Ay-Toldı'nın Hükümdar Kün-Toğdı'ya Vaslyet-Nâme Yazdığını Söyler
Eski Türkçe aslı | Günümüze aktarımı | |
---|---|---|
XXIII | Aytoldı Küntoğdı İligke Kumaru Bitig Bitimlişin Ayur | Ay-Toldı'nın Hükümdar Kün-Toğdı'ya Vaslyet-Nâme Yazdığını Söyler |
1342 | Bitigü bile koldı kâğıd tetig, bayat atı birle bitidi bitig | Bu zeki insan kağıt-kalem istedi; Tanrı adı ile başlayarak, bir yazı yazdı. |
1343 | Bayat atı birle sözüg başladı, törütgen igidgen keçürgen idi | Sözüne Tanrı adı ile başladı:—Yaratan, yetiştiren ve göçüren Tanrı — dedi — |
1344 | Törütti tümen miŋ bu sansız tirig, tirilgü berür kodmaz açın birig | Bu yüz binlerce, sayısız mahlûku o yarattı; hepsine rızık verir ve hiç birini aç bırakmaz. |
1345 | Yorıtur kamuğka tilemiş tilek, kerek bolmaz anda kör arka yölek | O her şeye ve her kese hükmünü geçirir; hiç bir desteğe ve yardımcıya muhtaç değildir. |
1346 | Tilese törütür bolur kolmışı, tilep boldı barça anıŋ kılmışı | Dilerse, yaratır ve her istediği olur; yaptıkları hep onun isteği ile vücûda gelmiştir. |
1347 | Ölümke törütti bu sansız konum, tirig barça ölgü aŋar yok ölüm | Bu sayısız mahlûkları ölüm için yarattı; diri olan her şey ölecektir; yalnız kendisi için ölüm yoktur. |
1348 | Sevüg savçıkamiŋ meniŋdin selâm, tegürsün bayatım kesüksüz ulam | Tanrı benden sevgili Peygambere, devamlı olarak, binlerce selâm eriştirsin. |
1349 | Tüzü eşleriŋe yeme ök adın, tegürsün selâmım idim kesmedin | Diğer bütün ashabına da rabbim sonsuz selâmlarımı ulaştırsın. |
1350 | Uzun keç yaşağıl ay elig kutı, üküş el aşağıl bu beglik atı | Ey devletli hükümdar, çok uzun yaşa; bu saltanat ile çok illere hüküm et. |
1351 | Atım erdi ay toldı kılkım tolu, erildi toluluk tüker öz ölü | Adım Ay-Toldı, tavır ve hareketim dolun ay şeklinde idi; bu dolunluk eksildi, varlığım ölümle bitiyor. |
1352 | Ölüm tutğakı keldi tuttı katığ, kutulğu yerim yok kiterdi tatığ | ölüm meleği geldi ve beni sım-sıkı bağladı; kurtulacak yerim yok, hayatın tadı kalmadı. |
1353 | Meni edgü tuttuŋ açındıŋ üküş, saŋa tapnumadın barır bu öz uş | Bana iyilik ettin ve çok ihsanda bulundun; ben ise, sana karşı vazifemi ifâ edemeden gidiyorum. |
1354 | Bu edgü yanutı kumaru bitig, bitip kodtum emdi saŋa ay tetig | Bu iyiliğin karşılığı olarak, ey zeki insan, şimdi sana vasiyetname yazıp bırakıyorum. |
1355 | Bu dünyâ işiŋe iş erdim bile, işiŋni yorıttım könilik bile | Senin bu dünya işlerinde ben sana arkadaş idim; işlerini doğrulukla yerine getirmeğe çalıştım. |
1356 | Munu emdi artuk bağırsaklıkın, bitip kodtum öt sav kumaru okın | işte şimdi, büyük bir bağlılıkla, sana vasiyetim olan öğütlerimi yazıp bıraktım, oku. |
1357 | Negü ter eşitgil bağırsak kişi, bağırsaklık ol kör kişilik başı | içten bağlı olan samimî insan ne der, dinle; insanlığın başı bu samimiyettir. |
1358 | Bağırsak kişiniŋ sözi tut savı, bu söz sav saŋa bolğa devlet avı | Samimî insanın sözünü ve öğüdünü tut; bu söz ve öğüt sana bir devlet ağı olsun. |
1359 | Bağırsak kişi ol kişide çını, bağırsak sözi tut bedütgey seni | insanların hakikîsi sadakatli insandır; sadakatli insanın sözünü tut, o seni büyütür. |
1360 | Ay ilig munu men bağırsak saŋa, sözüm işke tutğıl ay ersig toŋa | Ey hükümdar, işte ben sana sadâkatle bağlı insanım; sözüme göre hareket et, ey merd insan. |
1361 | Ölüm utru keldi ökündi özüm, asığ kılmadı bu ökünçüm sözüm | Ölüm karşıma çıktı, ben peşiman oldum; fakat bu sözlerim ve peşimanlığım bir fayda vermedi. |
1362 | Kerek boldı emdi bu kılmış tapuğ, ökünç boldı kılmış isizlik kamuğ | Şimdi bana edâ edilmiş ibâdetler lâzım oldu; yapılmış kötülüklerin hepsi ancak peşimanlık getirir. |
1363 | Yatu kaldı termiş bu altun kümüş, maŋa tegdi sakış anıŋdın ülüş | Toplanmış olan altın-gümüşüm olduğu'gibi kaldı; onlardan benim hisseme ancak hesap vermek düştü. |
1364 | Ulır-men ökünüp asığ yok ökünç, idim rahmetinde adın yok umunç | Peşimanlık içinde feryâd ediyorum, fakat peşimanlık fayda vermiyor; rabbin rahmetinden başka bir ümidim kalmadı. |
1365 | Bu kün men barır-men munu erksizin, yarın sen kelir sen udu şeksizin | İşte bugün ben, elimde olmadan, ölüp gidiyorum; yarın sen de, şüphesiz, arkamdan geleceksin. |
1366 | Ölüm tutmaz erken odun ay ilig, işiŋni itiŋil yetürgil bilig | Ey hükümdar, ölüm henüz yaklaşmadan, uyan; bilgini kullan, işini tanzim et. |
1367 | Belâ küç yerinde sen edgü kılın, bodunuğ sevindürgil elgin tilin | Sen halkı belâdan-zulümden koru, iyilik yap; elinle ve dilinle onu sevindir. |
1368 | Esenlik üdinde sen edgü yetür, tavar neŋ barında üle hem yetür | Sağlığında her şeyi iyilikle karşıla; malın ve servetin varken, onları dağıt ve yedir. |
1369 | Negü ter eşitgil köni sözlüg er, kiçigde odunmış yiti közlüg er | Küçüklüğünde uyanmış, keskin gözlü ve doğru sözlü insan ne der, dinle. |
1370 | Ölüm kelmez erken ölümke itin, tiriglik üdinde tapuğ kıl tapın | Ölüm gelmeden, sen ölüme hazırlan; hayatta iken, Tanrının emirlerini yerine getir; ibâdette kusur etme. |
1371 | Ölüm kelse tutsa ökünç asğı yok, neçe me ulısa kara yer katın | Ölüm gelip-çatınca, peşimanlık fayda etmez; kara toprak altında istediğin kadar feryat er. |
1372 | Ay ilig katılan meniŋde kedin, yava kılma üd kün tapuğda adın | Ey hükümdar gayret et, benden sonra ömrünü boşuna harcama; ibâdetle meşgul ol. |
1373 | Seni armasun dünyâ devlet bile, kamuğ iş içinde könilik tile | Bu dünya ve devlet seni aldatmasın, bütün işlerde dâima doğruluğu göz önünde bulundur. |
1374 | Törü tüz yorıtğıl bodunka köni, künüŋ edgü bolğay könilik küni | Halka kanunu doğru ve dürüst tatbik et ki, kıyamet gününde bahtiyar olasın. |
1375 | Özüŋ otka atma bu dünyâ üçün, havâ boynı biçgil et özke öçün | Bu dünya için kendini ateşe atma; vücûddan öcünü al, nefsin boynunu kopar. |
1376 | Bu dünyâ begi sen aŋa bolma kul, seni kodmaz erken anı kodğu tul | Sen bu dünyanın beyisin, ona kul olma; o seni bırakmadan, sen onu dul bırak. |
1377 | Küvezlenme artuk kötürme köŋül, ınanç kılğu ermez bu dünyâ tüŋül | Fazla kibir ve gurura kapılma; bu dünyaya güven olmaz, sen ondan vaz geç. |
1378 | Yakın tut özüŋke kişi edgüsi, isizdin yırak tur tokığay yası | îyi insanları kendine yakın tut; kötülerden uzak dur; zararları dokunur. |
1379 | Kişi sukıŋa bermegil sen işiŋ, vefâsız kişike yitürme aşıŋ | îşini insanların harisine tevdi etme, yemeğini nankör insanlara yedirme. |
1380 | Tapuğka erig bol yazukta tıdın, saŋa teggü ermez tapuğda adın | İbâdette gayretli ol, günahtan sakın; sana âhirette ancak ibâdetin faydası dokunur. |
1381 | Ölümüg unıtma aŋar yok tolum, busuğdın çıkar teg çıkar bu ölüm | Ölümü unutma, ona karşı hiç bir silâh yoktur; ölüm, pusudan çıkar gibi, bir gün karşına çıkar. |
1382 | Neçe kaçsa âhır ölüm tutğusı, neçe kalsa âhır ölüm yetgüsi | Ne kadar kaçarsan-kaç, ölüm nihayet seni yakalayacaktır; ne kadar kalırsan-kal, nihayet ölüm seni alıp-götürecektir. |
1383 | Ölümke usanma köŋül tut tirig, neçe keç tirilse töşeŋü yerig | Ölüme gafil avlanma, gönlünü diri tut; ne kadar çok yaşarsan-yaşa, bir gün toprağa gireceksin. |
1384 | Kanı kim kutuldı ölümdin kaçıp, kanı kim aşundı üdindin keçip | Hani, kim ölümden kaçıp kurtulmuştur; hani, kim ecelini geciktirmiş ve vaktini aşmıştır. |
1385 | İdi yakşı sözler bilig yaŋzatu, bu üd kün tirigliklerig meŋzetü | Âlim bu zamanı ve hayatı, bir yakıştırma ile, çok güzel anlatmıştır. |
1386 | Apa oğlanı körse arkış sanı, örüg turğu bolmaz örügler kanı | insan oğlu, bakarsan, bir kervana benzer, konak yerinde devamlı kalınmaz, menziller nerede? |
1387 | Ata arkasmdın tuğulsa oğul, ana karnı menzil kaç aylık amul | Çocuk babasının sulbünden çıktıktan sonra, ana karnı onun için, bir kaç aylık istirahat menzilidir. |
1388 | Anasında tuğsa atansa atı, musâfir bolup mindi üdlek atı | Anasından doğup, adı verilince yolcu olarak, zamane atına biner. |
1389 | Küni bir maŋım ol tüni bir maŋım, iletür ölümke kurıtur eŋim | Gündüzü bir adım, gecesi bir adım; bu at onu ölüme götürür ve benzini soldurur. |
1390 | Ajun bir tüşün ol gûrüŋ bir tüşün, bu tüş tün kopursa tüş tün ol ajun | Bu dünya—bir konak, mezarın—ikinci bir konaktır; bundan sonraki ilk konak — öteki dünyadır. |
1391 | Küder ol ajunda saŋa iki yol, bu iki yoluŋda kayu erki yol | O dünyada seni iki yol bekler; bu iki yoldan, acabl, hangisi sana nasip olacaktır. |
1392 | Yoluŋ oŋça kelse itildi işiŋ, kalı solça kelse ulıp çal başıŋ | Yolun sağa doğru ise, işin yolundadır; eğer sola doğru ise, inleyerek, başını yerden-yere çal. |
1393 | Tarığlağ erür dünyâ ilig kutı, tarısa orar er tirilgü otı | Ey devletli hükümdar, dünya bir tarladır; insan bu tarlayı ekerse, hayat ekinini biçer. |
1394 | Negü ekse yerke yana ol önür, negü berse evre anı ok alur | Yere ne ekilirse, yine o biter; ne verilirse, karşılığında aynı şey alınır. |
1395 | Kişi neŋi alma yeme tökme kan, bu iki yazukka ulır çıksa cân | Başkasının malını alma ve kan dökme; ölüm döşeğinde insan bu iki günah yüzünden inler. |
1396 | Bu tüş teg tiriglik keçer belgüsüz, kerek beg kerek kul barır kelgüsüz | Bu rüyaya benzeyen hayat, farkına varılmadan geçer; gerek bey, gerek kul, bir daha gelmemek üzere gider. |
1397 | Kanı tüş sanı boldı keçmiş künüŋ, ökünçte adın yok bu kalmış künüŋ | Hani, geçen günlerin, rüya gibi oldu; kalan günlerinde de peşimanlıktan başka bir şey yoktur. |
1398 | Negü ter eşitgil odunmış kişi, odunmış ta kedin ökünmiş kişi | Uyanmış ve uyandıktan sonra peşiman olmuş insan ne der, dinle. |
1399 | Tüşüŋ teg keçürdüŋ tiriglik oduğ, kanı asğı körkit maŋa bir boduğ | Uyanık olduğun hâlde, hayatını rüya gibi geçirdin; faydası hani bana bundan bir iz göster. |
1400 | Künüŋni keçürdüŋ tilek ârzûka, tiriglik tükedi ökünç ol yoduğ | Heves ve arzuların için ömrünü harcadın, hayat tükendi; elde ettiğin sâdece peşimanlıktır. |
1401 | Usanma tiriglikke artuk sakın, tiriglik ölümke idi ök yakın | Hayatta pek gafil davranma, dikkat et; hayat ölümle çok yakındır. |
1402 | Saran bolma ilig akı bol akı, kalır meŋü ölmez akılık atı | Ey hükümdar, hasis olma, cömert ol, cömert; cömertliğin adı ebedî kalır, ölmez. |
1403 | Er at sü bu neŋke küvenme üküş, asığ kılmağay sü bu altun kümüş | Askere, orduya ve mala güvenme; ordu ve bu altın-gümüşün sana bir faydası olmayacaktır. |
1404 | Yuluğ kılma özni adınlar üçün, suyurka özüŋni küyürme küçün | Başkaları için kendini feda etme; kendine acı da zorla ateşe atma. |
1405 | Seninde ozakı ajun begleri, ajun kodtı bardı yatur kör gûri | Senden önceki dünya beyleri de dünyayı bırakıp gittiler; işte mezarları, yatıyorlar. |
1406 | Saŋa ma anunmış-turur bu ölüm, üdiŋe küder ay yarumış künüm | Ey benim parlak güneşim, bu ölüm senin için de hazırlanmıştır; ancak vaktim bekliyor. |
1407 | Negü ter eşit dünyâ aybın bilip, saŋa sözlegüçi ukuştın alıp | Dünyanın eksik ve kusurlu taraflarını bilen ve üzerinde düşünmüş olan insan sana ne der, dinle. |
1408 | Açığ suv teg ol kör bu dünyâ neŋi, neçe içse kanmaz ölimez eŋi | Bu dünya malı acı su gibidir; insan ne kadar içerse-içsin, kanmaz; onun dili bile ıslanmaz. |
1409 | Kölike teg ol kör bu dünyâ toŋa, ederse kaçar kaçsa yapçur saŋa | Ey yiğit, bu dünya bir gölge gibidir; onun peşine düşersen, kaçar; sen kaçarsan, o sana koşar. |
1410 | Sakığ ol körü barsa dünyâ işi, tutayın teyü sunsa yitrür kişi | Dikkat edersen, dünya işi bir seraptır; insan tutmak için elini uzattıkça, onu kaybeder. |
1411 | Ay ilig katığlan özüŋ edgü bol, begi edgü bolsa bodun edgü ol | Ey hükümdar, gayret et, kendin iyi ol; beyi iyi olursa, halk da iyi olur. |
1412 | Bodun koy sanı ol begi koyçısı, bağırsak kerek koyka koy kütçisi | Halk koyun gibidir; bey onun çobanıdır; çoban koyunlara karşı merhametli olmalıdır. |
1413 | Kapuğda tirildi kalın aç böri, ay ilig koyuğ ked küdezip yorı | Kapıda bir çok aç kurt toplanmıştır; ey hükümdar, koyunları iyice muhafaza altına al. |
1414 | Buşı bolma işte sen övke yığın, buşı bolsa begler buzar beglikin | işinde hiddetli olma, öfkene hâkim ol; beyler hiddetli olurlarsa, mülk ve saltanat haleldar olur. |
1415 | İrig sözlemegil kişike tilin, irig til ot ol kör küyer teg yalın | İnsanlara kaba söz söyleme; kaba söz alev-alev yanan bir âteştir. |
1416 | Örüg bol amul bol tüzün bol silig, kamuğ edgülükke tegürgil elig | Sakin, halîm-selîm ve yumuşak huylu ol ve böylelikle bütün iyiliklere elini uzat. |
1417 | Yüz utru-turur bu uzun yol sefer, ukuşluğ bu yolka azuk ked eter | Önünde uzun bir yol, bir sefer vardır; akıllı olan bu yol için azığını iyice hazırlar. |
1418 | Sarây karşı itme ay ilig kutı, anundı saŋa ev kara yer katı | Ey devletli hükümdar, sen saray ve köşkler yaptırma; kara toprak altında senin evin hazırdır. |
1419 | Ediz keŋ bedizlig sarâyıŋ kalıp, karaŋku yer evde yatur sen ulıp | Yüksek, geniş ve süslü sarayların burada kalacak, sen de inleyerek, karanlık toprak evde yatacaksın. |
1420 | Nerek kenç urur sen bu altun kümüş, saŋa teggüsi ol iki böz ülüş | Niçin bu altın-gümüşten hazîne topluyorsun; senin hissene düşecek şey iki parça bezden ibarettir. |
1421 | Muŋar meŋzetü aydı şâir tili, bu şâir sözi kör açar söz yolı | Şâir buna benzer bir söz söylemiştir; şâirin bu sözü, bak, söze yol açar. |
1422 | Osal yalŋuk oğlı üküş neŋ tirer, yegüke tegirmü sakınmaz birer | Gafil insan-oğlu çok mal toplar; kendisine yemek nasip olacakını, bunu düşünmez bile. |
1423 | Bayusa tileki bulunsa tükel, tüketür tiriglik uçup cân yırar | Zenginleşip, bütün dileklerine kavuşunca, ömrü de sona erer ve canı uçar gider, ondan uzaklaşır. |
1424 | Avınma erejke küvenme ay beg, avınçıŋ küvençiŋ udığa ot teg | Ey hükümdar, avunma ve huzura güvenme; bu avunman ve güvenmen seni gaflet uykusuna düşürür. |
1425 | Tiriglik yava kılma dünyâ üçün, keçigli-turur bolğa emgek küçün | Dünya uğrunda hayatı boşuna harcama, dünya geçicidir; sonra sana zorla zahmet çektirirler. |
1426 | Ağı çuz töşenür özüŋ oğlağu, kara yer töşeŋü-turur ay bügü | îpek sırma ile örtülen vücûdun kara toprağa serilecektir, ey hakîm. |
1427 | Avınçu sevügler bile avnur öz, kara yer katında yaşıp yatğu tüz | Seni avutan zevklerinle avunan vücûdun kara toprak altında gizlenip, sırt-üstü yatacaktır. |
1428 | Yayılmaz yorığa keveldin tüşüp, edersiz yığaç miŋü muŋluğ bolup | Sarsmayan, rahvan küheylan attan inip, aciz içinde, eyersiz bir ağaca bineceksin. |
1429 | Bularnı sakınğıl ölümke itin, ökünme yarın bu kara yer katın | Bunları düşün ve ölüme hazırlan; yarın bu kara yer altında peşiman olma. |
1430 | Kamuğ işke tevfik bayattın tile, bayat birge şeksiz saŋa küç bile | Her işe Tanrıdan tevfik dile; bil ki, sana ancak Tanrı yardım edebilir. |
1431 | Negü kelse tapla kör edgü isiz, boyun bir kazâka köni tut ağız | iyi veya kötü, ne gelirse, ona razı ol; kazaya boyun eğ, ağzım bozma. |
1432 | Özüŋ kolsa iki ajun begliki, bu beş işke yakma bu ol yegliki | Eğer her iki dünya beyliğini istiyorsan, en iyisi budur, sen şu beş işe yaklaşma. |
1433 | Harâmka katılma yeme kılma küç, kişi kanı tökme hasım kılma öç | Harama karışma, zulüm etme, insan kanı dökme, düşmanlık besleme ve kin gütme. |
1434 | Bor içme fesâddın yırak tur tez e, bu kaç neŋ yorır tutçı beglik buza | Şarâp içme, fesattan uzak dur, ondan kaç; bunlar dâima mülke ve saltanata halel veren şeylerdir. |
1435 | Özüŋ meŋü beglik tilese tuçı, törü kıl bodundın kötürgil küçi | Eğer devamlı ve ebedî beylik istiyorsan, adaletten ayrılma ve halk üzerinden zulmü kaldır. |
1436 | Bodunka başı sen ay ilig bu kün, bodunuğ küdezgil oduğ tur ögün | Ey hükümdar, sen bugün halkın başında bulunuyorsun; halkı gözet, aklın başında ve uyanık ol. |
1437 | Uluğ yük boyunka yüdürdi ilig, osal bolma saklan ay kılkı silig | Hükümdarların omuzlarına ağır yük yüklenmiştir; ey iyi huylu insan, ihmalkâr olma, tedbirli davran. |
1438 | Et öz ârzû sürgen havâka bulun, bulun bolma bolsa özüŋni yulun | Vücût arzusuna tâbi olan insan nefsinin esiridir; onun esiri olma, olursan da kendini kurtarmağa bak. |
1439 | Keçürmiş tiriglik tüpi boldı yel, bu kalmış tiriglik neçe berge el | Geçirdiğin hayat rüzgâr ve tipi gibi geçti; kalan hayatın daha ne kadar saltanat temin eder. |
1440 | Yava kılma emdi bu kalmış künüŋ, özüŋdin arıtğıl yazukuŋ münüŋ | Kalan ömrünü artık boşuna geçirme; kendini günah ve kusurlardan temizle. |
1441 | Vefâ kılğu ermez bu dünyâ bilin, keçer dünyâda öz azukuŋ alın | Bil ki, dünya sana vefa edecek değildir; bu geçici dünyadan sana lâzım olan azığı al. |
1442 | Negü ter eşitgil sakınuk kişi, sakınuk kişi ol ajunda başı | Takva sahibi ne der, dinle; dünyada takva sahibi insanlar muvaffak olurlar. |
1443 | Bu ajun tüşün ol sen arkış sanı, tüşünde neçe bolğa arkış küni | Bu dünya bir konaktır, sen kendini kervan say; bir kervan konakta ne kadar kalabilir. |
1444 | Sarây ol ajun kör bu kazğanç yeri, negü bulsa munda naru ıd yorı | Dünya bir saraydır, bir kazanç yeridir; buradan oraya götürebileceğin ne varsa, götür. |
1445 | Özüŋ köçgü mundın köçüŋ aşnu ıd, kerekligni alğıl kereksizni tıd | Sen buradan göç edeceksin, göç yükünü önceden gönder; ancak lüzumlu olanları al, lüzumsuzları bırak. |
1446 | Munu men barur-men meni kör odun, katığlan özüŋke at edgü kodun | işte ben gidiyorum, bana bak ve ibret al; burada kendin için iyi bir ad bırakmağa gayret et. |
1447 | Negü ter eşitgil ölügli tirig, ölürde berip bardı öt sav erig | Ölmek üzere bulunan, intizar hâlinde öğüt ve nasihat vererek ölen insan ne der, dinle. |
1448 | Ölügli tirigke berür pend tilin, eşitgil anı sen köŋülke alın | Ölmekte olan insan yaşayanlara nasihat eder, sen onu dinle ve gönlüne yerleştir. |
1449 | Ayur ay tirig sen usanma odun, usandım ökünçün yatur-men yılın | O der ki : — Ey diri, sen gafil olma, uyan; ben gaflet ettim, şimdi yıllarca peşimanlık içinde yatacağım. |
1450 | Ay ilig bu beglik uzun kolsa sen, kaç iş kıl kaç iş kod kılur erse sen | Ey hükümdar, bu saltanatın uzun sürmesini istersen, şu bir kaç işi yap, şu bir kaç şeyi de bırak. |
1451 | Törü kıl katığlan yulup kılma küç, tapuğ kıl bayatka anır kapğı kuç | Adaletle iş gör, buna gayret et; hiç bir zaman zulüm etme; Tanrıya kulluk et ve onun kapısına yüz sür. |
1452 | İkinçi osal bolma sak tur oduğ, saŋa tegmesün bir müfâca yoduğ | ikincisi — gafil olma, dikkatli ol, uyanık dur; sana başkasının yüzünden, ansızın, bir suç isnat edilmesin. |
1453 | İki üdte kılma kayu erse iş, havâ övke kelse serip kısğu tiş | Heves ve öfke ânında hiç bir iş yapma; her iki hâlde de dişini sık, sabret. |
1454 | Bu kaç neŋ küdezgil küdezildi el, uzun turğa beglik saŋa berge el | Bu bir kaç şeye dikkat edersen, memleket gözetilmiş olur; saltanat uzun sürer ve sana sulh ve sükûn te'min eder. |
1455 | Kamuğ edgülerig ağır tut kötür, isizlerni tutma iligdin kotur | Bütün iyilere hürmet göster ve onları yükselt; kötülere yüz verme, onları kapına dahi yanaştırma. |
1456 | İsiz öŋdi urma törü edgü ur, künüŋ edgü bolğay kutuŋ bağa kur | Kötü teamül kurma, iyi kanun koy; ömrün iyi geçer ve saadet sana yâr olur. |
1457 | Negü ter eşitgil ay bilge külüg, bu sözdin kötürgil özüŋke ülüg | Ey hükümdar, meşhur âlim ne der, dinle; bu sözden sen kendine hisse çıkar. |
1458 | Törü edgü ur ay törü bergüçi, turu öldi isiz törü urğuçı | Ey kanun yapan, iyi kanun koy; kötü kanun yapan kimse, daha hayatta iken, ölmüş demektir. |
1459 | İsiz öŋdi urma ay ilçi bügü, isiz bolsa bolmaz ajunuğ yegü | Ey hakîm devlet adamı, kötü teamül koyma; kötü kanunlarla dünyaya hüküm edilmez. |
1460 | İsiz öŋdi ursa özi öz üdin, isiz kodtı atın özinde kedin | Bir kimse kendi zamanında kötü teamül vaz'ederse, kendisinden sonra kötü bir nâm bırakmış demektir. |
1461 | Kim erse urup kodsa edgü törü, anın tikti atın adakın örü | Bir kimse iyi kanun vaz'edip bıraktı mı, adının ayakta durmasını sağlamış demektir. |
1462 | Özüŋni yarılma ay ilig bakın, tüp üŋni unıtma öyü tur sakın | Ey hükümdar, dikkat et, kendini şaşırma; aslını unutma, bunu dâima hatırında tut ve düşün. |
1463 | İsiz kılkı tutma ay elgi uzun, isiz kılk ulıtur ikigün ajun | Ey iktidar sahibi kötü hareketleri benimseme; kötü hareket seni her iki dünyada inletir. |
1464 | Uzun boldı elgiŋ bodunka yakın, füsûsun keçer bu tiriglik bakın | iktidara geldin ve halka yakın oldun; dikkat et, sonra bu ömür efsûsla geçer. |
1465 | Keçigli-turur dünyâ keçti sakın, keligli ölüm utru keldi sakın | Bu dünya geçicidir, sen onu şimdiden geçti bil; ölüm muhakkak gelecektir, sen onu karşına artık geldi bil. |
1466 | Meni kör meniŋdin kötür öt erig, ökünme yarın sen bu kün sen tirig | Benim hâlime bak, benden öğüt ve nasihat al; yarın peşiman olma, sen bugün henüz dirisin. |
1467 | Kişi ölse andın kumaru kalır, munukı kumarum saŋa ay bilir | İnsan ölünce, ondan bir miras kalır; ey bilgin, benim sana mirasım da işte budur. |
1468 | Severim sen erdiŋ ay ilig maŋa, asığlığ kumarumnı kodtum saŋa | Ey hükümdar, benim en çok sevdiğim insan sendin; faydalı mirasımı sana bırakıyorum. |
1469 | Asığlığ kumaru kişike söz ol, kumaru sözüg tutsa asğı yüz ol | insan için faydalı miras sözdür; miras olarak kalan sözü tutmanın yüz türlü faydası vardır. |
1470 | Munu söz bitip kodtum emdi çını, unıtma bu sözni unıtma meni | işte şimdi sözün doğrusunu yazıp, bıraktım; beni hatırla ve bu sözlerimi unutma. |
1471 | Neçe keç yaşap öz tirig tursa sen, ölüm boldı âhır yanış körse sen | Ne kadar çok yaşarsan-yaşa ve ne kadar hayatta kahrsan kal, dikkat edersen, en son karşılaşacağın şey ölümdür. |
1472 | Seziksiz ölüm bir kün âhır kelir, tirilmiş bu cânlığ cânın alğalır | Şüphesiz, bir gün nihayet ölüm gelecektir ve bütün canlıların canını alacaktır. |
1473 | Okığçı kelürke anunğu kerek, uzun yol yorırka itiŋü kerek | Dâvetçinin gelmesine hazırlanmak ve uzun yol yürümek için, hazırlık yapmak gerektir. |
1474 | Ölümdin kutulu yeri yok bilin, ölümke itiŋil kerekiŋ alın | Ölümden kurtulmak için bir çâre yoktur; bunu bil; ölüme hazırlan ve ancak bunun için lâzım olanları al. |
1475 | Negü ter eşitgil ögi yetmiş er, ölümüg ölürde oza ukmış er | Alalı eren ve ölümü, ölmeden önce, anlamış olan insan ne der, dinle. |
1476 | Kezigçe kelir bu ölümnüŋ kurı, ölümke özüŋ çın anuklap yorı | Ölümün sırası nöbetle gelir; ölüme her an kendini hazır bulundur. |
1477 | Kümüş kur bağuçı munu men teyü, ölüm tuttı erse üzüldi kurı | Gümüş kuşak bağlayarak,— "îşteben!"— diyenin kuşağı, ölüm tutunca, kopar. |
1478 | Ay ilig munu men ötedim hakıŋ, tükel kıldım emdi bağırsaklıkıŋ | Ey hükümdar, işte ben senin hakkını ödedim; bana gösterdiğin yakınlığın karşılığını yerine getirdim. |
1479 | Bayat bersü tevfik kamuğ edgüke, kutadsu bu edgü yegü kedgüke | Bütün iyilikler için Tanrı sana tevfik ihsan etsin; yiyecek ve giyecek hususunda da bu iyiliklerin sana hayrı dokunsun. |
1480 | Esenin tirilgil üküş yıl yaşa, sevinçin avınçın üküş el aşa | Ömrünü sıhhatle geçir, çok seneler yaşa; saltanatın sevinç ve huzur içinde geçsin. |
1481 | Bağırsaklık erdi meniŋ bu sözüm, esen kal selâmet ay körklüg yüzüm | Bu sözlerim sana karşı içten bir bağlılığın nişânesidir; ey güzel yüzlüm, sağ ve esen kal. |
1482 | Munu men barır-men ay ilig kutı, turu kaldı oğlum bu bağrım otı | Ey devletli hükümdar, işte ben gidiyorum; oğlum, bu ciğer-pârem, burada kalıyor. |
1483 | Bayatka tutuzdum munı yalvara, tilese küdezgey küyer ot ara | Onu yalvararak, Tanrıya emânet ettim; o isterse, yanar âteş içinde de olsa, onu korur. |
1484 | Saŋa hâcetim bu körü ber munı, süre ıdma bolğay yavalar sanı | Senden dileğim şudur: ona nezâret et, kendinden uzaklaştırma; yoksa, o yabanî bir diken gibi olur. |
1485 | Kamuğ neŋke teŋri kılur ol sebeb, kamuğ edgü isiz aŋar öz ulap | Tanrı her şeye bir sebep yaratır; iyi ve kötü, her şeyi o nasîb eder. |
1486 | Oğul kız sebebi ata ol ana, kılınç artasa ya itilse yana | Çocukların iyi veya kötü olmalarına anne ve babalan sebep olur. |
1487 | Munu men atası ölür-men bu kün, kiçig kaldı oğlum yetim ögsüzün | îşte onun babası olan ben bugün ölüyorum; oğlum küçük yaşta yetim ve öksüz kalıyor. |
1488 | Bar erse kalı bu tapuğçı hakı, sebeb bol munı edgü yolka okı | Eğer bu hizmetkârın sende bir hakkı varsa, sebep ol ve onu iyi yola şevket. |
1489 | Körü ıdma ögretgil erdem bilig, bilig erdemin bulsu ilke elig | Gözden uzak bulundurma, ona fazilet ve bilgi öğret; bilgi ve fazilet ile memlekette mevki sahibi olsun. |
1490 | İtilsü kılınçı tüzülsü yorık, tusulsu tapuğka alınsu alık | Tavır ve hareketi mâkul, muntazam ve iyi ahlâklı, hizmete lâyık ve meziyet sahibi olsun. |
1491 | Yava ıdma boşlağ yığa tut kısa, yığa tutsa oğlan bulur kut basa | Serbest ve başı-boş bırakma, sıkı tut ve kötü hareketlerine mâni ol; çocuk sıkı bir terbiye altında bulundurulursa, sonunda bahtiyar olur. |
1492 | Negü ter eşitgil karı köklemiş, sınamış ukup hem bilip sözlemiş | Tecrübe ile anlayarak, bilerek söyleyen ve işin künhüne vâkıf olan pîr ne der, dinle. |
1493 | Kiçig erken ögret oğulka bilig, kiçigde bilig bilse kötrür elig | Oğula bilgiyi henüz küçük iken öğret; küçüklüğünde bilgi öğrenirse, hayatta muvaffak olur. |
1494 | Ayama oğul kızka berge yetür, oğul kızka berge bilig ögretür | Gerekirse, oğula-kıza acımadan dayak at; dayak oğula-kıza bilgi öğretir. |
1495 | Kiçiglikte bilse oğul kız neni, karıp ölmeginçe unıtmaz anı | Oğul-kız küçüklükte ne öğrenirse, yaşlanıp, ölünceye kadar onu unutmaz. |
1496 | Tüketti bitig türdi badı türe, alıp oğlıŋa berdi elgin sunup | Mektubu tamamladı, dürüp bağladı; eli ile uzatarak, oğluna verdi. |
1497 | Ayur bu bitig tut yitürme oğul, iligke tegürgil kumarum bu ol | Oğlum —dedi—bu mektubu sakla, kaybetme; hükümdara götür, ona mirasım budur. |
1498 | Bitigim okısun sözüm tutsunı, ölümke anunsun işin itsüni | Mektubumu okusun, sözümü tutsun; ölüme hazırlansın ve işini ona göre tanzim etsin |
1499 | Uluğ tındı ötrü oğulka baka, ayur sen munı uk könike yaka | Uzun bir müddet sustu, sonra oğluna bakarak, dedi:—Sen bunu anla, doğruluktan ayrılma. |
1500 | Yana aldı oğlın koyıŋa kuça, öpüp yığladı barnu yaşın saça | Oğlunu kucaklayarak, tekrar bağrına bastı; öpüp ağladı, yüzü göz yaşları ile kaplandı. |
1501 | Ayur ay oğul kördüŋ emdi meni, ne hâlin barır-men unıtma munı | Ey oğlum;— dedi— işte beni görüyorsun; ben ne hâlde gidiyorum, bunu hatırından çıkarma. |
1502 | Saŋa ma seziksiz bu üd kelgü ol, osal bolma âhır özüŋ ölgü ol | Sana da, şüphesiz, bu an gelecektir; gafil olma, bir gün sen de öleceksin. |
1503 | Kereklig sözüg men tutuzdum saŋa, sözümni unıtma duâ kıl maŋa | Ben sana gereken sözleri söyledim; sözümü unutma ve bana duâ et. |
1504 | Kalı ilig üdlep tilese seni, yorık tüz tapuğ kıl basınma anı | Eğer gün gelir de hükümdar seni isterse, tavır ve hareketini düzelt, ona hizmet ve hürmette kusur etme. |
1505 | Yava bolma boşlağ yügürme özün, köni bol silig bol kılınçın sözün | Aylak olma ve başı-boş dolaşma, kendi-kendine koşma; işinde ve sözünde dürüst ve mülayim ol. |
1506 | Keçe yatsa keç yat yana erte tur, yatıp erte kopğan kutın arturur | Gece geç yat, yine de^ erken kalk; yataktan erken kalkan saadetini arttırır. |
1507 | Bayat yarlığın sen ağır tut ağır, iligke tapuğ kıl isiŋil bağır | Tanrı buyruğuna çok itaat et; hükümdara hizmet et ve ona gönülden bağlan. |
1508 | İsizke yağuma yırak tur teze, yorı edgülük kıl yorık yol tüze | Kötüye yaklaşma, ondan uzak dur; kaç; dâima iylik yap, tavır ve hareketini düzelt. |
1509 | Sözüŋni küdezgil selâmet yorı, özüŋni küdezgil esenin karı | Sözünü gözet, emniyet içinde yaşa; kendini gözet, esenlik ile ihtiyarla. |
1510 | Sözin kesti oğlın kuçup yığladı, olındı yana ol ökünçler yedi | Sustu, oğlunu kucaklayıp, ağladı; tekrar ah-vah etti ve peşimanlıklar getirdi. |
1511 | Ayur ay ınançsız ajun bi-vefâ, nelük kıldıŋ emdi maŋa sen cefâ | Ey vefasız, güvenilmez dünya, — dedi—niçin şimdi baha cefa ediyorsun. |
1512 | Tü nimet bile bu igidmiş özüm, kirür bu kara yerke körklüg yüzüm | Bol nimet içinde beslenmiş olan bu vücudum ve bu güzel yüzüm kara toprağa giriyor. |
1513 | Anadın neteg toğdum erse bu kün, anıŋ teg barır-men yalıŋın muŋun | Anadan nasıl doğdum ise, bugün o şekilde ve aciz içinde gidiyorum. |
1514 | Negü ter eşitgil ölügli ök er, ölümke ökünüp ulığlı bek er | Ölmek üzere bulunan ve ölürken peşiman olarak, inleyen kuvvetli insan ne der, dinle. |
1515 | Karındın çıkardıŋ karınka kirür, şekerdin igidtiŋ yılanka berür | Karından çıkardın, tekrar karına giriyorum; şeker ile beslediğin bu vücûdu yılana veriyorum. |
1516 | İsizim yegitlik tiriglik isiz, ökünçün sığıt birle gûrke kirür | Bana yazık oldu, gençliğime ve hayatıma yazık oldu; peşimanlıkla ve ağlayarak, mezara giriyorum. |
1517 | Sığıt kodtı ay toldı yetrüp ögin, kumaru üledi kişike neŋin | Ay-Toldı başına aklını topladı, ağlamağı bıraktı; malını, miras olarak, başkalarına dağıttı. |
1518 | Bahil koldı barça kadaşlarka ol, tiler boldı cânı yaşıl kökke yol | Bütün akrabaları ile helâllaştı; canı mâvî göğe doğru yol almak istedi. |
1519 | Közin kökke tikti kötürdi elig, şahâdet bile kesti teprer tilig | Gözünü göğe dikti, elini kaldırdı; son sözü kelime-i şehâdet oldu. |
1520 | Yaruk cân üzüldi tünerdi küni, bayat atı birle kesildi tını | Nurlu can ayrıldı, günü karardı; Tanrı adı ile son nefesini verdi. |
1521 | Edizlik tiledi süzük cân turuğ, uçup bardı cân kaldı kalbüd kuruğ | Saf ve temiz ruhu yükselmek diledi; ruhu uçtu, gitti, boş bir kalıp kaldı. |
1522 | Bolup toğmaduk teg yitip bardı cân, ajunda atı kaldı belgü nişân | Rûh, hiç doğmamış gibi, kayboldu, gitti; dünyada alâmet ve nişan olarak, yalnız adı kaldı. |
1523 | Negü ter eşit emdi köŋli köni, osallık usındın odunmış küni | Şimdi dürüst gönüllü ve gaflet uykusundan uyanmış insan ne der, dinle. |
1524 | Et öznüŋ evi ol bedizlig eviŋ, süzük cân evi ol bediz teg teniŋ | Bu süslü evin vücûdun evidir; o heykel gibi vücûdun temiz ruhun evidir. |
1525 | Kuruğ kaldı kalbüd uçup barsa cân, bayat bildi kança barır erse cân | Rûh uçup gidince, vücût boş kalır; ruhun nereye gittiğini ancak Tanrı bilir. |
1526 | Ediz boldı ornı ay kutluğ kuta, töŋitse kodı ense boldı yuta | Ey devletli, onun yeri yükseklerdedir; onun yükselmesi saadet, aşağı inmesi felâkettir. |
1527 | İkide biri boldı şeksiz ülüg, tirildi ölümsüz uzun meŋlüg | Şüphesiz, ona ikisinden biri nasip olur; o ölümsüz, uzun, ebedî bir hayat sürmeğe başlar |
1528 | Ne muŋluğ-turur körse yalŋuk özi, yorırda yiter atı keslür sözi | Dikkat edersen, insan ne kadar âciz bir mahlûktur; yürürken, yere serilir ve sesi kesilir. |
1529 | Kayudın kelir erki kança barır, kayuda-turur erki kayda yorır | Nereden gelir, nereye gider; nerede durur, nerede yürür. |
1530 | Biligli bilirmü negü ter negü, ukuğlı ukarmu negü ter bügü | Bunu bilen varını, ne der, ne; akıllı anlarmı, hakîm buna ne der? |
1531 | Biligli bayat ol bilir bu işig, ukuğlı uğan ol ukar bu işig | Bu işi bilen, ancak her şeyi bilen Tanrıdır; bu işin hikmetini ve sırrını bilen, ancak hüküm eden Allahtır. |
1532 | Ara yer içer kör yorır belgüsüz, ara köz körürde bolur belgüsüz | Bâzan kaybolur, kendisini göstermeden dolaşır; bâzan daha göz önünde iken, silinip gider. |
1533 | İdi kısğa özlüg bu yalŋuk özi, sakınçı uzun hem bedük til sözi | Bu insanın kendisi çok kısa ömürlüdür; fakat emeli uzun, dili ve sözü büyüktür. |
1534 | Körü barsa yalŋuk bu erksizlikin, nelük munça yavlak kötürdi egin | İnsanın bu aczine dikkatle bakarsan, kötülerin niçin bu kadar gurur getirdiklerine hayret edersin. |
1535 | İki künlük erter ajunuğ bulup, nelük kerdi kögsin kaya teg bolup | İki günlük bu geçici dünyayı bulunca, niçin kaya gibi, göğüs kabartırlar. |
1536 | Negü ter eşitgil odunmış kişi, ölümüg ukup yolka könmiş kişi | Uyanmış ve ölümü anlayarak, doğru yola girmiş olan insan ne der, dinle. |
1537 | Ne teŋsiz ölüm sen ay yavlak ölüm, tusulmaz saŋa itse tük miŋ tolum | Ey kötü ölüm, sen ne eşi-benzeri olmayan bir şeysin ki, yüz binlerce silâhın sana karşı bir tek faydası yoktur. |
1538 | Tözüke tegir sen kutulmaz biri, isiz edgü neŋke sen ök sen turı | Her kese gelirsin, hiç kimse senden kurtulamaz, iyi ve kötü şeylerin hepsini tuzağına düşürürsün. |
1539 | Kerek erdi bilge tirilse kutun, kamuğ ölsün erdi biligsiz otun | Alimlerin saadet içinde ömür sürmeleri lâzımdı, bütün câhil küstahlar hep ölmeli idiler. |
1540 | İsiz edgü kalmaz neçe tüz ölür, uluğ ya kiçig tut kara yer bolur | iyi veya kötü, hiç biri kalmaz, hepsi de ölür; büyük veya küçük, hepsi kara toprak olur. |
1541 | Ölümtin keçig yok tirig buldaçı, nece keç tirilse ölüm keldeçi | Ölümden kurtuluş yoktur; insan ne kadar çok yaşarsa-yaşasın, ölüm gelecektir. |
1542 | Ne yakşı ayur bu bodun başlar er, biligin ukuşun işin işler er | Halkın başında bulunan, bilgi ve anlayış ile işini gören insan ne güzel söylemiştir. |
1543 | Ne edgü iş erdi ölüm bolmasa, ne körklüg iş erdi kişi ölmese | Ölüm olmasa idi, ne iyi olurdu; insan ölmese idi, ne güzel olurdu. |
1544 | Erinçke tegürdi meni bu ölüm, ölüm ol buzuğlı tüp üm hem ulum | Bana zevk ve saadet veren bu hayatımdır; benim esas ve temelimi bozan ölümdür. |
1545 | Ölümke taŋ ermez toğuğlı ölür, toğuğlı ölür kör kara yer bolur | Ölüme hayret edilmez, her doğan ölür; doğan ölür ve kara toprak olur. |
1546 | Kişi isiz ermez kişilik isiz, eren isiz ermez könilik isiz | İnsana yazık değil, insanlığa yazıktır; ferdlere yazık değil, doğruluğa yazıktır. |
1547 | Bu kurtğa kılınçı bu ol öŋdisi, kerek öŋdi tutğıl kerek tüŋdisi | Bu dünya acuzesinin huyu ve âdeti budur; ister beğen, ister beğenme. |