. |